paris saldırısı sonrasında bir anda ortaya çıkardıkları dayanışma ve birlik görüntüsünün sebep olduğu duygu. halbuki bizde bir gün geçmiyor ki müslümanlar bir katliama kurban gitmesin. bırak hristiyanları, müslümanı yahudisi bile fransa'nn yanında olabildi hemen. biz nerde hata yapıyoruz acaba?
Not;1- burada kıskanma hased veya küçümseme değil samimi olarak imrenmek
2- saldıyı da asla tasvip etmiyorum, etmem!
herkesin gözünden kaçırdığı durum. abd ve saz arkadaşlarının ırak'ta yaşattığı! demokrasi ve onun yarattığı boşlukta yapılan mücadeledir aslında. pkknın ilerlemesine itiraz edecek kimseler dahi musul vs yi peşmerge işıddan aldı derken ne kadar safça! seviniyor. ne hikmetse abd ve ingilizler de işıda karşı pkkyı destekliyor yani onları ve ırak'ı koruyor! sonra kurtarılan bölgeden işıd çekiliyor ve pkk yerleşiyor. zeki adamlar vesselam. hem islamiyeti karalamış oluyorlar hem de pkkyı ırak'a yerleştiriyorlar. oh miss..
amaç siyasi arenada koşturmak ise bir siyasi partiye üye olmaktır. Normaldir. ama bize gösterilen bdp ise kışkırtıcı olmaktır, kargaşa yapmaktır, halkı galeyana getirmeye çalışmaktır.
Wolfgang Mozart'ın yani bizim bildiğimiz Mozart'ın var olan tek kız kardeşi. Mozart gibi kabiliyetli olmasına rağmen kız çocuğu! olması dolayısıyla kendine gereken kıymet gösterilemeyen müzisyen.
Nancy moser adlı yazarın yazdığı, orijinal adının 'mozart's sister' olduğu roman. yalın bir anlatımla yazılmış insanı yormayan bir yapıt. tavsiye edilir...
ikisi de genç yaşta ölen şahıslar. akılsa kalan ise Ahmet Atakan'ın Esma için facebook'unda 'b.k çuvalı gibi yere düştü' haha haha deyip düşerek ölmesi. eee büyük konuşmamak lazım.
11 yaşındaki zihinsel engelli torununa kendi yapmasa başkasının yapacağını da iddia eden şerefsiz insandır. bir diğer bahanesi de torunu kendi istemiş, yani isteyerek beraber olmuşlar. hala idamın kaldırılmasını savunanlar var ya bu ülkede, bu dede idam edilmez de ne yapılır?
edit; dede aramızda dikkat.
ikinci edit; kaynak 23 aralık gazeteleri.
bir öğretmen için çok sarsıcı durum. gencecik hayatının baharında olduğunu düşündüğün ve gülüşüyle hatırladığın öğrencinin vefat haberini almak insanı şoka sokuyor. hele mezarı başında ailesinin hali ve arkadaşlarının başında gözyaşı dökmesi. ve o çocukların öğretmeni olarak hiçbirşey yapamamak. ne kadar zavallıyım...
baştan beri amaçlanan eylemin sonuna yavaş yavaş yaklaşıldığının göstergesidir. dershanelere çok sıcak bakmamakla beraber burada istihdam edilen insanların hatta ailelerin ne olacağını da merak ediyorum.
kaçırılan chp milletvekilin açıklaması. teröristler için 'saygılı çocuklardı' deyip üstüne de 'bir tek heronlardan korktum uçaklar bizi bombalayıp öldürebilirdi' demesi de cuk diye oturdu. o adam hangi tarfatandı anlayamadım.
uludagsozluk'te yapılan bir çalışmadır. yurdum insanlarının ödülle arası iyi olmadığından ya da cezaya endeksli olduğundan şaşırılmaması gereken durumdur.insanlar entryi okurken kendince doğru olup olmadığını tespit eder. eğer kendi fikirlerine uymuyorsa hemen olumsuz oy verilir. ama kendini düşüncelerini destekleyen bir düşünce varsa okur geçer.e oylanan yazara da burda iş düşer. bakarki olumlu oy almamş ama bir iki tane olumsuz oy almış kendi gibi düşünenlerin çok olduğunu oylama yapılmadıgını görerek! anlar.
artık ülkemizde yaşanılacak muhabbetlerdir.Misal;
öğretmen-a
öğrenci-b
iki öğrenci koridarda sarmaş dolaş ya da öpüşürken
a- oğlum kızım bu ne terbiyesizlik ayrılın çabuk...
b- hocam kendisi nikahlı eşim sizene....ya da
a- kızım niye uyuyorsun derste?
b- valla hocam gece çocuk uyumadı da!
meb'in liselerde evliliği bir nevi onaylamasıyla artık kaçınılmaz olmuştur. olaya iyi! yönünden bakmak istenirse; öğretmenler yıllarca kreş açılması için mücadele etmişti. ama şimdi öğrenciler için gerekince öğretmenler de bundan yaralanabilir diye düşünüyorum.
çocukların açık çayın zıddı olarak sandıkları çay çeşidi. bizzat başımdan geçen olay;
- ben çay alayım, açık olsun.
yanımdaki çocukta heveslenmiş 'ben de çay istiyorum ama benim çayım kapalı olsun.' demiştir.
jet skili, mayolu ve denizde görülmeyen noel babadan kaynaklı bir tespitttir. nitekim güney yarım küre'de yılbaşına yaz mevsiminde girilmektedir.ya da var ben bilmiyorum.
ırak'ın belli bir bölgesini kapsayan, amaçları başka ülkelerin topraklarına göz dikmek olan, kaçak dövüşmeyi onurlu birşey sanan teröristlerin işgal ettikleri ve zaten insanların yaşamayacağı dağlık bölge. ha bir de onlar hayali bir isim takmışlar buraya 'güney kürdistan' pehh.
iki kadın tarafından 20 dakika arayla yapıldığı iddia edilen eylem. ilk tespit 46 ölü olduğuymuş.* nefret nasıl bir duygu anlamış değilim. kimden ne amaçla intikam alınıyor onu da bilmiyorum. ama ortadaki gerçek oradaki masum insanlar. insan gözünü kırpmadan nasıl bu kadar kişinin ölmesine göz yumuyor?
insanların karşısındakine söylemediği ya da söylemeye cesaret edemediği cümleleri zekice sunmasıdır. misal; 'sana aşığım. yoksa sana nasıl dayanabilirdim.'
yeni yasama yılına girmezden önce sayın milletvekillerine meclisin telefon hediye etmesi. üstelik görüntülü ve baya teknolojik. millevekilleri arasında 'daha rahat dinlenmek içindir.' yorumlarına katılıyorum elbette. insan ister istemez böyle birşeyi düşünüyor tabi. ben işin başka bir boyutuna takıldım. yaklaşık 2 bin tane alınmış bu telefonlardan. ve fiatları 300 euro. eski telefonların ne kadar eski! olabileceğini de düşününce insan cidden çıldırıyor ya. bu kadar sıkıntının içinde böyle bir saltanata ne gerek var? illa para harcayacaksanız mesela sel mağdurlarına gönderseydiniz. sizin o telefonlara verdiğiniz para ile kaç ailenin iaşesi karşılanırdı kimbilir.
ülkemiz televizyonlarında bizzat yaşanan afet. hangi kanalı açsan yeni başlayan bir dizinin fragmanını, hemen ardından daha ikinci üçüncü bölümde sağ üst köşede 'final' yazan bir başka dizinini gösterimi. öte taraftan da izlendi - tuttu diye iyice saçmalamaya başlayan oyundan çok reklam izlediğimiz önceki diziler. insanın kafası cidden allak bullak oluyor. ha kirlilik sadece kargaşadan kalabalıktan değil tabi. dizilerde iyice yozlaşan aile kavramı. yani ahlak kirliliği.
ahmet türk'ün yeni incisi. kastettiği ülkeler de iran, ırak, suriye ve türkiye. yani dört ülkenin birden huzuru kaçıyor. arsızlık böyle birşeymiş demekki.
bir ürünün reklamını yapılılırken bir başka ürünün de adının geçtiği reklam sistemidir.çamaşır deterjanı reklamı yaparken çamaşır makinesi reklamı da yapmak gibi. bir taşla iki kuş misali.
bedenen hasta olan insanın ruhen de hasta olmasıdır. hayata tamamen olumsuz bakar, herşeyin ters gittiğini, kimsenin onu sevmediğini, ailesinin onunla yeterince ilgilenmediğini, meğer dost bildiklerinin dost olmadığını, artık iyileşmeyeceğini düşünür. hatta bedenen iyileştiğinde bile bir müddet mutsuz olmaya devam eder.