bazen koz elde etmek için, karşındakini zor durumda bırakmak için yapılan eylem.her zaman ahlaklı tabi olmuyor tabi. içinde cinlikler hatta şeytanlıklar da barındırabiliyor bazen...
- gel bak buraya. ben sana ev de tutarım. maddi destekte bulunurum. her şekilde arkanda dururum. sen benim kardeşimsin.
+ sağol canım benim. desteğin için teşekkürler.
- bak gel işte. benim dediğimi yap. yapmazsan da defterden silerim seni.bak destek veririm dedim. ama sen reddettin. ben elimden geleni yaptım. suçlu olan sensin. sen yoksun arık benim için.
+ hmm...
- zaten zor duruma düşmeni bekledim yıllarca. ilk düştüğün anda da baştan destek verir gibi gözüküp yok dediğinde de kıçına tekmeyi basmayı bekliyordum. süper bi fırsat oldu benim için de...
görüldüğü gibi ben sana bakarım yardım ederim diyenler aslında fırsat kollamışlar. içten içe ne hesaplar dönüyormuş meğer de bilememişiniz.
sonuna kadar desteklediğim hadise.
galatasaray ın içinde bulunduğu maddi sıkıntıyı ve sportif başarısızlığı göz önüne aldığımızda bu kötü durumdan galatasarayı ancak adnan sezgin gibi bir futbol adamı çıkarabilir.
kendisine en fazla ihtiyaç duyulan bir dönemde görevinin başında olmaması çok acı.
tez zamanda eski görevinin başına geçer de galatasaray camiası rahatlar umarım.
boş buldum doldurayım bakınızlarından biri.
polisin öğrencilere orantısız güç kullandığı şu olaydan sonra polisi savunmak öğrencileri kötülemek için kurulmuş cümle.(#10144389) http://www.hurriyet.com.tr/gundem/16452422.asp
mezun olalı iki gün olmuştur.
facebook da,sağda solda, son seneyi okuyanlara;
''öğrenciliği çok özledim''
''öğrenciliğin kıymetini bilin'' gibisinden laflar eder.
ulan gerizekalı! benim kıçım çıkıyor okulu bitirene kadar nesinin kıymetini bileceğim?
sınavdan sınava koşturup, cebimde beş kuruşla okumanın kıymeti mi olur pezevenk?
edit: benim okul bitti de benimle beraber bitirenlerin ettiği laflar bunlar. sinir oluyorum. hiç de özlemedim öğrenciliği. a.ına koyayım öğrenciliğin.
geldiği günden itibaren istikrarlı ve de verimli futboluyla,
sorun çıkarmayan kişilik yapısıyla,
rakip takımların taraftar ve yöneticilerinin bile içten içe hayranlık duyduğu,
bir oyuncu olan alex in yarattığı travmadır.
rakip takım yöneticilerinin kendi takımlarında benzerini görmek için onca transfer yapıp hepsi ellerinde patlaması sonucu türk futbol bütçesine de ciddi zararları oldu bu anlamda alex in.
her getirdikleri oyuncuyu alex katsayısı ile değerlendirip gönderirken de çuvalla para veren kulüp yönetimleri hala akıllanmamış görünüyor.
son günlerde elano transferi ise bu anlamda yapılmış tek ve istisnai başarılı transfer gibi görünüyor.
kleberson, ricardinho, delgado, lincoln ve niceleri bu travmanın etkisiyle yapılmış başarısız transferler listesinde yerini aldı.
daha önce tartışıldı mı başka başlıkta bilemiyorum ama aradım bulamadım.
doğruluğu tartışılacak bir yöntem zannımca hüküm içeren başlık açmak.
peygamber mucizelerine inanan zavallı başlığını görünce aklıma geldi. başlık eğer peygamber mucizelerine inanan kimse olsa altına da ''zavallıdır'' yazılsa bu anlaşılabilir bir durum olur.
ama başlık açarken yazar bu kişiyle ilgili hükmünü verince başlığı görenlerde bir teyakkuz hali hasıl oluyor.
yani bu başlık ''gel gel'' diyor okuyanına.
başlığın tutması için iyi bir yöntem olabilir ama bu mantıkla örneğin rte hakkında olumsuz eleştiri yapacak herkes rte başlığı yerine rte yi destekleyen zavallı, perişan , gerizekalı falan filan diyerek başlık açıp eleştiri girerse sözlük; aynı konunun her yazarın kafasındaki hükümle tekrar tekrar tartışılmasına sahne olur.
sağlık mevzusunun suistimale açık olmasından kaynaklı olarak oldukça pespaye bir tarzda verilen haberlerdir.
hastanede belki bir gününü geçirmeyen bir muhabir hastane dinamiklerini bilmeden istediği kimseyi rahatlıkla ''tacizci'' , ''görevini kötüye kullanan kimse'' olarak niteleyebiliyor.
bir kanalda şöyle bir haber görmüştüm:
kırsaldan gelen bir çift kadın doğum uzmanına muayene olmuş. adam değil kadın muayene oluyor. muayene sonrası kadın; ''doktor beni taciz etti'' diye şikayette bulunuyor. ve olay bir şekilde medyaya yansıyor.
haber şu: ''tacizci doktor''. haberin detayında doktorun ismi hatta sicil numarası bile yayınlandı.
benim vicdanımmı cız ettiren olay şu idi: kadın doğum muayeneleri biraz farklı olabilir. detaylara girmeyelim ama doktorun muhattap olduğu yer belli zaten. bir de bimanuel muayene ettiniz mi taciz olarak anlaşlabilir. bu mu yani?
bu kadar mı kolay birini tacizcilikle suçlayıp afişe etmek medyada? ne mahkeme kararı var ne bir şey.
ayrıca her hastanede yakını ölen bir şekilde hastane çalışanlarını suçlar, dayak atar, bazıları da medyaya şikayet eder. medyada bunları ''sağlık skandalı'' olarak manşetlere taşır. ne de olsa herkesin ilgisini çekecek olaylar. ama haberde tek tarafa söz verilir. zaten sağlık çalışanları da medyaya çıkmak istemez doğal olarak.
hastanede bebek ölümleri olur hastane enfeksiyonundan. sanki sağlık çalışanları bebeklerin boğazına çökmüş gibi bir imajla haber yapılır.
var mı arkadaşım hastane enfeksiyonuna çözüm önerin?. en gelişmiş yerlerde bile oluyor malesef.
türkiyedeki küvez sayısı ve doğum sayısı belli. hastaya senin çoçuğunu almıyoruz diyemezsin. alırsan da enfeksiyon riski artıyor. ee çalışan ne yapsın?
sen yenidoğan üniteleri hakkında sağlık bakanlığını uyaracak bu konuya dikkat çekecek haber yaptın mı? nerdeydi senin gazetecilik sorumluluğun o zaman?
hastanelerinde bebek ölümü gerçekleştiğikten sonra bu olayları topluca arenada seyrederken ağlamayan çalışan kalmıyor o hastanede. çünkü sağlık çalışanlar katilmiş gibi haber yapılıyor.
her olayda durumu daha da ajite etmek iyice dramatize etmek reyting getirebilir ama birazcık sağduyu abiciğim sizden bekledikleri adamların. adam küvezi evine götürmedi yaa. hasta çok fazla işte. o yüzden bir küvezde iki bebek kalıyor olabilir mesela uğur abiciğim.
sağlık çalışanlarınında hataları ihmalleri mutlaka oluyor.
görevini kötüye kullananlar da var şüphesiz. ama sağlık çalışanlarını açık hedef haline getiren her haberle birlikte vurulan, dövülen doktor haberi sayısı da artıyor.
medyadan tek beklentim birazcık sağduyu. olaya bodoslama girmemeleri...
cumhuriyetin resmi ideolojisini arkasına almış,
bu ideolojinin dışına çıkmayan,
çözüm gerektiren mevzular için anayasa dan madde okuyup bu böyle devam etmeli diye ''çözüm'' üreten,
anayasanın değişmez, bükülmez olduğunu düşünen,
''halk aptaldır onu çağdaşlaştırmalıyız'' diyen
dahiyane aydınlarımız için kullanılabilecek tanımlama. *
-tabi ki cumhuriyetimizin yetiştirdiği gerçek aydınları ayırıyoruz. sözümüz bir kısmı için geçerlidir.-
devletin herşeyin üstünde olduğu,
halk için neyin iyi neyin kötü olduğuna devletin karar verdiği,
devletin iç ve dış düşman tanımlamasını yaptığı yani ötekileştirmenin var olduğu
devletin ideal bir tipte vatandaş tanımladığı
vatana hizmet için yapılan icraatlerin bazı godamanların işine gelmemesi sonucu hizmet edenin cezasını çekeceğini anlatan söz.
halbuki sitemin kirli çarklarına katılsa daha güzel olmaz mıydı?
mühendis, konuşmaya başlayacağı sırada vali, çok önemli bir şeyi farkeder.
o da ne?
mühendis top sakallı ve kot pantolonludur.
öyleyse mühendisin yapacağı konuşma anlamsızdır ve gereksizdir.
derhal konuşma kesilir ve mühendis oradan kovulur.
mühendis efendice salonu terkederken bir okul müdür edasıyla arkadan azara devam edilir.
amaç-araç ilişkini gözümüzün içine sokan bu olayda da gördüğümüz üzere amaç toplantıda ne konuşulacağı değil , nasıl giyileceğidir.
son günlerde de tsk hakkında da bir takım iddialar mevcut.
bu iddaalara göre;
orduda akp ve gülen cemaatini bitirmek konusunda ordunun bir planı olduğu söyleniyor.
bu bitirme planı yasal yollardan değil yasadışı yollardan mücadeleyi içeriyor.
detaylara girmek istemem ama eğer doğruysa da değilse de çok önemli bir mevzu.
bu başlıkla ilgisine gelince de 28 şubat olaylarını ve bu olaylar hakkında ortaya atılan ''düzmece'' iddiasını da göz önüne alırsak bu ''iftiranın'' yakışması veya doğru olabileceği fikri çok daha vahim...
link verelim de tam olsun.
artık bu video üzerine ateism de ısrar edilmemeli ve hemen tövbe edip tanrı inancına adım atılmalı. yeter bu inadın sonu yok.
bakın din bezirganlığı yapmıyorum. sizden para talebinde bulunmuyorum.
sadece görüşlerinizi revize etmenizi öneriyorum.
inkar inkar nereye kadar?
artık bazı şeyleri kabul etme zamanı geldi.
şaka şaka banane sizin inancınızdan. hem bilim açıklar nasıl olsa bunu da. **
sürekli yatmaktan kaynaklı insanın kıçında çıkan ülser çeşidi. uzun süre hastanede yatan insanlarda baskıya uğrayan bölgenin kanlanmasının azalması ö bölgeyi hassas hale getirir. sonuç ise özellikle şeker hastaları gibi damar sertliği problemi olanlar için iç açıçı değildir. plastik cerrahi ameliyatı gerekebilir.
sigara içmeyi bir halt zannedenlerin kurduğu dernektir.
sigara içmeyi ''cool'' birşey zannedenler
akciğer kanseri olmanın hiç de karizmatik olmadığının farkındadırlar zannediyorum.
(bkz: kemoterapi)
(bkz: radyoterapi)
edit: bu entry eksi aldıkça sigaranın kanserojen özelliği kayboluyormuş.
büdüt:bu başlık sigara markaları üzerinden yapılan karizma tahlilleri üzerine açılmıştır. espri değil uyarı niteliğindedir. bir kişinin bu yüzden ölmesi üzerine konuşulamayacağı anlamına gelmez.
aydın doğan ın hakiki bir vatansever olduğunu düşünen, kalbinin türkiye diye attığını bilen insandır.
öyle ki aydın doğan bir dönem rte ile iyi anlaşırken bu kişi de akp ye oy verir aydın doğana hürmeten. fakat ne zaman ki menfaatler çatışır, aydın doğan muhalefete geçer yine sözkonusu kimse de muhalefettedir.
bir kişinin bunca yayın organına sahip olması onu kıllandırmaz. üstelik aynı kişinin iş sahibi olması da. ihale dönemleri yayın politikasının değişmesi de. öyle ya aydın doğan iyi bir vatanseverdir.
yandaş medyaya karşıdır bu kimse. evet hükümet yanlısı bir medya var. peki aydın doğan garibanların yılmaz savunucusu ve yandaşı mı?
ruhat mengi, bekir çoşkun, yılmaz özdil aydın kimselerdir bu insana göre. ve onlardan feyz alınabilir. ertuğrul özkök ise dürüstlüğün sembolu.
evet hükümet yandaşı medya da iğrençliğin bir diğer yüzü. fakat ayrı bir başlık konusu.
(bkz: yandaş medyaya güvenen insan)
edit::ertuğrul özkök tarafından eksilendi.
sözlüğün okur ve yazar kitlesinin genç olmasından yola çıkılarak yapılacak tavsiyeler bütünüdür.
sözlük kitlesinin bir bölümünün üniversiteye girerken hangi bölümü seçsem kararsızlığına yönelik bu yollardan daha önce geçmiş, görmüş geçirmiş yazarlarımızın tavsiyeleri önemli olabilir...
türkiye de milyonlarcası bulunan insan tipidir.
siyahi futbolcuyu sevmekle insan ırkçılıktan kurtulamaz.
evet türkiye de siyah beyaz ayırımı gibi bir ırkçılık yok. fakat ırkçılığın kralı resmi ideoloji dahil bunu benimseyen çoğu kimsede mevcut. fakat farkında olan az kimse mevcut.
son dönemde futbol maçlarında görülmeye başlanan durum.
duran toplar öncesi kaleceinin dikkatini dağıtmak, görüşünü engellemek amaçlı seyirciler arasındaki cin fikirli kimselerin yaptığı eylem. *
son günlerde sözlükte sıkça görülen hastalık.
bir konu açılır bir tartışma döner. fikrine karşı çıkılan yazar ne olursa olsun karşıdakine cevap verip son entry i girme çabasındadır.
hiç bir şey bulamazsa karşıdakine hakaret eder aşağılar ve o son entry i yazar. ve illet hastalıktan da kurtulur.
