islam coğrafyasında yaşamlarını idame ettikleri halde. arapça indirilen kur'an'ı bildikleri arapça dil ile okumadıkları halde. fitneye karşı bir olmak varken, pılını pırtını toplayıp başka ülkere sığınmacı olarak gitmek için yollara düşen ve bu uğurda gerek denizde boğulup, gerekse gittikleri ülkede hırsızlık yapıp o ülkede yaşayan insanları erişemediği haklara sahip olup onu da beğenmeyip avrupa yollarına düşen eblehleri görmedin mi?
neden kendi ülkeniz de kalıp, zulme karşı koymuyorsunuz? neden kendi ülkenizde fitneye karşı birlik halinde hareket etmek yerine, sürekli çocuk üretmekle meşgulsünüz?
"Size karşı savaş açanlara, siz de Allah yolunda savaş açın. Sakın aşırı gitmeyin, çünkü Allah aşırıları sevmez." (bakara/190)
"Binlerce oldukları halde, ölüm korkusundan dolayı yurtlarından çıkıp gidenleri görmedin mi?" (bakara/243)
siz islam dinine bağlı iseniz, nerede bu ayetlerin muhatabı? neden allah yolunda zulme baş kaldırıp sizi yurtlarınızdan çıkarmak isteyenlere karşı savaşmıyorsunuz? hayır, hayır siz müslüman değilsiniz. sizin ne allah ile ne de rehber olan kitap ile kur'an ile bir ilginiz yok. ilginiz olsaydı yukarıda ki öğütlerden nasiplenirdiniz.
siz ancak ve ancak birer piyon olursunuz, başka ülkelere sığınıp birer sığıntı olursunuz. bol bol çocuk yapar, sığındığınız ülkenin halkının gırtlağına sokulup alınan vergilerden nasiplenir, onların emeğinden, emeklisinden, memurundan kesilen paralarla, eşşek kadar gözlükleri takıp çocuk arabalarıyla marketleri yağmalarsınız. sizin allah ile bir işiniz kalmamıştır.
sizden ne ensar olur ne de muhacir, sizden ancak kurbanlık olur. eblehler sürüsü.
AKP'liler bir klasiği yine bozmadı ve ülke savaş alanına dönerken düğün yaptı.
iki kişinin hayatını kaybettiği Lice'de çatışmalar devam ederken, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, AKP istanbul Milletvekili Feyzullah Kıyıklık'ın kızı Beyza Kıyıklık'ın nikah törenindeydi.
Basın mensuplarının alınmadığı düğüne eşi Emine Erdoğan ile birlikte katılan Başbakan Erdoğan, Osman Üseş-Beyza Kıyıklık çiftinin nikah şahidi oldu.
Soma faciasının yaşandığı günlerde Erzurum AKP milletvekili Muhyettin Aksak’ın kızının düğününün yapılması tepkilere neden olmuştu. Düğüne Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ve Meclis Başkanı Cemil Çiçek ve birçok AKP'li katılmıştı.
Yine Reyhanlı saldırısının olduğu gün de, Burhan Kuzu’nun oğlunun düğünü iptal edilmemiş, kamuoyunda tepki ile karşılanmıştı.
1991 yılı sonrası iktidara gelenlerin sattıkları kurumlarımıza bakarak, özelleştirmeci Partilerin kamu ekonomisine ne denli hoyratça bir saldırı yaptıklarını anlamak mümkün. Bu nedenle listemizin tarihini fikir vermesi ile sınırlı tuttum.
Hükümetlerin sattıklarının listesinin uzunluğu ya da kısalığı ise, iktidarda kaldıkları süre ile ilgilidir.
CUMHURiYET’TEN BERi SATILAN BÜTÜN KURUMLARIMIZDAN ELDE EDiLEN BÜTÜN GELiR (53 MiLYAR DOLAR);
2011 YILININ YALNIZCA 1 YILLIK BANKA FAiZLERiNi BiLE KARŞILAMIYOR (58 MiLYAR DOLAR)
49. Hükümet: Süleyman Demirel – Erdal inönü (20.11.1991- 25.06.1993)
Demirel – inönü Hükümetinin sattıkları;
---------------------------------------
ÇAYBANK
iPRAGAZ
TAT KONSERVE
ÇAMSAN
RAY SiGORTA
POLiNAS
MEYSU
ŞEKER SiGORTA
ANKARA HALK EKMEK
TÜRK TRAKTÖR
TRAKMAK
Gaziantep Çimento Fabrikası,
iskenderun Çimento Fabrikası,
Trabzon Çimento Fabrikası,
Ladik Çimento Fabrikası,
Şanlıurfa Çimento Fabrikası,
Bartın Çimento Fabrikası,
Aşkale Çimento Fabrikası,
Denizli Çimento Fabrikası,
Çorum Çimento Fabrikası,
Sivas Çimento Fabrikası,
Niğde Çimento Fabrikaları,
ŞEKERBANK,
TOE,
ÇUKUROVA ELEKTRiK .
KEPEZ ELEKTRiK
NETAŞ
GiMA
TAVŞANLI YEM SAN. A.Ş.
BALIKSAN A.Ş.
ÇUKOYEM LTD. ŞTi
SÜMER HOLDiNG A.Ş. 291 Mağaza, 40 Adet Arsa, 1 Adet satış Mağazası ile 4 Şirketteki iştirak Hisseleri
SEK izmir-Tire Süt Toplama. Merkezi
SEK Çatalca Süt Toplama. Merkezi.
---------------------------------------
50. Hükümet: Tansu Çiller – Murat Karayalçın (25.06.1993- 05.10.1995)
Çiller-Karayalçı n Hükümetinin sattıkları;
AEG – ETi A.Ş.
iSTANBUL DEMiR ÇELiK FABRiKASI
TELETAŞ
GÜNEYSU
LAYNE-BOWLER
HASCAN GIDA
TOROS iLAÇ PAZARLAMA .
AEG – ETi
ALTEK
ÇESTAŞ
ÇANAKKALE SERAMiK
PANCAR MOTOR
FRUKO – TAMEK
TAMEK GIDA
MEKTA
Konya Şeker Fabrikası
NiMSA
HAVAŞ
SUNTEK
Adıyaman Çimento Fabrikası
KÜMAŞ
ÇiNKUR Celaldağ Maden Saha Ruhsat Devri,
ÇiNKUR Pozantı Maden Saha Ruhsat Devri,
ÇiNKUR Koyulhisar Maden Saha Ruhsat Devri
SiVAS Demir Çelik T.A.Ş. Gaziosmanpaşa’ da Bir Daire
PETKiM A.Ş. Bahçelievler Bina
PETKiM A.Ş. Gaziosmanpaşa Bina
Sivas Yem Fabrikası,
Bandırma Yem Fabrikası,
Kars Yem Fabrikası,
Çaycuma Yem Fabrikası,
Adıyaman Yem Fabrikası,
Korkuteli Yem Fabrikası,
Samsun Yem Fabrikası,
Acıpayam Yem Fabrikası,
Bursa Yem Fabrikası,
Çankırı Yem Fabrikası,
Devrekani Yem Fabrikası,
Elazığ Yem Fabrikası,
Göksun Yem Fabrikası,
Yatağan Yem Fabrikası,
Konya I Yem Fabrikası,
Konya Iı Yem Fabrikası,
Uşak Yem Fabrikası,
Kızıltepe Yem Fabrikası,
Adapazarı Yem Fabrikası,
Erzurum Yem Fabrikası,
Siirt Yem Fabrikası,
Diyarbakır Yem Fabrikası,
Tunceli Yem Fabrikası,
Tatvan Yem Fabrikası,
Van Yem Fabrikası,
istanbul Yem Fabrikası,
Kırklareli Yem Fabrikası,
Hilvan Yem Fabrikası
Muş Yem Fabrikası
KÖYTEKS A.Ş. Siirt Hazır Giyim Tesisi
KÖYTEKS A.Ş. Yerköy Tesislerine Ait 30 Arsa
EBK A.Ş.’ye ait Manisa Lojman, iskenderun Soğuk Depo, Gölbaşı-Oğulbey, Çerkezköy, Gölbaşı-Oğulbey Arsaları
EBK A.Ş. Ankara Et Kombinası,
EBK A.Ş. Afyon Et Kombinası,
EBK A.Ş. Suluova Et Kombinası,
EBK A.Ş. Malatya Et Kombinası,
EBK A.Ş. Kars Et Kombinası,
EBK A.Ş. Elazığ Et Kombinası,
EBK A.Ş. Şanlıurfa Et Kombinası,
EBK A.Ş. Tatvan Et Kombinası,
EBK A.Ş. Bayburt Et Kombinası,
EBK A.Ş. Bursa Et Kombinası,
EBK A.Ş. Kastamonu Et Kombinası
EBK A.Ş. Ağrı Et Kombinası
SÜMER HOLDiNG A.Ş.Gebze, Karadeniz Ereğlisi ve izmir Konak Arsaları
SÜMER HOLDiNG A.Ş.SiFAŞ’daki iştirak Hisseleri
TURBAN TURiZM A.Ş. Kemer Marina, Çeşme Oteli ve Lojmanları ile istinye’de 2 Parsel Arsa
SEK Adana Süt Ve Süt Mamülleri,
SEK Afyon Süt Ve Süt Mamülleri,
SEK Amasya Süt Ve Süt Mamülleri,
SEK Bayburt Süt Ve Süt Mamülleri,
SEK Çan Süt Ve Süt Mamülleri,
SEK Çankırı Süt Ve Süt Mamülleri,
SEK Erzincan Süt Ve Süt Mamülleri,
SEK Erzurum Süt Ve Süt Mamülleri,
SEK Eskişehir Süt Ve Süt Mamülleri,
SEK Havsa Süt Ve Süt Mamülleri,
SEK Siverek Süt Ve Süt Mamülleri,
SEK Yatağan Süt Ve Süt Mamülleri,
SEK Yüksekova Süt Ve Süt Mamülleri,
SEK Trabzon Süt Ve Süt Mamülleri,
SEK Solaklı Süt Ve Süt Mamülleri,
SEK Sinop Süt Ve Süt Mamülleri,
SEK Balıkesir Süt Ve Süt Mamülleri,
SEK Burdur Süt Ve Süt Mamülleri,
SEK izmir Süt Ve Süt Mamülleri,
SEK Lalahan Süt Ve Süt Mamülleri,
SEK Muş Süt Ve Süt Mamülleri,
SEK Adilcevaz Süt Ve Süt Mamülleri,
SEK Sivas Süt Ve Süt Mamülleri,
SEK Bolu Süt Ve Süt Mamülleri,
SEK Çorum Süt Ve Süt Mamülleri,
SEK Elazığ Süt Ve Süt Mamülleri,
SEK istanbul Süt Ve Süt Mamülleri
SEK Tunceli Süt Toplama Merkezi
SEK’iN isim Hakkı
---------------------------------------
51.Hükümet: Tansu Çiller (05.10.1995- 30.10.1995)
Tansu Çiller’in 25 günlük hükümeti, 52. Hükümetin kuruluş hazırlıkları ile geçti.
---------------------------------------
52. Hükümet: Tansu Çiller – Deniz Baykal (30.10.1995- 06.03.1996)
Çiller- Baykal (DYP-CHP) Hükümetinin sattıkları;
TESTAŞ A.Ş.Aydın Tesisleri
KÖYTEKS YATIRIM HOLDiNG A.Ş. Yerköy Tesislerine Ait 4 Arsa
KÖYTAŞ
THY 3 Adet B-727 Tipi Uçak
TURBAN TURiZM A.Ş.Elmadağ Dağ Evi, Ilıca Moteli, istinye’de 6 Parsel Arsa
SEK Diyarbakır Süt ve Süt Mamülleri işletmesi,
SEK Adıyaman Süt ve Süt Mamülleri işletmesi,
SEK Kastamonu Süt ve Süt Mamülleri işletmesi,
SEK Devrek Süt ve Süt Mamülleri işletmesi,
SEK Silivri Süt ve Süt Mamülleri işletmesi
SEK Aydın Köşk Arsası
ORÜS Ayancık işletmesi
ORÜS Devrek işletmesi
ORÜS Düzce işletmesi
ORÜS Vezirköprü işletmesi
ORÜS Pazarköy işletmesi
ORÜS Ulupınar işletmesi
ORÜS Bafra işletmesi
ORÜS Antalya işletmesi
SÜMERBANK
SÜMER HOLDiNG A.Ş.Adana Pamuklu Sanayi işletmesi,
SÜMER HOLDiNG A.Ş Erzincan Pamuklu Sanayi işletmesi,
SÜMER HOLDiNG A.Ş Eskişehir Bas. Sanayi işletmesi,
SÜMER HOLDiNG A.Ş Hereke Yünlü Sanayi işletmesi,
SÜMER HOLDiNG A.Ş Karaman Pamuklu Sanayi işletmesi,
SÜMER HOLDiNG A.Ş Nevşehir Pamuklu Sanayi işletmesi,
SÜMER HOLDiNG A.Ş Şanlıurfa Yün Yapağı işletmesi
SÜMER HOLDiNG A.Ş.88 adet Mağazanın devri
---------------------------------------
53. Hükümet: Ahmet Mesut Yılmaz (06.03.1996- 28.06.1996)
Ahmet Mesut Yılmaz (ANAP) Hükümetinin sattıkları;
ÇiNKUR
Elazığ Çimento Fabrikası
Van Çimento Fabrikası
Lalapaşa Çimento Fabrikası
Kars Çimento Fabrikası
PETROL OFiSi A.Ş.
M.Öncü Tankeri ve Yedekleri
Niğde Arsası
Konya / Beyşehir Arsası
Batman Arsası (I), Batman Arsası (II), Balıkesir Arsaları (5 arsa)
---------------------------------------
Ecevit (DSP) Hükümetinin sattıkları;
TURBAN A.Ş. Ürgüp Moteli
EBK A.Ş. Kırıkkale Keskin, Siirt, Ankara Bala, Kırıkkale Çelebi de 4 Arsası
EBK A.Ş. Kayseri ve Erzincan’da Soğuk Depo Arsaları
EBK A.Ş. Malatya ve Sakarya’da Kombina Arsaları
---------------------------------------
(28.05.1999- 18.11.2002)
Sayın Enis Öksüz, Telekom’un satılmasına karşı direnmiş, Bakanlıktan ve üyesi bulunduğu MHP’den istifa etmiştir.
Ecevit- Bahçeli- Yılmaz (DSP-MHP-ANAP) Hükümetinin sattıkları;
ORÜS A.Ş Cide işletmesi ile ORÜS A.Ş. 38 Taşınmaz
SEKA Bolu işletmesi. Sosyal Tesisleri ve Lojmanları,
SEKA Dalaman işletmesi,
SEKA Dostel Alüm. Sülfat Sanayi. A.Ş,
SEKA izmit Pompa istasyonu Arsası, 1 Matbaa Binası,
SÜMER HOLDiNG A.Ş. BASF .
SÜMER HOLDiNG A.Ş. Boyabat Ayakkabı Fabrikası,
SÜMER HOLDiNG A.Ş. Dumlu Yün ipliği Fabrikası,
SÜMER HOLDiNG A.Ş. iskenderun, Gökçeada, Hakkari’de Mağazaları,
SÜMER HOLDiNG A.Ş. Muş Mağaza Binası, Çeşitli illerde 11 Arsa, 18 Taşınmaz, 3 lojman, Dikmen’de Taşınmaz
TÜGSAŞ A.Ş.Ulukışla Alçı Tesisi ile Gemlik’te Taşınmaz
ASiL ÇELiK Bursa Osmangazi’de 2 Taşınmaz
ÇANTAŞ
TUNGAŞ
ANKARA HALK EKMEK
ÖBiTAŞ
PANCAR EKiCiLERi BiRLiĞi
MAKSAN
DENiZ NAKLiYATI T.A.Ş.
LiMAN iŞLETMETi VE NAKLiYAT
MAN KAMYON OTO
DOSAN KONSERVE
BALIKESiR PAMUKLU DOKUMA
AYDIN TEKSTiL iŞLETMESi
ÜLFET GIDA
KASTAŞ KARADENiZ ÇiM.
OYTAŞ iÇ VE DIŞ TiC.
MARS TiCARET
CEYHAN SAN. TiC.
GÜVEN SiGORTA
TOE TÜRK OTO.
ANKARA T. SiGORTA. ŞiRKETi.
EGE ET MAM.
iMSA .
METAL KAPAK
TÜSTAŞ
ETÜDAŞ
ASiL ÇELiK
ROSS-Breeders- KÖY-TÜR
AYMAR YAĞ
TOROS GÜBRE
OLGUN ÇELiK
PETROL OFiSi A.Ş.Blok Satış
TURBAN A.Ş. Carlton Oteli Arsası, Abant ve Bolu Çev. Tur. A.Ş, Atik Paşalar Yalısı
T.Z.D. A.Ş. Diyarbakır işletmesi,
T.Z.D. A.Ş. Osmaniye işletmesi,
T.Z.D. A.Ş. Muş işletmesi,
T.Z.D. A.Ş. Erzurum işletmesi,
T.Z.D. A.Ş. Ürgüp işletmesi,
T.Z.D. A.Ş. K.Maraş işletmesi,
T.Z.D. A.Ş. izmir Tire işletmesi,
T.Z.D. A.Ş. Manisa Wp Kükürt işletmesi
T.Z.D. A.Ş. 53 taşınmaz, 14 Arsa, 52 Lojman, 79 Depo, 5 Bekçi Evi,.
T.Z.D. A.Ş. Şanlıurfa’da Sosyal Tesisi
KBi A.Ş. Murgul işletmesi Asit Tesisi,
KBi A.Ş. Çeşitli illerde 206 Adet Taşınmaz ve 2 arsa
EBK A.Ş. Sivas Et Kombinası,
EBK A.Ş. Burdur Et Kombinası,
EBK A.Ş. Eskişehir Et Kombinası,
EBK A.Ş. Gaziantep Et Kombinası ile çeşitli illerde 134 Arsa
T. GEMi SANAYi A.Ş. Eski istinye Tersane Arsası
T.D.i Alanya Limanı
T.D.i Marmaris Limanı,
T.D.i 3 Taşınmaz ve 1 Gemi
PETKiM A.Ş. YARIMCA TESiSi, izmir’de 1 Taşınmaz
---------------------------------------
59. ve 60. Hükümet: Recep Tayyip Erdoğan (14.03.2003- )
Recep Tayyip Erdoğan (AKP) Hükümetinin sattıkları;
Ve satılması planlananlar
T. TELEKOM
ERDEMiR,
iSDEMiR,
Divrigi Demir Madeni,
Hekimhan Demir Madeni,
iskenderun isdemir Limanı,
Ereğli Erdemir Limanı
ÇELBOR
KÖY HiZMETLERi GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Tasfiye Edilerek il Özel idarelerine devredildi)
TÜPRAŞ Blok Satış,
TÜPRAŞ USAŞ Hissesi,
TÜPRAŞ 18 Taşınmaz
Amasya Şeker Fabrikası
Kütahya Şeker Fabrikası,
Adapazarı Şeker Fabrikası
ESGAZ, BURSAGAZ .
ETi ELEKTROMETALURJi A.Ş.,
ETi GÜMÜŞ A.Ş,
ETi BAKIR A.Ş,
ETi KROM A.Ş
ÇAYELi BAKIR iŞLETMESi. A.Ş.
K.B.i. A.Ş. Samsun işletmesi
K.B.i. A.Ş. Murgul işletmesi
TDÇi A.Ş.’ye Ait Deveci Demir Madeni Sahası
KBi- Giresun’da 2 Maden ruhsatı işletme Hakkı Devir
KBi- Sinop’da 1 Maden ruhsatı işletme Hakkı Devir
KBi- Murgul işlet. Hid. Elek. Sant. Samsun’da varlıklar
K.B.i. A.Ş.’ye ait188 Arsa, 154 Taşınmaz, 41 Arsa, 89 adet Lojman, 3 Taşınmaz
SEYDiŞEHiR ETi ALÜMiNYUM A.Ş, Oymapınar Barajı, Alümina Madeni , Antalya Limanı, Eti Alüminyum’a Ait 4 Taşınmaz
SSK Eczaneleri (Tasfiye Edildi)
T.D.i. Çeşme Limanı,
T.D.i. Kuşadası Limanı
T.D.i. Trabzon Limanı,
T.D.i. Dikili Limanı
T.D.i. M/F Ankara Feribotu,
T.D.i. Samsun Feribotu
T.D.i. Karadeniz Gemisi,
T.D.i. Nak. inş.Tur. ih. Paz.A.Ş.,
T.D.i. Şehir Hat. Hiz. ve Gemiler,
T.D.i. Turan Emeksiz Yolcu Gemisi,
T.D.i. istanbul’da 21 taşınmaz ve Samsun’da eski acente binası
TDi- Yakıt II Gemisi
TDi Samsun’da taşınmaz
TDi- Şehir Hatları Çanakkale Hizmetleri
TDi Çanakkale’ye ait ait 9 Gemi
SÜMER HOLDiNG -BUMAS
SÜMER HOLDiNG A.Ş.-MERiNOS HALI MARKASI,
SÜMER HOLDiNG A.Ş.-ERYAĞ A.Ş,
SÜMER HOLDiNG A.Ş -Adıyaman işletmesi,
SÜMER HOLDiNG A.Ş -Manisa Pamuklu Mensucat A.Ş.,
SÜMER HOLDiNG A.Ş -Sarıkamış işletmesi ,
SÜMER HOLDiNG A.Ş -Sarıkamış Ayakkabı işletmesi,
SÜMER HOLDiNG A.Ş -Beykoz Deri Ve Kundura Sanayi işletmesi,
SÜMER HOLDiNG A.Ş -Yeşilova Halı Yün ipliği Ve Battaniye Fabrikası,
SÜMER HOLDiNG A.Ş -Bakırköy işletmesi,
SÜMER HOLDiNG A.Ş -Çanakkale Sentetik Deri,
SÜMER HOLDiNG A.Ş -Diyarbakır işletmesi,
SÜMER HOLDiNG A.Ş -Tercan, Merinos ve Akdeniz işletmesinin Makine ve teçhizatları,
SÜMER HOLDiNG A.Ş -iSTANBUL iMAR LTD. ŞTi, çeşitli illerde 21 arsa, 115 Taşınmaz, 5 bina ve16 dükkan
TEKEL ALKOLLÜ iÇKiLER SAN. VE TiC. A.Ş,
TEKEL-KAYACIK TUZLASI
TEKEL-KALDIRIM TUZLASI
TEKEL-YAVŞAN TUZLASI
TEKEL – TEKA ile Sigara Sanayi işletmesi A.Ş.’ye ait puro mar. ve varlıkları,
TEKEL istanbul Tütün Mamülleri San. ve Tic. A.Ş.
TEKEL’e ait 5 bina, 25 Daire, 12 arsa ve 332 Taşınmaz
TEKEL Tuzluca, Sekili, Yavşan, Kağızman, Çankırı Kaya, Kaldırım ve Kayacık Tuzlaları ile Kristal Tuz Rafine
TEKEL iKiZ KULELER,
TEKEL Erciyes DSi, Bayındırlık, Karayolları Sosyal Tesisleri
TEKEL-Bodrum Tesisleri ve Taşınmazları
DiTAŞ
TAKSAN
GERKONSAN
TÜMOSAN iŞLETMESi .
T.Z.D A.Ş.
SAKARYA TRAKTÖR iŞLETMESi. .
SEKA Afyon, Balıkesir işletmesi,
SEKA Yibitaş Kraft Torba işletmesi,
SEKA Çaycuma işletmesi,
SEKA Aksu işletmesi,
SEKA Kastamonu işletmesi,
SEKA Karacasu işletmesi,
SEKA Akkuş işletmesi,
SEKA’ya ait Çeşitli illerde 3 arsa, 7 taşınmaz,
Ankara Alım Satım Müdürlüğü Binası
HAVELSAN A.Ş.
ASPiLSAN Askeri Pil San. ve Tic. A.Ş.
MEYBUZ A.Ş.
istanbul ve Kütahya’da 3 Arsa ve çeşitli illerde 24 Taşınmaz
USAŞ Hissesi ve USAŞ’ın 11 Lojmanı
TÜGSAŞ A.Ş. GEMLiK GÜBRE SAN. A.Ş,
SAMSUN GÜBRE SAN. A.Ş.
iGSAŞ,
istanbul Satın Alma Müdürlüğü Binası,
Kütahya Gübre A.Ş. Varlıkları,
Şanlıurfa depoları arazisi, Fatsa ve Tekirdağ Depoları,
PETKiM A.Ş.Çanakkale’ de 1 arsa
PETKiM – Yarımca’da 5 taşınmaz *
E.B.K. A.Ş. Manisa Et Ve Tavuk Kombinası,
E.B.K. A.Ş. Çeşitli illerde11 Mağaza, 23 büro, 12 lojman, 4 arsa, 4 Daire,1 Bina,131 taşınmaz, Samsun ve Mersin Soğuk Hava Deposu
SÜTAŞ,
SÜTAŞ Malatya işletmesi
SÜTAŞ Muhtelif yerlerde 6 arsa, 5 bina, 13 daire, 51 Taşınmaz, 1 dükkan
ORTADOĞU TEKNOPARK A.Ş.
Manisa Saruhanlı’da 1 tarla, Adana ve Gebze’de 3 taşınmaz, K.Maraş Elbistan’da 1 arsa, 1 bina, Konya Ereğli’de 1 arsa 1 bina, Erzurum’da 1 daire, Muhtelif illerde 3 arsa, Konya’da 1 dükkan, Kırıkkale ve Manisa’da 2 Taşınmaz
KTHY
EBÜAŞ – 6 adet Taşınmaz
Deniz Nakliyatı T.A.Ş. 3 Tanker
Başak Sigorta A.Ş.
Başak Emeklilik A.Ş.
TEDAŞ-Zonguldak’ ta 19 pilon yeri
TEDAŞ’a ait 144 taşınmaz
TEDAŞ Manisa Kula’da ve istanbul Beykoz’da 2 direk yeri,
TEDAŞ USAŞ Hissesi
Taşucu Limanı Tersane Alanı,
iSKENDERUN LiMANI
iZMiR LiMANI
MERSiN LiMANI
Ataköy Marina Ve Yat işletmesi A.Ş.
Ataköy Otelcilik A.Ş.
Kuşadası Tatil Köyü
Hilton Oteli
Emekli Sandığı Çelik Palas Oteli
Emekli Sandığı Büyük Ankara Oteli
Emekli Sandığı Büyük Efes Oteli
Emekli Sandığı Kızılay Emek işhanı
Emekli Sandığı Büyük Tarabya Oteli
Araç Muayene istasyonu I. Bölge
Araç Muayene istasyonu II. Bölge
Ankara Doğal Elektrik Üretim ve Ticaret A.Ş.’ye ait Tercan Hidroelektrik Santrali,
Ankara Doğal Elektrik Üretim ve Ticaret A.Ş.’ye ait Kuzgun Hidroelektrik Santrali,
Ankara Doğal Elektrik Üretim ve Ticaret A.Ş.’ye ait Mercan Hidroelektrik Santrali,
Ankara Doğal Elektrik Üretim ve Ticaret A.Ş.’ye ait ikizdere Hidroelektrik Santrali,
Ankara Doğal Elektrik Üretim ve Ticaret A.Ş.’ye ait Çıldır Hidroelektrik Santrali,
Ankara Doğal Elektrik Üretim ve Ticaret A.Ş.’ye ait Beyköy Hidroelektrik Santrali
Ankara Doğal Elektrik Üretim ve Ticaret A.Ş.’ye ait Ataköy Hidroelektrik Santrali
Ankara Doğal Elektrik Üretim ve Ticaret A.Ş.’ye ait Denizli Jeotermal Santrali
---------------------------------------
AKP’nin satmayı planladığı kuruluşlar;
ihalesi Tamamlanmış Olanlar:
T.C.D.D. izmir Limanı
TEKEL – 1 Taşınmaz
Petkim Petrokimya Holding A.Ş
T.C.D.D. Derince Limanı
Sümer Holding A.Ş.’ye ait Mazıdağı Fosfat Tesisleri
Sümer Holding A.Ş. NiTRO-MAK Makine Kimya Nitro Nobel Kimya Sanayi A.Ş. Sümer Holding A.Ş. Barit Öğütme Tesis
AKP’nin satmayı planladıkları;
Edirne-istanbul- Ankara Otoyolu
Pozantı-Tarsus- Mersin Otoyolu,
Tarsus-Adana- Gaziantep Otoyolu,
Toprakkale-iskenderu n Otoyolu,
izmir-Çeşme Otoyolu,
izmir-Aydın Otoyolu,
Gaziantep-Şanlı urfa Otoyolu,
izmir ve Ankara Çevre Otoyolu.
Boğaziçi Köprüsü,
Fatih Sultan Mehmet Köprüsü,
Enerji alanında;
Başkent Elektrik Dağıtım A.Ş.
Sakarya Elektrik Dağıtım A.Ş.
TEDAŞ istanbul Anadolu Yakası Elektrik Dağıtım A.Ş.
TEDAŞ Engil Gaz Türbünleri: Edremit / VAN
TEDAŞ Denizli Jeotermal Santrali: Sarayköy/ DENiZLi
TEDAŞ Ataköy Hidroelektrik Santrali: Almus/TOKAT
TEDAŞ Beyköy Hidroelektrik Santrali: Sarıcakaya/ESKiŞ EHiR
TEDAŞ Çıldır Hidroelektrik Santrali: Arpaçay/KARS
TEDAŞ ikizdere Hidroelektrik Santrali: ikizdere/RiZE
TEDAŞ Kuzgun Hidroelektrik Santrali: Ilıca/ERZURUM
TEDAŞ Mercan Hidroelektrik Santrali: Ovacık/TUNCELi
TEDAŞ Tercan Hidroelektrik Santrali: Tercan/ERZiNCAN
TEDAŞ Akdeniz Elektrik A.Ş. Antalya, Burdur, Isparta il sınırları
TEDAŞ Aras Elektrik A.Ş. Erzurum, Ağrı, Ardahan, Bayburt, Erzincan, Iğdır,Kars
TEDAŞ Çoruh Elektrik Dağıtım A.Ş.Trabzon, Artvin, Giresun, Gümüşhane, Rize
TEDAŞ Dicle Elektrik Dağıtım A.Ş. Diyarbakır, Şanlıurfa, Mardin, Batman, Siirt, Şırnak
TEDAŞ Fırat Elektrik Dağıtım A.Ş. Elazığ, Bingöl, Malatya, Tunceli
TEDAŞ Gediz Elektrik Dağıtım A.Ş. izmir, Manisa
TEDAŞ Göksu Elektrik Dağıtım A.Ş. Kahramanmaraş , Adıyaman
TEDAŞ Çamlıbel Elektrik Dağıtım A.Ş. Sivas, Tokat, Yozgat
TEDAŞ Menderes Elektrik Dağıtım A.Ş Aydın, Denizli, Muğla
TEDAŞ Osmangazi Elektrik Dağıtım A.Ş. Eskişehir, Afyon, Bilecik, Kütahya, Uşak
TEDAŞ Sakarya Elektrik Dağıtım A.Ş. Sakarya, Bolu, Düzce, Kocaeli.
TEDAŞ Uludağ Elektrik Dağıtım A.Ş. Balıkesir, Bursa, Çanakkale, Yalova
TEDAŞ Vangölü Elektrik Dağıtım A.Ş Bitlis, Hakkari, Muş, Van
TEDAŞ Boğaziçi Elektrik Dağıtım A.Ş istanbul ili Rumeli Yakası.
TEDAŞ istanbul Anadolu Yakası Elektrik Dağıtım A.Ş. istanbul ili Anadolu Yakası.
TEDAŞ Yeşilırmak Elektrik Dağıtım A.Ş.Samsun, Amasya, Çorum, Ordu, Sinop
TEDAŞ Trakya Elektrik Dağıtım A.Ş. Edirne, Kırklareli, Tekirdağ.
TEDAŞ Toroslar Elektrik Dağıtım A.Ş.Adana, Gaziantep, Hatay, Mersin, Osmaniye, Kilis
TEDAŞ Meram Elektrik Dağıtım A.Ş. Kırşehir, Nevşehir, Niğde, Aksaray, Konya, Karaman.
MiLLi PiYANGO iDARESi GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (MPi)
TEKEL işletmeleri;
TEKEL Adana Sigara Fabrikası Müdürlüğü
TEKEL Bitlis Sigara Fabrikası Müdürlüğü
TEKEL istanbul Sigara Fabrikası Müdürlüğü
TEKEL Malatya Sigara Fabrikası Müdürlüğü
TEKEL Samsun-Ballıca Sigara Fabrikası Müdürlüğü
TEKEL Tokat Sigara Fabrikası Müdürlüğü
TEKEL Kıbrıs Türk Tütün End. Ltd. Şti.
TEKEL REYTEK Tütün San. ve Tic. A.Ş.
TEKEL Adana Yaprak Tütün işl. Müdürlüğü
TEKEL Adıyaman Yaprak Tütün işl. Müdürlüğü
TEKEL Besni Yaprak Tütün işl. Müdürlüğü
TEKEL Kahta Yaprak Tütün işl. Müdürlüğü
TEKEL Malatya Yaprak Tütün işl. Müdürlüğü
TEKEL Akçaabat Yaprak Tütün işl. Müdürlüğü
TEKEL Akhisar Yaprak Tütün işl. Müdürlüğü
TEKEL Aydın Yaprak Tütün işl. Müd.
TEKEL Muğla Yaprak Tütün işl. Müd.
TEKEL Milas Yaprak Tütün işl. Müd.
TEKEL Bafra Yaprak Tütün işl. Müd.
TEKEL Batman Yaprak Tütün işl. Müdürlüğü
TEKEL Bekirhan Yaprak Tütün işl. Müdürlüğü
TEKEL Beşiri Yaprak Tütün işl. Müdürlüğü
TEKEL Kozluk Yaprak Tütün işl. Müdürlüğü
TEKEL Kurtalan Yaprak Tütün işl. Müdürlüğü
TEKEL Sason Yaprak Tütün işl. Müdürlüğü
TEKEL Bitlis Yaprak Tütün işl. Müdürlüğü
TEKEL Bursa Yaprak Tütün işl. Müdürlüğü
TEKEL inegöl Yaprak Tütün işl. Müdürlüğü
TEKEL Hamdibey Yaprak Tütün işl. Müdürlüğü
TEKEL Denizli Yaprak Tütün işl. Müdürlüğü
TEKEL Acıpayam Yaprak Tütün işl. Müdürlüğü
TEKEL Güney Yaprak Tütün işl. Müdürlüğü
TEKEL Tavas Yaprak Tütün işl. Müdürlüğü
TEKEL Buldan Yaprak Tütün işl. Müdürlüğü
TEKEL Kale Yaprak Tütün işletme Müdürlüğü
TEKEL Diyarbakır Yaprak Tütün işl. Müdürlüğü
TEKEL Silvan Yaprak Tütün işl. Müdürlüğü
TEKEL Bismil Yaprak Tütün işl. Müdürlüğü
TEKEL Hatay Yaprak Tütün işl. Müdürlüğü
TEKEL iskenderun Yaprak Tütün işl. Müdürlüğü
TEKEL Yayladağ Yaprak Tütün işl. Müdürlüğü
TEKEL Altınözü Yaprak Tütün işl. Müdürlüğü
TEKEL istanbul Yaprak Tütün işl. Müdürlüğü
TEKEL izmir Yaprak Tütün işl. Müdürlüğü
TEKEL Cumaovası Yaprak Tütün işl. Müdürlüğü
TEKEL Kemalpaşa Yaprak Tütün işl. Müdürlüğü
TEKEL Tuzla Yaprak Tütün işl. Müdürlüğü
TEKEL Yazıbaşı Yaprak Tütün işl. Müdürlüğü
TEKEL Manisa Yaprak Tütün işl. Müdürlüğü
TEKEL Kula Yaprak Tütün işl. Müdürlüğü
TEKEL Salihli Yaprak Tütün işl. Müdürlüğü
TEKEL Sarıgöl Yaprak Tütün işl. Müdürlüğü
TEKEL Selendi Yaprak Tütün işl. Müdürlüğü
TEKEL Osmancalı Yaprak Tütün işl. Müdürlüğü
TEKEL Saruhanlı Yaprak Tütün işl. Müdürlüğü
TEKEL Muş Yaprak Tütün işl. Müdürlüğü
TEKEL Samsun Yaprak Tütün işl. Müdürlüğü
TEKEL Tokat Yaprak Tütün işl. Müdürlüğü
TEKEL Erbaa Yaprak Tütün işl. Müdürlüğü
TEKEL Gümüşhacıköy Yaprak Tütün işl. Müdürlüğü
TEKEL Taşova Yaprak Tütün işl. Müdürlüğü
TEKEL Diyarbakır Yaprak Tütün işl. Fab. Müdürlüğü
TEKEL Adana Pazarlama ve Dağıtım Başmüdürlüğü
TEKEL Afyon Pazarlama ve Dağıtım Başmüdürlüğü
TEKEL Ankara Pazarlama ve Dağıtım Başmüdürlüğü
TEKEL Antalya Pazarlama ve Dağıtım Başmüdürlüğü
TEKEL Aydın Pazarlama ve Dağıtım Başmüdürlüğü
TEKEL Balıkesir Pazarlama ve Dağıtım Başmüdürlüğü
TEKEL Bursa Pazarlama ve Dağıtım Başmüdürlüğü
TEKEL Çanakkale Pazarlama ve Dağıtım Başmüdürlüğü
TEKEL Çorum Pazarlama ve Dağıtım Başmüdürlüğü
TEKEL Denizli Pazarlama ve Dağıtım Başmüdürlüğü
TEKEL Diyarbakır Pazarlama ve Dağıtım Başmüdürlüğü
TEKEL Edirne Pazarlama ve Dağıtım Başmüdürlüğü
TEKEL Elazığ Pazarlama ve Dağıtım Başmüdürlüğü
TEKEL Erzurum Pazarlama ve Dağıtım Başmüdürlüğü
TEKEL Eskişehir Pazarlama ve Dağıtım Başmüdürlüğü
TEKEL Gaziantep Pazarlama ve Dağıtım Başmüdürlüğü
TEKEL Hatay Pazarlama ve Dağıtım Başmüdürlüğü
TEKEL istanbul Pazarlama ve Dağıtım Başmüdürlüğü
TEKEL izmir Pazarlama ve Dağıtım Başmüdürlüğü
TEKEL Kahramanmaraş Pazarlama ve Dağıtım Başmüdürlüğü
TEKEL Kars Pazarlama ve Dağıtım Başmüdürlüğü
TEKEL Kastamonu Pazarlama ve Dağıtım Başmüdürlüğü
TEKEL Kayseri Pazarlama ve Dağıtım Başmüdürlüğü
TEKEL Kocaeli Pazarlama ve Dağıtım Başmüdürlüğü
TEKEL Konya Pazarlama ve Dağıtım Başmüdürlüğü
TEKEL Kütahya Pazarlama ve Dağıtım Başmüdürlüğü
TEKEL Malatya Pazarlama ve Dağıtım Başmüdürlüğü
TEKEL Manisa Pazarlama ve Dağıtım Başmüdürlüğü
TEKEL Mersin Pazarlama ve Dağıtım Başmüdürlüğü
TEKEL Muğla Pazarlama ve Dağıtım Başmüdürlüğü
TEKEL Ordu Pazarlama ve Dağıtım Başmüdürlüğü
TEKEL Sakarya Pazarlama ve Dağıtım Başmüdürlüğü
TEKEL Samsun Pazarlama ve Dağıtım Başmüdürlüğü
TEKEL Sivas Pazarlama ve Dağıtım Başmüdürlüğü
TEKEL Tokat Pazarlama ve Dağıtım Başmüdürlüğü
TEKEL Trabzon Pazarlama ve Dağıtım Başmüdürlüğü
TEKEL Van Pazarlama ve Dağıtım Başmüdürlüğü
TEKEL Zonguldak Pazarlama ve Dağıtım Başmüdürlüğü
TEKEL Çamaltı Tuz işletmesi Müdürlüğü
TEKEL Ayvalık Tuz işletmesi Müdürlüğü
TEKEL AMBALAJ FABRiKASI MÜDÜRLÜĞÜ
Tümaş Türk Mühendislik Müşavirlik Ve Müteahhitlik A.Ş.
Bumas-Karaman Bulgur Sanayi Ve Ticaret A.Ş.
Beslen Makarna Gıda Sanayi Ve Ticaret A.Ş.
PETKiM’e ait Yarımca Sosyal Tesis Alanındaki Yarımca Köyü Tesisleri
Şeker fabrikaları;
Afyon Şeker Fabrikası
Ağrı Şeker Fabrikası
Alpulu Şeker Fabrikası
Ankara Şeker Fabrikası
Bor Şeker Fabrikası
Burdur Şeker Fabrikası
Çarşamba Şeker Fabrikası
Çorum Şeker Fabrikası
Elazığ Şeker Fabrikası
Elbistan Şeker Fabrikası
Ercincan Şeker Fabrikası
Erzurum Şeker Fabrikası
Eskişehir Şeker Fabrikası
Ilgın Şeker Fabrikası
Kars Şeker Fabrikası
Kastamonu Şeker Fabrikası
Kırşehir Şeker Fabrikası
Malatya Şeker Fabrikası
Muş Şeker Fabrikası
Susurluk Şeker Fabrikası
Turhal Şeker Fabrikası
Üşak Şeker Fabrikası
Yozgat Şeker Fabrikası
Afyon Makine Fabrikası
Ankara Makine Fabrikası
Erzincan Makine Fabrikası
Eskişehir Makine Fabrikası
Turhal Makine Fabrikası
Elektromekanik Aygıtlar Fabrikası
Afyon Tarım işletmesi
Sarımsaklı Tarım işletmesi
Tohum işleme Fabrikası – Ankara
---------------------------------------
AKP Hükümetinin planı; ‘Kamuyu bitireceğiz’
Kitap kaleme alındığında iktidarda buluna 2. AKP döneminin ilan edilen programı, Cumhuriyet ekonomisinin yıkılması ve eyalet sistemine geçişin programı. Program başarılı olursa ABD ve AB emperyalizminin istekleri, Dünya Bankası, OECD ve IMF’nin beklentileri yolunda daha ileri adımlar atılmış olacak. Kamu sektöründen geriye kalanların tasfiye edilmesi, yabancı tekellerin egemenliği ve eyalet sistemine giden yolların hazırlanması olan bu programın, Özelleştirme idaresi tarafından ilan edilenleri bile, tehlikenin boyutlarını anlamaya yetiyor. Özelleştirme idaresi Başkanı Metin Kilci, 2009 yılından sonra özelleştirilecek bir şey kalmamasını hedeflediklerini itiraf etti.
Telekom’daki yüzde 45 hissenin bir bölümünü de satıyoruz.
ÖiB Başkanı Metin Kilci, çoğunluk hisselerini özelleştirdikleri Türk Telekom’un yüzde 45 kamu hissesinin belli bir bölümü de satacaklarını açıkladı. Böylece Telekom’un tamamına yakını elden çıkarılmış olacak.
Otoyollar ve köprüler satılıyor
2008 de Edirne-istanbul- Ankara Otoyolu ve Pozantı-Tarsus- Mersin Otoyolu, çevre otoyolları, köprüler ve bağlantı yolları üzerindeki hizmet tesisleri ile bakım işletme ve ücret toplama merkezlerini satmayı planlıyor. AKP’nin satmayı planladığı diğer otoyolları şunlar;
Tarsus-Adana- Gaziantep Otoyolu, Toprakkale-iskenderu n Otoyolu, izmir-Çeşme Otoyolu, izmir-Aydın Otoyolu, Boğaziçi Köprüsü, Fatih Sultan Mehmet Köprüsü, Gaziantep-Şanlı urfa Otoyolu, izmir ve Ankara Çevre Otoyolu.
Karayolları Genel Müdürlüğü bu otoyollar, çevre otoyolları, köprüler, bağlantı yolları, tesisler, bakım işletme ve ücret toplama merkezlerinin bakım onarımına devam edecek, ama parayı şirketler alacak.
Şeker Fabrikaları ve Telekom satılıyor.
Unicredit tarafından istanbul’da düzenlenen Uluslararası Proje Finansmanı Toplantısında ÖiB Başkanı Metin Kilci, halen 25 Şeker Fabrikasından kamunun elinde olan 24 fabrikanın özelleştirilmesinin yakın bir zamanda kapsamlı bir şekilde başlayacağını açıklıyor.
Devletin elinde liman kalmıyor.
TCDD – Mersin Limanı 2007 yılında satılmıştı. izmir limanı 49 yıl süreyle yöntemiyle Global-Hutchison- Ege ihraacatçı Birlikleri Liman Hizmetleri ve Taşımacılık A.Ş. O.G.G. tarafından verilmişti. Derince Limanı, 36 yıl süre ile işletme hakkının verilmesi yöntemiyle Türkerler Ortak Girişim Grubu’na verildi. Önümüzdeki dönemde de, Bandırma, Samsun ve iskenderun Limanları da özelleştirilecek. Bu limanlarda elden çıkarılsa, Haydarpaşa ve Karaköy Limanları dışındaki bütün limanlar satılmış olacak.
Fosfat Tesisleri ve Sümer Halı;
AKP, Sümer Holdinge ait Mazıdağı Fosfat Tesislerinin 4 işletme ruhsatı ve 3 arama ruhsatı ile buluculuk haklarını, işletme ve arama sınırlarındaki arazileri ve bunların üzerindeki alt yapı tesisleri, yerüstü yapıları ve bütünleyici parçalarını, Sümer Halı ve Sümer Holding A.Ş’nin mülkiyetindeki Barit Öğütme Tesisi’ni satmak istiyor.
Yerli alıcılar yabancıların piyonu olarak ihaleye giriyor;
TEKEL’in alkollü içki birimi, Sümerbank ve Petrol Ofisi’nde olduğu gibi sözde yerli alıcılar, çok uygun koşullarda devlet desteğiyle aldıkları kuruluşları kısa süre sonra 2-3 katı fiyatına yabancılara sattılar.
Petrol Ofisi’ni 1,25 milyar dolara satın alan yerli konsorsiyum, kendine ait zarar eden şirketle birleştirdiği, bu durumun Devlet’in her yıl 150 milyon YTL vergi kaybına sebep olduğu ve sonuçta birikmiş KDV borçları ödenmeyen milli kuruluşu yabancılara 5 milyar dolara sattığı biliniyor.
Akarsular ve GAP satılıyor!
Akarsu ve göletlerin kullanım hakkı 49 yılllığına özel sektöre devredilecek. Enerji Bakanı Hilmi Güler, Kızılırmak’ı proje kapsamına almayı planladıklarını söylüyor. Fırat’ın sularının üzerindeki Atatürk ve Keban gibi barajlara giden sular da bu özelleştirme kapsamı içinde olacak. DSi’de yapılan ön çalışmalara göre, Fırat’ın 29 yıllık satış değerinin 950 milyon dolar, Dicle’nin 650 milyon dolar olacağı söyleniyor. Yani Fırat ve Dicle bir ‘fabrika’ gibi düşünülüyor”
Fransızlar, Türkiye’de Sabancı ile ortak olup Torosların suyunu Türklere satıyor! Danone’nin Türkiye’de dördü su ve ikisi sütlü ürünler olmak üzere 6 fabrikası var. Zaten Avrupa Birliği, Türkiye’den Fırat ve Dicle sularının uluslararası bir komisyon tarafından yönetilmesini istemişti. işte bu talebi, akarsuların özelleştirilmesi ile karşılayacaklar! Rahmi Koç da 1997 yılında Venizelos gemisinde düzenlenen toplantıda Boğazların yönetiminin uluslararası bir komisyona devredilmesi gerektiğini söylemişti.
15 Aralık 2004 tarihinde yayınlanan AB ilerleme Raporu’nda aynen şu ifadeler yeralıyor:
“Komşularıyla daha iyi ilişkiler kurması ve bölgesel istikrarın korunması için Türkiye’nin bölgedeki ülkelerin su gereksinmeleri konusunda hassas olmasını, özellikle Irak ve iran’da bulunan Aşağı Mezapotamya sulak alanlarına verilen suyun Atatürk Barajı’nın yapılmasından sonra belirgin şekilde azaldığı göz önünde tutularak, komşularıyla kuracağı çalışma grupları yoluyla, kaynakları Türkiye’de olan belli başlı nehirlerinin sularının eşit ve hakkaniyete uygun dağıtılmasının temini Türkiye’den istenir.”
+ alo? eyy abd, tetikçilerimize haber verdik, 2 gün sonra ankara'da bomba patlatıcaz, türkiye'de yaşayan canları bizim için çok kıymetli abd vatandaşlarını haberdar edin. onlara bir şey olsun istemem.
- valla ne diyeyim başkan, yahudi cesaret madalyasının hakkını veriyorsun!
+ eyy abd biz veririz. herkesin hakkını veririz, yandaşlarımıza ve çanak yalayıcılarımıza daha çok veririz. götümüzün kıl'ı olanlar var, ben başkan olmak istedim beni "tanrı" ilan ettiler.
- ehehe, ak koyun, kara koyun malı götürüyon, isviçre'de 8 ayrı hesabın var, şu kürtlerin devletini de artık kur!
+ yaw, telefonda dillendirme böyle hesap mesap eyyy abd, bizim bilal oğlana da söyledim, para işleri telefonda konuşulmazzz.
- e hadi bakalım, patlat bombayı da içimiz şenlensin, ben bir ara arayıp "kınarım" artık.
+ eyyy abd sen olmasan, biz bu partiyi kurup örgütlenemezdik
- helal sana. emirlerimizi bir bir yerine getiriyorsun, şimdiye kadar senin kadar sadık birini kullanmamıştık.
+ eyy abd, biz çok sadığız, biz BOB eş başkanıyız, biz ağayız, paşa'yız, şah'ız, mat'ız. biz padişah, biz muktediriz.
- iyi iyi, bir şey olursa haber ver, şu an ISID'i toparlamaya çalışıyoruz, daha kan'ı dökülecek çok müslüman var, sana da çok iş düşüyor.
+ eyyy abd biz her zaman yanındayız, ben başkan olana kadar patlamalar devam edecek, bu koyun sürüsü terörle yaşamaya alışmak zorunda. 400 vekil verin dedim, huzur olsun dedim, uğraştırdılar beni, her gün g.tlerinde bomba patlatıcam.
- ee suriye'yr giremedin hala?
+ fidan'a dedim, yolla 2 g.t kılı suriye'den bize füze atsınlar, dantelli kefenli koyunlarımı geride tutup, fakit fukaranın çocuğunu salıcam üzerlerine.
- geçen attırdın 2 füze kilis'e düştü ama hiç tepki yok?
+ bu gün 2 yarın 3 yavaş yavaş. sindire sindire, bana inanan büyük bir kitle var, rabbiyim ben onların, hepsi ağzımdan çıkacak söze bakıyorlar, sonra koro halinde hepsi aynı şeyi söylüyor. halledicez rahat ol. daha emevi camiin de namaz kılıcam.
+ bravo. hadi göreyim seni. biz gerektiği yerde kınarız. öptm.
Billboardlardaki resimlerine baktım; güya “kudretli” görünesin diye en çılgın bakışlı fotoğraflarını seçmişler. Kontrolsüz bir adrenalin ile geldiği yeri hazmedemeyişi harmanlayan deli bakışları.
Ne yapsan olmuyor.
Kültürsüzlüğün, görgüsüzlüğün, basitliğin, açlığın her şeyin önüne geçiyor. Sadece çalma, çırpmaya, vebal almaya işleyen kıt aklın bile durup durup sana “Saygı görmüyorsun, sende bir şeyler eksik” diye fısıldıyor. Bu fısıltıyı duydukça iyice kontrolden çıkıyorsun. “Bana saygı duyun, önümde eğilin. Eteklerimi öpün” diye tepiniyorsun ama olmuyor.
Olmuyor işte.
En yakınındakiler bile senin iflah olmaz kifayetsizliğine, insanlıktan çıkmış öfkene, Allah'a şirk koşma noktasına gelmiş kibrine dayanamıyorlar.
En uyanıklar ile kullanım tarihinin tamamen sona gelmesini bekleyenler kaldı sadece çevrende. Bir de bir delinin gölgesi ardında kirli oyunlarını yürütenler.
Boşsun, bomboşsun.
Bir genelev fedaisi kadar ruhsuz ve hoyratsın.
Kabadayılığın da hikâye, dobralığında yalan, “delikanlılığın” da naylon.
Hak, hakkaniyet, adalet, merhamet gibi kavramlar kapından bile geçmemiş.
Alım-satım ustalığından, ticari uyanıklıktan dem vurarak örtmeye çalışıyorsun bu büyük eksikliğin üzerini.
Sahi kimsin sen?
Hep aynı yerden servis edilen üç adet gençlik, çocukluk ve askerlik fotoğrafından başka neden görüntün yok senin?
Hangi okulları bitirdin, kimlerle aynı sıralarda oturdun?
ilkokul öğretmenin kim?
Neden bir kişi bile çıkıp seninle ilgili bir tek anısını anlatmıyor?
Seda Sayan'ın bile mahalle yıllarından bir fotoğraf çıkıp geliyor da, senin geçmişin neden bu kadar sis perdelerinin ardında gizli?
“Olmayan” biri misin yoksa sen? Hangi merkezlerde programlandı hastalıklı beynin?
Bütün değerlerden neden bu kadar yoksunsun; en kutsal kavramların içini boşaltmada nasıl bu kadar maharetlisin? Hurafe, iftira, şirret ve cehaletten beslenen dilin; hırstan ve doymamışlıktan ibaret kişiliğin, bir ağaç kovuğundan başka hiçbir şey olmayan fani bedeninle tarihin onurlu sayfalarında yer almaya soyunma cesaretini nereden buldun.
Duyduk ki şimdi de “padişahçılık” oynuyormuşsun. Şah oldun, sıra şahbaz olmaya geldi. Her mevki ve makamı tattın, geriye “padişahlık” kaldı öyle mi?
Senin montaj ürünü kimlik ve bedeninden kuşkusuz bir Fatih, bir Yavuz, bir Kanuni olmaz ama Deli ibrahim-Vahdettin karışımı bir kukla, pekâlâ olabilir. Seni bütün bu defolarınla sahnede tutanların işine fazlasıyla yarar böyle acınası bir bez bebek.
Esiyorsun, gürlüyorsun, tepiniyorsun.
Pazarcı gibi tiz çığlıklar atıyorsun.
Deli bakışlarını devire devire, boyun damarlarını şişire şişire höykürüyorsun.
iyi de sen ne istiyorsun?
Karun oldun. Çocukların ülkedeki simit tablalarından bile haraç alıyor, gudubet karın ipek kumaşlara, paha biçilmez mücevherlere büründü. Şakşakçıların ceylan derisi koltuklarda basen büyütüyor. Bu kadarı da olmaz ki diyen kim varsa işinden aşından ettin, zindanlara attın, ailelerini açlığa mahkûm ettin. Gencecik üniversite mezunları işsizlikten intihar ediyor. Doktorlar, öğretmenler, polisler, subaylar açlık sınırında yaşıyor; emekliler pazarlardan sebze artığı topluyor. Şehit katilleri Meclis'te suratımıza çemkiriyor. Sen hâlâ üstündeki pahalı elbiselerin, özel yapım som altın kol saatin, ipek kravatınla karşımıza geçip kusuyorsun da kusuyorsun.
Kime bu kinin?
Nereye doğru gittiğini bir gün olsun düşündün mü? Olmayan vicdanınla bir gün olsun kendine “Acaba biraz ileri mi gidiyorum” diye sordun mu?
itikadın da yalan biliyoruz.
Ama bir gün olsun “Ya hesap günü varsa” diye endişelendiğin oldu mu?
Evet var.
Hesap günü var.
Ve sanki bu saldırganlığın, bu doymazlığın, tamah etmez azmışlığın, O hesap gününü biraz daha yaklaştırıyor. Artık Allah’ın gözüne batıyorsun birader!
Fazla parazit yapıyorsun, ortalığı hacminden fazla kirletiyorsun. Elde ettiklerinle şükür etmeyi, biraz da başkalarını düşünmeyi başaramadın. Böyle bir kapasiten yok çünkü.
Dünyaya yemeye, içmeye, dışkılamaya, kin ve nefret aşılamaya gelmişlerdensin. Üste bir de kibir yapıyorsun, işte bu hiç çekilmiyor...
Senin sonunu da bu yamyam kibrin getirecek…
Konu uzun. Lakin okuma fukarası bir toplum olduğumuz için elimden geldikçe kısa tutmaya çalışacağım. Umarım sizi sıkmam. şu an'da okumak için vakti olmayan arkadaşlar, daha sonra vakit bulduklarında okuyabilirler. önemli bir konu.
Genel anlamıyla ŞEFAAT birilerinin aracılığı ile Cennete gitme beklentisi olarak anlamlandırılır. Kısaca torpille cennete gitme de diyebilirsiniz. Maşallah kavramların içini boşaltma ve kendi fantezimize göre anlamlandırmada üzerimize yoktur. Ancak Allah'ın ayetlerine bile aynı muameleyi yapıyor olmamızı bir Müslüman olarak anlamıyor ya da anlamlandıramıyorum.
Maalesef yurdum insanı ve dahi bilumum Müslümanların kahir ekseriyeti herhangi bir şeyh-şıh ya da velî olarak nitelenen kişiler aracılığı veya onun himmetiyle Cennete gidileceği beklentisindedir. Bu nedenle onların paçasına sarılıp el-etek öper ve himmet dilenirler. Oysa kendisi himmete muhtaç dede gayri başkasına nasıl himmet ede.
Baştan belirteyim ki, söz konusu beklenti tamamen içi boş bir hayal ve bütünüyle vahye aykırıdır. Ancak söz konusu istismar olunca gerisi teferruat kalıyor ve ne yazık ki ümmetin kahir ekseriyeti bu bela nedeniyle asırlardır adeta akıl tutulması yaşamakta.
Şu çok açık ve net ki, birileri vasıtasıyla asla cennete gidilmez. Bu beklenti tam bir kepazelik ve hayal. Bu iddia düpedüz Allah'ın ayetlerine meydan okuma ve apaçık şirktir. Kur'an Zilzal suresinde "Kim zerre kadar iyilik yaparsa karşılığını, kim de zerre kadar kötülük yaparsa karşılığını göreceğini" söyler. Diğer bir deyişle her birey yapıp ettiklerinin karşılığına göre hesaba çekilir ve ödüllendirilir. Kısaca Kur'an yağma yok diyor, benden söylemesi. Bir başkası, Allah adına birilerinin günahını silemez veya onu hak etmediği cennete sokamaz, zerre miktarı da şefaat edemez, bu böyle biline.
Sadece üç ayet hatırlatayım:
Onlara de ki, "Ben ilk peygamber değilim. ileride beni ve sizi nelerin beklediğini de bilmiyorum. Ben sadece bana vahyedilene uymaktayım ve bana vahyedildiği gibi uyarmaktayım. (Ahkaf 46/9).
O müşriklere de ki, "Ben size Allah'ın nimet ve lütuf hazinelerine sahibim demiyorum. ileride ne olup biteceğini de bilmiyorum. Melek olduğumu da iddia etmiyorum. Ben sadece bana vahyedilen emirler uyarınca hareket ediyorum. (En'am 6/50).
O müşriklere de ki, "Allah dilemedikçe ne kendim için faydalı bir şeyi elde edebilir ne de başıma gelecek bir dert veya belayı önleyebilirim. Şayet ben gaybı bilmiş olsaydım, kendi hayrıma olacak, beni garanti altına alacak ne varsa temin ederdim. O zaman hiçbir sıkıntı da çekmezdim. Ne var ki, ben böyle bir yeteneğe sahip değilim. Ben sadece uyarmak ve müjdelemekle görevli elçiyim." (A'raf 7/188).
Ayetler özet olarak Allah'ın Elçisi olduğu halde Peygamberimiz'in bile kendisine ne yapılacağını ve ileride ne ile karşılaşacağını bilmediğini anlatmakta. Zavallı din(i)darlara göre ise cennet garantili şeyh torpille cennete mürit götürüyor. Hakikaten şaka gibi.
Rivayetlerde yer aldığına göre kızı Fatıma'ya "Evladım, Baban Peygamber olsa da bana güvenme." Anadolu tabiriyle söylersek "Kendi göbeğini kendin kes" mesajı vermiştir. ilginçtir bizim dindar kafası bir taraftan bu rivayeti ballandıra ballandıra anlatır, sonra da gider kendisine bile beş paralık faydası dokunmayan kıl yumağı şeyhlerin-şıhların şirk batağına batmış dizleri dibinde oturur, el-etek öperek Cennete götürülmeyi bekler. Hiç uzatmayayım Vallahi şirktir. Üstelik hem vahye hem de Resulüllah'a en büyük ihanettir. Hatırlatayım Kur'an Yusuf suresinde "O iman edenlerin çoğunluğu şirk koşarak iman ederler" (Yusuf 12/106) uyarısını yapar. Dolayısıyla kimse bu dünyada cennet garantili değil, olamaz da.
Unutmayın müşrikler de Allah'a inanıyorlardı. Ancak tapındıkları putların kendilerine Allah katında şefaat edeceklerine inanıyordu. Kur'an onların bu durumunu şiddetle eleştirir ve şu ihtarı yapar: "Allah'ın dışında şefaatçiler ediniyorlardı. Öyle mi? Sen onlara de ki, "Şefaatçi zannettiğiniz o putlar hiçbir şeye sahip olamadıkları ve hiçbir şeye akıl erdiremedikleri halde şefaatçi olacaklar, öyle mi?" (Zümer 39/43).
"Şefaat sadece Allah'a aittir…" (Zümer 39/44). Yine aynı surede "Sen hiç ateşte olanı kurtarabilir misin?" (Zümer 39/19) ihtarı yer almaktadır.
Gelelim diğer ayetlere.
Bakara suresinde şefaatle ilgili şu uyarı yer alır: "Öyle bir günden sakının ki, o gün kimse başkası adına bir şey ödeyemez. Kimsenin şefaati kabul edilemez, kimseden fidye alınmaz ve onlara yardım da edilmez" (Bakara 2/48). Yargılama yapılmadan ve hesap günü gelip-çatmadan bireyin hesaba çekilmeyeceğini ve dahi bu âyete göre de o gün kimsenin kimseye şefaat edemeyeceğini dikkate alırsak neyin şefaatinden söz edebiliriz?
Şefaat konusunda en çok istismar edilen ayet şüphesiz birçoğumuzun okuduğu-bildiği Bakara suresinin 255. ayetidir. ayetin bağlamı şöyle: "… menzellezi yeşfe'u indehu illa bi-iznihi/izni olmaksızın O'nun katıda şefaat etmek kimin haddine" (Bakara 2/255).
ayetin bağlamı son derece açık ve net. "Allah'tan başkası, kim oluyor da üstelik onun izni olmaksızın şefaat edebilir?" diye ihtardan bahsedilmekte. Bağlam ve muhteva son derece açıkken bu ayetin birilerinin fantezisine kurban edilmesi inanılır gibi değil. Zira mezkur ayete şu muhtevada mana verilir: "Allah katında kimse şefaat edemez, ancak Allah'ın izin verdikleri müstesna." Bize göre bu mana düpedüz ayetin anlamını amuda kaldırmaktan başka bir şey değildir.
Unutmayın Allah'ın ayetleri birilerinin fantezilerine malzeme yapılacak kadar ucuz değil. Dolayısıyla izin ve rızadan bahseden şefaatin bağlamı bu. Yani "üstelik Allah'ın izni olmadan kim Allah adına şefaat edebilir?" uyarısı söz konusu.
Meleklerin şefaati meselesi
Necm suresinde şu açıklama yer alır: "Göklerde nice melekler var ki, onların şefaatleri hiçbir şey gidermez. Bir işe yaramaz. Ancak Allah'ın izin vermesi halinde dilediği-razı olduğu kimselere şefaatleri işe yarayabilir." (Necm 53/26).
Bu ayetten hareketle Meleklere şefaat izni verileceği/verildiği yorumu yapılabilir. Ancak Enbiya suresindeki ayet bu konuya şu açıklamayı getirtir:
"Melekler Allah'ın izni olmadan hiçbir şey söyleyemez. Onlar her işlerini Allah'ın emri doğrultusunda yapar. Allah onların yaptıkları ve yapacaklarını bilir. Onlar Allah'ın hoşnut olduğu kimselerden başkasına şefaat edemezler… (Enbiya 21/27-29).
Birincisi, Allah'ın dilediği ve razı olacağı insanlara izinden sonra meleklerin şefaat edebileceklerine işaret söz konusu. ikincisi, bu şefaat beleşten cennete götürülme anlamına gelmez. Aksi halde Zilzal suresinde işaret edilen "Kim zerre kadar iyilik yaparsa karşılığını, kim de zerre kadar kötülük yaparsa karşılığını görecek" ayetinin bir anlamı kalmaz.
Bir başka husus, asıl sorulması gereken soru şu: Acaba Allah'ın dilediği ve razı olduğu insanın şefaate ne ihtiyacı olur? Böyle bir şefaat olsa olsa Allah'ın rızasını kazanmış olan insanlarla beraber olma imkanı elde etme anlamında olabilir. Bir nevi derece artırma. Kısaca cehenneme gidecek günahkar birisini cennete götürme veya beleşten cennete gitme anlamında değildir. Nitekim Nisa suresinde tam da bu manayı içeren bir ayet var ve şu açıklama yer alır:
"Allah ve Elçisine itaat edenler bilsinler ki, onlar ahirette Allah'ın kendilerine nimet verdiği ve peygamberler, sıddıkler ve şehitler ve iyi kimselerle beraber olacaklar. Ne güzel arkadaştır onlar." (Nisa 4/69).
Şura suresinde yine meleklerin şefaati ve yardımıyla ilgili şu açıklamalar yer alır: "(insanların şirk ve isyanı yüzünden) Gökler neredeyse üzerlerine çatlayıverecek. Melekler bir taraftan Rablerini övüp yücelterek tesbih etmekte bir taraftan da yeryüzündekiler için bağışlanma dilemekteler. O Allah ğafur (çok bağışlayan) ve rahim/rahman (kullarına karşı çok şefkatli ve merhametli)dir." (Şura 42/5).
Zuhruf suresinde yer alan şu ayet, meleklerin şefaati konusunda daha açıklayıcı ve belirleyici muhtevadadır: "Oysa Allah'ı bırakıp da tapındıkları varlıklar (melekler) kimseye asla şefaat edemez. Onlar ancak bilerek hakka tanıklık edenlere şefaat ederler." (Zuhruf 43/86).
Malum olduğu üzere Araplar meleklere inanıyordu. Onların gökte olduklarını, haddizatında Allah'ın da göklerde ve öteler ötesinde/arş-ı a'la'da olduğuna inanıyorlardı. Kimisi melekleri Allah'ın kızları olarak nitelerdi. Bazıları gök cisimlerine iman eder ve onlar vasıtasıyla kurtulacağını sanıyordu. Meleklerin de kendilerine şefaat edeceğine inananlar vardı. Mezkur ayet bir anlamda muhatabın zihnindeki algıya yönelik açıklama içerir.
Mümin (Ğafir) suresinde ise meleklerin şefaatine dair şu dikkat çekici açıklama yapılır:
"Arş'ı taşıyan ve arşın etrafında bulunan melekler Rablerini överek tesbih eder, O'nu yüceltirler. O'na tam manasıyla iman ederek şöyle dua eder ve bağışlanma dilerler: Ey Rabbimiz! Rahmetin, sevgin, şefkatin ve ilminle her şeyi kuşatansın. Öyle ise tevbe eden senin yolundan gidenleri bağışla ve onları yakıcı azaptan koru." (Mümin 40/7). Sadece şu soruyu soralım: Şayet melekler şefaat edebiliyor ise, ne diye Allah'tan mağfiret diliyorlar. Kim Allah'tan daha merhametli olabilir?
Son olarak birilerinden şefaat bekleyenlere Kur'an'ın şu cevabı verdiğini de hatırlatalım: "Allah onların dualarını kabul buyurdu ve şu karşılığı verdi: Ben kadın-erken sizden iyi işler yapan hiç kimsenin emeğini boşa çıkarmayacağım…" Ali imran 3/195.
imdi, bizler iyi işler yaptık da Allah kabul mü etmedi. Ya da dizinin dibine çöküp el-etek öptüğünüz zavallı şeyhleriniz Allah'tan çok daha mı merhametli. Hani Allah'ın rahman-rahim sıfatlarına inanıyorduk? Böylesi bir sersefil Müslüman olabilir mi?
Allah'ın rahman ve rahim sıfatlarını unutup, af buyurun idrarını bile tutmaktan aciz şeytanın kıllı temsilcileri olan zavallılarından şefaat bekleyenler, siz cenneti ahır mı sandınız? Unutmayın oraya kaliteli dindarlar girecek. Allah'a şirk koşan ve de iman ettiğini sanan zavallılar, daha ne zamana kadar şirkte ısrar edeceksiniz ve ed-Din'in size açtığı özgürlük alanını kullanıp düşünebilme yeteneğinizi geliştireceksiniz?
Kısa tutmaya çalışırken biraz uzun oldu, bağışlayın. Kalbi muhabbetlerimle…
-herhangi bir olay sonucunda ülkeden "siktir olmak" gayesinde olanlar;
-emri altındaki askere "it muamelesi" çeken komutanlar;
-inanç konusunda kendisinden başka adam tanımayan, adam kayıran diyanet-tarikatlar-cemaatler;
-ölüm "sol"dan gelmedikçe anıramayan solcular;
-klavye fatihi, fatih sultan mehmet'in torunları;
-"ay yavruma bir şey olmasın!" diye diye evlatlarını pısırık yetiştiren ana-babalar;
-bir kitap sayfası çevirmeden aristo olan üniversite öğrencileri-mezunları,
-"ümmet" birbirini boğazlarken aptal videolar çeken nurcular;
-takım elbise ütüsü dışında sorunu olmayan memurlar;
-müfredat dışına çıkamayan öğretmenler
kısacası "isyan" etmeyen bizler. hepimiz suçluyuz. yönetim? muhalefet? talep ne ettik Allah aşkına? kpss'den başka, araba sigortasından başka? insanca ne istedik? insan olarak, insanlar için ne istedik? yine de güzel günlere inşallah. itlere karşı susmadığımız, insanlara insan olabildiğimiz günlere.
Bak anla diye Bilal'e anlatır gibi anlatıyorum. Elini kolunu sallaya sallaya Genelkurmay'ın önünde bomba patlacak kadar ülke aciz duruma düşmüşken, sen hala Rusya'ya posta koymaya kalkarsan, değil Genelkurmay'ın önünde, kıçında patlatırlar o bombayı sen de böyle trene bakan öküz modunda olan biteni anlamaya çalışırsın. Neyse demem o ki; MiT denilen teşkilatı kapatın boşuna para harcanmasın, ona harcayacağınız parayı Diyanet'e aktarın. Belki onlar bi kaç fetva ile bu işi de halleder.
Wikileaks : Tayyip Erdoğan’ın isviçre’de 8 hesabı var
WikiLeaks internet sitesi, ABD’nin karşı çıkmasına rağmen yeni belgeleri Le Monde, El Pais, Der Spiegel, Guardian ve ilk öncü olarak New York Times’da yayınladı.
MUHALEFET SESSiZ
Türkiye’de büyük yankı uyandıran bu açıklamalarla ilgili muhalefetten henüz ses çıkmadı.. AKP’li bakanlar ve Erdoğan hakkında ciddi iddialar muhalefet için argüman olabilecek nitelikte.. Ancak gece geç saatlerden bu yana gündemi meşgul eden iddialarla ilgili ne Chp ne de Mhp’den bir açıklama gelmedi..
Wikileaks‘in yayınladığı belgeler arasında Erdoğan’ın isviçre’de 8 hesabı olduğu iddia edildi.
YOLSUZLUK BELGELERi
Belgelerin içinde ABD’nin eski Ankara Büyükelçisi Eric Edelman’ın AKP hükümetindeki yolsuzluk iddialarına dair geçtiği gizli belgeler de bulunuyor. Ankara’dan 30 Aralık 2004 tarihinde geçilen belgenin 21. maddesinde Erdoğan’ın isviçre Bankası’nda 8 ayrı hesabı olduğu iddia ediliyor.
CiDDi YOLSUZLUKLAR VAR
21. maddede şu ifadeler yer alıyor:
“AKP iktidara yolsuzlukların kökünü kazıyacağını söyleyerek geldi. Halbuki AKP’lilerin bize anlattığına göre, partinin ulusal, bölgesel ve yerel seviyesinde ve bakanların aile üyeleri arasında çıkar çatışmaları ve ciddi yolsuzluklar var.
ERDOĞAN’IN 8 BANKA HESABI
iki ayrı kaynaktan edindiğimiz bilgiye göre, Erdoğan’ın isviçre bankalarında sekiz ayrı hesabı var. Erdoğan’ın varlığının oğlunun düğününde gelen hediyeler ve dört çocuğunun okul masraflarını karşılıksız ödeyen Türk işadamından kaynaklandığını söylemesi ise çok yüzeysel”
150 sene önce değil, sadece 1.5 sene önce, temmuz 2014… Suriye’den Türkiye’ye geçmeye çalışan silahlı grup, jandarmaya denk geldi, çatışma çıktı, üç askerimiz şehit oldu. Genelkurmay açıklama yaptı, “çatışmada en az altı PYD/PKK mensubu terörist öldürüldü” dedi.
Böylece… PYD’nin PKK’dan farklı olmadığını, farklı isimle aynı örgüt olduklarını kayda geçirdi.
Asrın liderimiz bayram namazındaydı, camiden çıkarken mikrofon uzattılar. “PKK’nın şehit ettiği üç askerimiz hakkında ne diyorsunuz?” diye sordular. “PKK mı, PYD mi, orada bir yanlışınız var, benim bildiğim PYD diye açıklandı” cevabını verdi.
Tuhaf bi durumdu.
Genelkurmay “PYD/PKK terörist” diyordu. Asrın liderimiz ise, hem PKK’ya toz kondurmuyor, hem PYD’ye terörist demiyor, hem de ikisinin farklı örgütler olduğuna dikkat çekiyordu.
Çünkü… Cumhurbaşkanlığı seçiminin eli kulağındaydı, imralı-Kandil pazarlıkları tam gaz devam ediyordu, açılım oylarına ihtiyaç vardı, terörist merörist diyerek kimseyi üzmemek gerekiyordu.
Seçim yapıldı, asrın liderimiz cumhurbaşkanı oldu. Bismillah ilk iş… Meclis’ten Suriye tezkeresi çıkarıldı. Herkes Suriye’ye gireceğimizi zannetti. Halbuki kazın ayağı öyle değildi. Bu tezkere “yabancı silahlı askerlerin Türkiye’de bulunmasına” izin veriyordu. Amacı buydu.
Tezkere çıkarıldı.
Şak…
Obama telefon etti.
Şak…
Peşmergeye koridor açıldı.
Asrın liderimiz ne dedi biliyor musunuz? “Sayın Obama’yla telefonda görüştük, koridor açılmasını, peşmergelerin Türkiye üzerinden Kobani’ye geçmesini sayın Obama’ya zaten ben teklif ettim” dedi.
Yalaka Türk basını “işte dünya lideri” manşetleri atarken, Amerikan basını gülmekten yerlere yatıyordu. The New York Times gazetesi, asrın liderimizi karikatürize etti, semazen kıyafetiyle çizdi, asrın liderimiz devamlı dönüyor, döne döne ilerlemeye çalışıyordu.
29 Ekim 2014…
Cumhuriyet bayramı, akp hükümeti sayesinde, tarihimizde ilk kez Kürdistan bayramı olarak kutlandı. Peşmerge silahlı kuvvetleri, takvimde başka gün yokmuş gibi, inadına, tam 29 Ekim’de Türkiye’den resmi geçit yaptı.
Akp’den önce Türkiye Cumhuriyeti’nin verdiği pasaportla seyahat edebilen Barzani, şimdi topuyla tüfeğiyle Türk topraklarındaydı.
Erbil’den yola çıkan ağır silahlı peşmerge konvoyu Habur sınır kapımızdan girdi, Silopi, Cizre, Nusaybin, Kızıltepe, Suruç güzergahını katedip, Mürşitpınar sınır kapımızdan Suriye’ye, Kobani’ye geçti.
Bir bölümü de uçakla geldi. Şanlıurfa GAP Havalimanı’na indiler, karayoluyla gelenlere katıldılar. Karadan havadan… Resmen şov yapıyorlardı. Aramızda deniz olsa, denizden de gireceklerdi.
Türkiye topraklarında Kürdistan bayraklarıyla, alkışlarla karşılandılar. Kurbanlar kesildi. Yüzlerce otomobil, konvoya eşlik etti. Kornalar çalınıyor, havayi fişekler fırlatılıyor, halaylar çekiliyordu.
Bazı peşmergelerin üniformasında ABD bayrağı vardı. Karşılayanlar “biji serok Obama” sloganları attı.
Türk silahlı kuvvetleri ayak altında dolaşmamak, kobanicileri rencide etmemek için kışlalarına saklanmıştı. Özel harekat polisleri, kobaniciler rahatsız olmasın diye karakollarına saklanmıştı. Milli istihbarat teşkilatı teşrifatçı olmuştu, eskortluk yapıyordu. Hazindi.
Karada vaziyet buyken, havada vaziyet nasıldı? Kürdistan silahlı kuvvetlerini, Türkiye’nin bayrak taşıyıcısı, Türk Hava Yolları taşıdı. THY uçakları Şanlıurfa-Erbil arasında “özel uçak” hizmeti verdi.
PYD’ye yardım etmek üzere, katyuşa füzeleri, doçka uçaksavarları, havan toplarıyla güle oynaya Kobani’ye giden peşmerge konvoyu, Mardin-Urfa yolunda acıktı, bir benzin istasyonunun dinlenme tesislerinde mola verdiler. Lahmacun yediler. 979 lira hesap geldi. E para ödeyecek değillerdi herhalde… Şanlıurfa Valiliği ödedi. Elden nakit, tiko para ödendi. Faturası, Yatırım izleme Koordinasyon Başkanlığı’na kesildi.
Türkiye Cumhuriyeti’nin onuruyla oynanırken, devletin haysiyeti ayaklar altına alınırken… Ahmet Kiziroğlu ne diyordu? “Türk ve Kürt kardeşler Şam’ın özgürlüğü için çalışacaklar, Kobani’ye selam ediyorum, Kobani’deki kardeşlerimin alnından öpüyorum” diyordu.
Şimdi ne diyorlar?
PYD terör örgütüdür.
Kobanidekiler teröristtir.
Eyyy ABD, bizimle mi ortaksın, terörist PYD’yle mi ortaksın filan.
Boşuna dememiş atalarımız…
yediğin hurmalar
yedirdiğin lahmacunlar
gün gelir malum yerini tırmalar!
Buyrun işte faturası…
PYD’nin bu coğrafyada aktör olması için elinden geleni yapacaksın, Kobani’nin anahtarlarını kendi ellerinle PYD’ye teslim edeceksin, Kürdistan silahlı kuvvetlerine yolgeçen hanı olmak için tezkere çıkaracaksın, Kobanidekileri alnından öpeceksin, PYD’ye yardıma gidenlerin yediği lahmacunun parasını bile bu millete ödeteceksin… Sonra dönüp aynı millete “benim hiç günahım yok, hepsi ABD’nin başının altından çıkıyor” diyeceksin öyle mi?
Bak açık söyleyeyim.
Kimse hatırlamıyordur, yaptıklarım çoktan unutulmuştur, nasıl olsa yediririm sanıyorsun ama…
Lahmacun olsan, yenmezsin!
2011, Suriyeliler gelmeye başladı… Asrın liderimiz, “kardeşlerimizi bağrımıza basacağız” dedi, Tevbe Suresi’nin “üzülme Allah bizimledir” mealindeki “la tahzen innallahe meana” ayetini okudu.
*
2012 başı, Suriyeliler 100 bin sınırını aştı, harcanan para şimdilik 300 milyon dolar… Asrın liderimiz mecliste konuştu, “bize sığınan kardeşlerimize kapılarımızı kapatıp, Suriye’de ölün mü diyeceğiz, milletimizin yüzüne nasıl bakarız, kardeşlerimize kucak açmamızın şanı şerefi, torunlarımıza miras olarak kalacaktır” dedi.
*
2012 ortaları, 350 bin Suriyeli içerde, harcanan para 1 milyar dolar civarında… Asrın liderimiz “kardeşlerimiz elbette gelecek, imanımız bize bunu gerektiriyor, inancımızın gereğini yapmaya mecburuz, ne diyor Akif, imandır o cevher ki, ilahi ne büyüktür, imansız olan paslı yürek, sinede yüktür, biz işte buyuz” dedi.
*
2012 sonu, Suriyeli sayısı 500 bin oldu, harcanan para 1.5 milyar doları buldu… Asrın liderimiz “ne diyorlar, Suriyeli kardeşlerimizi geri göndermekten, kapı dışarı etmekten söz ediyorlar, zalim bunlar zalim, biz burada olduğumuz sürece kimse gönderemez” dedi.
*
2013 başı, 750 bin Suriyeli geldi, harcanan para 2 milyar dolara ulaştı… Asrın liderimiz tarih dersi verdi, “15’inci yüzyılda Endülüs’ten kovulan musevilere kucak açıldı, Batılının yapmadığını biz yaptık, bizim ecdadımız kapısını açmış, sofrasındaki ekmeği paylaşmış, 1849’da Osmanlı’ya sığınan bin kadar mülteci geri istendiğinde, Osmanlı elçisi Rus çarına ‘iade etmeyiz, sultanımızın şerefi söz konusudur’ demiştir, biz işte böyle ecdadın torunlarıyız” dedi.
*
2013 ortaları, Suriyeli sayısı 1 milyona dayandı, harcanan para 2.5 milyar dolara yaklaştı… Asrın liderimiz “alan el durumundaki Türkiye’yi, hamdolsun, veren el konumuna yükselttik, bizim petrol kuyularımız yok ama, Anadolu büyüklüğünde vicdanımız var” dedi.
*
2013 sonu, 1 milyon 200 bin Suriyeli girdi, harcanan para 3 milyar dolar oldu… Asrın liderimiz “dünya küre olarak var ama, merhamet olarak yok, bizler merhamet medeniyetinin mensuplarıyız, komşusu açken tok yatmayan, yetim başı okşayan, fukaranın derdiyle hemhal olmayı ibadet gören bir medeniyetin mensuplarıyız” dedi.
*
2014 başı, Suriyeli sayısı 1 milyon 500 bin oldu, harcanan para 4 milyar dolara yaklaştı… Asrın liderimiz “kapılarımızı açtık diye ülkeye ihanet ettiğimizi söylüyorlar, kalbinden şefkat duyguları alınmış insan, ceset gibidir, biz asla öyle olmayacağız, ne pahasına olursa olsun bu kardeşlerimizin yanında olmaya devam edeceğiz” dedi.
*
2014 ortaları, 1 milyon 800 bin Suriyeli içerde, harcanan para 4.5 milyar doları buldu… Asrın liderimiz, Suriyeli küçük kızın vasiyet mektubunu sesi titreyerek okudu, “ey ölüm meleği, acele et ki, cennette yemek yiyeyim diyor, bu feryada, eğer nasır bağlamamışsa hangi vicdan dayanır, bir yavru bunu söyleyebilecek şuura, idrake sahip, bunlara gözümüzü mü kapatalım” dedi, gözleri doldu.
*
2014 sonu, Suriyeli sayısı 2 milyona yaklaştı, harcanan para 5 milyar dolara ulaştı… Asrın liderimiz “at denize, balık bilmezse Halik bilir dedik, siz bakmayın kardeşlerimizi misafir etmemize ‘ihanet’ diyenlere, onlar ensar ne demektir, muhacir ne demektir, bilmezler, kimsesizlerin kimi olmak bizim için şereftir” dedi.
*
2015 başı, 2 milyon 200 bin Suriyeli girdi, harcanan para 6 milyar doları geçti… Asrın liderimiz yavaş yavaş sinyal vermeye başladı, “kardeşlerimize kucak açtık ama, bu kalıcı bir durum değil, yakında şehirlerine, köylerine, evlerine geri dönecekler elbette” dedi.
*
2015 ortaları, 2 milyon 500 bin Suriyelimiz oldu, harcanan para 7.5 milyar doları aştı… Asrın liderimiz ince ince viraj aldı, “artık kardeşlerimizin kendi ülkelerine dönme beklentisi içindeyiz” dedi.
*
2015 sonu, Suriyeli sayısı 2 milyon 750 bin oldu, harcanan para 9 milyar dolara yaklaştı… Asrın liderimiz, El Cezire televizyonuna konuştu, sinirlenmişti, kardeşlerimize ilk defa “bunlar” dedi, “bunların güvenliğini sağlama alalım, kendi topraklarında iskan edelim, bunları daha nereye kadar besleyeceğiz” dedi.
*
2016 başı, harcanan para 10 milyar doları aştı, 3 milyondan fazla Suriyeli içerde, Halep’ten 300 bin daha geliyor… Asrın liderimiz yumruğunu kürsüye vura vura konuştu, “bizim alnımızda enayi yazmıyor, kusura bakmayın, ayıptır ayıp, otobüsler uçaklar boşuna durmuyor herhalde, bindirir göndeririz, hadi güle güle deriz” dedi.
*
Anadolu büyüklüğündeki vicdan’dan, ufak ufak, enayi miyiz’e geldik.
*
100 bin Suriyeli daha gelirse, korkarım ki şöyle diyebilir…
Hepsini siktiredicez!
Fetullah devlet içine sızıyor dedik;
Buna kargalar bile güler dediler.
Kpss soruları çalındı dedik ;
"Öyle bir saçmalık olabilir mi? iftira!" dediler şimdi kandırıldık çalınmış diyorlar.
Ergenekon diyerek yetişmiş tüm paşaları ceza evine attılar.
Askere zulüm ediyorsunuz bu bir komplo dedik ; "Ben bu davanın savcısıyım" dediler.
Siz bu davanın savcısıysaniz biz de avukatıyız dedik.. Şimdi ergenokon'la kandırıldık cemaat yaptı diyorlar.
Özel yetkili mahkeme mi olur dedik dinlemediler şimdi o mahkemeleri kapatıp kandırıldık, hata yaptık diyorlar.
Pkk ile çözüm süreci diyerek masaya oturdular uyuyorsunuz PKK silahlaniyor güçleniyor dedik ;
"Siz vatan hainisiniz" dediler şimdi çözüm süreci buz dolabında pkk bizi kandırdı diyorlar...
YPG terör örgütüdür PKK nın Suriye uzantısıdır dedik;
"olur mu öyle şey PKK ayrı YPG ayrı karıştırmayın" dediler, Ankarada YPG lideri terörist Salih Müslim'ın ayaklarına kırmızı halı serdiler...
ŞiMDi kandırıldık ypg aslında pkk ile aynıymış "EY ABD SEN BiZiMLE MiSiN YPG iLE Mi?" Diye soruyorlar..
Biz ne söylesek 3 yıl 5 yıl sonrası kandırıldık diyerek aynısını söylüyorlar. 15 yılda yapılan hatalarınız 15 milyonu geçti, yapılan her hatanın faturası bu millete kesiliyor. Devlet yönetirken yaptığınız hataların hiçbirini kendi özel ticaret hayatınızda hiç yapmıyorsunuz, hepiniz memur olmanıza karşı holding sahibi gibi trilyoner oldunuz.! Şimdi diyoruz ki Başkanlık sistemi Ulus Devletin intiharıdır, Türkiye Topraklarının parçalanması için atılacak en büyük felakettir. Ve Hele ki BAŞKANLIK SiSTEMi için ülkeyi savaşa sürüklemek intihar üstüne intihar demektir.
Bu yazıya nasıl başlayacağımı bilemiyorum. bunun nedeni, Allah'a resuluna savaş açmış akıl fukaralarına söylenecek kamyon yükü ile söz olmasından dolayıdır. yaşadıkları hayatta yemedikleri halt, işlemedikleri cürüm kalmayan ahlaksız yobaz sürüsü kendi şeytanlıklarına ne yazık ki hem allah'ı, hem allah'ın saf ve sade din'ini hem de allah resulunu alet etmişlerdir ve etmektedirler. yedikleri tüm halt'ı arındırmak adına "şefaat" üreten yobaz sürüleri, haddi daha fazla aşarak, allah resulunden sonra, şeytanın kucağında hoplattığı kendi şeyhlerini, sözde alimlerini, gavslarını şefaat makamı olarak görmüşlerdir. din tüccarı cübbeli hoca'nın cezaevi çıkışında "demedim mi gavs beni kurtaracak" sözü hala bir irin olarak gözümün önünde durmaktadır.
ne yazık ki bu ebleh sürüsü, saf ve din'i öğrenmek isteyen insanları, allah'ı tanımak isteyen insanları kendi tuzaklarına düşürüp, kendileri rab olma görevini üstlenmişlerdir. bu dünya hayatında kendilerine verilen aklı kullanmayan insanlar, ağlarına düştükleri ve şefaat dilendikleri bu şeytan yalakçılarından hesap günü şikayetçi olacaklardır;
"(Allah'a koştukları) ortaklarından kendilerine hiçbir şefaatçı çıkmayacaktır. Zaten onlar, ortaklarını da inkar edeceklerdir." (rum/13)
Allah resulunu bir günah çıkarma kabini olarak kullanan yobazlar, allah'ın insanların kurtuluş reçetesi olarak gönderdiği kitabı okumak yerine, ruhlarını, şereflerini, onurlarını karılarını kızlarını tüm benliklerini şeyhlere peşkeş çekmişlerdir. Allah resulunun ısrarla "ben bana ne olacağını ve size ne olacağını, beni neyin beklediğini ve sizi neyin beklediğini bilmiyorum" demesine rağmen, şeytanlıklarına malefes allah resulunu alet etmişlerdir;
"De ki: Ben peygamberlerin ilki değilim. Bana ve size ne yapılacağını da bilmiyorum. Sadece bana vahy olunana uyuyorum ve ben apaçık bir uyarıcıdan başkası değilim." (ahkaf/9)
allah'dan başka şefaatci arayanlara, rab olan allah, gönderdiği kitap'da defalarca farklı ayetlerle kendisinden başka şefaat edicek bir gücün olmadığını belirtmiştir. işte o ayetlerden bazıları;
"Öyle bir günden korkun ki, o günde hiç kimse başkası için herhangi bir ödemede bulunamaz; hiç kimseden şefaat kabul olunmaz, fidye alınmaz; onlara asla yardım da yapılmaz" (bakara/48)
"Rablerinin huzurunda toplanacaklarından korkanları (vahy) ile uyar ki onların Allah’tan başka velileri ve şefaatçıları yoktur. Umulur ki korunurlar." (en'am/51)
"Gökleri, yeri ve bunların arasındakileri altı günde (devirde) yaratan, sonra arşa istiva eden Allah'tır. O'ndan başka ne bir dost ne de bir şefaatçınız vardır. Artık düşünüp öğüt almaz mısınız?" (secde/4)
"Yoksa onlar Allah'ın yanısıra şefaatçılar mı edindiler? De ki: Onlar hiçbir şeye güç yetiremezler ve akıl erdiremezlerse de mi" (zümer/43)
"De ki: şefaatin tamamı Allaha aittir. Göklerin ve yerin hükümranlığı O'nundur. Sonra O'na döndürüleceksiniz" (zümer/44)
Allah'dan başka şefaat edecek hiç kimse yoktur, sadece kur'an dan hesaba çekilecek ve allah'a döndürüleceksiniz. tarafınızı seçin!
evet, evet yanlış okumadınız, geylani dünya'yı elinin içine alıyor ve çeviriyor. * kim diyor bunu? baş yaveri; züppeli ahmet.
kendisine inanan müritlerini kibrit kutusuna doldurup, ahiret gününde kibrit kutusunu açıp onların bir "sinek" gibi uçup cennete gideceklerini söyleyen şarlatanlara papucunu ters giydirecek bir iddia bu. dinleyelim bakalım;
içinde yaşadığımız toplumda, gençlik yıllarında allah'ı, şeyh ve badeci hocalardan, tv'den, cami imamlarından öğrendiği islam ile tanıdığını ve kul olduğu yanılgısına düşen, hayatını idame ettirdiği süre boyunca, gerek eylemlerinde, gerekse söylemlerinde müşrikçe bir allah inancına sahip olan kişilerin, yaşlandıklarında, hac kıyafeti (krem rengi), bir tutam sakal, bir tesbih, amber kokusu, inşallah, maşallah söylemleri içinde cami şadırvanları etrafında toplanıp, dönemin muktedirleri her kim ise, onların söylemlerini şiar edinip, cami avlularında abdest almaya giderken tüm insanların içinde paçalarını sıvazlayıp (bakın birazdan abdest almaya gideceğim) havası vererek, akılsızlığın ve kullanılmışlığın zirvesine tüneyen insanlardır.
faiz haram deyip, banka kredisi çekip eşşek yükü ile faiz ödeyen, badecilerden ve şeyhlerden öğrendiği müşrik allah inancı ile ve bilmediği bir dilde (arapça) namaz kıldığını ve allah'a yöneldiğini sanan, beleş olarak dağıtılan, kömür, makarna vb. maddelere taze dışkıya üşüşen sinekler gibi üşüşen, hakkını aramaktan, hakkı görmekten, hakkı savunmaktan, bir yetim başı okşamaktan yana olmayan.
hayatı boyunca hiç bir at'ın sağrısına dokunmamış, gençliğinde kahvahane köşelerinde, yaşlandığında cami şadırvanları etrafında toplanan kişilerdir.
boşa geçmiş bir ömür, allah'ın ne dediğini anlamak için, rabbe kul olmak için harcanmayan bir ömür.
tüm bunların üzerine "cennet beklemek" öyle ya, gavslar, şeyhler, hatta bu gavs ve şeyhlerin rüyalarında, türkçe olimpiyatlarında, hadis'in doğruluğunu ve kendi şeytanlıklarını "sözde" teyyit ettirdikleri şefaat makamı olan allah resulu.
tüm şeytanlarıklarına alet ettirdikleri allah resulu. evet, bu işler böyle kolay işte. olmadı gavs'dan, olmadı şeyh'den o da olmadı somuncu baba'ya iki çaput bağladın mı, altlarından ırmaklar akan cennet ve yaşadığı hayatta kendi eşini köpek gibi kullanıp, bir it muamelesi yaptığı eşlerinin yerine, şeyhlerin meal ettiği gibi: "göğüsleri yeni tomurcuklanan huriler"
sözde "çözüm süreci" isimli dümen esnasında, 22 Ağustos 2013'te rte tarafından; "Hazmedilemeyen durumlara rağmen operasyon yapmıyoruz" demiştir. 7 Eylül 2015'te ise PKK'nın çözüm süreci boyunca silah stokladığını kamuoyuna itiraf etmiştir.
başta rte olmak üzere, efkal ala tarafından valilere verilen emir ortadadır. ölen şehit kanları başta olmak üzere, suriye'de akan kan tüm avanelerin gırtlaklarına kadar dayanmıştır.
cemaatle el ele verip (beraber yürüdük biz bu yolarda) türk silahlı kuvvetlerinin şerefli subaylarını, fatih camii bombalanacaktı, silah gömmüşler, vb yaftalarla, Genel kurmay başkanını terörist ilan etmeye kadar giden kumpasların (ergenekon/balyoz) bizzat uygulayıcısı ve azmettiricisi olduğu halde, harp okulunda yaptığı konuşma da "aldatıldık, bizi kandırmışlar" demiştir.
çözüm süresi pompası ile pkk yosmalarını memleketin her köşesine sokan, yollarının altını üstünü bombalarla donatıp yığınak yapanlara ise "aldatıldık, kandırıldık" diyerek, kendisi sütten çıkmış "ak kaşık" gibi sıyrılmaktadır.
suriye'de emevi camii'in de namaz kalacağını höyküren, suud/katar/ingiltere/abd/israil/türkiye güdümlü isid canilerine katliamlarını yapmalarını için her tür olanağı tanıyan, türk kimya fabrikası (tekkim) gönderilen asitlerle parçalanan yakılan mazlum, masum bedenleri, 9-35 yaş arası köle pazarlarında satılan suriye'li çocuk/kadınların tüm kanları, gırtlaklarına kadar rte ve avanelerinin ellerindedir.
bu yürek, bu yüreksizlerin yargılanacakları, hesap verecekleri günü iple çekmektedir.
Bir zamanlar bu nutukları atan TC’nin Cumhurbaşkanlığı makamını işgal eden şahıs idi...
Normal volümle başlayan son nutkunda; “Rusya’nın Suriye’ye müdahalesi bizi üzdü!” dedi… Ses tonu düştü, düştü… Ve aşırı şişen ‘balondan’ bir ses duyuldu:
Pıssss!!!
Evet, duyulan ses böyleydi; pısss!
Keşke ‘pısss’ değil de hoş bir seda olabilseydi kendiler. Bu makamlara gelmesini bahşeden demokratik değerlere, cumhuriyetin kazanımlarına saygı gösterse, anlamaya-içselleştirmeye çalışsaydı. Hırsına ihtirasına, doyumsuzluğuna, yetersizliğine yenilmeseydi…
Keşke, oğlu kızı, eşi damadı, gemisi, sarayı, diploması, serveti tartışılır olmasaydı…
Keşke, bir gün hesap sorulacağını, mutlaka sorulacağını öngörebilseydi…
Keşke, söylediği gibi “milli” olsaydı da, ülkemin ‘muasır medeniyet’ eksenini Ortadoğu bataklığına çevirmeseydi…
Keşke Esad’ın, Selefi çetelere karşı ülkesini ve meşru konumunu korumaya çalıştığı gerçeğini ve idrak etseydi…
Yüzlerce keşke…
Olmadı, anlamadı…
Şimdi, “dönülmez bir ufkun akşamında…”
Hırsı aklına galebe çaldı… Arkasında acı, zulüm, ölüm, yıkım, binlerce yetim bıraktı. Durup dururken, hiç üstüne vazife değilken Irak’a, Mısır’a, Suriye’ye bulaştı. “Esed dört ay bile dayanamaz” sözüne inanan onbinlerce Suriyeli ülkesini terk etti, açlık yokluk ve hastalıktan öldü, denizlerde boğuldu. Milyonlarcası evini-ocağını bırakıp göçmen durumuna düştü…
Dünya tarihinde çok az adama nasip olacak kadar vebal aldı. Boyuna kadar günaha, harama battı! Halen makamda oturuyor ama makam Onu, O makamı hiçleştiriyor…
Koruma ordusunun, danışma alayının, mutfak taburunun, hizmetçi bölüğünün içinde yapayalnız kaldı. Türkiye’de, bölgede ve dünyada alay konusu oldu. Bu gerçeğe karşın kalkıp; “Rusya bölgede yalnız kalabilir” diyor.
Rusya’nın değil, Türkiye’nin ve kendisinin yalnız kaldığını görmeden.
Gülünç duruma düştüğünü fark etmeden…
Arayan soran, itibar eden davet eden devlet başkanı, davetine gelen cumhurbaşkanı yok…
Milletin alın terinden gasp edilen ‘Haram Yuvası’nın, ihtişamını, ‘itibarını’ gösterecek, 16 Türk devletinin simgelerini dizdiği merdivenlerden ağır çekimle inecek, kostaklanacak ama ne gelen vaaar, ne de “gel” diyen…
Bu mu “küresel liderlik?”
El cevap; pısss!!!
Mısır’a, israil’e, Suriye’ye, Irak’a bile gidemiyor; iran, “ayıp olur ne de olsa komşudur” diyerek arada bir lütfen kabul ediyor… Geriye, Ömer El-Beşir gibi insan kasapları, 5. sınıf Afrika ülkeleri ve mezhep savaşlarından bitap düşmüş islam ülkeleri kalıyor…
Son olarak Barzani de gitti; “Rusya, IŞiD'e karşı Peşmerge güçlerini desteklerse seviniriz” diyor… Irak, iran, Suriye “Rusya”yı istiyor… Yakında ABD ve Körfez ülkeleri de “Rusya” derse sürpriz olmaz.
Hani arkadaş Esed gidecek, sen Muaviye Camiinde namaz kılacaktın?
El cevap; pısss!!!
Trakya’dan itibaren Avrupa ve Atlantik ötesine değin herkes öve öve bitiremiyor, yılın siyasetçisi ilan ediliyor, uluslararası konferanslara çağrılıyor, “demokrasiiii, statükooo, vesayeeet, özgürlüüük” diyor, demokratik-laik çevrelerden payeler alıyordu.
Özgürlüğe dair bütün söyledikleri yalandı oysa… “Demokrasi” diyerek demokrasinin altını oyuyor, polisi, bürokrasiyi, ‘paraleli’ kullanıyor özel-kişisel, ailesel vesayetini oluşturuyordu.
“inanmayın, yalaaan; demokrat değil, şeriatçının demokrat olması eşyanın tabiatına aykırıdır” diyerek bir yerlerimizi yırtsak da kimseleri inandıramıyorduk… Sadece Batıyı değil sahtekâr liberalleri, “yetmez ama evetçileri”, sahte solcuları da inandıramıyorduk.
Nihayet anladılar ama çağdaş kazanımlarımızdan pek çoğunu kaybettik…
Artık içerde-dışarıda biatçilerden başka kimse dinlemiyor-ilgilenmiyor. Son demecinde; “Rusya’nın bir sınırı yok; neden Suriye’yle bu kadar ilgileniyor?” diyor. Aklı olanlar soruyor; “bunu neden on yıllardır bölgemizle ilgilenen, coğrafyamızı cehenneme çeviren ABD’ye söylemedin, ABD’nin Suriye’yle sınırı mı var?”
Gerçek bu ama sorgulamadan dinleyen veya midesini ‘günah sarayının’ kokmuş kanallarına bağlayan ‘gazeteci’ esnafı, bu basitlikleri çelişkileri dahi alkışlıyor!
Kişi başına düşen yıllık gelirin 17 bin dolar olduğu Uruguay’ın Devlet Başkanı Jose Mujica;
“Ben insanların geceleri yatacak saçak altı bile bulamadıkları bir dünyada, birilerinin 500 metrekarelik malikânelerde yaşamasını anlamıyorum. Evsizler için ev, suyu olmayanlar için su lazım, ekmek lazım. Sen böyle bir dünyada ‘özel uçağım olsun, oraya buraya gideyim’ diyorsun. Eğer herkes daha fazlasını isterse, bir gün kimseye bir şey kalmayacak” diyor.
Google amcaya soralım bakalım kim milli, kim itibarlı; Sen mi Mujika mı?
kur'an'ın indirildiği dönemde kabe'yi ticarethane olarak kullanan, kabe'de bulunan put'lara adak adayan insanların, kabe'ye adadıkları adakları (ellerinde ne varsa, keçi, deve, hurma, vb) gasp eden, kabe'yi müslümanların sorunlarının giderilmek için kullanıldığı, uzak diyarlarlardan gelen müslümanların toplanıp problemleri çözdüğü, yardıma muhtaç insanlara yardım edildiği bir halden çıkarıp, "sözde" sünnet diye bir put'a taş atılan (şeytan taşlama) amacından saptırılmış, etrafı gökdelenlerle çevrili, her yıl 40 ton altınla işkenen kabe örtüsünün etrafında turlayan, bir önceki yıl'ın kabe örtüsünün üzerindeki 40 ton altının (sim şeklinde işlenmiş) bölgedeki emirlikler arasında pay edildiği put'a tapınma merkezinde gidip telef olmak.
bir haşere gibi! bir sıçan gibi, bir böcek gibi gidip geberip ölmek!
sorgulamadan, incelemeden, okumadan, irdelemeden, hiç bir yetimin başını okşamadan, ihram'a girip bir haşere gibi vinçlerin altında kalmak, bir sıçan gibi izdihamdan ölmek. evet sözde "süslümanlar"
o etrafında turladığınız ve allah'ın evi olmaktan çıkarılmış 40 ton altının etrafında döndüğünüz, taş atayım derken elinize ne bulursanız fırlattığınız, bir hacı elbisesi, bir sakal bırakıp yetim malı yemekten kendinizi alamadığınız hac ziyaretinde böcekler gibi, haşereler gibi can vereceksiniz.
ellerindeki petrol rezervlerini abd'ye satıp, en lüks araçlara binen sıçanlar, kabe'nin kapısında dilenen insanları görmeyen arap yosmaları, kadınların 4. sınıf insan yerine konulduğu bir ülke olarak önümüzde bir ibret vesiyası olarak yükselmektedir.
akp gönüllüleri ve yezid'in avaneleri ise, kabe'nin kontrolünün kendilerine verilmesi gerektiğini, bu sayede kazalar olmayacağını dillendirmektedirler. siz önce kömür ocaklarında can veren insanlarınıza sahip çıkın, onların can güvenliğini sağlayın demezler mi adama?
allah'ın gazabı ve belası tüm yezidlerin! tüm zalimlerin! allah'tan başka rab edinen tüm eblehlerin üzerine olsun.
gayri meşru yollarla, belediye başkanlığından (fazilet partisi/istanbul) siirt'den millet vekili istifa ettirilip, siirt'den millet vekili yapılan şahsiyet'in, israil/abd tarafından fazilet partisinin içinin boşaltılıp (Abdullah gül, Bülent arınç vb) ampül partisi kurarak, milli görüş gömleğini çıkarıp yerine yahudi gömleği giymesiyle sonuçlanmış eylem. yanında bir de "yahudi üstün cesaret madalyası"
"kahraman abd askerlerinin sağ salim evlerine dönmeleri için dua ediyorum"
bu bir recep tayyip erdoğan beyanıdır. 2003 yılında the wall street journal'a kendi imzasıyla yazdığı makalede geçen beyan.
nüfusunun 3'te 1'i kayıp müslüman ırak devletini kitle imha silahı bulundurduğu bahanesiyle işgal eden abd'nin, ırak'ta kadınlara tecavüz edip erkekleri kurşuna dizen askerlerinin evlerine sağ salim dönmeleri için yapılmış bir duadır.
kendi vatanının şehitlerine "kelle" demesi vardır ki, işte o gerçekten içler acısıdır.
inandığı şekilde helak olması dileği ile.
"cumhurbaşkanı recep tayyip erdoğan gaziantep’te toplu açılış töreninde konuştu. erdoğan, “türkiye’nin ihtiyacı olan sistem başkanlık sistemidir” dedi. yaklaşan milletvekili seçimlerine de değinen erdoğan, “7 haziran'da 400 milletvekilini verin ve bu iş huzur içinde çözülsün."
daha belirgin, daha iç açıcı, daha fresh slogan için;
Türkiye’deki barajların kapasitelerinin kullanılmadığını öne süren Kusursuz Enerji Planı kitabının yazarı inşaat Yük. Müh. Naci Özen, Atatürk, Deriner, Muratlı ve Borçka gibi barajlarla ilgili enerji üretimindeki düşüş rakamlarını paylaşarak, “Ülkemizde yapılmış barajların kullanılması gereken hacimlerinin yüzde 90 kullanılamaz. Kullanılması mümkün değildir. Bu durumun millete anlatılması gerekiyor; çünkü hukuk bu işlerin önünde engel değil aksine üstünü örtüyor. Bu alçaklıktan kurtulmanın tek yolu, halkın milletin bilmesi ve hesap sormasıdır” diye konuştu.
inşaat Yüksek Mühendisi Naci Özen, istanbul Büyükşehir Belediyesi’nde Kadir Topbaş’ın görevli olduğu dönemde, aynı zamanda memleketi de olan Artvin’in Yusufeli ilçesinde inşa edilmek istenen barajın suları altında kalacak olan ilçenin yeniden kurulması için yapılan çalışmalarda görevlendirildi. Bölgeye gidip çalışmaya başlayan Özen, Yusufeli Barajı ile birlikte Çoruh Havzası’ndaki diğer projeleri incelediğinde ise dehşete düştü. Özen’e göre bu bölgedeki barajların amacı enerji üretmek değil, ülkeyi borç batağına saplamaktı.
Bölgedeki yapılmakta olan barajlar konusundaki araştırmalarının sonuçlarını bir kitapta toplayarak Cumhurbaşkanı’ndan Başbakan’a, ilgili bakanlardan meslek odalarına kadar hemen her kurumla ve aydınlarla paylaşan Özen, bu girişimlerinden sonuç alamayınca çeşitli televizyon kanallarında 30’dan fazla programa katılarak endişelerini toplumla paylaştı.
Aradan geçen süre içerisinde faaliyete geçen bölgedeki kimi barajlarda yaşananlar Özen’i haklı çıkardı. Geçtiğimiz Mayıs ayında ortaya atılan iddiaya göre milyarlarca dolara mal olan Artvin’deki Deriner Barajı’nın kapaklarının sık sık açılarak doğal gaz alım sözü verildiği gerekçesiyle elektrik üretmediği öne sürülmüştü.
Orman ve Su işleri Bakanı Veysel Eroğlu, bölgedeki barajların gövde yüksekliği ve teknik özelliklerini sık sık överek mühendislik harikası olarak niteliyor. Temmuz 2013’te üretime alınan Deriner Barajının bugün itibariyle dört üniteden olan santralde toplam 2 milyar 243 milyon kilowatt/saat enerji üretimi sağladığını açıklayan Bakan Eroğlu, “Yurt genelinde 2014 yılının kurak geçmesine rağmen Çoruh Vadisindeki projeler elektrik üretimi açısından en verimli projeler arasında yerini aldı” açıklamasında bulundu.
Ancak bölgedeki barajları, Çoruh nehrine takılan gerdanlık ve beşi bir yerde olarak niteleyen Bakan Eroğlu’nun enerji üretimine ilişkin açıklamalarına Mazlum Çoruh lakaplı inşaat Yük. Mühendisi Naci Özen’den itiraz geldi. Son dönemde Çoruh Havzası’daki barajların yanı sıra Atatürk Barajı’ndaki enerji üretimine ilişkin açıklamaların dikkat çektiğini söyleyen Özen, konuyla ilgili kamuoyu ile paylaşılması gereken önemli bilgiler olduğunu belirterek şunları söyledi: “Deriner Barajı’nın kurulu gücünün yılda üretebileceği enerji miktarı 5,5 milyar kilowatt/saattir. Projede beklenen ortalama üretim ise 2 milyar 130 milyon kilowatt/saattir. Santralın işletmeye alındığı 2013’ün son üç ayında, tam kapasiteyle 600 milyon kilowatt/saat enerji üretmiştir. 2014 yılındaki enerji üretimi ise 1,3 milyar kilowatt/saattir.”
“Bunun adı rezaletle tanımlanamaz. Bunların hesabı 50 yıldır sorulmuyor. Bu sebeple ülkemizin inanılmaz değerleri ve varlıkları kaybolmuş harcanmıştır. Harcanmaktadır. Ülkemizde yapılmış barajların kullanılması gereken hacimlerinin yüzde 90 kullanılamaz. Kullanılması mümkün değildir. Başka amaçla yapıldıkları ortadadır. Bu durumun millete anlatılması gerekiyor; çünkü hukuk bu işlerin önünde engel değil aksine üstünü örtüyor. Bu alçaklıktan kurtulmanın tek yolu, halkın bilmesi ve hesap sormasıdır. Benim çabalarım yetmiyor.”
sözlükte sıklıkla görmeye alıştığımız nicklerdir. artık her şey alenen!
moderatörler elini eteğini çekmiş durumda, bir hafta önce gammazlanan enrty hala duruyor, valla bravo. anladığım kadarıyla sözlük akışına bırakılmış durumda, öyle kendi halinde ilerliyor, reklamlarını alıp.
bir ara inci sözlüğün bir alt sınıfındaydı şimdi neredeyse yetişti gibi.
sözlük an itibariyle irc zurna net'in son dönemlerine girmiş gibi, cinsel içerikli nickleri ve mesajları ile.