zincirlerini kırmış hatunlardır. nasıl ki erkeklerin çoğu önüne gelenle sex yapmakta hiçbir sakınca görmüyorsa,kadınların da aynı hakka tabi olmaları oldukça tabiidir. ancak insanlık buna hazır mıdır? tabi ki değildir. bok atılır, hor görülür bu memlekette. bir erkekle ciddi bir sevgili ilişkisine girdiğinde, hem erkeğin hem kadınının bu alışkanlığından vazgeçmesi ilişkinin selameti adına hayati önem taşır diye düşünüyorum.
ayrıca herkese veren hatun eğer bir tanımlamaysa, herkese veren erkek de bir tanımlamadır. ancak, bu iki tanım aynı seviyede suçlar gibi gözükmüyor maalesef. cinsiyet ayrımcılığı sözkonusu. büyük sorunlardan biri de bu. eğer kötüyse "herkese vermek", ki bana göre herkesin tuttuğu kendine el ne karışır, o zaman ikisinin de yaptığı aynı derecede kötüdür. cinsiyetçiliğin lüzumu yok
yaprak dökümü 1. sezon finalinde tren garı sahnesi.
bu sahneyi izlediğimde, uzun ve anlamsız üniversite yaz tatillerinden birini geçiriyordum. yine sabah 10 gibi uyanmış, uyanır uyanmaz da o zamanlar tek eğlencem olan yaprak dökümüne sarılmıştım. derken o final bölümü ve çok duygulanmama sebep olan gar sahnesi. sonradan izlediğimde çok da etkilemedi ama. demek ki zamanına izlemek lazım bazı şeyleri.
imam splinter usta eşliğinde namaza duran mümin ninjalar, gavur şredır'ın merkez camii'ne saldırmasıyla namazı yarıda kesip şehre inmek zorunda kalırlar. ve olaylar gelişir.
bu adamı tanımam orhun ene ve harun erdenay'ın oynadığı 2. olduğumuz avrupa şampiyonasına rastlar. sıfırcı kerem diye diye ergenliğimi doyasıya yaşadığım günlerdi. orhun ene gitti, takım sıfırcı kereme kaldı diye saçma sapan geyiklerimizi hatırlıyorum. fakat ne olduysa bu adam avrupa'ya gidince oldu. real madrid mi barcelona mı biryerlere gitmişti. ondan sonra skorer özelliği kazandı dediler. pek anlamam etmem. ama son dünya şampiyonasında oynadığı oyundan ve sempatik tavırlarından sonra bu adama kanım ısındı arkadaş. severek izliyoruz. yerine birini yetiştirmeden bırakmasın.