geceden başlayan ve sabaha kadar süren PES partilerine katılırsanız, yanınızda dibi kalmış 2.5 litre koladan, bitmiş cips poşetinden, uykulu gözlerden, başka hiçbişey için feda edilemeyecek olan ama orda feda edilmiş saatlerden bir utanma, bir sersemleme, bir 'kafaya inen tokmak' durumu.
önceleri sevmeye başlar gibi olduğum sonradan nası oldu anlamadan fena halde kıl olmaya başladığım şarkıcı.
'güzeldir, şirindir, fıkır fıkırdır' söylemleriyle övülen bu ablamızın aslında 'dünya fotoşop güzeli' olmaya aday olduğunu görmemdir belki de sebebi. ayrıca akla hayale sığmayan bir diğer soru da nasıl oluyor da ancak sıradan bir gençlik filminin soundtrack'i olabilecek 'girlfriend' şarkısı youtube da tüm zamanların en çok izlenen videosu oluyo? yo hakkaten bunu gördüğümde gözüm kararmış, geçici bir körlük yaşamıştım. yani tüm dünyadan çıkan sonuç bu kadar mı boş beleştir? sorarım...
biz anime hayranlarının, sanılanın aksine ne kadar büyük bi hazineden haberdar olduğunu yıllar sonra anlayacaklar belki de.
ayrıca anime yaşta değil baştadır. öyle ki bazı animelerin konuları çoğu filmden, dizi den daha derin ve anlamlıdır. izlerken kendinden birşeyler bulursun(biliyorum çok klişe). özellikle bi karakterle kendini özdeşleştiriyorsan işte gerçek anime zevkine o zaman sahipsindir.
uzun zaman geçse de etkisinden kurtulamadığım anime sayısı hiç de azımsanmayacak kadardır.
(bkz: claymore)
kişileri sportif kimliklerine göre değil de özel yaşantısına ,inançlarına göre değerlendiren 'tarafsız' medyanın her daim hedef tahtası. ancak ilginçtir ki ne zaman bi 'hakan şükürü sindirme' atağı yapılsa lafları ağızlara tıkayacak bir başarısı gelmektedir. bildim bileli bu son 10 yıldır böyle olmuştur ve bu sene futbolu bırakacak olması da bazılarını malzemesiz bırakacaktır.beşiktaşlı olmama rağmen takdirimi ve sevgimi kazanmıştır kendisi.
son bir senedir gençliğimin en güzel dakikalarını, saatlerini çalan dizi. sadece dizi değil tüm dünyayı bağımlı eden fenomen. sağda solda izleyicilerinin diziye bi yandan sövdüğünü bi yandan da cümle sonuna 'ama izlettiriyo kendini' eklediğini duyarsınız. aynını yaptım ordan biliyorum.Ama 4. sezonun 9-10. bölümlerinde 'bitsin artık bu çile' iç yakarmaları ile izlediğim dizidir kendisi. öyle ki kimin eli kimin cebinde belli değildir. olmayacak ta zaten. bir de artık bu dizi yüzünden sadece lost da değil izlediğim herşeyde 'şaşırma' yeteneğini kaybetmiş bulunmaktayım.sağolasın lost.
bir katil nasıl olur da sempatik bulunur? sorusunun canlı kanlı cevabıdır kendisi. 2 haftada yenilip yutulan 2 sezonun ardından geceleri ufka doğru bakıp 3. sezonun hayalleri kurulur.nerdesin be dexter'ım? sensiz burası çekilmez oldu. sevdalar yalan, gülüşler sahte, cinayetler manasız...
transformes'la arabaya dönüşmek, 'atlı karınca'ile akülü araba sevdasına ilk adımı atmak, tele 10 la çok kanallı yayına geçişi görmek, dönem itibariyle sıkıntıya gebe olan ebeveynlere sahip olmak, metin-ali-feyyazla beşiktaşa gönül vermek demek benim için...