çok mutlu olduğum bir anda, ya da istediğim bir şey gerçekleştiğinde, bursada ulu caminin yola bakan çeşmenin oradan karşıya geçecekken, tüm trafiğin durması, yemek yiyen insanların ayağa kalkması, arabalarından çıkan insanların benimle beraber ritim tutup inanın çocuklar, çocuklar inanın diyerek şarkı söylemesi. mutlu olunca artık bursadan hatta türkiyeden kilometrelerce uzak olsamda bunu hayal ederim.
okulumu bıraktım sözlük. hemde 4. senemde, olmadı yapamadım dedim. sonra amerikaya geldim. sevemedim buraları da. sınava girdim türkiyede ne olur ne olmaz diye. ygs sınavım fena geçmedi, belki dedim, belki ilk sınavla alan bir bölüme yerleşirim.
amerikayı sevmedim. istanbulda bir üniversite tutsa mesela, bide ney kursuna başlasam yeniden. bide kütüphaneye yakın bir yerlerde otursam.
türkiye fiyatı 499 tl olan 1780955 marka numaralı bayan saatini yaklaşık yarım saat önce usa'deki bir mağazasından, vergilerle beraber 50 dolara aldığım saat.
edit:mağazadan gidip kendim aldım. usa'da, bir internet sitesi değil yani.
Onun yanında, böyle saatlerce hiç konuşmaksızın, göz göze bile gelmeksizin oturmaktan canım sıkılmazdı. Aynı masada, ayrı şeyler düşünür, bu arada sonsuz çay içerdik. Bizi bir arada tutan şeyin ne olduğunu bugün de çözümlemiş değilim.
cemal süreyya benim yerime dile getirmiş.
evet. yalnızız. yıllarca değilmişiz gibi yaparak yaşamaktan hissedememişiz. tutunamayanlar bunu anlamış, bu yüzden olricleri var onların ve tutunanlar anlamıyor. sırrımızı onlara söylemeyin, dünyanın yuvarlak olduğuna inanmayanlar da çoktu. buda ruhsal bir gerçek.
edit-i not: itiraf değil bu derseniz, buda saklanmış bir gerçek. hepimizden hemde.
üst kattaki sevgili komşum, senin sayende yazarlığım gelişti,ama yine kapatmazsan o müziği, polisi arayıp zevkle çağıracağım. iyi ki aşık oldun. hem olan var olmayan var di mi. malum saatte 12, hasetliğimden değil yanlış anlama senin sevgilinin dizi dibinde oturması, benim pc den bu mesajı yazmamla hiç ilgisi yok. sesten rahatsız oldum.
gemileri karadan ne zamanlar yürütecekler diye film boyunca heba olup, tarih bilgimin en beni çarpan kısımlarından biri olan bu hadiseyi kısaca geçmiş film. artık nasıl bir şey bekliyorsam. yani filmin kötülüğü değil de benim önyargım.
güzel olmuş, 14:53 seansıyla beraber verdikleri posterler ayrıca güzel.
birileri daha iyisini yapana kadar en iyisi bu yani, olmamış diyenlerde var tabi kendilerinin daha kısa sürede daha az bütçelerle yapabileceklerini söyledikleri filmi izleyip seve seve değerlindiririm. **
--yorum içeren spoiler--
bizim askerler sürekli mağlup olunca korku kaplad içimi ne oluyoruz bizim kazanmamız lazım dedim. azda sinir oldum.tarihten bunu bilebilecek kadar anlarım ama insan hiç biri ölmesin istiyor yinede.
fatih'in oğluna sarıldığı sahnede gözyaşlarımı tutamadım.
bide sultana verdiği mektubu okuyacak diye beklemedim değil.
--yorum içeren spoiler--
bide sizden önce evlenmiş barklanmış, üstünede iş sahibi olduğunu görürken, siz hala üniversitede okuyorsanız. bide üstüne siz otobüs beklerken arabasıyla geçmekteyse, çok ileri görüşlü olduğunuzu gösteren his. *
tam şu dakikalarda, kız bir yeğenim olacağını öğrendim. insanlar neden abartır derdim ama, davullar çalsın, herkes benimle eğlensin istiyorum. hatta affettim her kızdığımı. şenlik var.*
mesele cennete girmek değildir. O'nun istediği gibi bir kul olup O'na kavuşmaktır. namaz kılanlarında kesinlikle garantisi yoktur. namaz kılmadan cennete girmek, bikini giyenlerin girememesi, erkeklerle konuşanların girememesi vs. insanın vicdanı o'nu isteyince O'ndan başkasını görmez zaten ve kavuşmak için asıl cennetine ne gerekirse yapar.
tekrar bölümleri yayınlanıyor şimdilerde. bakıyorum kıyafetlere, rengarenkler evin içinde. basma etek giyiyorlar mesela. sobayla ısınıyorlar, birbirlerine pahalı pırlantalar değil doldurulmuş bir kaset alıyorlar.
yataktan kalktıklarında saçları fönlü değil, benim gibi senin gibi. tepeden toplanmış karışmış biraz. bir odada üç kardeş beraber kalıyor,bir masa var bir kaç eşya. evin içinde çizmeler giyip poz verir gibi tv izlemiyorlar. ayaklarını dayayıp masanın üstüne çekip pijamalarını bizim gibi izliyorlar.
ya inanabilir misiniz bilmem ama kimse manken gibi değil. kiloluda var zayıfta, güzelde çirkinde. hatta tranvay kullanıyorlar. o kadar biz gibi.
ama suç şimdilerde bunları çekmeyen, dizi diye göstermeyenlerde değil.
mükemmeli izlemek isteyen bizde.
Erim erim eridi icimin yaglari. oh sefam olsun. derdim ki düşene nasıl acınmaz böylesine acınmaz. ilk sezon nasıl ağladımsa şimdi öyle bir cıkar ki sefası. daha dur carolıne bunlar iyi günlerin.amma kinlenmişim.
mecnun bir gun yolda giderken iki cocugun leyla'nin resmini yapmakta oldugunu gorur. hemen resmi siler. bunu soran cocuklara da, korkarim ki aslini unutup resme asik olayim sonra aslinda bu resmi arayip leylami unutayim der.