sözlüğün yeni yazarlarındandır. kendisine hoşgeldin demekle birlikte, tanıştığım yazarlar arasında sözlüğün en hoşsohbet, sevimli mi sevimli, kişilikli ve bilgili yazarlarından biri olduğunu da belirtmek isterim. *
Otuz sene önce otuz yaşındaydım.Yaşlandığınızda, otuz yıl önceki olaylar, bugünkülerden daha gerçekçi görünür.1970'ler...20.yüzyılın en güzel yılları.Henüz tam uygarlaşmamışız.Değirmenlerle savaşta yenilmemişiz daha.Yedi kat yalnızlığa gömülmeşiz.
inanın bana, o zamanlar aşklar ömür boyu sürerdi.Bir kız, camdan el salladı mı, havalara uçardık.Bir gülücük, mahcup, kaçamak bir bakış, bir merhaba...yavru kuşlar gibi heyecanlanırdık.En büyük hazine kalbimizdeydi.Nasıl utangaçtık; gönül verdiğimiz kişiyi incitmekten de, onun karşısında küçük düşmekten de ödümüz kopardı.Karşılıksız aşklar, ebediyen saklanan sırlara dönüşürdü.Uzaktan sevmek diye de bir şey vardı.Yoksulduk.Canımıza yapışan, kemiğimizi çürüten fukaralığın üstüne kat kat, gıcır gıcır gurur kostümleri giyerdik.Fakir, ama onurluyduk.Çünkü tarihimiz bize kudretten, zenginlikten bahsediyordu.Edebiyat, bütün hücrelerimize azim aşılıyordu.Şarkılarda daima, taptaze bir umut çınlıyordu.Felekle kapışıyor, çaresizliğe meydan okuyor, yer sofralarında yürekten şükrediyorduk.
ibreti alem için yapılmasını desteklediğim eylemdir. normal vatandaş, polisin eli sanatçıya bile uzanıyor, bunun cezası ağır vb. gibi düşünerek bu boku içmeyi bir daha düşünecek, böylece caydırıcılık oluşacaktır.
merak edilendir. inşallah bu sezonda boş geçmeyip onur recep kıvrak'ı kadromuza katarak galatasarayımızda yedek olabilecek kalitede bir kaleciye sahip oluruz.
az önce markete giderken önünden geçtiğim internet cafede bir ergenin diğerine söylediği bu sözü duyunca sokak ortasında aptal aptal sırıtmama neden olan kin ve sitem dolu sözdür.
muhtemelen ergen grubumuz counter strike oynarken içlerinden birinin yavşakça flashbang atması sonucu kör olan velet tarafından sarf edilmiştir. bu sözle ruh ikizi olan söz için (bkz: sis atma oç)
ayrıca bu sözü özellikle ortaokula giderken olmak üzere çocukluğumzda hangimiz söylemedi ki? uzun eşek oynarken dik duran arkadaşımıza *, top oynarken pas atmayıp şahsi oynayan bencil ibneye, sınıf ortamında çiğneyip tükürüğe buladığı kağıt parçasını, içini çıkardığı uçlu kalemin gövdesi ile size üfleyip yanağınızdan vuran yavşağa ve "bak yüzüğüm ne güzel değil mi" deyip sizde saf saf incelemeye başladığınızda avucuna gizlediği su tabancası ile https://galeri.uludagsozluk.com/r/448892/+ yüzünüze su fışkırtan şakacı oç'na istisnasız etmişizdir bu lafı.
çok sıradan bir kelime gibi gözükse de derin anlamlar ihtiva eden bu sözü söyleyip beni yaran ve anılarıma götüren küfürbaz ergene huzurunuzda teşekkür ediyorum.
Annemin sadece bir gözü vardı. Öteki gözü çukurdu, yani yeri boştu.
Ondan nefret ediyordum. Çünkü bu durum beni arkadaşlarımın arasında utandırıyordu.
Babam, ben daha küçükken bir kazada öldüğünden, ailemizi geçindirmek de anneme kalmıştı. Bunun için okulda aşçılık yapıyordu.
ilk okulda iken bir gün annem bana "merhaba" demeye gelmişti. Sanki, yerin dibine geçmiştim. Bunu bana nasıl yapabilirdi.?
Onu görmezden geldim, ona nefretle bakarak oradan kaçtım...
Ertesi gün sınıfta bir arkadaşım bana, "..Senin annenin sadece bir gözü var. Diğeri ne biçim.!" Dedi. Diğerleri de gülüşüyorlardı.
O anda yerin dibine girmek ve de annemin ortadan kaybolmasını istedim.
Bu yüzden, o gün onunla karşılaşınca dedim ki:
-"Beni gülünç duruma düşüreceğine, ölsen daha iyi!.."
Annem karşılık vermedi. Sadece, tek gözüyle bana biraz baktı ve uzaklaştı gitti...
Dediklerim hakkında bir saniye bile düşünmemiştim, çünkü çok kızmıştım. Onun duyguları beni hiç ilgilendirmiyordu. Onu evde istemiyordum ama ev onun üzerineydi...
Çok çalıştım, kendime yeter oldum, sonunda Singapur'a okumaya gittim.
Bir süre sonra da evlendim. Birikimime borç ekleyerek kendime bir ev aldım.
Daha sonra çocuklarım oldu ve hayatımdan memnundum. Annemi unutmuştum...
Bir gün annem bizi ziyarete gelmişti. Öyle ya, kaç yıldır beni görmemişti.
Kapıya gelince, çocuklarım tek gözlü birini görünce birden korktular, sonrada güldüler.
"Babaanneniz" diyemedim. içeri girince ilk fırsatta ona:
-"Evime gelip çocuklarımı nasıl korkutabilirsin.? Buradan hemen git.!" Dedim.
Bu çıkışıma annem kısık bir sesle:
-"Kusura bakmayın, ben yanlış adrese geldim galiba.!" Dedi ve çıktı-gitti...
Aradan yine uzun bir zaman geçmişti.
Bir gün "mezunlar toplantısı" için okulumdan bir mektup aldım.
Karıma; "..iş seyahatine gidiyorum" diye bahane uydurdum.
Mezunlar toplantısından sonra, birden aklıma düştü.'Sadece meraktan' eski evime gittim.
Eski komşularımıza sorduğumda, "annemin öldüğünü" söylediler.
Önce biraz sevinç duyar gibi oldum ama içimde bir burukluk ve sızı hissettim.
Ben şaşkınca beklerken, "bana verilsin diye annemin bir mektup bıraktığını" söylediler.
Açtım ve okumaya başladım:
-En sevgili oğlum... Her zaman seni düşündüm.
Singapur'a gelip çocuklarını korkuttuğum için üzüldüm...
Mezunlar gününde geleceksin diye çok sevindim ve bekledim.
Ama; "seni görmek için yataktan kalkabilir miyim" diye çok düşündüm...
Seni büyütürken, 'tek gözümle' sürekli bir utanç kaynağı olduğum için de üzgünüm... biliyormusun biricik oğlum. .?
Sen küçücükken, babanla birlikte bir kaza geçirmiştin. Baban öldü fakat sen, bir gözünü kaybetmiştin. Bir anne olarak, senin tek bir gözle büyümene dayanamazdım...
Bu yüzden, babandan kalan tarlayı satarak, ameliyat masraflarına yatırdım.
işte ,şimdi o yeri boş olan gözüm var ya , onu sana vermiştim. Nakil çok başarılı geçmişti, hiç fark edilmiyordu. "O gözle, biricik oğlum görüyor ya..." diye çok mutlu oluyordum . ana yüreği ya oğul, sana 'sen benim gözümle görüyorsun 'diyemedim ..
Başarılarından dolayı seninle o kadar gurur duyuyordum ki, bu bana yetiyordu.
kutlamaların oluşturduğu renkli görüntüleri cep telefonu kamerası ile kaydedip anı ölümsüzleştirmek için telefonuna davrandığında şarzının bittiğini fark etmek kadar kötü durumdur.
benfica'nın kalecisidir. fenerbahçe yarıfinal maçında verilen haksız penaltılarda gösterdiği performans dışında beğendiğim, tecrübeli, refleksleri iyi bulduğum cin gibi kalecidir.
ayrıca lizbon'daki maçta süreye oynamak için yaptığı uyanıklıklarla yarmıştır. aha da swf'si :http://s14.directupload.n...mages/130503/bcsgjeqm.swf
az önce izlediğim ve haykırışlar içeresinde gülmemi sağlayan videodur. ayrıca kütüphanedeki insanlar işinde gücünde çalıştıkları sıra da söz konusu sesler çıktıkça çevredeki insanların tepkileri de videoya ayrı bir güldürü öğesi katmıştır. http://www.sabah.com.tr/w...cekmek-icin-bunu-da-yapti