öğretmenlik için gireceğim sınav.
öğretmenlik hayallerimin sondan birinci sırasında bile değilken bu sınava girerek sırasını zirveye taşicam ayın 22sinde. şans dileyin öğretmenlikten daha iyisi olsun diye.
Youtube'da kendisine kanal açmış, genç sanatçı. siz onu sahnelerden zaten bilseniz de artık evinizde de ağarlayabilirsiniz bilin yani. *
ayrıca birileri adında bir de grubu vardır. burada övmeme gerek yok bir bakın yeter: https://soundcloud.com/kimbubirileri
çoğu insanın benmerkezci dönemini atlatamamış olmasında kaynaklıdır. çünkü polislerin ailelerini tanımazlar. çocuklarının yaşadıklarını bilmezler. hanginizin ortaokul yaşınızdayken babası polis diye evine molotof atıldı? hanginiz okulda dayak yedi senin baban katil diye? halbuki bu çocuk küçükken babasını üniformayla gördüğünde kahraman diyordu ya da en basitinden hangisi hem düzene karşı gelip hem babası görevini yapmak zorunda kaldı diye tam arasında kaldı olayların?
nefret etmek kolay. ama bilmek, görmek ve kabullenmek zor. 'polisten nefret ediyorum.' cümlesindeki polis kız kardeşin, annen baban ya da senin başına bir şey gelmesin diye gecesini gündüzüne katan, çocuğuna gittiği görevini bile söyleyemeyen bir baba, benim babam.
nefret etmek kolay. her işte kötü insanların olduğunu bilirken bir kaç çürük elma yüzünden tüm polislerden nefret etmek ise en kolayı.
ne yaşanırsa yaşansın hep bi araya gelen güzel insanlar.
çokta özlenen ayrıca. (çok çok özledim olum ya)
her yoğun zaman sonrasında ya da yıprandığın günlerde onları görmek, küçük kardeşin seni görünce yaptığı şebeklikler, gitme diye gözünün içine bakması hayatın hala güzel olduğunu gösteririr.
o üzülmesin diye, kendimi üzdüğüm insandır. ölüm gününü düşündükçe oturur, ağlarım. gitmesin diye dua ederim, nedendir bilinmez ama o başkadır. o benim babamdır. onun ölüm günü benimde bazı şeylerden koptuğum gün olacaktır eminim. görüyorum etrafımda canım dostlarımın çektikleri acıları. o hiç tanımamış. ben onu nası unutabilirim, unutamam ki. her işimde o, olur. belki onun bana söyleyeceklerini ben kendime söyler, ağlarım. aslında ben ağlamayı sevmem ama ölümden sonra yapabileceğim bişey yok. o yaşarken kızdırsamda o öldükten sonra asla yapmam onları. kimbilir belki tıpkı onun gibi olurum. şimdide benziyorum, ona baktıkça işte o benim babam diye gurur duyuyorum. ben onu çok seviyorum. ben ailemi seviyorum ama o farklı o benim babam. canım babam, seni seviyorum. belki bunu yüzüne çok az söylemişimdir. ama bunu her daim hissettim. sana kızdım dediğinde yatağımda günlerce ağladım. sen bana hiç kızma, hep sev beni. ben seni hep sevicem. sen ölürsen bana yeter dışarı çık hava al, bunu ye bunda şu şu vitaminler var, hırkanı giyy diye kim diyecek?
kişisine göre değişiklilik gösteren uyku saattinin en makbulüdür.
benim uyku düzenimde 4 saattliktir. gerçi bir ekstra durum daha vardır benim için saat 10'dan önce uyanmama alışkanlığı. o yüzden 5ten sonra uyusam bile rahatça kalkabilirim.
kesinlikle zor olan bi durum.
bozulan toplum olduktan sonra çocukların doğduğu andan itibaren korumaya yönelik ne yapılsa boş.
hele ki bu haberlerde gördüklerimiz, etrafta duyduklarımızdan sonra istesek bile küçük bi kız çocuğunu tek başına dışarı göndermek vicdanen rahatsızlığa sebep oluyor. bu hale gelinmesinde herkesi suçu varken başına bi olay gelen kızlar hep damga yiyor. ne olursa olsun reşit olmayan bi kıza yüzde yüz hata payı çıkarmak hiçte sağlıklı bi davranış değil. sen modern bi aile oldum de, kızını türk kültüründen farklı bi yapıda büyüt sonra vay efendim ortam bozuldu kızımıza da sahip çıkamıyoruz.
bu ortamı bozduktan sonra da gençlerde küçük yaşta olmaması gereken davranışların olması çok normal. şimdi ki çocuklara dostluk arkadaşlık ne öğretilmeden sevgililik dost hayatı öğretiliyo. eski zamanda ben ailemden hiç bi yanımda erkek gördüklerinde oo sevgilin mi lafını duymadım şimdi otobüsteki amca aman ne tatlıymışda var mı sevgilin hıı senin diyo küçücük çocuğa. yazık. sonra daha akılları yetmeden sana çok aşığım her şeyi yaparım diye hayatlarını bitiriyolar.
bi bakkal amcam vardı, üniversite sınavlarını kazandım kola falan alıyorum akıcam hani * neyse dedi kazandın mı evet dedim hangi lise dedi yok artık dedim almadım çıktım bi daha da bakkal yerine markete gittim.
denizdeki suyu
yangınlara taşıdım
amaçsız olmama rağmen
haddinden uzun yaşadım
kimi dövdüm kimi sevdim
kimden büyük dayak yedim
otobüs bekler gibi
senden haber bekledim
ne uyudum ne konuştum
azcık yemek yedim
annemin karnındayken
tekme atmayı öğrendim
kötü insan olmayı
o zaman benimsedim
mesela duştan sonra
tekrar bahçeye gittim
nefes alamadım değil
pek heves alamadım
çok yıldır evdeydim
büyük adam olamadım
dün gece uyurken
rüyamda kördüm
telefonu unuttum diye
o kadar yolu geri döndüm
duvarların arkası çimen değil
pastamdan çıkan bugün ne yazıkkı dansöz değil
çok yalnızdım çok sıkıldım
biraz da delirdim
yoldan geçen insana
benim olur musun dedim
acı çekmek tatlıdır, biber daha tatlıdır
ne yazık ki umutlarım
dün kalkan uçaktadır
fırından ekmek aldım
yolda birazını yedim
bağımlıkları bitirdim
bir tek seni yenemedim
bugün aynaya baktım
suratımı beğenmedim
makyaj çantası buldum
intihar süsü verdim
herkes yas tutar sandım
hiçkimse üzülmedi
o sıra herkesin aklı
ülke gündemindeydi
iki gündür izleyip yarılmama sebep olan çocuk. videonun başında az salak gibi gözükmesinden belliydi yapacağı. babasının tepkileri ve şunu ara bunu ara kısmında ki anlatımı ile gözlerden yaş getirir.