kendini teşhir etmek isteyen, görüntüsüyle barışık ve erkeğini nasıl etkileyeceğini bilen kadındır.çıplak ve yarı çıplak pozlarla ortamı ısıtır. her erkeğin rüyasıdır.
özellikle kışın insanın köpüklü (ki genelde diş macunları soğuk suda iyi köpürmez) olan ağzını duralamasıyla ağız içinin donmasına ve dişlerin bir anda ağrımasına yol açan eylem. bir çin işkencesi.
tüm ailenizi, çocuklarınızın dedelerini, halalarını, dayılarını (tabi hala geleceğe dair planlar varsa) kaybetmek demektir. koca dünyada piç gibi ortada kalmak demektir.
özel bir gündür. ya da insanın içinden gelmiştir ve sevdiği bir kişiye hediye almak istemiştir. köpekler gibi çalıştığı işten kazandığı alınteri parayla, değerli vaktinden bir zaman ayırıp mağazalar tek tek dolaşılmaya başlanır. her bir ürün dikkatle incelenir. ona en çok yakışacak en anlamlı hediye seçilmeye çalışırken ufak çaplı bir stres yaşanır, ikilemlerde kalınılır. en sonunda bir şey gözünüze çarpar "ahanda buna bayılacak." denilerek alınır. uzun bir kuyruğun ardından parası ödenir güzelce paketlenilir hediye. sonra belki size çok uzak düşen evine veyahut işyerine gitmek üzere yola çıkılır. yüzde hediyenin kesin beğenileceğine dair oluşan bir kendine güven ifadesi ve hafif bir tbessüm vardır. sonunda varılır eş, dost, sevgili vs. yanına. bir yandan şebek şebek gülerken bir yandan da hediyeyi verme esnasında oluşan ne idüğü belirsiz bir lisanla konuşarak paket uzatılır. karşı tarafta heyecanlanmıştır. biraz mahçup "ne gereği vardı"larla devam eden kısa bir konuşmanın ardından paketi açar. sonra o an. işte o hediyeyi gördüğü anda yüzünde beliren hayal kırıklığı farkedilir. "nooldu pınar! beğenmedin mi yoksa?" gibi acil cevap istenen sorgulamalara başlanır. karşı taraf hediye alan kişiyi üzmek istemese de doğrucu davut kimliğini burada da çıkarır ve kişinin gözünüze sokar. karşılıklı bir memnuniyetsizlik yaşanır. "hmmmm..."lar havada uçuşur. ve en son geriye büyük bir pişmanlık kalır.
insanın başka bir insanı mutlu etme çabasını boşa çıkaran bir olaydır işte.
kendisinde şeytan tüyü olduğuna inandığım erkektir. malum, babalar kızlarının bir erkek arkadaşı olduğu fikrine bile dayanamazken, bu genç ne yapıp edip kızın babasını kafalamıştır. artık sevgilisini sık sık evlerinde ziyaret edebilir.
yediğini içtiğini, yatağını uykunu, maddi manevi her şeyini paylaştığı bir insanın eşini kaybetmesi başına gelebilecek en büyük felaketlerden bir tanesidir. seni sen kadar iyi bilen, hatta bazen kendinden bile daha iyi anlayan bir insanın artık hayatında olmayacak olması ne acıdır. insan dostsuz kalır, eşsiz kalır, kimsesiz kalır. dayanması çok güçtür artık onsuzluğa. allah yaşatmasın böyle bir kederi kimseye.
bilgisayarda bir yazışma yaparken başka bir yer yokmuş gibi gelip klavyenin üzerine poylu boyunca yayılan, laptop ın sıcaklığından faydalanmak isteyen kedidir. siz çekersiniz, klavyeden gelen takır tukur seslere gelir yine, sonra küçük patileriyle tuşları sökmeye uğraşırken saçma bir harf dizilimi yapıp karşı tarafa gönderir. size de bu durumu açıklamak kalır.
insanı hayattan soğutan, kış mevsimini kabusa çeviren, içler acısı durum.
öyleki insan çalışmaktan daha da nefret eder hale gelir. söverek kalktığın sıcacık yatak size tüm şefkati ve yumuşaklığıyla bakarken, bu buz gibi odada gecenin bir yarısıymış gibi lambayı açarak giyinmeye koyulursunuz. sonra bu da yetmezmiş gibi güneş çoktaaan batmış iken enerjiniz eksilerde sürünerek işten çıkarsınız.
kadınlar her gördüğü mağazaya ilk defa bir mağaza görüyormuşçasına büyük bir merak duyarak giriyorlar. her kıyafete tek tek dokunuyor, en az bir kıyafeti deniyorlar. elli çift ayakkabısı olsa o an görüp beğendiğini almayan kadın zor bulunur şu dünyada. ulan bu kadar ayakkabım var masraf olmasın demez. aldıkça alır, aldıkça alır... patalojik bir vakadır bu. anlaşılmazdır.
güçsüz, hasta, yavru bir zebranın arkasından koşan aslanı gördükçe insanın hayattan nefret etmesi durumudur. keşke böyle olmak zorunda olmasa denilir. bir anlık eko sisteme isyan edilir.
Suudi Arabistan kralının kızı kadınlardaki obezite oranının yüzde 51e, kemik erimesi oranının da yüzde 67ye çıkması üzerine okullarda kız öğrencilerin de spor yapması gerektiğini söyleyerek çalışma başlattı. fakat bazı yobaz din adamları;
--spoiler--
Sadece ahlak seviyesi düşük olan kadınlar spor yapar. Bakire kızlar spor sırasında yapılan hareketlerle bekaretlerini kaybedebilir, o zaman bu durumu gelecekteki kocalarına nasıl açıklayacaklar. En iyisi kızların evde oturması
--spoiler--
diyerek kızlara beden eğitimi dersi verilmesine karşı çıktı.
yolda kendi halinde yürüyorken adamın birinin çıkıp size çiçek uzatmasıdır. eğer erkekseniz yanlış anlaşılmalar yaşanır. böyle bir durumda hemen kızmayın, bir mağaza açılışı için tanıtım yapmak amacıyla veriliyor olabilir.
kız arkadaşını rahatlatmak, ona dokunmak istemeyen aptal erkektir. yorgunum, başım ağrıyor gibi antik kuntik bahanelerle bu kutsal görevi geri çevirir. halbuki kadınlar okşanmak ister.
ne kadar çok para o kadar çok kadın sanrısıdır bu. çoğu erkek kadınları centilmenliğiyle, iyi niyetiyle, zekasıyla değilde parasıyla tavlayabileceğini zannetmektedir. bu yüzden parası çok olan erkekler tipine bakılmayacak kadar olsa da götü beş karış havada olurlar. hiçbir özelliklerini geliştirmezler. parası olmayan erkekse reddedildiği zaman fakirliğine isyan eder beyhude yere.
bu bazı erkeklerin parayla kadınları etkileyebileceğini zannetmesi, kadınların makyaj yapınca çok güzel olduğunu zannetmesi gibidir. sadece dikkat çekicisinizdir, bir zaman sonraysa geriye gerçekler kalır.
bir insanı sevmenin nedeni sensindir aslında, yani insanın kendisidir. işte bu yüzden kendisini sevmemiz için hiçbir çaba göstermeyen insanları bile kalbimizin en korunaklı yerlerine oturturuz.
--spoiler--
Bir insanı neden sevdiğiniz sorusuna cevap bulamıyorsanız, Onu gerçekten seviyorsunuz demektir.
--spoiler--
(bkz: Paul Auster)
insanın içinde sonsuza dek sürecek bir soru işaretiyle yaşamasıdır. keşkelerin en sivrisidir. yapacaklardan pişmanlık duymak ona nazaran daha kolaydır. çünkü yaşayarak öğrenir insan, kendini hayattan sakınarak değil.
yalnızlığın dibine vurmaktır. bir omuz, bir dost baş özlemiyle kimsesizliğin farkına varmaktır. biri olsun teselli etsin beni derken, yine insanın en iyi dostunun kendisi olduğunun farkına varmaktır.
bir öfke patlaması anında söylense de, baba kişisini çok üzecektir. öfke geçtikten sonra normal faaliyetine geçen beyin olayı tekrar tartacak ve kişiye dayanılmaz bir vicdan azabıyla geri dönecektir. kendini babaya affetirene kadar babanın etrafında maymun olmaya gitmektir.