youtube'da denk geldiğim, başkası adına utanmak deyimini iliklerine kadar hissettiren çomarlardır.
teknoloji'den anlamıyolarmış, akıllı telefon nedir bilmiyorlarmış falan. ulan hepsini geçtim bilgisayarın ayarlar kısmına girip burada da seri numaraları var diyerek bilgisayar tanıtmak ne demek lan haha..
yani aslında tam karar veremedim ciddiler mi yoksa troll mü?
yeryüzünde yaşayan en büyük şairlerden biri. bugün doğduğu gün. 73'ü bitirip, 74. yaşından gün almış bugün. bir gün karşılaşır da "nasılsınız?" diye sorarsanız size artık "74 yaşında, orta boylu, esmer" diye karşılık verecektir. kitaplarının onlarca baskı yapmasına rağmen hala otobüs/metrobüs/metro kullanacak kadar halktandır. çünkü hiçbir zaman annesinin onu küçükken leğende yıkadığını unutmamıştır. çok yaşlandı, evet. ve bir gün ölürse ne kadar çok ağlayacağımı tahmin bile edemiyorum. hayatımda bir kez sohbet etme fırsatı buldum. ve fotoğraf da çekildik. sadece imza almak kaldı. yakında ziyaret edip kendisini, onu da yapacağım. hayatımda bunların hepsini yapacağım tek kişi zaten. çünkü böyle şeyler yapmayı sevmem. her neyse, "gençlik yılları"nda -kendisi o yılları 'gençlik yıllarım' diye tanımlar- ne düşünüyorsa bugün de aynı gelecek üzerine çalışıyor türkiye için. türk milleti için. devletin başına gelen iktidarlara göre diğer dansözler gibi hiçbir zaman fikirlerini değiştirmemiştir. kendini birilerine sevdirmek gibi bir derdi olmamıştır hiçbir zaman. peki türklük nedir, diye sorarsanız; ona da şöyle cevap veriyor:
"türklük bir karakterdir, bir vasıftır, bir kavmin adı değildir. kara derili bir türk olur, mavi gözlü ve sarışın bir türk olur. türklük asla babanın, ananın dölüyle alakalı bir şey değildir. türklük doğrudan doğruya senin kalbinle alakalı bir şeydir. senin kalbin de kâbe'dedir. eğer kâ'be'ye teveccüh etmediysen türk olman imkânsızdır. çünkü kalp kâ'be'dir. çünkü orayı ibrahim aleyhisselâm oğlu ismail'le beraber yapmıştır. kâ'be'den başka kalp yoktur. onun için bütün gâvurlar kalpsizdir!
geçenlerde "müslüman teröristtir." cümlesinin tartışma yaratmasına binaen yazılmış kısa bir yazı:
-ismet özel'in o konuşmasından "müslüman, teröristtir." ifadesinin çekip alınmasını anlamlandırmakta güçlük çekiyorum. küfre karşı durmadan kılınan namazın, namaz olmayacağını söyledi ismet özel. foucault'nun bir sözünü de ben anımsatayım şimdi: normal insan, kurgudur. batı'nın terörist kurgusuna yerleştirdiği müslüman, onu korkutuyordu belli ki ve ismet özel onların bu kurgusuna karşı dedi, projelerinizle "ılımlılaşmayacağız": müslüman, teröristtir. (youtube'da yapılmış bir yorum).
içinde bulunduğumuz günlerde okunması gereken önemli kitaplardan. şimdi "ismet özel nerede, niye olanlara/yapılanlara/zulümlere ses çıkarmıyor?" diye çığırtkanlık yapanlar için bir cevap kitabıdır da aynı zamanda.
ağızdan bir ses olarak çıkmaz, gözlerden yankılanır. öyle bir sözdür o. ve dudaklarda hafifçe bir gülümse belirir. bir de bu hayatınızın ilk öpücüğü ise hafif yanaklarınız kızarır ve yüzünüzü yer çekimine teslim edersiniz farkında olmadan. sizde artık ölene kadar unutamayacağınız bir tad kalmıştır dudaklarınızı saran.
hiç de hastalık, aptallık ya da gereksiz bir şey değildir. bir akrabam var, marlboro içiyor. çalıştırdığı 18-19 yaşlarındaki işçisi de marlboro içiyordu ve çocuğun maddi durumu da pek iyi değildi. akrabam bir gün çocuğa kızdı, etin ne budun ne tarzında bir şey söyledi. çocuk o gün hiç unutmayacağım şu cümleleri söyledi, belki büyük cümleler değil ama doğru ve beni çok etkilemişti: "abi içiyorum işte, içiyorsam da kaliteli içeyim, bundan başka dünyaya gelemeyeceğim nasılsa." yahu çocuk o kadar doğru konuştu ki bence. isterim ki -ben de bir içen olarak- hiç sigara içmesin, zararından ötürü. ama içiyor işte.
konuya gelecek olursak... kim, hangi ürüne ne kadar vermek istiyorsa versin yahu. insanların önce kendi duygularını tatmin etmeleri gerek diye düşünüyorum. bundan başka bir yaşantımız yok. fatih sultan mehmet'in patatesten haberi yokmuş, düşünsene; adam hayatında hiç patates yememiş. bizim neredeyse her gün kızartmasını yaptığımız hani... tabii onun patatesin varlığından haberi yokmuş ama biz gözümüzün önündeki teknolojiyi ya da her ne ise ürünü görüp de alamamamız çok acımasızca. ve almak isteyenlere ya da alıp başka şeylere para yetiştiremeyenlere kızamıyorum. kendi sorunları. ama duygusal yönden tatmin olmaları çok hoşuma gidiyor. yüzlerce insan cüret edemiyor çünkü onun cüret ettiğine. helal olsun be.
maddi açıdan o'nun gibi olmak isteyen milyonlarca kişiye seslendiği yazıdır. o kadar acınası o kadar çaresiz bir yazı ki... bana sakıp sabancı ve oğlu'nu hatırlattı. milyonları var ama tedavi ettiremiyordu, yanlış hatırlamıyorsam. bizim steve de mutluluktan, aşktan, dosttan, arkadaştan dem vurmuş. yani çok uzaklara gitmeye gerek yok, bunlar her geçen gün türkiye'de de bu tarz insanlarda gördüğümüz, şahit olduğumuz meseleler.
diyeceğim o ki; para insanı bir "şey"e çeviriyor. o şey'den allah'a sığınırım. takva filmi bu konuda harika bir film. tavsiye ederim.
muhtemelen depo yetkilisiyle/güvenliğiyle/sahibiyle anlaşılıp belirli bir miktar para karşılığı film çekmek istediklerini belirttiler. adamlar "iyi" para verince teklife hayır diyemediler ve film çekilmiş oldu. şu görüntülerden kızılay'ın porno sektörüne yardım ettiğini ya da çanak tuttuğunu nasıl çıkardınız yahu? bizim millete yeter ki magazinel bir şey, dedikodusu yapılacak bir şey bul-getir. onu neye dönüştürüyorlar, gör.
olay yakın zamanda aydınlanır bence. büyük sansasyon yarattı daha şimdiden. tabii ki kızılay'ın bir açıklama yapması gerek. bakalım ne diyecekler...
içerisinde oldukça iyi eleştirilerin, röportajların ve şiirlerin bulunduğu bir edebiyat dergisi. içinde bulunduğumuz zaman zarfında türkiye'nin en iyi edebiyat dergilerinden biri.