bütün pis işlere kalmak demektir. perde takılır, çıkarılır, dolapların en üstü silinir, çivi çakılır, tencere kavonoza yetişilir. her türlü kaçarı yoktur.
karşılıklı bir kaos oluşturma yoluna girer bazen. inat yaparsınız, inada inat yapar, inadınıza yaptığı inada inat siz de inat yaparsınız. kim pes eder, kim yenilir, ya da bir uzlaşmaya varılır mı orası muallaktır. bazen asıl amacımızı, asıl derdimizi unuturuz. sırf inat uğruna yanlışlar yapılır.
çok aşık olmaktır. belirtileri ise hayatta aşık olma durumu dışında pek bir şeyi fark etmemek, salağa dönmek, sonu hiç düşünülmeyerek yapılan fedakarlıklar, beyin uyuşması, el ayak titremesi, nefes kesilmesi, tipte kayma, millete " n'oluyor sana bu aralar lan/şeker?" dedirtecek tavırlar, aşık olunan kişinin yediği cacığın içindeki tuz oranına kadar her haltını bilme isteği, her şeyden kıl kapıp ilişkide sorun olacağını sanmak ve yüksek dozda saflık. yüksek dozda saflığın içinde ağzına kadar aşık olunan kişinin hatalarını görmeme bulunur. genelde sonu iyi değildir. genelde içinde bir yerlerde mutlaka bir acı vardır.
nickim. anlamı da uykusuz'un sandık içi köşesinden geliyor. bir ersin karabulut bombası. an itibariyle hayatımızı karartıyor gibi gelen sorunların ileride nasıl bir şaşkınlıkla hatırlandığını çok iyi bir espriyle anlatmış.
"dur lan belki bu da bir leğendir, o kadar büyütme."