eksantrik kam mili
-41 (Kojiro Hyuga)
on birinci nesil silik 9 takipçi 139.14 ulupuan
entryleri
oylamalar
medya
takip

    nedir irtica

    1.
  1. halan yazmakta olduğum şiirin adıdır.

    iRTiCA iN MiDiR YOKSA CiN MiDiR
    HAYAL DUNYASIDAN BIR VEHiM MiDiR
    YARADANIN EMRi YÜCE DiN MiDiR
    AÇIK KONUŞALIM NEDiR IRTICA?

    TAKVA MI iLiM Mi HAKKA NiYAZ MI
    ORUÇ MU ZEKAT MI HAC MI NAMAZ MI
    HOROZ KURBAN OLUR DiYEN BEYAZ MI
    AYIRALIM LÜTFEN NEDiR IRTICA?

    MEHMETÇiĞiN ŞEHiT OLDUĞU AN MI
    BAYRAĞIN RENGINE VERDiĞi KAN MI
    iKNA ODALARI KURAN DEKAN MI
    PATLADIM MERAKTAN NEDiR iRTiCA

    GÜNDE BEŞ VAKiT OKUNAN EZAN
    SENEDE BiR KERE GELEN RAMAZAN
    MiLLETiN iSTiKLAL MARŞINI YAZAN
    MEHMET AKiF MiDiR YOKSA iRTiCA
    1 ...
  2. chp cenabet seçmeni yüzünden seçim kazanamıyor

    1.
  3. çevrenize bakın namazlı abdestli bir tane chpli yoktur. seçmen profili ise kimlik müslümanları, deistler, ateistler ve islam dışı din mensuplarından oluşmaktadır. Genelde abdest güsül bilmeyen bu kitlenin cenabetliği partinin siyasi istikrarı sağlayamamasına en büyük sebeptir.
    14 ...
  4. atatürk ve kadın

    1.
  5. Atatürk yine o büyük masayı kurmuş etrafındakilerle münakaşaya başlamıştı. Mevzu kadın mı üstün, erkek mi? Hazırun sıra ile sorguya çekildi. Sorguya çekilenlerin hepsi Atatürk'ün kadınlara verdiği hürriyeti, vs düşünerek kadının üstünlüğü üzerinde ısrar ettiler. Bir çok münakaşalar oldu. işin içinden çıkılamadı. Nihayet Atatürk müdahale etti. Lafın Türkçesini söyleyerek kestirdi attı. "Arkadaşlar, dedi. Beyhude yorulmayın ne deseniz erkek üstündür, üsttedir. Daima kadın alttadır. isterseniz evlerinize gittiğinizde bir tecrübe yapınız." dedi.
    0 ...
  6. kurban fakiri protein şampiyonu yapmak değildir

    1.
  7. Her geçen sene birbirinden narin açıklamalar okuyoruz: Durun, islam sandığınız gibi değil! Zihin santralimiz on yıllardır meşgul; inancımıza 'akılcı' mı desek, 'devrimci' mi? Meşruiyeti ispat güdüsüyle, seküler kavramların tesir gücüne sığınıyoruz. Moderniteye laf yetiştirme telaşı, çeneyi kuvvetlendiriyor sanırım. Şairin fısıldadığı gibi; "güçlü bacaklara sahip olduk bana kalırsa / afedersiniz fazla biletiniz var mı sorusunu soramamaktan".

    Baklavayı ağzımızdan çıkaralım. Kurban, muhtaç durumda bulunan insanları protein şampiyonu yapmak için kesilmez. Hz. ibrahim, oğlunun gırtlağına bıçağı dayadığında, akşama işkembe çorbası dağıtmayı planlamıyordu. Fiilin hikmeti, illeti -asıl sebebi- değildir. Maddi imkanları kısıtlı kimselere yardım etmek, zaten tek güne hasredilemez. Abd, ibadetini emrolunduğu için yapar, hikmet sonradan oyuna girer.

    Kısacası Rezzak-ı Rahim'in emrini, kan dökücü bir ritüel olarak kabul eden hanzadelere rasyonel te'viller türetmek, ibadet mefhumunun özüne aykırı. Evet, islamofobik hezeyanları tashih etmek önemli; ancak savunmacı ["apolojetik"] tavır, zihin erozyonunu genişletiyor. Ve islam'ı, günün önkabulleriyle uyumu nispetinde 'makbul' addetmeye zorluyor.

    Elbette kurban kasaplık becerisini sınamaz ve "kestiğimiz koçların ne kanları ne de etleri Allah'a ulaşır". Kurban, k-r-b kökünün torunudur; yakınlığı ifade eder, O'na yakın olmayı iktiza eder. Zor bir soru sorulur insana: Nedir en kıymetlin? Hangisidir feda ederken en çok güçlük çekeceğin? Kim senin 'ismail'in?

    Sonuç olarak, "hak müstağni, hakikat zengindir". Yani hakkın pazarlanmaya, hakikatin ambalajlanmaya ihtiyacı yok.

    Kurbanınız makbul, kavurmanız afiyet, bayramınız bayram olsun.
    7 ...
  8. atatürk mü apo mu

    1.
  9. bu iki ismin islama verdiği zarar kıyasa tutulursa ataturk büyük.bir farkla liderliği göğüsler. apo kendisine kanan örgütüne katılan kişileri dinsizleştirirken, atatürk türk milletinin hepsini dinsizleştirmeye çalışmıştır.
    1 ...
  10. protokol namazı

    1.
  11. çok laik çok atatürkçü kimselerin ve sol parti temsilcilerinin abdestsiz bir şekilde katıldığı namazdır.
    0 ...
  12. atatürk ün güneş dil nazariyesi

    1.
  13. bilime ve akla çok önem veren, çağdaş laik medeni mustafa kemal'in Türkçe'de başlattığı tasfiye hareketinin gereksiz olduğunu, yanlış olduğunu anladığında sarıldığı saçma teoridir.

    Efenim Avusturya'dan gelen Kvirgiç adlı bir dil hevaskarının saçmalıklarını Atatürk'ün benimsemesi ile ortaya çıkan bu görüşe göre ilk insan Türktür ve ilk konuşulan dil Türkçedir.

    Bu görüşe göre ilk insan, Güneşi gördüğünde ağzını açarak "AA-AA" dedi. Sonra bu insan bir canavarla karşılaşarak "OOO" dedi. Merakını gidermek için "E" dedi. "E-E-E" diye sordu. böylece güneş ve tabiat olayları karşısında Türkçenin ilk sekiz sesli harfi ortaya çıkmış oldu.

    Atatürk kvirgiç'in bu ipe sapa gelmez iddialarına sarılmış ve üniversitelerimize emir vererek "Bütün Dünya dillerinin Türkçeden doğduğuna dair eser yazacaksınız" dedi. Ortaya çıkan iddalara göre, güya bizim atalarımız amazondan geçerken " Amma da uzun" demişler de "Amma da uzun" zamanla Amazon olmuş. Atalarımız "Niyagara" şelalesinden geçerken "Aman ne yaygara ne yaygara" diye bağırmış ve o ne yaygara şikayeti zamanla "niyagara"ya dönüşmüş.

    ulu önder çok gerçekçi ve çok bilimci, çağının dehası mustafa kemal, bu güneş-dil nazariyesini Dil ve tarih coğrafya fakültelerine ders olarak koydurttu. Batı dünyasından bu nazariyeye şiddetli tenkitler gelince cumhurbaşkanı ismet inönü 1940 yılında güneş -dil dersleserini kaldırtmıştır.
    5 ...
  14. resmi tarihimizdeki tek adam tahakkümü

    1.
  15. Yakın tarih,hangi milletlerin son yüz yılı bizimki kadar karanlık,karmaşık ve bilgi açısından çok çeşitli acaba. çanakkale'den
    Başlayalım,bütün bir zaferi tek adam üzerinden meşrulaştırıyoruz. Cevat paşa
    Deniz kuvvetlerinde,müstahkem mevki komutanı kara muhaberelerinde, güney gurup komutanı. selahattin adil bey,deniz savašlarında önemli bir isim, esat ve vehip paşalar yani demem şu tarihçilerimiz daha çanakkale de bile bir arada değiller.
    cumhuriyet tarihi eger,adil bir şekilde yazılacaksa, önce çanakkale nin hakkı verilmeli hangi paşalar,hangi başarıları göstermişler. Sadece Nutuktan,alıntılar yaparak ne tarih yazılıyor,nede tek adamla zafer oluyor. Diyeceksiniz ki istanbulun fethinde,Fatih önplanda değilmi, evet istanbulun fatihi dir,ama fethi bir akşemseddin siz ve burçların fatihi ulubatlı hasansız, urban ustanın toptaki sanaatkarlığından soyutlarsanız mana bulmaz.şimdi Nusret mayın gemisinin döktüğü milli mayınları,koca yusufu,Sultan hamidin tabyalarını canakkale savašlarına nakşetmesseniz, desende bütünlük olmuyor.
    Onca değer koca destanın içinde değersizleştiriliyor. Sakarya zaferi,kurtuluş savaşı nın hemen her safhası da böyle.
    Milli mücadelede,çerkez ethem bey ve diger
    Komutanları değersizleştirerek, yakın tarihi meşrulaştıramazsınız
    1 ...
  16. kürtler için şişme eşek üretmek

    1.
  17. gerek kaçakçılık faaliyetlerinde , gerek cinsel hayatlarındaki pozisyonlarından ötürü eşşek Kürt kültüründe önemli bir yer tutmaktadır. mağarasından, ininden çıkmış, Şehre inmiş kürtler eşşeksizlikten dert yanmakta. Evvelce yaptıkları eşek düzme maceralarını anlatırken ağızlarının suyunun aktığını görmekteyiz. Şehirde bu fantazisinden mahrum kalan kürtler için şişme eşşek üretilmelidir.
    7 ...
  18. mahşer günü kemalistler

    1.
  19. üzgün, hayal kırıklığına uğramış bir şekilde defterlerini sol taraftan alan kemalistlerin, Yere göğe sığdıramadıkları, bazen peygamber bazen ilah olarak yücelttikleri Atatürkleri burada aciz kalacaktır. isra 71 de belirtildigi üzere "Yevme ned’û kulle unasin bi-imamihim" (O gün, herkesi, her topluluğu, uydukarı kişilerle beraber çağıracağız) Paşam diyecek kemalistler, biz hayatımız boyunca senin ilke ve inkilaplarına bağlı kaldık, laikliği tıpkı senin yaptığın gibi sadece islama karşı kullandık, Bir yaratıcı yerine tabiatı ilah saydık, arabın oğluna inen kitaba küfrettik, türbana karşı kutlu bir mücadele verdik. meğerse müslümanlar haklımış, onların rabbinin kitabında yazan herşey hurafe değilmiş doğruymuş. kaybedenlerden olduğunu anlayan kemalistler Heykeline bile saygı duydukları Atatürke kızmaya bağırmaya başlayacaktır.

    müspet düşünceye ve akla büyük önem veren Atatürk, mahçup bir şekilde Aklınızı kullansaydınız cevabını verecektir.

    Sonrası malum, cehennemi zumera..
    6 ...
  20. kürtsüz bir türkiye uzaya mekik gönderebilir mi

    1.
  21. evet gönderebilirdik. yıllardır kürtlerin neden olduğu teröre milyarlarca lira harcayan türkiye bu parayı bilime harcayarak uzaya da mekik gönderirdi ay'da da piknik yapardı. kacakciligi meslek edinmiş bu kitle devlete vergi vermemekle birlikte kendi elektrik faturalarini bile türk halkina ödetmektedir. gelişmiş bir türkiye için kürtlerden arınmamız şart..
    3 ...
  22. kürtler labaratuvar ortamında geliştirilmiştir

    1.
  23. evet iddaanın sahibi bizzat benim. dünyaya hükmetmek için orta doguya hakim olmak gerektigini bilen emperyal güçler, siyonist emeller doğrultusuda laboratuvar ortamında aramilerin genleri ile oynayarak kürt ırkını meydana getirmiştir, amaç Türkiye'nin iç ve dış istikrarı sağlayamaması, sürekli.birşeyler ile meşgul olması, orta doğuda söz sahibi olabilecek duruma gelmemesidir. kürtler büyük ortadoğu projesinin en büyük hizmetkarları olup, ülkemizde ekonomiye ve kalkınmaya vurulmuş bir prangadır.
    2 ...
  24. ilk feminist kadın lilith

    1.
  25. "Lilith, Âdem ile aynı zamanda ve aynı anda topraktan yaratılmıştır. (Hikâye bu ya, Lilith’in toprağı kirli ve tozluymuş) Badem gözlü ceylanların meralardan meralara, aynalı kefallerin tatlı sulardan daha tatlı sulara atladığı cennette Âdem’in minik bir problemi vardır. Zira o bir erkektir ve hemen her konuda söz sahibi olmanın kendisinin hakkı olduğunu iddia etmektedir. Fakat Lilith bu konuda Âdem’le aynı görüşte değildir. Çünkü ikisi de topraktan yaratılmıştır ve Âdem kendisiyle eşit olmalıdır.
    Gidilen pikniklerde bir ağaçtan diğerine kovalamaca oynayan ilk ‘karı-koca’mızın bir yakalama sonrasındaki cinsi münasabeti esnasında Âdem’in baskın rolde olma ısrarlarını Lilith reddeder. Adem’e cenneteki hayatı, cehennem eden Lilith’in bu son asiliği bardağı taşırır. Ve ilk evlilik ilk boşanmayla sonuçlanır: Lilith cennetten uzaklaştırılır. Kimi metinlere göre ise Lilith tası toprağı alır gider. Kimse onu kovmamıştır. Yani Lilith bağımsızlığı, cennete tercih etmiş ve gitmiştir."
    4 ...
  26. rafadan solcular

    1.
  27. Emperyalisitlere karşı olan bu kitle her zaman emperyalistlere hizmet etmiştir. 60'da da 70'de de 80'de de bu hep böyle olmuştur. Geçenlerde yazlığımızın tavan arasına çıktım ve orada yıllanmış gazetelerle karşılaştım. Milliyet gazetesinde itirafları yayınlanan eski devrimcilerimizden ve deli fişeklerimizden Sarp Kuray beni hayrete düşürdü.

    Sarp Kuray açıklamalarında " Devrimcilik, ilericilik, Atatürkçülük, 27 Mayısçılık" şamataları arkasında kurulan sinsi tuzaklar, gençlerimizin başına örülen kirli çoraplar "insanca yaşamak, hakça bölüşmek " çığlıklarıyla birlikte akıl almaz hırsızlıklar, vurgunlar talanlar.. Ve Devletin bakanlık koltuğuna oturmuş şahısların gaflet ve ihanetleri hepsi var.

    Sarp Kuray söze, biz 27 Mayısçıyız! diye başlıyor. Arkasını getirmekle gecikmiyor "Biz Atatürkçüyüz. Onun binbir sıkıntı içinde geçen gençlik yılları, işte o "27 Mayıscılık" isterisinden, Lenin, Stalin zihniyetine yapıştırılan yeni Atatürkçülük oyunundan doğuyor. Dün, DP karşısında seçim kazanamayan CHP kurmayları, nasıl bir takım gençlerimizi meydanlara sürüp bir darbe zemini hazırladılarsa, 1970'li yıllarda da bir başka takım siyasiler ve subaylar Marksist bir ayaklanma için Sarp Kuray ve arkadaşlarından istifade etmeye çalıştılar.

    Sarp Kuray diyor ki,

    Bir takım üst rütbeli subaylar 27 Mayıs benzeri ama daha radikal, daha sol bir askeri darbe ile Türkiye'deki siyasal iktidarı ele geçirmeyi amaçlıyordu.

    Bizden, Türkiye'yi bir askeri darbeye hazırlamamız istendi.

    Biz bu radikal akımın içinde gençlik olarak yerimizi aldık, Önümüze konan hedef 9 Mart'tı 9 Mart'ı yapamadılar; 12 Mart'ı yaptılar.

    Peki sonra?

    ... Daha sol bir askeri darbe yapmak ve vatanı kurtarmak için Sarp Kuray'ın da içinde bulunduğu terör, cinayet, soygun.. olaylarının faillerini mahkeme huzurunda! Kanunlarımıza göre işlenen suçun cezası idam! Ama mahkeme başkanı, bir başka kılıf hazırlıyor. idam cezası vermemek için "Türkiye, Peragonya Cumhuriyeti değildir. Sarp Kuray ve arkadaşlarının gücü, devleti yıkmaya yetmezdi diyor.
    Yaşasın huhuk.
    Sarp Kuray, açıklamalalarına devam ediyor.
    .. Deniz Gezmiş'i ben sakladım. Bunu herkes biliyor. Deniz Gezmiş, benim elbiselerimle yakalandı. Deniz Gezmiş'i saklandığı bir evden diğerine Orman Bakanı Turan Şahin'in makam arabası taşıyordu. Müthiş bir ihanet! CHP'li bakan Turan Şahin, içinde yer aldığı hükümeti yıkmak isteyen çetecilerle birlikte çalışmış. Bu tipik, CHP zihniyetidir. Yaşasın demokrasi.

    Sonra, Sarp Kuray!ı cezaevinden kurtarmak ve yurt dışına kaçırmak için birtakım etkili ve yetkili kişilerin, tabi "Atatürk ilke ve ınkılaplarının ışığı altında" bitmez tükenmez çırpınmaları başlamış.

    Sarp Kuray; Tuzağa düşürüldük! CiA'nın bir komplosuna kurban gittik. Paratoner olarak kullanıldık.
    2 ...
  28. atatürkçülük neden kaybediyor

    1.
  29. ikiyüzlülük yapmayalım. Yalan söylemeyelim. Dobra dobra konuşalım. Açık olalım. Gerçekleri görmezlikten gelmeyelim. Kendimizi de aldatmayalım: Türkiye'de heykel Atatürkçülüğü tutmamıştır. Kanunla korunduğu için, hapislik korkusuyla, Atatürk'ü sevmeyenler de, en büyük Atatürkçü rolünde görünür, sahtekârlık yaparlar.
    Kürtler Atatürk'ü sevmezler, fakat yakın zamana kadar seslerini çıkartamazlardı.
    Okuyucu, yazıcı, Yeni Asyacı, Fethullahçı; bilumum Nurcular Atatürk'ü sevmezler; fakat seviyor görünürler veya seslerini çıkarmazlar. Cemaatın Atatürk adına okulu, yurdu var mıdır, yok mudur; bilmiyorum. Fakat Atatürk'ü anma törenleri ve Atatürk haftasında mekteplerinde gösterişli etkinlikler yapar, yarışmalara katılırlar.
    Süleymancılar, Atatürk'ü sevmezler; talebe yurtlarında en güzel Atatürk köşesini onlar hazırlar. Halbuki Kur'an Kurslarında Atatürk'ü Deccal olarak tanıtmışlardır yıllarca..
    Yeniden Millî Mücadeleciler; Atatürk'ü ingiliz ajanı diye tanıtan seminerlerle yetişmişlerdir.
    Komünistler, sosyalistler,Marksist-Leninist devrimciler Atatürk'ü sevmezler; fakat şapkalı Atatürk resimlerini bürolarından, rozetlerini yakalarından düşürmezler...
    Tarikatların hemen hiç biri Atatürk'ü sevmezler, kapalı zikir ve sohbet meclislerinde aleyhinde atar-tutarlar; fakat alenî olarak gık diyemezler...
    Liberaller Atatürk'ü sevmezler, inceden ince Atatürkçülerle dalga geçerler üstelik... (En namuslu yine bunlar sayılır; kuralları ve kutsalları yok amma; hiç değilse ikiyüzlülük yapmıyorlar.)
    Keskin Türkçüler de Atatürk'ü sevmezlerdi. ATSIZ, "içimizdeki Şeytan" ve "Türkçülüğe Karşı Haçlı Seferleri", "Z Vitamini" "Dalkavuklar Gecesi" gibi eserlerinde tek parti CHP döneminin tozunu atar.
    ATSIZ'ın manevî babası Rıza NUR; "Hayat ve Hatıratım"da Atatürk'e çok ağır hakaretâmiz ifadeler kullanır. Okurken kusasınız gelir.
    Şimdi Şamanist geçinen Irkçı-Türkçü toplumcu-buduncu kıytırık gruplar ve onlarla aynı ağzı kullanan "Türk Solu" Atatürk'ü bayraklaştırıyor. Bu da onların çelişkisi olsa gerek. Çünkü hem ATSIZCI, Rıza NURCU hem de Kemalist olmak, eşyanın tabiatına aykırı...
    Osman Yüksel Serdengeçti, Atatürk'ü sevmezdi. Hatta öldüğünde "Bir Nesli Nasıl Mahvettiler" kitabında yazdıklarından dolayı Atatürk'e hakaret suçundan hükümlüydü bildiğim kadarıyla... 12 Eylülcüler zamanında, yıllar önce basılmış, en az yüzbin adet satılmış ve defalarca şikayet edilmiş, yargılanmış, beraat etmiş not defterinden küçük bu kitapçıktan dolayı, Türkçülük-Turancılık davasının Osman Zeki Yüksel'i mahkûm edilmişti.
    Üstad Necip Fazıl'ın da en fazla hücum şimşeklerini üstüne çekmesine sebep, lâiklik ve Kemalizme karşı tavır almasıdır.
    Bugün solun, hatta Atatürkçü geçinenlerin "Büyük Şair" diye yere göğe sığdıramadıkları Moskovadaki kızıl rejimin meddahı Nazım Hikmet Atatürk'e tüküren, hakaret eden mısraların yazarıdır.Çünkü Atatürk zamanında komünistlikten yargılanmış, kodesi boylamıştı.
    Güçlü bir hikayeci ve şair olan Sabahattin Ali de Atatürk'ü sevmezdi. Çünkü tek parti döneminde komünist ithamıyla o da takibat altındaydı.
    Sağlığında dev heykelleri dikilen ve heykellerine bile methiyeler düzülen Atatürk'ü doğup büyüdüğüm köyde kasabada büyüklerimiz de pek sevmezdi açıkçası. Atatürk heykeline ve büstlerine soğuk bakarlardı.
    Devrimci-solcu "Kızılırmak" şairi Hasan Hüseyin'in ifadesiyle halkımız; Mustafa Kemâl'i Atatürk'ten fazla seviyordu.
    Velhasıl, toplumun pek çok kesiminde tören Atatürkçülüğü kabul görmedi.Görseydi Millî Görüş gömleğini çıkaran AKP mirasyedileri tek başına iktidara gelemezdi. Devlet, ordusuyla, yargısıyla, üniversiteleri ile Atatürk'ü ve O'nun eseri Türkiye Cumhuriyeti'ni korumak için seferber olmuşken; "cahil halk" sandıktan bir defa olsun tek başına CHP iktidarı çıkarmadı; çıkaracak gibi de gözükmüyor. Herkesin kanun zoruyla Atatürkçü göründüğü Türkiye'de halkın sesine kulak verelim ve düşünelim: Atatürkçülüğü bayraklaştıranlar niçin bu milletten iktidar desteği alamıyorlar? Kendi halkımıza karşı; Atatürk'ü, Atatürkçülüğü süngüyle, silah zoruyla mı koruyacağız?
    Neden böyle olduk? Neden Atatürk'ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti'nin üniter yapısını korumak konusunda endişe taşıyoruz?
    Neden bölünmekten korkuyoruz? AKP hükümetinin "Açılım" siyasetinden Türklük ve Türkiye adına kaygılanmakta haksız mıyız?
    Neden AB'nin, ABD'nin dümen suyuna girdik?
    Neden hürriyet ve istiklâl gibi en yüce değerlerimizden adetâ vazgeçer hâle geldik?
    Sadece dış düşmanlar, AB, ABD dayatmaları, komplo teorileri geldiğimiz bu teslimiyetçi noktayı izah etmeye yetiyor mu?
    Cemaatçiler, nasıl bu kadar güçlü bir para imparatorluğuna dönüştüler?
    Telef olan militanları için mevlid ve dualar okutturan bölücü örgüt nasıl siyasallaştı ve meydanlarda, Meclis kürsüsünde nasıl devlete meydan okuyorlar?
    Ali Kırca'nın "Siyaset Meydanı"nda "Açılım"ı tartışan çocuklardan birisi;"Siz bayramlarda önderlerinizin resimlerini asıyorsunuz da, biz kendi önderimizin resmini neden asamıyoruz?" diye alenen ve resmen Türkiye Cumhuriyeti'ne meydan okuyabiliyor. Neleri söyleyebileceği üç aşağı beş yukarı belli olan, örgüt propagandası ile beyni evinde yıkanmış bu çocuğu ekranlara çıkartmak, çocukları "Açılım"a alet etmek, siyasetin dilini zavallı çocuklara terketmek affedilir bir iş midir?
    Neden tepkileri tüketilen, adetâ sinirleri alınmış lop et yığınına döndürülen bu "kitle"nin hassasiyetlerinin körelmesinden feryat etmeyiz?
    Ali Kırca, böyle bir potun ardından yine tv.lerde arz-ı endam edebilecek, medyatörlüğü sürdürebilecek midir? Aklıma gelen, açıkçası yazmaya korktuğum daha bir sürü suâl...
    Bunları düşünmeme sebep olan da, son zamanlarda Tayyip Erdoğan'ın adetâ bir intihar bombası gibi rastgele ortalığa salıverdiği "Açılım"a karşı, millî refleksin neden zayıf kaldığı sualiyle kafam meşgul halde okuduğum bir kitap: Yavuz Bülent Bâkiler'in Türk Edebiyatı Vakfı Yayınlarından çıkan GiDENLERiN ARDINDAN kitabı... Derin bir devlet şuuru taşıdığına inandığım Türk Milleti, kanaatimce yanlış Atatürkçülük, yanlış lâiklik uygulamalarından dolayı, yeterince devletine sahiplenmiyor.
    Dün AB'ye, ABD'ye meydan okuyan "Akıncı Mücahit Müslüman" Millî Görüşçüler, bugün iktidar saltanatı uğruna emperyalist odakların himâyesine sığınmaktan utanmıyorlar. Millî Görüşçüye gömlek çıkarttıran, para ve güç uğruna inandığını iddia ettiği bütün mukaddesleri ayaklar altına aldıran bu zillet tablosunun yaşanmasında Kemalistlerin de büyük vebâli var.
    Yıllarca "Ordumuz-Yurdumuz-Kurdumuz" diyerekten, devlet-i ebed müddet uğruna kanlarını, canlarını fedâ eden ülkücülerden bile yeterince "tepki" alınamıyorsa, Atatürkçü 12 Eylül cuntasının zulümlerinden dolayı değil midir?..
    3 ...
  30. erken boşalmak erken boşanmaya neden olur mu

    1.
  31. evet olur. partneri erkenden havlu atan kadın tatmin olamaz cinsel doyumun olmadığı bir evlilik uzun ömürlü olmaz.
    2 ...
  32. muhafazakarlar edebiyatımıza ne kattı diyenler

    1.
  33. Edebiyat hakkında hiç bir malümatı olmayan keskin solculardır. mehmet akiften ve eserlerinden habersiz, bilmek için değil okumak için okuyanlardır.
    1 ...
  34. suruçta kolu bacağı kopan teröristler

    1.
  35. öncelikle irkcı değilim. orada havaya uçanlar kürt oldukları için değil terörist oldukları için sevinçliyim. keşke ağır çekimi felan olsa organlarınının bedenlerinden ayrılışına tanık olabilseydik.
    5 ...
  36. çağdaş bir putlaştırma kamalizm

    1.
  37. Yavuz Bülent Bakiler'in, Unutamadıklarım adlı eserinden alıntıdır.
    Çağdaş Bir Putlaştırma Örneği, Kemalizm
    Atatürk'e Tanrı veya Peygamber Diyenler
    Cumhuriyetin ilk yıllarında, devletin dine bakış tarzını öğrenebilmek için, önce, okullarda çocuklarımıza okutulan tarih kitaplarına, sosyoloji kitaplarına bakmak lâzım. istanbul'da 1931 yılında, Devlet Matbaası'nda bastırılan Orta Zamanlar Tarihi'nde islâmiyet ve Hz. Peygamber (s.a.s.) aleyhinde yazılanlar, en koyu münkirleri bile utandıracak seviyesizliktedir. Cumhuriyetin ilk yıllarında, devletin resmî ideolojisinde islâmiyet'in yeri yoktur. Çünkü "islâm birtakım zevâta göre eskimiştir!", "Hz. Muhammed (s.a.s.) nihâyet bir çöl bedevîsidir", "islâmiyet'in yerine yeni bir din koymak lâzımdır ki, o da Kemalizmdir." Nitekim Edirne milletvekili Şeref Aykut 'a göre Kemalizm dininin altı esası, altı oktan ibaretti: Yani "Kemalizm dini, cumhuriyetçilik, milliyetçilik, inkılâpçılık, devletçilik, laiklik ve halkçılık prensiplerine dayanmalıydı." Kemalizmin, yeni bir din olarak yayılmasında Şeref Aykut yalnız değildi. iyi ama bu dinin peygamberi kim olmalıydı? Bu sorunun cevabını Behçet Kemal Çağlar verdi: Mustafa Kemal Atatürk! Behçet Kemal, Süleyman Çelebi'nin meşhur Mevlid'ini Atatürk'e uydurmakta ve çıktığı Anadolu il ve ilçelerinde, başına topladığı kalabalıklara Atatürk Mevlidi'ni okutmakta hiçbir sakınca görmedi: (...) Ger dilersiz bulasız oddan necâtMustafâ-yı bâ Kemâl'e essalât.Ol Zübeyde, Mustafâ'nın ânesiOl sedeften doğdu ol dürdânesi!Gün gelip oldu Rızâ'dan hâmileVakt erişti hafta ve eyyâm ile.Geçti böyle, nice ay nice seneVakt erişti bin sekiz yüz seksene.Merhaba ey baş halâskâr merhabaMerhaba ey ulu serdâr merhaba!Edip Ayel, Atatürk'e: "Sen bizim yeni peygamberimizsin!" diye seslenmekte geciktiği için dövünmeye başladı. Behçet Kemal'i geride bırakacak bir atılım içinde olması gerekirdi. Bunu gerçekleştirebilmek için, Atatürk'e yeni dinî sıfatlarla secde etmesi lâzımdı. Edip Ayel, aruzun tumturaklı kalıplarıyla Türk edebiyatının en muhteşem dalkavukluk örneğini ortaya koydu:
    Cennetse bu yurt, sen onu buldundu harâbe
    Bir gün olacaktır anıtın Türklüğe Kâbe.
    Zindan kesilen ruhlara bir nur gibi doldun
    Türk ırkının, en son, ulu peygamberi oldun.
    Tutsak seni lâyık, yüce Tanrı'yla müsâvi
    Toprak olamaz kalp doğabilmişse semâvî
    Ölmez bize cennetlerin ufkundan inen ses
    insanlar ölür, Türklüğe Allah olan ölmez!
    Edip Ayel'in bu kükremesinden sonra bir tereddüt belirdi: Atatürk, yeni Kemalizm dininin Allah'ı mı olmalıydı; peygamberi mi? Cumhuriyet devri şairlerinin bir büyük bölümü, Atatürk'e kıyamadılar. Onun üstünde de, altında da hiçbir gücün, hiçbir varlığın bulunmasına tahammül edemediler. Bu bakımdan, Atatürk'e hem Allah, hem de peygamber diye seslenerek kendilerinden geçtiler. Behçet Kemal, Edip Ayel'den geri kalmak istemedi:
    Kaç yıldır Türkçe'ydi Tanrı'nın dili
    insana ne ilâh, ne de sevgili
    Ne de ana-baba aratıyordu
    Her an yaratıyor, yaratıyordu.
    Artık işaret verilmiş, yarış başlamıştı. ipi herkesten önce göğüslemeye çalışan atletler gibi, o devrin edipleri de "Allah", "tanrı", "ilâh", "Kâbe", "put" gibi kelimelerle Atatürk'e daha önce ulaşabilmenin cezbesine kapılmışlardı. Yüzlerce örnekten işte birkaçı: Halil Bedii Yönetken
    çığlıklar koparıyordu:
    Tanrı gibi görünüyor her yerde
    Topraklarda, denizlerde, göklerde
    Gönül tapar, kendisinden geçer de
    Hangi yana göz bakarsa: Atatürk.
    Kemalettin Kamu, kendisine milletvekilliği getiren şiirini kalabalıklara okumaya başladı.
    "Burada erdi Mûsâ
    Burada uçtu isa
    Bülbül burada varsa
    Hürriyet için öter.
    Ne örümcek, ne yosun
    Ne mûcize, ne füsun.
    Kâbe Arab'ın olsun
    Çankaya bize yeter."
    Sonra Faruk Nafiz Çamlıbel, sazını eline aldı:
    "On milyon bel, iki kat olmuşken eğilmeden
    O'nda on beş milyonun boyu birden uzaldı.
    Tanrı, peygamber diye nedir, kimdir bilmeden
    Taptığımız ne varsa, hepsi ondan şekil aldı.."
    "1938 yılında, Faruk Nafiz, tanrısız kalmamak için, Atatürk'ü yüreğine bir put gibi oturttu:
    "Yürüyor, kalbimizin durduğu bir yolda değil
    Kanlı bir göz yaşı nehrinde muazzam tabutun
    Ey ilâhın yüce dâvetlisi, göklerden eğil
    Göreceksin duruyor kalbimizin üstünde putun!"
    Türk edebiyatında, tarihin hiçbir devresinde görülmeyen dalkavukluk ve putperestlik örnekleri, patlayan bir lağımın dehşet saçan kokusu ve manzarasıyla etrafa yayılmaya başlamıştı: Akbaba'cı Yusuf Ziya Ortaç da sesini yükseltti: "Topladı avucunda yıldırımı, şimşeği
    Yoktan var ediyordu tanrı gibi her şeyi.
    Nurettin Artam, "Dinin bütün nurlarından koparak kula kul oldu:
    Koca bir güneşin akşam olmadan Dağların ardında sönüşü gibi
    Millete can veren, vatan yaratan Tanrının göklere dönüşü gibi.
    Her zaman ırkıma büyük Baş AtamTanrılaş gönlümde, tanrılaş Atam!.."
    Ömer Bedrettin Uşaklı da, Atatürk tapıcılığından kurtulamadı: "Bir güneş gibi yalnız Sensin ülkü tanrımız Ey Türklüğün bütünü."Vasfi Mahir Kocatürk de, kocaman yakıştırmalarla Kemalizm dininin müridleri arasında zikre başladı: "Peygamber, tanrısına duymadı bu hasreti vermedi bu kudreti tanrı, peygamberine."
    ilhami Bekir, alnımızın akına, katran karası elleriyle küfrün yobazlığını bulaştırmaya çalıştı:"ilk adam, mavi gözlerle baktı toprağaToprağın haritasını çizdi bayrağa Allah değil, o yazdı alın yazımızı."
    Bu ruhsuz, bu köksüz, bu tatsız örnekleri uzatmak istemiyorum. Yalnız, Cumhuriyetin o kuruluş yıllarında, zilli-düdüklü dalkavuklar zümresinden, üç önemli ismin ayrıldığını belirtmek istiyorum: Yahya Kemal, Necip Fazıl ve Nazım Hikmet! Nazım Hikmet, daha önce Marks'a ve Lenin'e kul köle olduğu için Atatürk'e secde etmedi. Hatta ona "Burjuva Mustafa Kemal" diye homurdanan şiirler yazdı. Yahya Kemal'le Necip Fazıl, islâm'ın âmentüsüne bağlı kaldılar. Kemalizm dininin yeni öncüleri ise, imanın altı şartı olan islâm âmentüsü karşısına, Kemalizm'in yeni âmentüsünü çıkardılar. Bazı devlet kuruluşlarında bastırıp dağıttıkları bu devrimci(!) âmentüyü şöyle yazarak ilân ettiler:"Kahramanlık örneği olan ve vatanın istikbâlini yoktan var eden Mustafa Kemal'e, onun cengâver ordusuna, yüce kanunlarına, mücâhit analarına ve Türkiye için âhiret günü olmayacağına iman ederim."Halk, "halkçı" Kemalistlerin bu dehşetli dalkavukluklarından nefret ediyordu. Din ve dünya işlerini birbirinden ayırmaya çalışan Atatürk ise, kendisine takılan bu dinî sıfatlar karşısında şaşırıp kalıyordu.
    4 ...
  38. kurana göre kürtler

    1.
  39. Kürtler talancı, çapulcular. Bırakın onları islam'ın ümmetinden saymayı, onlar insan bile değil..

    ismail Hakkı Bursevi'nin Ruhul Beyan adlı tefsirini ilk okuğum zaman Irkçı evliya mı olur demiştim. Sonra Enbiya süresinin 68. ayetinde Nemrud'a Hz. ibrahim'i yakması için Kürtlerin akıl verdiğini rivayetlerle öğrendim. Ümmetçi bir görüşe sahip olan Osmanlı Devletinin bu kitabı 300 yıl boyunca medreselerde okutmasını bugün daha iyi anlamaktayım.
    7 ...
  40. kemalistlerin gereksiz nazım hikmet sevgisi

    1.
  41. Mustafa Kemal komünistler için Sebükmağz yani aptal derken, Nazım Hikmet'in Atatürk'e burjuva kemal diye hitap ettiği şiirleri varken bu iki zıddı birden benimsemek eşyanın tabiatına aykırıdır.
    5 ...
  42. iphone ile burger da check in yapan devrimci kız

    1.
  43. Bu devrimci tipinin küresel kapitalist düzene hiçbir zararı olmayacaktır. Tıpkı devrim planları yaparken susayıp kolasını yudumlayan ve ayağında converse ile eyleme koşan yoldaşları gibi.
    2 ...
  44. © 2025 uludağ sözlük