efkara sarılıp üşümekten vazgeçmektir lodoslu bir gecede. sevdiğin bir şarkıyı dinlemek, senin ağzından mırıldanmaktır. camı açıp rüzgarla doldurmaktır içini. geçmeyeceğini bildiğin yollara yaslamaktır başını. seni anlatan ama sana çok uzak cümleler kurmak, midye tava yemekten vazgeçmek, taksim' e gitmeyi bir daha hiç istememektir. umutsuzluğa açtığın kapıdan usulca çıkan siluetine el sallamaktır alaylı...
''Sana bakmak gölde kayık olmaktı
Kış günü köy evinde soba olmak bir de
Yaz günü bir ağacın gölgesinde uyumak
Elma soymak gibiydi kavun kokusu
içimdeki hastaneden taburcu olmak
Sana bakmak bana hep iyi geldi
Sanki saç örgüsüydün salkımsöğütte
Sana bakmak güzel olan her şeydi. '' *
mert ünal' a hem oyunculuğuyla hem de yazdığı senaryo ile iki kez hayran kalacağınız bir film. gerçek aşkı hissediyorsunuz filmi izlerken. kendinizi zeynep'in yerine koyup ''ben olsam ne yapardım acaba? '' diyorsunuz. onur'un aşkı öyle hoş ki cevap kendiliğinden gelip yerleşiyor içinize...
defalarca dinlenecek şarkıların adamları. yüz kere dinleseniz de aynı şarkı değildir işte onlar. derun-ı dile işlerler vesselam... yumuşacık, bir o kadar gerçek, bir o kadar şarkı...
altı dolsun diye zorlanarak çıkarılmış içi boş tespitimtrak.
zira bahsi geçen özne * asla ve asla seksi - xy ile değil - olmamakla beraber dişiyi dahi andırmamaktadır. 100 kişiye sorulup 100 popüler cevapla da teyit edilebilir.
çok kıymetli(!) parti başkanlarının geçenlerde bir tv programında '' pkk'nin siyasi kanadı değiliz; keşke olsak! '' açıklamasından sonra küfür değil ilaçtır ilaç !!!
üç zibidinin tüm islam alemini ve islamcı sıfatındaki insanları temsil edemeyeceğinden dolayı geçerliliği omayan tespitcik**
(bkz: genellemelerin alayının aptalca olması)