Bu kişi -bir grup- suudi istihbarat (mebahis'ed devli) elemanıyla dükkanı basan ve - dükkan sahibine baskı kurarak- oradan çıkarılmamızın müsebbibi olanlardan biridir!. Asla, Türk milletinin dostu değildir?
Biz "Mustaz'af (güçsüz bırakılmış) Türk Milliyetçileri" olarak, kendisine ecir-sabır diliyoruz. Ve -Rabb el-Aleminden- "Müşrik-müstekbir (kibirlenen) Abdülfiravun(FiRAVUN'UN KULLARI)'na karşı" ayaklarımızı sabit-kadem kılsınını diliyoruz!.
Bu topraklarda kendini "TÜRK POLiSi-JANDARMASI-iSTiHBARATCISI" olarak tasvif eden(VASIFLANDIRAN)" hiç bir kimse, kendisinin "ABD-iSRAiL AJANI" olduğunu ikrar etmeden "BiZLERE" -el kaldıramayacak- "TEVKiF EDEMEYECEKTiR!."
hiç merak etmesin (er yada geç) o dayaktan bizde "payımızı" alacağız!.
hem bizim üzülecek annemiz de yok, çünkü hayatta değil!.
gelelim "solperen" tanımına; -türkçü- nihal atsız'ı sevmem ve takdir etmem, lakin şu "islamcılık" tarifine katılıyorum "- bütün beynelmilelci hareketler sol'dur, o sebeple "islam beynelmilelciği (ümmetçilik)" de sol bir harekettir?" der. benim için mahsuru yok, "solperen - sağperen" diyebilirsin!.
- Muhammed Bahadırhan DiNÇASLAN -
ekşi (sözlük) de bir tanım paylaşmış (dayak zoruna gitmiş yiğidin!)
- alıntı -
"bir süre önce polis dayağı yedim. annem başta olmak üzere birçok insan üzülmesin diye detayları anlatmıyorum. fakat içimde büyüdükçe büyüyor. polis karşıtı edebiyat eserlerini okuyasım tuttu. derken aklıma ihsani'den bir eser düştü. baktım sözlükte de paylaşılmış, ama tekrar paylaşayım istedim:
bizden selam olsun polis şefine
peşimize adam salıp durmasın
ortasına düştüceği çamuru
kaldırıp da başkasına vumasın
gavurun sunduğu üç beş paraya
kendisini bağlamasın kiraya
memleketin bağrındaki yaraya
yalanını merhem diye sürmesin
onca sanat bozucudur zannında
arasın bozuğu kendi kanında
ortadaki gerçeklerin yanında
kimsenin gözüne perde germesin
ağaların yanı yerimiz değil
vatanı satanlar yarimiz değil
zulme boyun eğmek karımız değil
herkesi kendisi gibi görmesin
üç teresin gitmek için hoşuna
mesleğini kirletmesin boşuna
toplasın aklını kosun başına
bir daha da böyle bir pot kırmasın"
- alıntı -
Maaşallah bir Yemen direniyor, bu yaban deccaliyet-mezalimine. Var gücümüz ile desteklemeliyiz, Ya Rabb el-Alemin Küfre karşı bizlerinde ayaklarını sabit kadem kıl(Amin). https://youtu.be/4phxJujmcrU?si=7AA9dgzmSRf9KbxT
mahir beye sağlık, sıhhat ve afiyetler dilerim ve en kısa zamanda serbest kalması dileğiyle.
ha bu yaban-domuzu sürüsü, kendine muhalif herkese bu muameleyi reva görüyor ve hesabını vermeyeceği zannında? hiç öyle bir şey yok, gün olur devran döner, mabadından kan alırlar adamın!. https://galeri.uludagsozluk.com/r/2409407/+
Türkün - Kürdün - Trabzon'un azılı düşmanı "amerikan-köpeği siyonistler" (bütün şirretliklerine rağmen) o pankartı oradan indiremediler ve kupa maçı(Trabzon - Bodrum; 3 - 2)'ın da Açık türübünlere -Gözlerine sokarcasına- daha büyüğü asıldı!. Kümse bize martaval okumasın, çünkü haddi değildir?
-20 yıl kadar önce Arabistan da- Trabzonlu bir abimizin oğlu var idi (ismi Ekrem), bizim Hafuzumuz da (5-6 yaşlarında) "Eklem Eklem (Ekrem diyemiyor)" geziniyor peşlerinde? Bir gün uşak patladı "Abi de lan!" deyiverdi? Ha bu "imamson"u sevmem, lakin bu "Trabzonlu düşmanlığına karşı?" destekleyerek "Ekrem Abi diyeceksiniz ulen" deyu ünlüyorum!.
Hadi bakalım "el mi yaman - bey mi" görelim?
hem burada, hem de "Normal(sözlük)" de hissedilen sakil-anlamsız tutum? volkan ağabeyi kaybetmişiz, dün u19 takımımız tarihi bir başarı kazanmış ve "kuzeyin oğluna" ithaf etmiş, üstüne üstlük (inter'e golü) "ekrem" adında bir futbolcumuz atmış (ortaluk yıkılıyor) ce ha pe'li sikko'dan muhalifler de tık yok?
birde "rizeli-oflu siyonistlerle" bir tutuluyoruz ki "akla-insafa-vicdana" zarar ve iğrenç bir iftira?
insanlara iyilik - şefkat ve merhametten başka tavır takınmayı bilmeyen şu adama dahi ağız-burun büküp, hakaret etmekten geri durmayan "bağnaz-yobaz, yaban domuzu sürüsü melaini" (şanı pek yüce olan) allah'a havale ediyorum, bakalım -o menhus canları- nerelerinden çıkacak, göreceğiz? https://youtu.be/so21TTaMCLI?si=LLpoWwPiaM7Ik_cH
merhum- sezai (karakoç) ağabeyin şiiri ile uğurluyoruz, allah taksiratını affeyleye;
“ben güneyli(kuzeyli) çocuk arkadaşım, ben güneyli(kuzeyli) çocuk
günahlarım kadar ömrüm vardır
ağarmayan saçımı güneşe tutuyorum
saçlarımı acının elinde unutuyorum”
"ASiL AZMAZ, TUZ KOKMAZ"
pas geçemez, payimal
(d)ayı yeğenle, hamhal
ula dayı, ne idim ne oldum bir bak
buynuzu geçti kulak
mir-debbabe, kıyama "talk"
sakıttan sakın ha, eyleme tartak
ula yeğen, al sana bi-zabırtlak
kosta gavras, bana da cıbır-cartlak
pay-payan, bu kez de kerizle gez
hilari de yuları, dayan ha haci, dayan
karman-çorman kilerde, kokuştu mayan...
kemenceci maço, methet ki medet
brüt karkas eti, ketmet
et-(g)öd beleş biraz sabret
çakal taksimi-taksim
gasino şehr-emini, şerh-amin
cadde-bostan maksim de tamim
layıkıyla üleşsen ya, sırtlan-payı
sırıt lan, paylama leş-kargayı
lanlı-lunlu haşin oğlan emridir, ye ayvayı
evvel-emir,
hay hay dayı
köprü-geçtik,
hastir ulan ayı...
dayı aha mihrak, el-hakı hak
hak ise sabuna-sapına muadil
tapuya, barrak-bırak
güzelim kayzer varken
şiar mıdır, haşhaşilik
aldandın ki hilekar
bu işte var bir hinlik
sidikliğin bağlanır,
zıbarırsın küllükte
ütüldün, zındık-kadük
kütükle "keşiş" kütükle...
- bu metodun duayeni -
"Eşekleştirme metotlarının birisi doğrudan, diğeri dolaylıdır. Doğrudan eşekleştirme, zihinleri cehalete veya onları saptırmaya zorlamak yani zihinleri cahilliğe, sapıklığa ve azgınlığa sürüklemektir. Dolaylı eşekleştirme ise zihinleri büyük, acil ve hayatî olan haklardan ayırıp onları süslemek suretiyle küçük, önemsiz ve aciliyeti olmayan haklara yöneltmektir."
(Ali Şeriati -"Bilinç ve Eşekleştirme" Kitabından;)
Kur'an da ( فَاَنْذَرْتُكُمْ نَارًا تَلَظّٰىۚ ) "Ben sizi köpürdükçe köpüren bir ateşe karşı uyardım." (Leyl - 14) Buyuruluyor. Bu tehdide karşılık, "zulmü-tethişi-tağşişi" Arş-ı Alayı titreterek, "Yer-Gök Ehlini" (her tür belaya-kahra) maruz bırakan, iblis dölü bilsin ki (bu son kertedir) -muhakkak- "GAYRETULLAH'A" dokunacaktır?
Şüphesiz ki "O Kelin de(Mazlumların da) bir SAHiBi" var!.
O Zalim-firavunu (dünya-ahiret), "نَارًا تَلَظّٰىۚ köpürdükçe köpüren alev ile" müjdeliyoruz!.
"Behey, yüzü kara
Ruhunu bir zenci esir gibi çıkardın pazara,
bir orospu odası yaptın kafatasını...
(-Üç kuruş için- bozdurur kumbarasını?)
Yala bal tutan beş parmağını
beş çürük muz gibi,
homurdanarak dolaş besili bir domuz gibi..."
Şimdiki hareket Haziran(Gezi) Ayaklanması’nın devamıdır. Amaç, kurucu iradenin oluşması, toplum sözleşmesinin kararlaştırılması ve nihayet anayasa yapacak bir "Kurucu Meclis’in toplanması" olmalıdır. Sokaktaki insanın ortalığı karıştırmak ya da imamoğlu’nu vs. cumhurbaşkanı ya da yeniden diplomalı yapmak gibi bir derdi yok; Adaletli ve sosyal bir hukuk devleti istiyor. insan yerine konulmak, hakları yasalarla güvence altına alınmış birer yurttaş olarak saygı görmek istiyor.
17. "O münafıkların durumu, o kimselerin
durumuna benzer ki, karanlıkta bir ateş
yakmışlar; nihâyet o ateş etrafını aydın-
latınca, Allah, onların ışığını gidermiş ve
kendilerini zifiri karanlıklar içinde hiçbir
şeyi görmez halde bırakmıştır."
18. "Onlar, (sanki) sağırdırlar; dilsizdirler ve
kördürler. Onun için onlar, (sapkınlıkların-
dan) dönemezler."
19. "Yahut onların durumu, o kimselerin
durumuna benzer ki, gökten sağanak
halinde boşanan, içinde zifiri karanlıklar,
şiddetli gök gürültüsü ve şimşekler bulunan
yağmura tutulmuşlar; yıldırımlardan gelecek
ölüm korkusuyla parmaklarını kulaklarına
tıkamışlardır. Oysaki Allah, kâfirleri(zalimleri)
her yandan kuşatmıştır."
"Ne çelik tabyalar ister, ne siner hasmından;
Alınır kal'â mı göğsündeki kat kat îman?
Hangi kuvvet onu, hâşâ, edecek kahrına râm?
Çünkü te'sis-i ilâhî o metîn istihkâm."