fazla kafa ütüleyen bir kıza arkadaşımın yaptığı şekil.
1-2 hede hödeden sonra, kız ' eski sevgilimi de düşünüyorum ama seni de kırmak istemiyorum' deyince, coşturan arkadaşın kıza
mesaj yardımıyla kısa konferansı esnasında söylenmiştir.
- eski sevgilim de bıdı bıdı bıdı
+ siktir.
az ve öz bi ayar.
hiç bakmayın öyle ters ters, 7-8 tane sınav olmuşum, koskoca mikro ekonomi ve muhasebe çatır çatır 1 hafta içinde açıklanmış, Türk dili hocası 8 soruluk sınavı (8 soru demişkeni klasik filan değil ha, bildiğin test) 3 haftada okuyamamış, lan armut, hatta lan kitapsız, 8 soru lan, kıçımın kenarıyla okurum, kaburgalarımla da asarım o panoya, dingil. *
bir de anlamadım 12.5 puan mı olacak sorular, ha öyleyse tamam, bölememiş olabilirsin o kadar notu 8e, lan madem öyle ya götünü sık 2 soru daha ekle, ya da 3 taneyi sil, girelim 5 sorudan gümbür gümbür.
la cité des enfants perdus adlı 1995 yapımı filmde miette adlı karakteri canlandıran küçük kız,
o yaşta o oyunculuk diye ağzımız açık izlemiştik filmi.
her gün birilerinden intikam almayı beyninde kuranın cümlesidir.
gün içinde artan sinir harbiyle akşama doğru kafa yastığa konar konmaz gerçek duyguların su yüzüne çıkmasıdır.
hediye pakedini sallar bazıları, ne olduğunu anlayabileceğinden de değil hani, görmüştür bir Amerikan filminde, ben de yapayımdır onunkisi.
hiç de düşünmez 'yahu, bir dilim pasta uğruna geliyor adam zaten, bana alsa alsa 1 milyoncudan 3 liralık su bardağı takımı alacak, sallamıyım da hem gururu kırılmasın hem de bardaklara yazık olmasın (bkz: mal canın yongası)
böylesine, koyacaksın ayranı kutuya, sallasın hababam, açınca yine sevinecektir: 'keh küh, hazır da sallandı diye' ama o amerikan filmi esintisinin yerinde yeller esecek, doğum günü partisi rezil rüzva olacaktır.
bugünkü intikamımız alındı minikler, yarın en hain planlarımla yine karşınızdayım.
kendinden yaşça küçük sevgilidir, küçük olan erkekse eğer, ufak tefek sorunlara yol açabilir.
Siz doğum gününüzde sizi yemeğe çıkarmasını beklerken o yurt bahçesine elinde pasta ve 2.5 litre kolayla geliverir.
(plastik bardak ve tabak da var ama hakkını yemeyelim)
neden 5 kızla aynı masada ders çalıştığını sorduğunuzda 'ya bitanesiyle beraber çalışıyoduk da biz ötekileri sonradan geldi' diye cevap alıp içinizden 'ulan başbaşa mı çalışmış kızla itoğlusu' diye hayıflanmanız hiçbir şey kazandırmayacaktır.
geçmiş olsun.
Lady Gaga'nın alıp veremediği olan bir abimizdir diye düşünüyorum ki zira alejanndrooo alejandrooo ale alejanndrroo diye yırtınmakta.
Nedir yahu, Gaga abladan izinsiz gece mustafa'yı balığa geçirmeye mi çıkmış
kim sıkıştırmış nolmuş
merak dahilinde.
(bkz: uu beybi)
edit: harf hatası yahu
anlayamadığım, çözemediğim site. 400 liraya iphone satıyorlar
ya çin malı, ya da ürünü göndermezler diye düşündüm, a hayır bi katakulli yoksa alalım ailecek.
Istanbul Üniversitesi işletme fakültesi profesörlerinden.
Muhasebe hocamız, sert adam, dersi sağlam, sınavları zor(muş). http://www.cengizerdamar.com/index.html
Dönem dönem psikopatlaşır bu adamlar, kışın melekken yazın sıcağına kapılıp dötlük yapabilirler,
mangal yapar arka bahçede çağırmaz,
yan mahallenin güzel kızını tavlamıştır, kızın arkadaşını sana ayarlamaz,
halay başı olur düğünde, gel biraz da sen başı çek demez,
ama ara ara da iyidir bu adamlar, dönemlik gelir gider.
(bkz: kötüyüm sözlük)
Cihan Yurdaün'ün ilk romanının adıdır.
Roman'ın tanıtım yazısı ise şöyle:
gizemli bir çağrıyla başlayan mistik bir yolculuğa, bir modern zaman masalına hazır mısınız?
gizemli bir çağrıyla başlayan mistik bir yolculuğun koskoca bir şehri, istanbul'u hikayelerle sarıp sarmaladığı bir modern zaman masalıdır ilk sabah.
romanın isimsiz kahramanı ilk sabahına uyanır ve kendini çağrının hülyasına bırakır. görevin gizemi kahramanla, görevin gizemi istanbul ile örtüşür ve romanın kahramanı adeta tüm varlığı çevreleyen bir bilinç olarak güzel istanbul'un semtlerinde mistik bir yolculuğa çıkar. tasavvufun zarafeti modernitenin aklıyla buluşur, doğu batı karışır ve kentin her semtinde ayrı bir masal ayrı bir hikaye karşılar, herkes olabilecek isimsiz kahramanı. ölümün karanlığından, aşkın imkansızlığına, trafik derdinden, sosyal vehimlere binbir düşünce kimi zaman komik, kimi zaman trajik bir şekilde belirir bu gizemli yolculukta. sonu da en az başı kadar ilginç olan bu roman genç bir insanın ruhen varolma çabasını, iki gündüz bir gecede, sonsuz şehir içerisinde, 12 bölüm, 12 masal ve 12 taş ile dile geti
yahu bir doğuş bir ceylan bir de sen, acıdan kurtulamadınız yahu,
az evvel birazcık neşeleneyim dedim bir açtım tv'yi mustafa ceceli acının dibine vurmuş, aşktan bitap düşmüş şarkı söylüyor. limon çiçekleri şarkısından sonra ümidi kesmeliymişim zaten, yahu limonun çiçeğinde bile duygusal, acılı hava bulan adam nasıl neşelenebilir ki.
duygusal abimizin sürekli acıya boğulmasıdır dır dır.
dün akşam televizyonda gördüm, çeşme'de program yapacakmış sibel can, canlı canlı.
biraz da kilo almış, düşündüm de hani çeşme deyince 'deniz, kum, güneş, canlılık, ferahlık' ama sibel can yaz şarkıcısı değilki, yaz olunca böyle karpuz ferahlığında bi şarkıcı program yapsın mesela hmm hmm, Nil karaibrahimgil gayet güzel olur yaza,
'yaşından dolayı tabi kütür kütürdür ableeaaa' dediğinizi duyar gibiyim (bazılarınızın) ama yaşla alakası yok, onun da kanıtı şurada ajda pekkan, evet ajda örneği de yaza gayet güzel durdu, uydu, cuk oturdu, bayıldım.
gerçi ajda 4 mevsimin şarkıcısı, popçusu, dansçısı, her bişeyi.
(bkz: tespitlerimin hastasıyım)
(bkz: narsist)
oturdum düşündüm, bir kadına evlilik sözleşmesi teklifi nedir ya, yok artık çetin özder, tamam zenginsin, rahatsın dakikada ancak 3 kelime konuşabiliyorsun, ağır başlı, ayaşlısın ama firdevs'e de yapılmaz bu, oldu olacak
'benim param var, sana 'göt' diyebilir miyim karıcım' de üstüne de imza attır he...
düşününce güzel oluyor gerçi, 'firdevs (o boğuk sesiyle), göööttt, gel bakım buraya'
kıh kıh çetin özder oleyyyyy!
bir sağlık ocağına gidersiniz
d: evet neyiniz var?
h: öksürüyorum böyle ciğerlerim ağzıma geliyor gibi oluyor
d: hmm, geçin bi muayane edelim *
muayene biter, boğaza bakılan kaşık çöpe atılır, doktor ciddi ifadeyi bozmadan yazar reçeteyi verir eline,
h: e doktor bey neymiş hastalığım
d: üşütmüşsünüz
h: heee, zatürre filan?
d: yok canım basit bi üşütme
siz üzülürsünüz, tabi yıllarca sürekli üşütüp doktora gidersiniz ama 6 yıl okumuş, latince bir sürü hastalık adı öğrenmiş doktor bir şey yakıştırmaz size be adam bana istersen latince 'domates' oldun de, nerden bileyim ben ne demek, en azından soran arkadaşlara domates hastalığına tutulmuşum, ilaç tedavisiyle geçecek bir şeymiş ama deyip havamı atabileyim, ne istiyorsun sen benim arkadaşlar arasındaki havamdan, söyle bir şey sen de kurtul ben de kurtulayım, akrabalara bayramda atacak havam olsun... *
Ailenin yoğun baskısı eşliğinde odaya kapanıp biradan oluşan göbeğin üstüne edebiyat kitabını koyup bi yandan da sigara içerek hem efkar savurup hem de sınava çalışmaktır.
Vicdani rahatlama, sinirlere gevşeme, aileye huzur, dersane müdürlerine yeni model araba getiren bi uygulama.
Sevgilimle* telefonda konuşuyoruz, ''geçende ben metroya inerken arkamdan izlemişti, kendimizce bi ayrılık sahnesi yaratıp hüzünlenmek istemiştik''. aklımıza geldi işte, dedim
-ya şu makinistlik de zor iş.
+neresi zor ya, düşünsene bi onca trafikte saatlere yo yapmaktansa kadın biniyo istikamet aynı, kışın sıcak, yazın serin
- saçmalama be kadın yaz kış bembeyaz geziyo hem arabayla daha güzel, amca biniyo arabasına açıyo Kral Fmi dinliyo Harrbi kızı ** açıyo klimayı mis
+ e kadın da kabinde açıyordur.
işte emre'nin kurduğu bu son cümle beni benden aldı sevgi gudikler, 4 Levenette bi açıyo makinist abla Kral Fmi, s*kerim diyo böle duraı yardırıyo Taksime kadar durduraksız.
Düşünsene sen ya kabindesin bütün gün gün yüzü yok, duvara mı anlatıcan derdini e işin efkarı var, rakısı, kavun, peyniri.
Tek kelime yazınca ayar verdiğini, bir şey yaptığını sanmak.
FaceBook'ta trend oldu bu aralar bir de resimlerin altına resmin dikkat çekilmek istenen yerini yazmak sadece.
-arka fon
-adam
-saçlar
-evet
-camlar
....
ne la bu.
internetten kitap alışverişi yapacakların tırım tırım aradıkları kitaplardır.
beklediğiniz an gelmiş istediğiniz yayınevi deli bir indirim yapmıştır siz de sevdiğiniz 3-5 kitabı seçersiniz. totalde 20 lira filan çıkar (normalde olsa kafadan 50 lira olacak kitaplar) deli gibi sevinip 'satın al'ı tıklarsınız işte o an kargo ücreti gözünüze dürdürdürter.
20 lira+ 9 lira gibi.
e ama öğrenciyim, e ama hani indirim, e ama diye düşünürken aklınıza gelir kargo ödeyen kitaplar.
o an hayat kurtarır.