misal veriyorum; yazarların en sevdiği elma çeşidi maksat anket tarzı başlık.
hemen sözlük yazarı ve kültürlü arkadaşımız römtışembırın kollarını sıvar ve oradan atlar;
(bkz: anket) diye.
tabi böyle bir başlığa bu şekilde iğneleme tamam gider ama öyle en ufak ankettir bilmem nedir yazmak kendinizi entellektüel hissettiriyorsa yapın amua goyım. ne yani her boku eleştirmek, sözlük formatına laf atmak. git hadi sözlük aç bakayım kaç kişi toplayabiliyorsun. ama laf atmaya gelince üstümüze yok. bu ülkenin %99.99 'u eleştirmen zaten. çözüm üretmede üzerinize yok o %00.01 lik kısmın o yüzden bok atıyorlar. herkes işini bilsin. herkes haddini bilecek arkadaş. madem beğenmiyorsun girme. kimse kimseyi zorla yazdırmıyor. zannetmeyin ki bizler bilgisayar başında otururken kafamızda silahla yazıyoruz. kafana bakacaksın hacı. işine bakacaksın, dalgana bakacaksın. herkes mutlu sende mutlu.
gün geçtikçe daha da çoğalan insanlardır. otobüste, metroda, okulda, iş yerinde, günlük hayatta her yerde karşılaşabileceğimiz insanlar haline geldiler artık.
otobüse bindiğinde kulaklıkları takıp müzik dinleyen tipler mi dersin?
insanların içinde sesli sesli telefon görüşmesi yapanlar mı dersin?
telefonu çalarken 'izninizle' diyen tipler mi dersin?
sevgilisine mesaj çeken tipler mi dersin?
kütüphane de tam kitaba odaklanırsın telefonu çalan tipler mi dersin?
hepsi tam bir boş insan topluluğudur. normal insan bunları yapmaz. bir ortama girdiğinde telefonunu sessize alır. insanları rahatsız etmemek için telefona cevap vermez. görgülüdür, kütüphane ye girince telefonu sessize alır.ama ı phone lu insanlarda bu kalmamış. telefonu insanlar arasında çıkartıp reklam yapmak için her görgüsüzlüğü yaparlar. ı phonu var diye adam olduğunu zannederler. sırf bu yüzden ı phone almıyorum.
çoğu zaman bilinçsizce atılır. sonra hoşlanırsın. tatmin etmez geliştirsin. sonra eric clapton dinlersin. onu almak istersin.
ilk adım bir müzik aleti almakla başlar heralde.
(bkz: hohner blues harp) *
antalya'da yaşayan, antalya'nın kültürüyle yetişmiş ve yazar olmuş insanlardır. acilen kendilerini belli etmesi gereken insanlardır. antalya gereği sıcak kanlı insanlardır.
sonradan aklıma geldi: ankara müzisyenleri gibi oldu bu.
yes comrad!
güzelim yurdumun bilhassa istanbul eyalyaetinde bu eylemi yapabilen insan kapasitesi çok ve çoğun da üstüne çıkmaktalar.
anne ile gezmenin sakıncalı olduğunu bütün kardeşlerim bilirler zaten.
şöyle bir düşündüğümüzde;
anneniz ile güzel bir hafta sonu gezmek istemişsinizdir. ortalık cıvıl cıvıl. artık mevsim normallerine yavaş yavaş dönmekle birlikte, çelik donlar meydana çıkmaya da başladı. taksim, beşiktaş, üsküdar, orası, burası diye düşünürken, siz ise ulaşım araçlarını kullanmamak istemektesinizdir. metro, otobüs, metrobüs hangisine binseniz anne tehlikededir. sokakta bu kadar malzemeyi pantalonun üzerinden sıvazlayan insan varken annenizi bu tehlikeye atamazsınız.
düşün beraber bir bindiğinizi düşün;
metrobüste ki bıyıklı amcalar o dur, kalkları nasıl değerlendirecekler. bunun sayesinde annenizden faydalanmak isteyecekler. evet bu gerçek! bu olay her gün oluyor. ama sizler bu olayları görmezden gelerek, dallama tavrınızla hayatınızı daha güzel yaptığınıza inanıyorsunuz.
kim bilir o bıyıklı amca kimin nesi. kim bilir istanbul'a bile ne zaman geldi? kim bilir pantalonun altında neler dönüyor. belki 40 saat boyunca apış arasında taşıdığı marijuanna yı kullanıp hayattan zevk almaya bakıyordur. işte kardeşlerim dünya böyle bir yer haline gelmişken bari sizler yapmayın bunu. annelerimiz o cıvıl cıvıl günlerde evde oturması türk insanının ahlak yapısı için daha hayırlıdır.
yes comrad!
medya organlarının, rtük'ün, ne hale geldiğini, sosyal ortamların nasıl çırpındıkları her geçen gün önümüzde. her geçen gün kutuplarda ki buzullar gibi sözlük yazarlarını da eritmeye çalışıyorlar. hiç bir sözlük yazarı inanmasın ki 'biz burada yazdıklarımızla kalıcı olabiliriz.' inanırız ki en kısa zamanda bizlerinde başlarına bir takım olaylar gelecek. o zaman da sessiz kalacaz tabi ki. neden; çünkü sokaklarda 'hepimiz hrantız' yazılı afişlerle dolaşıyor olacağız. günden güne eriyen buzullar haline geldik. sözlük yazarları susturulmak mı isteniyor. çok kısa zamanda buralara da el atarlar. sonra da bizler 'eskiden buralar yeşillikti' deriz.
yes comrad!
çoğu yazar var ki;*
her girdiği entry den sonra kişisel istatistiklerim bölmesini kontrol eder,
3 kırmızı gördüğü an entryi silme ihtiyacı hisseder,
-bunu sürekli yaparken nasıl bir şeye dönüştüğünün farkında değildir.-
artık kendisi gibi değilde, yazarların beğendiği gibi yazma psikolojisi baş gösterir.
içinden geçen her şeyi yazamaz.
kendini en iyi şekilde ifade etme özgürlüğünden yoksun bırakır, bırakılır.
halbuki neden yazarız, insanın kendini ifade edebileceği en iyi yer diye buralardayız.
ama bizler daha kendimizi ifade edemiyoruz. neden karma düşer. bak sen.
karmanın çok gereksiz olduğunu düşünüyorum. yazarları böyle bir sınıf ayrımına itmek çok saçma.
4.5.6.7. nesil bilmem kaçıncı nesil. bunlarda son zamanlarda gördüğümüz üzere insanları sınıf ayrımına götüren terimler.
evet bunu yaşadık.
yes comrad!
mekan: istiklal'de restore olan cami'nin oradan aşağı in. ilk soldan sola dön. tam orası.
zaman:1 mart 2012, gündüz gözüyle.
olay: bilinenin üzerine mekan tarifinde belirttiğim yerde genelev bulunmaktadır. bir arkadaşla beraber masum bir şekilde balo sokağa yol alınmaktadır. camda sigara içen ablanın farkına varılır. içine bir ürperti düşer insanın. yavaşça yürümeye devam edilmektedir. tam ablaya yaklaşmış iken 'naber' diye bir abla sesi duyulur. hemen arkasından 'naber sarı' der. kafayı hiç çevirmeden ağır adımlarla devam edilir. bu arada hafif bir tebessüm hali gelmiştir.3-5 adım daha attın atmadın hemen şöyle bir cümle dökülür ablanın ağzından 'sarı sarı gel de parçala bu zarı' ve artık abla abla olmaktan çıkmıştır. sessiz tebessüm daha da artmıştır. sağ el yukarı kalkar, 2 parmak açık diğerleri avucun içine kıvrılmış, arkaya dönmeden 'adios babe' repliği atılır ve sokaktan çıkılır.
geceleri yanlız başınıza (ki evet sözlükte yazıyorsan sosyal değilsin yalnızsın) yastığa kafanızı koyduğunuzda ve sonrası döndüğünüz her dönüş için aklınıza sex gelmiyorsa en yakın psikoloğa hemen gidilmesi gerekir.
ki eğer böyle olmuyorsa gidip entellektüel yazılar yazıp güncel başlıklar açabilmek istiyorsan, ve bunu yapıyorsan kendini çok kasıyorsun demektir. bulutlara bırak ve rahatla. 3 kutsal harfin yerine parmakların gidecektir*.
entry yazarken bir taraftan karmasını düşünüyor olabilir. yada takipçileri olduğunu düşünüyor olabilir. kendini kasar kasar sonra; bir baltaya sap olamaz.
1 bira ve 2 tekila shottan sonra gelen 23 tl'lik hesaptır. insanın cebinde yol parası bırakmaz. sorunca da çakal garsondan biralar 7 lira, tekilalar 8 lira cevabı alırsın. ağzını burnunu dağıtasın gelir. lan 2 gram alkol aldık diye beyin mi durdu getir oradan menüyü. bar sahibiyle tekrar hesabı hesaplarsın. 14 lira hesap çıkar. tüm çakal garsonların*. öğrenciyiz lan biz.
herkesin ıq lar yükseklerde olduğu için (hani öyleymiş gibi yazıyoruz) bunu anlayabilmesi en kolay olan sorunsal. var mı yok mu varsa da biz niye göremiyoruz. göremediğimiz şeye inanmayız. 98'li ateisti.
sözlüğe girip, çatır çatır entry girdikten sonra, üniversiteli öğrencilerin, kendini entellektüel sanan götlerin ne bok olduğunu anlayıp bunların arasında yaşamaya mahkum olduğunu anlayabilen tiptir.
hala hayattan zevk aldığını zanneden insanlardır. hiç bir zaman hayata realist bakamazlar. hep hayallerin peşindedirler. bir amaç uğruna yaşadıklarını zannederler. bir araba almak isterler, para biriktirirler, yılları gider ama zannederler ki biz bir bok yapıyoruz. ve kimse demez ki aga bu ne.
uludağ sözlük yazarının intihar haberini bir gece önceden haber verip, ertesi gün ölü bulunması haberidir.işte bu popülerdir. olmasa bile popüler olacaktır.
kesinlikle kendini asmak, hap atmak, yada götüne kazık sokmak değildir. en iyisi yüksek bir köprüden kuş gibi süzülmektir. suya beton gibi çakılmaktır.
kesinlikle bina tepeleri olmayan yerlerdir.. daha çok popüler kültürün takıldığı mekanlarda olamaz. bir köprü mesela eski bir köprü. allen ginsberg - howl da heçtiği gibi brooklyn bridge mesela. yavuz çetin'in boğaz köprüsü.
98'li olan bir insanın seçmekte zorlanabileceği mekandır.
en çok sevilen intihar yaşıdır. biraz olgunluk, biraz bıkkınlıktır.
kurt cobain
janis joplin
jimi hendrix
jim morrison
d. boon
pigpen
kristen pfaff
mia zapata
brian jones
richey james edwards
hepsi beraber olmak üzere tam 10 kişi 27 yaşında intihar etmiştir.
98'li olduğuma göre yaşımı beklemek zorunda olduğum yaştır da.
birde en popüler yerler var.
boğaz köprüsü baya popüler olabilir.
tabi bir de replik olayı var. (bkz: o kız buraya gelecek o kadar)
'neden abilerimiz ablalarımız egzantirik mekanlarda sonu sex ile biten entellektüel konuşmaların sürdüğü zirveler yaparken biz yapmıyoruz' sorusuyla akla gelen başlıktır ilk başta.
bizde dedik ki, kolalarımızı alalım, 3'er kişilik gruplara ayrılıp, bir paket sigaraya girelim. sonra da istiklal caddesinde elimizde sigaralarla, kolalarla, okulda başımızdan geçen hikayeleri anlatıp, tatlı tatlı platonik aşklarımızı birbirimize utanarak anlatalım.
bizde dedik ki, artık bir birlik olalım yıkılmayalım. kendimizi nasıl geliştirip yönlendirelim. bu konuda abilerimizden ablalarımızdan yardım alalım.
bizde dedik ki, bir zirve neden yapmayalım.
en kısa zamanda organize edilecek zirvedir. sıkı giyinip gelinmesi tavsiye olunur zira havalar malum. ananemizin ördüğü örgü atkılar muhabbeti yapılacaktır.