orda bir köy var uzakta dın dın dın ... çocukluğumun şarkısıdır efenim bilemezdim gerçek olacağını oldu malesef. adamın kilometresi azalır üniversite hayatı bitene kadar. her an dejavu yaşarsınız. Her yol aynı kapıya çıkar. hocaları uçar konar. her sene mimar öğrencilerin kırmadan yumurta atışlarıyla başlar davul zurna eğlentisiyle biter hayatlar. ilginç mi ilginç bir yerdir. tek çalısan clup sinemadır, yakamozu saymazsak eğer. kızları garip mi gariptir inli cinlidir pencereden atlar gecede 3 erkekle yatar. erkekleride hani mal mı maldır vadi izler, vadide yüzer ne bilim sivri burun ayakkabı filan giyer. Tabiki cici mi cici çocukları da vardır onlar da hep sarhoş gezer. saat külesi bile var lan daha ne olsun! Okulda dönen dönme dolapları bilmeyen yoktur hani ama herkes 3 maymundur. yüzölçümü çevresine, çevresi alanına eşit olan başka yer yoktur hem dünyada özel mi özeldir. Mavi diplomasının hiçbir ülkede geçmeyen tek üniversite işte o benim ünversitem sevmesemde! Mavi demişken maviden tiksinmek mümkün her yer mavi okulu, logosu, sitesi.. nerdeyse çimenler bile mavi o derece. ingilizce eğitimi de vurgulamak gerek. Genelde aksanı bozuk hocaları olduğundan bildiğiniz ingilizceyi unutmak mümkün. Eğitim esnasında Hint kültürünüzün gelişmesi muhtemel güzel tabi farklı kültürler, şeftali kebabı filan. Akın akın gelen bir rektör yardımcısı var mesela Balık Ayhan'nın tıpatıp ikizi hoş tabi hocalarının ünlülere benzemesi. Tuvaletleri leş mi leştir hayvan sıçsa o kadar olmaz. Daha sölenecek çok şey varda diplomasını aldım üniversitemsi yerin kenar süsüde var hem hakkını yemiyim.
Tabiki bilim dünyasına katkıda bulunabilmek için. Neden mi? Çünkü nesli tükenen bir tür. bu tükenişi durdurmak için bütün bilim dünyası seferber olmuş durumda. üzerlerinde yapılan çalışmalardan ötürü şimdilerde mutasyana uğrayan bu türün hayal dünyasında yaşadıkları kanıtlanmış. Bu sonuca bir grup fenerlinin şampiyon olduklarını duyup, timsah yürüyüşü yapmalarından varılmış. Çalışmalar devam etmekte, bilim adamları yorgun, kendilerini tasavvufa vermiş durumda.
Efenim bir süredir etrafımdaki bir çok insandan duyduğum bir kelimedir. Tam da bu noktada başlıyor aslında sadece bir kelime olmadığı. bu tamamiyle hayatın sizi değilde düşüncelerinizle hayatı kontol edebilme sanatıdır. Nasıl mı? Şöyle düşünelim iki tane can damarınız içinden düşünceleriniz geçiyor ve biri olumlu diğeri olumsuz. Biz bunlara 'panik' ve 'panik yok! hallederiz' diyoruz. Hımmmm panik yok kulağa hoş geliyor. Gelmekle kalmıyor herşey sonuca bağlanıyor. Evet önceleri banada ütopik geliyordu.'Hadi canım, öyle şey mi olurmuş.' benzeri cümleler kuruyordum taki günü beklenen gün kapımı çalana kadar. Kapımı çaldı ve hayatıma girdi. Herşey daha kolay. Yıllardır panikleyip durduğum her şey sıra sıra mucizevi bir şekilde olmaya başladı. Başlarda mucizeydi, şimdilerde ise mantığımın sonuna kadar taptığı felsefe. işte felsefe budur 'hallederiz..'.
popüler yalan. Günümüz kızlarının ağzına sakız olmuştur. Kadın düşmanı değilim de başından böyle birşey geçmiş kadınlara biraz ayıp olmuyor mu?Zira tecavüze uğrayan bir kadın kolay kolay isteyerek bir erkekle beraber olamaz. Topluma adapte olmada ciddi zorluklar yaşar. bu durum, sosyal hayatına yansır. Hayatının geri kalanını güvensizlik içinde yaşar ve hergün defalarca duş alır. Ve içine düstüğü bu durumu önüne gelen her insana anlatamaz hatta kişi bunu kendine bile anlatamaz kapanır, karamsarlaşır. Malesef bazı kızlarda vardır ki, bunlara üniversite de bolca karşılaşırsınız sanki mükemmel bir hikayeymiş gibi daha siz sormadan hemen ağlayarak anlatırlar. Acınası bir durum elbette çünki bu kızlarımzın kızlık zarından çok beyinleri delik deşiktir. Türlü türlü hikayeleri vardır bu vakkaların mesela "sarhoştum, istemiyordum, beni zorladı." veya "abimin arkadaşı bunu bana yaptı, daha 7 yaşındaydım, çok utanıyorum."diye baslayan. Hayır birisiyle beraber olmak istiyorsun, ol o zaman, fakat bunun pişmanlığını ört bas etmek için niye bunu kulanırsın be arkadaş!Yaşadığın ülkede babası, abisi, amcası tarafından tecavüze uğramış hemcinslerin varken!
filler tepişir çimenler ezilir. Paralı eğitim cenderesinin içine sıkıştırılan öğrenciler, 6. sınıftan başlayarak liselerde en bilindik ifadeyle yarış atı haline getirilirken ya da üniversitelerde sahte gelecek vaatleriyle kandırılırken aynı zamanda sorunlarına da yabancılaştırılıp egemen sınıflardan(YÖK, Danıştay...) çözüm bekleyen bir pozisyona sürüklenmektedirler. Eğitimin niteliksiz ve bilimsellikten uzak oluşu da içine düşülen durumu daha iyi yansıtmaktadır. ilköğretim sıralarından üniversite amfilerine uzanan, düşüncenin düşünmenin kırıntılarını dahi taşımayan bir eğitim sistemi sözkonusudur. tamamen sistemin ideolojisine göre insan yetiştirilmektedir. Bu aynı zamanda insanların tek tipleştirilmesine ve kendini gerçekleştirememesine neden olmaktadır. Bu çarkı kırmanın yolu, egemen sınıfların farklı klikleri arasındaki tartışmalara taraf olmaktan ziyade başta ailelerle birlikte çağdaş, akılcı, bilimsel akademik talepleri yükselterek yeni bir eğitim programının hayat bulmasını sağlamaktan geçmektedir. Yeni eğitim programı; düşünen, araştıran, inceleyen ve her şeye eleştirel bakabilen yeni insanı yaratma hedefini önüne koymalıdır. Bu da eşit, parasız, bilimsel bir eğitim sistemiyle mümkündür. Yök'un performansını beğeniyoruz çünki böyle bir kurum YOK*.
+türkiye'nin geleceğininden umutlu musunuz?
-hayır.
+peki kendi geleceğiniz hakkında ne düşünüyorsunuz?
-benim hala umudum var. önce work and travel, biraz ingilizce filan sonra ordinaryüs profösör olacağım.