26.07.2012 tarihinde kendi nick altına yazdığı ilk entryle yazar olduğunu sanan yazarımsı.
Gitme vakti gelmiş.
Sözlükten birer birer giden güzel insanları örnek aldım sanırım. Dört yıldır buradayım, bilen bilir canım istediğinde saçmaladım, yeri geldi çok kızdım onu yazdım, yeri geldi mutluluğumu paylaştım. Formata sadık kaldım diyemeyebilirim belki ama hiç 'çirkinleşmedim'.
Sözlük kimsenin babasının çiftliği değil, herkes istediğini yazar çizer kimseyi de ilgilendirmez elbette. Lakin hiç bu kadar olmamıştı be. Hiç bu kadar verimsiz, boş olmamıştı.
Velhasıl; istedim ki başladığımız yerde bitsin. "kendi nick altını uplatan ezik" de olabilirim bilmiyorum. Yazdığım entrylerin bir kısmını temizleyip bende kendini sildirenler kervanına dahil olacağım.
Sözün kısası, sohbetimin geçtiği kelamımı ettiğim tek tek veda edemediğim güzel insanlara selam olsun. (ay dur ağlıcam) Hoş kalsınlar.
Zall abim de alsın bellettiği formatı mutlu mutlu kullansın.
Bak yemem, bayıla bayıla yerim. Şaka mısınız siz? Hangi evde Sokak pilavcısı gibi nohut pilav pişiyor?
pis falan diyenlerin ağzına terlikle vurasım geliyor, pis tabii lan. Sen tezgahın başındaki adama bir baksana? belli beş dk önce kaşımış totoyu. Ama hele ki güzel yapan bir yerse yok böyle bir lezzet.
tabii bunu sadece nohut pilav için değil, sokakta satılan pisliğinden emin olduğum birçok şey için söyleyebilirim.
köfte olur, muhallebi olur, yıkanmamış erik olur, tatlı olur.
entryi iğrenerek okuyan, kibar - titiz insan evlatlarına edit: Az insan içine karışın. Bırakın vücut biraz da mikrop alsın.
Hepsini geçtim, hayattan keyif almak için büyük büyük şeyler beklerseniz -yazar burada hareket çekiyor- çok beklersiniz.
Eve gideceğim, metrobüs köprüsünde yürüyorum öyle boş boş.
Bilen bilir kafam önde eğik mal gibi yürürüm genelde. Para arar gibi değil de, bulsa alacak gibi hani.
Ulan gözüme bir çift minicik ayak ilişti. Çıplak..
Kaldırdım kafamı, muhtemeldir ya çingene ya suri. Köprü boyu en az beş kardeşi daha sıralanmış. Hepsinin ayak çıplak.
Ayaklarına bakmaktan yüzüne bakamadığım çocuğun saçlarına götürüp ellerimi iki saniye sevebildim sadece. hepsi o.
Babası dipte durmuş eserini izliyor! Kaldırayım nazik totomu çalışayım gibi bir derdi zerre yok.
"önce insan" diyebilecek insani yapıda olmadım hiç, hele memlekete gelip memleketin anasını belleyenlere hiç olamadım. ( eksiklikse benim eksikliğim) ama çocuk..
Suçsuz be, vallahi habersiz .. Git demiş büyüklerden biri, kimi görsen yapış yakasına para iste. Yoksa akşam yersin dayağı.
Suçu; köprünün az altında metrobüse deri iş çantasıyla binip, trafik dolayısıyla arabasını kullanmayan, biner binmez kravatını biraz bollaştırıp, insanlara 'bunlarla aynı toplu taşımaya mı biniyoruz' bakışı atan bir erkeğin çocuğu olamamak belki.
Yahut 'gerekirse tuvalet temizler evlatlarımı kimseye muhtac etmem' diyebilen eli öpülesi ana babası olmamasıdır.
En olmadı, büyük büyük amcaların çıkarlarıdır bütün suçu.
Annesinin prensi olamamaktır suçu, kalabalıkta kaybolmasın diye elini sımsıkı tutan, gerektiğinde kucağına alan birinin yokluğudur.
Zabıta görünce topuklamayı öğrenmiştir en fazla.
Velhasıl çocuğun ırkı olmaz. O çıplak ayak hangi başın altına yerleştiyse üzer insanı.
Kim yapıyorsa Ellerine sağlık. Geç kalınmış olsa da gayet destekliyoruz.
Edit: iş bu entry modları şikayet vasfı taşımıyorsa lütfen taşısın.
Sözlük twitter, instagram, swarm, whatsapp, facebook, snapchat ve adını bilmediğim bir çok sosyal ağın karması gibi bir şey oldu, yeter.
Yazdıklarımızın umarım bir faydası olur denilen başlık.
Peşin edit: sanırım biraz uzun olmuş,yorduysam şimdiden özür dilerim.
Arkadaş, evvela sadece üniversite okumak için özele geçmeyin.
Hedefleriniz doğrultusunda ilerlemek istiyorsanız ve tek yol özel de okumaksa o ayrı.
Özelde okuma fikrini ailenizle etraflıca bütün artı ve eksileriyle düşünün.
Harç parasını zamanında yatırabilecek gücünüzün olup olmadığını iyi tayin edin.
100% burslu olarak girseniz bile harcamalarınızın asla devlet üniversitesiyle bir olmadığını bilin.
(Vakti zamanında bir liraya yemekhanede yemek yiyorduk biz, dört çeşit baklavalı etli falan. Düşün. Özelde bu rakam on beş lira.
E benim on kuruşa çektirdiğim fotokopiye sen elli kuruş vereceksin.
Benim okul kantinimde bir lira olan çay senin okulunda kaç para olacak?) Gibi..
"Ben hem okur hem çalışırım" yanılgısına düşmeyin. Bunu yapabilen az insan var, bu durum çok özür dilerim ama toto istiyor.
Okul taksitlerini iyi düşünün. bir aylık gecikme sizin okulunuzun uzaması demek olabilir.
Ve en önemlisi kişiliğinizden emin olun! Karakteriniz sağlam olsun.
Sizi sırf daha az marka bir pantolon giydiğiniz için aşağalayacak olan ciğeri peş kuruş etmez insanlarla karşılaşacaksınız, önemsemeyin.
Hedefiniz gerçekten sadece okumaksa, evden sandviç yapıp götürün, sınıfın ortasında yiyin, gocunmayın. Kendiniz olmaktan utanmayın.
Son olarak, eşek yüküyle para vereceksiniz. Mutlaka meydanlarda kurulan tercih danışmanlıklarına uğrayıp size sunulan fırsatları iyi dinleyin, öğrenim alacağınız yeri mutlaka gezin. Dershaneden bozma üniversitelere boş yere para yığmayın.
Edit: memleketin güzel ve doğru düşünen beyinlere ihtiyacı var. Yolunuz, bahtınız açık olsun. Sonuç ne olursa olsun kendinizi üzmeyin.
Bilen bilir sözlük içi takipleşme, kankacılık gibi huylarım yoktur. Lakin yazdıkları için "heh aynen" dediğim ender yazarlardandır.
He seveni çoktur, kızanı çoktur bilemem. Kaliteli yazar, üşenmez bir de üzerine uzun yazar. Hatta öyle ki "nasılsa güzeldir" der okumaz verirsin artısını.
Sohbetimiz azdır ama uzaktan takipte olduğum doğrudur.
Sözlük içinde daim olsun, yazabildiği kadar yazsın. O yazsın ben artılayayım ve hatta fikirlerimiz ters düştüyse açıktan eksileyeyim falan.
Sözlük içi popüleritesini bilmiyorum, bu entry linç edilebilir mi? Onu da bilmiyorum. Umrumda mı? Hiç sanmıyorum. Popülerite böyle mi yazılır ondan da emin değilim.
Olmamalıdır.
Oytun da sayabileceğim 'güzel' bir kaç trol içindedir.
Sözlüğün rengidir.
Neler gördu bu gözler, sırf sosyal deney için günlerce kandıranı, kendini acındırıp özelden milletin parasını alanı, sapığı, küfürbazı..
Bunların hangisini oytuna söyleyrbiliriz? Hiçbirini.
He oytunu tanımam etmem. Zaten bilen bilir sözlükte tanıdığım insan sayısı çok az. Ama oytun sırf yazılarından dolayı silinecekse sözlük içi adaletsizlik der geçerim.
Bilen bilir(kim nereden bilecek), neresi olduğu önemli değil, bir yere gidiyorsam ilk bilmek isteyeceğim yer oranın tuvaletidir.
Gözüm ilk tuvaleti arar, kendi hislerim, yerleşim planı anlayışımla çözemediysem mutlaka destek ister sorarım.
Bunca yıldır istanbuldayım (24), henüz bağımsız bir tuvaletin ücretsiz olduğunu görmedim. Camiilerde bile parayla.
Lakin kiii, dün tophanede bütün tabularım yıkıldı, camii nin ilerisinde tuvalet var bildin mi?
Heh girdim kapıdan. Eşek kadar ücretsiz yazıyor. Içeriye gir sanırsın annem beş dk önce temizlemiş.
Kağıt havlusundan sabununa bir eksik yok, her yer pırıl pırıl.
Leş gibi de olsa ben gider çişimi yapardım o ayrı tabii.
Sonuç olarak, çok mutlu oldum.
Ciddi memlekette devrim niteliği taşıyor. Bak tuvalet var, ücretsiz ve tertemiz.
Gidin annem, yolunuz düşerse mutlaka uğrayıp bir ziyaret edin.
Edit: ulan şu kadar övgüyü camiiye yapmadım ha. Allah da beni kahretsin.