tıpkı geçen seneki gibi epey
zorlayacağını tahmin ettiğim sınavdır.
böyle olacağını sene başından beri
tahmin ediyordum, ancak 2014 ygs
sınavının geçen senekine oldukça
benzemesi bu kanımı iyice güçlendirdi. geçen sene matematik sınavının zor
olması, oldukça başarılı bi okuldan
mezun olan benim dahi arkadaşlarımın
geometriyi çözmeden çıkmasına veya
her şey bitti gözüyle bakıp
geometriden birkaç soru çözüp çıkmasına yol açmıştı. sınavın o an
yarattıığı psikoloji, onlara 'sınavın
herkese bu denli zor olduğu' fikrini
unutturmuştu. bu sene de sınava
girecek adayların bunu aklında
bulundurması yararına olacaktır, keza geçen sene düşük gibi görünen
netlerle çok iyi yerler kazanılmıştı. he ben rakiplerime niye böyle bi tüyo
veriyorum? bilmiyorum lan, harbi niye
yaptım ki şimdi bunu? neyse hayırlısı,
artık sınavda aklınızda sınavdan çıkma
düşüncesi belirir de bu yazdığım
aklınıza gelirse, bi hayır duanıza talibim.
Malumunuz bu gece kandil. Öncelikle hepinizin kandili kutlu olsun, allah dualarınızı kabul etsin.
Kandil günleri biraz da babamin zoruyla yatsı namazlarına giderim, kaçırmam. Duayı eder eve gelirim. Bugün de öyle oldu. Camiiye gittim namazımı eda ettim. Ancak bugün dünya kupasinin ilk günü olduğu için sondaki duayı beklemeden çıkayım, yolda fatiha okur maçı da izlerim dedim 10 dk gec kalıp. Vitri kıldım direkt çıktım dışarı tam dış kapıdan çıkacağım, mahallenin muhtarı durdurdu. '' Hüööyyt, delikanlı ! Gel bakayım, kandilin mübarek olsun allah kabul etsin '' diye söze girdi biraz sohbet falan etti, baktim adam gitgide daha da yakınlaştı bana halbuki daha önce konuşmuşluğumuz ya 1 ya 2 kere. Dedim bunun altında bi is var. Lafa tuttu bu tamam mi, içim içimi yiyor maç kaçıyo diye. Tam eyvallah diyip gidecekken söze girdi muhtar.
Yarın erkenden ise gidecekmiş, yandaki lokumları gösterdi, 'sana zahmet olacak ehehe ama şunları dağıt da öyle git he hayrına?' içimden hiç gelmese de, az önce duayı etmeden kaçan başkasıymıs gibi, içime bi maneviyat çöktü, o an maç çok önemsiz geldi. Ama bunun etkisi de bir iki dakika sürdü. Sonrası hayıflanma, kahrolma, bi yandan da ' allah kabul etsin abi, allah kabul etsin ziya amca, len heyyt küçük sen 3üncüyü alıyon bak yicen sopayı...' vesaire vesaire. Lokum bittikten sonra da camii hocası geldi teşekkür etti, ayaküstü ikinci vaazı verdi, eve geldiğimde dakika 40 skor 1-1 olmuştu bile.
Demek ki neymiş? Acele işe muhtar karışırmış. Daha da camiiden erken çıkmam arkadaş. Hadi kalın sağlıcakla, tekrardan kandiliniz kutlu olsun.
'kahvaltı' dendiği zaman akılda beliren ilk şeydir. Benim aklımda walter jr. Beliriyor la. Allah belasını vermesin, ne ergen atarlar yapardı o kahvaltı masasında. Zaten tüm diziyi o masanın etrafında geçirdi garibim.
evet arkadaşlar bekliyorduk ve geldi, davutoğlu boş geçen tüm konuşmasının ardından yine o söylenmesi farz cümleyi söylemeden geçmedi ve gücümüzün ve kudretimizin test edilmemesi gerektiğini vurguladı. Ohh amk ya içim nasıl rahatladı,nasıl rahatladı.
attila ilhan'ın sisler bulvarı'ın ardından 1955'te yayınlanan 3. şiir kitabı. Ayrıca kitaba ismini veren harikulade bir şiirin de ismi.
'...elimden tut yoksa düşeceğim
Yağmur beni götürecek yoksa beni...'
dizeleriyle değişik duyguları bir anda yaşatan, ne kadar da güzel getirmiş kelimeleri yan yana dedirten bir şiir. Ayrıca kitabın söyle de bir hikayesi var attila ilhan'ın anlattığı:
'' sisler bulvarı yayımlandı, çok da ilgi gördü, gel gör ki o gün bugün içimde
ukde olan bir değişiklikle: şengil,
gönderdiğim müsveddeyi fazla kalın
bulmuş, şiirlerden bazılarını ikinci bir şiir
kitabı için ayırmıştı. kısacası, sonradan yağmur kaçağı adıyla yayımlanan şiir kitabı, gerçekte benim ilk derlediğim sisler bulvarı'nın içinden bölünmüş bir parçaydı. başkalarını bilmem ama,
benim için hep öyle kaldı.''
Megadeth, haggard,h.i.m.,wasp,amon amarth,stratovarius, gojira gibi efsanelerin ardından turisas'ın da gelmesi kesinleşen ve sanırım bu yaz sezonunun açık ara en iyisi olacak festival. ayrıca yerlilerin içinde de murat ilkan'ı ve murder king'i görmek mutlu etti beni.
Metallica'ya gitmeyi çok isterdim ama metallica'ya vereceğim paraya biraz ekleyip buna gitmek çok daha akıl karı olacak kesinlikle ve pişman olacağımı hiç sanmıyorum. Müthişşş!
sözlükte 'kardeş' diyebileceğim, her anımı eğlenerek geçirdiğim nadir insanlardan, adam gibi adamlardan. kendisi yakışıklıdır da, kızlara selam olsun ahaha *
neşemiz daim olsun kanka. bi de o camiinin önünden geçerken yan tarafının benim için ne kadar kutsal bi mekan olduğunu tekrar tekrar aklına getirirsen sevinirim.
'insan insana bunu yapar mı' dedirtecek şekilde öldürülmek istenen pis lanet insanlardır.
* her başlıkta her ortamda istikrarlı biçimde ırkçılık, muhalefet, yandaşlık, yalakalık gözeten,
* kendi çapında küçük de olsa bir rant elde etmek için toplumsal duyarlılık gerektiren ancak aynı zaman unutulmaması da gereken olayların ardından birkaç günlüğüne sosyal paylaşım organlarında, sözlüklerde ve forumlarda asıp kesen, hesap soracağını söyleyen, unutursa kalbinin kuruyacağını iddia eden, 3-4 günlüğüne profil fotoğrafını/ikonunu değiştiren; ilgi topladıktan sonra da hayatını tozpembe yaşamaya, düzenin içinde kukla olarak yaşamaya devam eden,
* birinin yanında başka, ötekinin yanında bambaşka konuşan, iki yüzlü davranan; kimi zaman da adi şekilde laf taşıyan,
* seni kardeş gibi gören,sevgilisi de olan insana, ' sen benim kardeşimsin ' diyip biraz sonra yavşayan, 'başkalarıyla konuşunca seni aldatıyormuş gibi hissediyorum' diyen, fırsat peşinde koşan,
* kadını malı mülkü gibi gören, her akşam evine sarhoş gelen, oğluna kızına sayısız hakarette bulunan, tüm ailesine kaba kuvvet göstermeyi erkeklik sanan,
* 'tek amacımız dini konularda halkımızın bilinçlenmesi, allah rızası için bu işi yapıyoruz' diyip paranın ve malın mülkün dibine vuran,
* kimi zaman yalan yanlış bile olan ''şuna şuna şu kadarlık yardımda'' bulundu haberlerini kendi eliyle medyaya yayan sonra da '' bilgim dahilinde olmadı, bir elin verdiğini diğer el bilmemeli'' diyebilen,
* insanların vicdanını, hürriyetini ve hislerini para yoluyla satın almak isteyen
* ve tüm bunları yaparken en ufak da olsa yüzü kızarmayan, insanlığından utanmayan, pişkinlik gösteren arsız ve riyakar insanlardır.
beşiktaş transferlerinin resmi para birimi. Son örneği de olcan adın karşılığında sivok + holosko + bir miktar para (2 milyon euro) olarak gerçekleşmiştir.
Şükür yaradan'a, bu transfer sezonunda da bu klişeden mahrum kalmadık.
kıymetlimiz eddie vedder'ın sesini en iyi sergilediği leziz pearl jam şarkılarından birisi. hakkında bu kadar az entry girilmesine de şaşırdığımdır ayrıca.
''Oh, where oh where can my baby be?
The Lord took her away from me
She's gone to heaven, so I got to be good
So I can see my baby when I leave this world.''
şeklinde dokunaklı bir nakarata sahip hüzünlü bir pearl jam parçası. ölen sevgilinin ardından yazılmış gibi duran, dinlendiğinde eddie vedder'ın harika yorumuyla da birleşince acıyı iliklerinize kadar hissettiren türden.
daha fazlası için ise adresimiz belli tabii: (bkz: black)
2 gün önce ülkemizde de bir konser veren god is an astronaut grubunun en beğenilen şarkılarından birisi ve ayrıca kendi ismindeki bu enfes parçayı da içeren insanı alıp uzaya çıkaran güzide albümün adı.
ne zaman bu kadar büyük bi adam oldum? Ne zaman dört bir yanımı dert ve sıkıntılar sardı? Oysa ben hala oyun oynarken annesi yemek yemeye çağırıyor diye ağlayan çocuğum. Bu halimle dünyanın gerçeklerine ayak uyduramaz mıyım? Ah! Zaman, nasıl da orospun oldum. Bir gün bataklığından kurtulabilecek miyim? Bir günlüğüne de olsa kerhanenden izinli olamaz mıyım? Bir gün tekrar... Cocuk olamaz mıyım?
Aşk mektupları elbette yakılmalı,
geçmiş en soylu yakacaktır.''
(Nabokov) Muhabbet kuşumuz öldü
Arkasında uçuşan tüyleriyle mavi bir
sonbahar bırakarak
Biliyorsun ölüm, mavi boş bir kafestir
kimi zaman
Acıyı hangi dile tercüme etsek şimdi yalan olur Pollyanna Uyuyamadığım gecelerin sabahında
Gözaltlarımdan mor çocuklar doğardı
Mor çocuklarıma ninni söylerdi sabah
ezanları
Fırtına ters çevrilen şemsiyelere
benzerdi Duaya açılan avuçlarım
Avuçlarıma kar yağardı
Kimi zaman tipi...
Kaç kere avuçlarımda mahsur kaldım.
Birkaç kış geçti Pollyanna
Ben hep mahzun kaldım. Kocaman bir kardan adam yaptı içime
bir çocuk şair
Tuhaf şarkılar mırıldanarak: Şiirime
kenar süsü olsam ben
Bir kenar süsünün gülü olsam ben
Sarı deftere tuttuğum bir günlük Aşk olsam ben... Sonra yazları
Yaseminlerle sarmaş dolaş bir
balkonum oldu
Balkon yaseminlerle sevişirdi
Rüya hülyayla sevişirdi.
Ben o beyaz ve güzel kokan çadırın altında
Geceyle sevişirdim.
Bir davet gibi otururdum balkonda
Bir beyaz örtü gibi sarardım acılarımı
başıma
Ben sevgilisi çile olan bir gelindim Pollyanna
Gel derdim gel, kim olursan ol yine gel...
Çiçekli bir düğün davetiyesi gibi
otururdum balkonda
Yıldızlar ürkerdi, titrerdi davetimden
Ayın etrafında beyaz bir hale dönerdi. Bileklerimi uzatırdım çıplak, beyaz ve
inca
Işıktan bir kelepçe istedim yüz
görümlüğü olarak Pollyanna.
Secde eden alnımı,
Şarap içen dudağımla öpmek istedim. Dizlerimde ve dirseklerimde nasır tutan
arayışımı
Beyaz bir merhemle ovmak istedim.
Beyaz bir günahtır aramak kimi zaman
Pollyanna... itiraf etmek gerekirse
Domates-biber biçiminde tuzluklar
aldım pazardan
Kalp şeklinde kültablaları
Kalbimde söndürülmüş birkaç sigaradan
kalan kül Yetmezdi yeniden doğmaya.
Orhan Gencebay dinledim itiraf etmek
gerekirse
Bedelini ödedim ama Pollyanna
itiraf artık tedavülden kalkmış bir kağıt
para. Hayatım bir mutsuzluk inşaatıydı
Pollyanna
Çimento, demir, çamur...
Duvarlarımı şiir ve türkü söyleyerek
sıvardım.
En üst kattan düşerdim her gün Esmer bir işçi gibi dilini bilmediğim bir
dünyaya
Hayatım bir mutsuzluk inşaatıydı
Pollyanna
Sana ve mutluluğa yazılmış
mektuplarıma Cevap beklediğim zamanlarda. Benim bir köyüm olmadı.
Hiçbir şehir karlı sokaklarıyla bana
Pazen gecelik giymiş bir anne gibi
sarılmadı.
istanbul’u evlat edinsem
Benimsemezdi nasıl olsa otuz yaşında bir anneyi
Yüzyıllarca yaşamış bir çocuk olarak.
Mütemmim cüz olamadım hiçbir aşka
Pollyanna
Bir kitaba bir cüz olamadım.
Yukarıdan aşağı, yedi harfli battal boy bir intiharı denedim.
Hiçbir bulmacayı tamamlayamadım.
Bir kediyi okşasam ellerim yumuşardı
Biri okşasam bir yumuşardı.
Bire “BiR” olamadım. Fırfırlar olmalıydı oysa hayatımın
kenarında Pollyanna
Kırmızı puanlı bir şiir olarak uyumalı,
mor puanlı
uyanmalıydım.
Pişman olmamalıydı orada olmalarından yeşil farbelalarım.
Bir çingenenin çıkardığı dil olmalıydı
şiirlerim. Sana bu son mektubu,
Artık senden mektup beklemediğimi
söylemek için
yazıyorum Pollyanna
son şiirini yazmaya cesaret edememiş
bir şair olarak.
artizlik amacı olmayan yazar. Iyi yazdığını falan da düşünmüyor, zamanla görüleceği üzere. Amacı sadece yazmak, saçma da olsa. Rahatlama isteği diyelim *
Edit: sıcak karşılama için de teşekkürler ediyorum.
(#23971858) nolu entry ve türevlerini yanılmıyorsam 52863241286. kez yazan yazar. Yarın öbür gün bu hesabını da sildirir, yeni kullanıcı adıyla aynı giriyi girmeye devam eder.
Ekleme: görüldüğü üzere tekrar silinecekmiş efendim. Şaşıran yok sanırım ehe.