uzaktan kumanda ile yönetilen bir hükümetin, zaman gelip son bulacağını, devletin ise sonsuza kadar devam edeceğini belirten söz öbeği. devamı süresince ülkeden götürdükleri ise, büyük ziyanı.
bugünler de inanılmak istenen ya da polyanna' nın çaresiz hayali...
uludere de ölen 35 canın hakkını aramak, olanlara tepki göstermek, sorumlulardan hesap sormak adına yapılan yağmalamadır. demokrasi çerçevesinde yapılmış, kimse zarar görmemiş, karşı çıkanlar ve buna tepki gösterenler faşistlik ve ırkçılıkla suçlanmıştır. uludere de ölenlerin yakınları, alınan 5 adet cep telefonu ile teselli bulmuş, bir nebze olsun acıları dinmiştir herhalde.
hani derler ya, böyle yapınca o ölenler geri geldi mi diye? herhalde o 35 kişiyi çalınan telefonlarla arayacaklar, ne olur geri dönün diye. yoksa bu sevgi dolu insanların başka ne nedeni olabilir ki?
kuzey güney dizisinde ki, kuzey' in çenesinde bulunan yara izidir.
istanbul' un sevilen gece klüplerinden birinden çıkan yara izi, magazin muhabirimiz görünce ne yapacağını şaşırdı. aynı kanalın rakip dizisi fatmagül' ün suçu ne oyuncularından mukaddes hanımın memeleri ile mekandan çıkan yara izi, sadece arkadaşız,yazın çekilecek filmin ayrıntılarını konuştuk` dedi. mukaddes hanımın memeleri sağa sola sallanması ve aşırı alkollü olmaları gözlerden kaçmadı.
kıvanç, bölüm başı 50 000 alıyor, bu konuda ne düşünüyorsunuz? sorusuna sinirlenen yara izi, ne bileyim ben bir bölüm silik, başka bir bölüm derin görünüyorum zaten amk. dedi
tarihin ilk klavye delikanlıları, (bkz: mirc) in, (bkz: zurna) dolaylarında tahmini 97 senesinde ortaya çıkan iki parmaklılardır. iki parmaklılar isimlerini, klavye kullanırken işaret parmaklarını kullandıkları için almışlardır. yıllar ve sanal ortamlar geliştikçe kendilerini geliştirmişler, ıcq ile orta parmaklılar, günümüz delikanlıları olan on parmak delikanlıları da facebook ve msnle iyice olgunlaşmıştır. *
şimdi saçmalık derken, gereksiz olarak anlaşılmasın, gayet de gereklidir evrim dediğimiz beyin uyuşturucusu. taşın tekerliğe dönüşmesinden, iki taşın bir tutam otu tutuşturmasından bu yana gelir. 2 tane hidrojenin bir oksijenin de bir araya geldiğinde su olduğunu da öğrenince insanoğlu, artık inanır maymun oğlu olduğuna. burada garip olan durum ise, bilim yapıyoruz diye maymundan geldik biz naraları atan maymunoğullarının charles darwin zamanından kalma tezlerle savunmasıdır.güzel maymundan gelme, şimdi sen buna inan. buna sonuna kadar saygım var. ama tutup da bunu dilediğin yerde dilediğin zamanda ortalara dökme. kıldığım namazı, tuttuğum orucu sorgulama. inandığım şeyin saçma olduğunu maymun hikayeleri ile desteklemeye hiç kalkma. senin maymunların hiç sikimde olmamasına rağmen, hayvan sevgimden ve hayvan haklarına olan saygımdan dolayı eziyet edip öldürmüyorum. hatta ve hatta onları da allah'ın yarattığını biliyorum. işte bu yüzdendir ki, darwinizm ve ateizm saçmalıktır.
bu konu hakkında iki görüş bildirsem formatı deler miyim bilmiyorum. yine de şansımı deniyeceğim. çünkü bu bilinen olayın, örneklemeden anlaşılması çok zor görünüyor. yukarıda ki paragraf ile ilgili mahkemeye çağırılabilir miyim? ya da bu düşüncelerim konusunun hukukta bir cezası var mıdır? önümüzde ki günlerde bu konu ile ilgili mahkemeye çağrılmasamda, ilerleyen yıllarda bunun başıma gelmemesi için hiç bir neden yok. bu ülke de vakti zamanında namaz kılan insanları fişlenmiş, oruç tutanlar cezalandırılmış, eşinin başı kapalı olanlar yaş kararları ile ordudan atılmıştır. hatta ve hatta bu ülkede türkçe ezana bile izin verilmiştir. vakti zamanı geldiğinde kararları rakip takıp belirlediğinde bu konu ile ilgili soruşturma açılması ve cezalandırılmam içten bile değildir. kimse yaşadığı sürece, siktir lan bu yazı adama dava mı açılır diyemez. gün gelir hukuk tanrıları bunun için de kurban isteyebilir. işte o gün bu konuya üzülebilir yada bugünkü gibi sevinebilirsiniz.
kaldı ki, ateizm gibi, azınlığın inandığı bir inançsızlığın daha çok hukuka, daha çok korumaya ihtiyacı vardır. çünkü darwinizm bir kul yapısıdır. böyle bir inancın tek dayanağı sadece insandır. ama islamı hukuksal olarak korumak, en ufak bir düşüncede, saldırıda islamı korumak için karşısına bir kul dikmek, islama hakaret, islamı küçüksemektir. islam ve diğer dinler, hukuksal olarak korunmaya ya da kollanmaya ihtiyacı yoktur.
sağlık güvencesi bulunmayan, herhagi bir kuruma bağlı olmayan kişilerin 250 liraya kadar olan borçlarının silinmesi olayıdır. olayıdır da, bunu müjde şeklinde vermek, bir nimetmiş gibi sunmak bizim sağlık bakanlığımızın işi, bunu da nimet olarak bilmek ve allah razı olsun devletimizden demek de bizim milletimizin tutumudur.
her türlü kıyağı kendine hak gören, aldığı maaşı bir türlü yeterli bulamayan, ücretsiz sağlık hakkı bulunduğu gibi, tüm sülalesini de bu yolla tedavi ettiren insanların, vekilliğini yaptığı insanlara büyük lütfu.
borçları yüzünden önce karısının böbreğini 20 bine satmak isteyen bir adam. kadına şiddet de über nokta budur herhalde. işin tuhaflığı burada da bitmiyor. bunu öğrenen karısı evden kaçıyor, babasına sığınıyor, adam bir şekilde karısını tekrar ikna ediyor. bu sefer de karısını komple anahtar teslim satıyor böbrek, kalkp, retina dahil 9600 lira.
bugün oylanan ve kabul edilen ermeni yasası nedeniyle isviçre' ye yaptığımız akıl almaz yaptırımları ve pişman edişimizi fransa ya da uygulamaktır.
2005 yılında aynı yasa isviçre tarafından kabul edilmiş ve bu yasa ile bazı türk vatandaşlar ceza bile almıştı. doğu perinçek e açılan ermeni soykırımı yoktur davası halen isviçre, aihm ve perinçek arasında devam etmektedir.
peki 2005 yılından bu yana yürürlükte olan yasa nedeniyle isviçre ye ne gibi yaptırımlar uygulanmıştır. size bir tek şey söylemek istiyorum gelin gerisini siz düşünün...
yarın başlayacak olan büyükelçiler konferansına konuşmacı olarak katılan onur konuğumuz kim dersiniz?
o kadar kolay olmayan sallamasyon, tüm müslümanların aynı fikirde sanan zihniyetlerin istekleridir ki, şu cevapla karşı karşıya kalmaları içten bile değildir. *
(bkz: paket mi olsun burada mı yersiniz)
37 milyon...eski parayla, sittir et eski parayı, alış artık şu yeni paraya. tam 37 milyon, bir yatırıma verilen para miktarı. iyi tamam da bu kadar büyük parayı çöpe atmak nasıl bir aklın işi. bu senenin büyük ikramiyesi 40 milyon. hani diyoruz ya bilmem kaç tane ferrari alırsın, bilmem kaç tane villa, aylık faizi şu kadar. işte 40 milyon ile yapılacak en salak iş.
tünel aç: 37 milyon.
tüneli geri kapat: 3 milyon
etti sana 40 milyon. birileri çıkmış demiş ki; bu para o kadar da büyük paralar değil. ya milli piyango idaresi bizimle taşşak geçiyor, ya da 37 milyonu büyük görmeyen birileri. dünya'nın ve avrupa' nın dar boğazda olduğu bir zamanda, avrupa da ki bakanların kemer sıkma politikasını açıklarken salya sümük ağlamakta, ama biz bir yanlış bir proje 37 milyon vermekteyiz.
kardeşim hep akraba doldurdunuz oraları da, iki tane işi bilen adam koysaydınız. akıl soracağınız birilerini bulundursaydınız. hiç mi fzibilite, projelendirme yapmadınız? bu yanlış proje, topbaş'ın suyunu iyice bir ısıtır. demedi demeyin.
37 milyon...3 oda bir tünel, ama ısıtamıyorduk, kapattık...
bu takımın adı, kesin olarak diyebilirim ki... kandırdııııım. öyle bir takım mı var lan türkiye de. türk milli takımını tutmayan türk kimliği taşıyan insanlar var. öyle bir celallenerek bastın ki başlığa, kim lan bu amk. salağı dedin. kim bilir hangi takımın troll taraftarı diye düşündün. ya da senin tuttuğun takımın taraftarıysam duruma göre destek bile verebilirdin.
gel gelelim ki, kofti olan bu başlığın ulvi amacı bambaşka. tek bir takımın taraftarı olmak nasıl bir duygu onu görelim. bunu 70 milyon olarak genellemek yerine iş yerinde çalışan 200 kişi ile de sınırlayabilirim.
beşiktaşlı olmamdan mütevellit beşiktaş örneği ile gidersem kimsenin zoruna gitmez herhalde. beşiktaşlı olmak benim için bir ayrıcalıksa, bu ayrıcalığı en iyi şekilde tatmamın en büyük kahramanları diğer takım taraftarlarıdır. beşiktaşın yendiği bir rakip taraftarı bulamamak, beşiktaşın galibiyet sevincine en büyük darbeyi vurur.
-yendik oğlum galatasarayı.
+evet lan.
-hadi iş yerine gidip dalga geçelim.
+kimle.
-eve gidip yatalım o zaman.
aslında bir takım taraftarı olmanın en büyük nedenlerinden birisi budur. tutulan takımın galibiyetine sevinmek, rakip takımın taraftarıyla eğlenmektir.
ama şu beşiktaş başlığı altına yazılan, beşiktaş'ım la ilgili küfürler gerçekten kanıma dokunmakta, onlara yazanları ciddi küfürler etmekteyim. ben böyle bir şey yapmakta gerçekten çekinen, kendini kontrol edebilen birisiyim. böyle bir şey yaptıysam da gerçekten ayıp etmişimdir.
babam fenerli,
annem ona keza hastası,
sevgilim fenerli, annemle yarışır ki manyaklık boyutunda,
en yakın kuzenim galatasaraylı. rasyonel sosyalist var trabzonlu, ama bizim aileyle alakası yok. sevmem de zaten. protest sanayici var bir de o da bursalı, birbirimizi görsek dalarız. o derece.
nick altına gelip yazarım, dalga geçerim. yenilmiştir, bilmem kaç yıldır kupa alamamıştır. gülerim, oynarım. birisi sekiz sıfır der ona da eyvallah derim. kaşınmışımdır o sırada. ama dediğim gibi siyah beyaz'a küfür edene hiç acımıyor, tuttuğu takıma değil kendisine sövüyorum, haberi olsun.
bir de sevdiklerime selam söylemek istiyorum buradan izin verirseniz. sevgili babam, annem, sevgilim, artık ne olur üzülmeyin, bir sene sonra fenerbahçe kupaya bedelli olarak katılabilecekmiş.
kişi cuma akşamı, ertesi günün mesai olmaması rahatlıyla gece geç saatlere kadar oturur. film, internet, çay üçlemesi ile şafak vaktini görür. bu saatte yatan bünyenin uyanması cumartesi öğleden sonrasını rahatlıkla bulur. bu saatte kalkan bünye cumartesi akşamını da dışarıda gezerek piç eder. pazar günü erken kalkıp, pazar akşamı erken yatmayı hedefleyen kişi geç uyandığı için bunu da başaramaz.
sonuç: 01.48 de dönüp durduğu yataktan kalkıp bu entryi girer.
çok sıra varmış, beş liraymış on liraymış diye ihmal edilmemesi gereken şikayet edilmesi gereken yansıltılmadır. kaçak elektriğin önüne geçemeyen dağıtım şirketleri parayı alabildiklerine daha fazla saldırması yüzsüzlüğün dik alasıdır.
sıraya girin, hakkınızı arayın. işleme konulana kadar küçük küçük bir sürü birikiminiz olur. geçmişe dönük ödediğiniz kayıp kaçak bedellerin tamamını alabilirsiniz.
not: sıradayım, her ay 6 küsür lira kayıp kaçak bedeli ödüyorum. kumbaraya attığım param gözüyle bakıyorum.
helal sütü emmiş namuslu bir kızla evlenmek isteyen erkeklere büyük bir kolaylık sağlayan kızlık zarı kadını namuslu olup olmadığı konuda en etkili merciye sahip bir obje idi. gerdek gecesi kadınının ilk erkeği olmak isteyen bir adamın, çarşaf üzerinde gördüğü allık hayatı boyunca gördüğü en güzel renk gibi gelir.
yalnız çağımızın vebası bu gibi puştlar (bkz: #11904413) kızlık zarına da olan güveni yerle bir etmiş, insanların içine dayanılmaz kurtlar salmıştır. bu puştlar daha da ileri gitmiş, namuslu ellenmedik, emilmedik bir kız bulma yolunda bize yol bile göstermeye kalkmış hadsizlerdir. bakın burda yol gösteriyor puşt, dikkat edin neym diyor. (bkz: #13821435)
işte bu yüzdendir ki, size yeni bir buluşun ilk kullanıcıları olmayı vaat ediyorum. minik minik çinliler, yine minik minik gözleriyle harika bir teknolojiye imza atmış, benim yoğun görüşmelerim, ısrarlı tavırlarım ve namus aşkımla bu teknolojiyi ayaklarınıza kadar getirmişimdir.
kızlık çipi...
son yüzyılın belki de en büyük buluşu olan kızlık çipi, idiot işletim sistemi destekli çalışmakta, kızlarımızın herhangi bir yerine yerleştirilmekte, ve geçmişi hakkında hiç bir şüpheye yer bırakmadan gözler önüne sermektedir.
çalışma prensibi...
kızlarımıza yedi yaşından itibaren takılan bu çip, takıldığı andan itibaren kayıt tutmakta, inlemeleri, sevişmeleri, konuşmaları, hatta bakışmaları bile kayıt altına almaktadır. çipte kayıt altına alınan bu bilgilere usb girişi sayesinde en fazla bir bilgisayarın serial puşt... pardon portu kadar uzaktasınız. üstelik usb girişi zarı da bedava. yani kayıtlara sadece siz ulaşacaksınız.
evleneceğiniz kızın ebeveynlerine mutlaka bunu sorun. kızınızın kızlık çipi var mı? varsa kaç yaşında takıldı. artık herkes geceleri çok huzurlu uyuyacak.
gol ile ilgili ilk entryi girmek için yarışan yazardır. golün tekrarını izleyemez, o çoşkuyu bağırarak yaşayamaz. sevinç çığlıklarını parmaklarına attırır. o da sevincini böyle yaşar. **
edit: *
bunun için tanım yapmak gerekir mi? açılan başlıkta ilk entry tanım içermelidir bunun için de geçerli midir bilmiyorum? zaten bu kadar laf salatası yapacağıma kısacık bir, arabamıza aldığımız otostopçulara yazılan yazıdır yazsaydım, bütün sorun iki satır önce bitecekti. *
iş nedeni ile arabayla sık seyahat, üniversitelerin genelde anayol kenarlarında oluşu, köylüm insanının toplu taşıma aracı bulma zorluğu ile, arabaya sık sık binen otostopçular ile diyaloglar, kişilikleri, komiklikleri...böyle hepsinden bir buket misali anılar, hikayeler amaaaan ondan işte.
mühendis adayları: bitiriler. ama böyle sakin kafayla düşününce adamlara hak vermemek olanaksız. devreler, topolojiler, ödevler, vizeler, finaller, bütler. adamlar kafayı yemiş vaziyette. teknik terimlerle ilgili kurdukları her cümlenin peşine mutlaka koyarlar. ''imesh topoloji konusunu bir çözersem bu okulun amına korum, ödevi de dürer o hocanın götüne sokarım.'' sanırım bu bölümde belli bir süre küfür dersleri falan da veriyorlar. öyle bir şey yoksa bu bölüme kız şart, en azından millet biraz ağzını düzeltir.sohbetleri iyi.
siyasi bilimler: bu kadar! evet bu kadar...bu öğrenciler arabaya binerler, nereye gideceksin abi diye sorarlar. inecekleri yerde de süklüm püklüm bunu ifade ederler. o zaman bölümlerini nerden mi biliyorum? sordum. niye böyle olduklarını bilmiyorum, konuşsalar anlıyacağım da, konuşmuyorlar. sohbet olmadığı için çekilmez. radyoyu açın, onlar yokmuş gibi davranın
hukuk öğrencileri: idealist, hümanist hak dağıtıcıları. ne zaman acımasız oluyorlar, ne zaman bir tecavüzün suçunu 13 yaşında ki bir çocuğa yüklüyorlar hiç bilmiyorum. konuşmaları tavırları size geleceğe umutla bakmanızı sağlıyor. öyle bir gaza geliyorsunuz ki, yaşama sevinciniz artıyor. sohbetleri dinlenir, oyalar cinsten. kafanız da başka bir şey yoksa yol nasıl geçiyor bilmiyorsunuz. sohbetleri iyi.
öğretmen adayları: bir yandan hevesli, istekli, heyecanlı...ama bir yandan da umutsuz karamsar. daha birinci sınıftan atanamama korkusu, açıkta kalma korkusu var. her sohbetlerinin içinde mutlaka, sekiz yıldır atanamayan öğretmenler var cümlesi geçer. formasyon alanlarla, staj yapanlar daha eğlenceli. öğrencilerle geçirdikleri zamanları anlatmaya doyamıyorlar. sohbetleri iyi.
tek kız otostopçu: bu güne kadar bir kere denk geldi. sanırım zorunlu olarak bindi. ya işi acildi ya da parası yoktu. tedirgin olduğu her halinden belli olduğu için hiç bir şey sormadım. şehir merkezinde nereden geçeceğimi sordu, inmek istediği yeri söyledi. sohbet durumu: yok!
birden fazla kız: kişiliğe göre değişkenlik gösteriyor. böyle bıcır bıcır olanları da var, arkadaş yanında cesaretlenen de, ortamda otoriteyi sağlayan bir kızda. ama ne olursa olsun, makyaj malzemeleri, o an araba da olmayan kızın erkek arkadaşı, alınan kıyafetler ortak konuları. yolculuk iki saatin üzerinde olsa, makyaj malzemelerine ilgi duyabilirsiniz.
köylüler: bitaneler. teyze ya da amca, hiç çekinmez el kaldırırlar. yolculuk boyunca artık yaşa göre, sizin ananız ya da babanız olmuştur. o kadar yakın davranırlar. allah razı olsun ile başlayan sohbetleri allah' a emanet ol ile biter. kendi çocuklarını emsal göstermeleri, torunlarını anlatmalarını en büyük özellikleridir. medeni durumunu, çocuk sayısını, anne baba sağmı, kaç kardeş olduğunuzu, yaşı hiç sektirmeden sorarlar. yanlarında taşıdıkları pazar çantalarında mutlaka meyve ya da o anda çiğ tüketebileceğiniz (hıyar gibi) yiyecek maddeleri vardır. artık yoldan mı, yoksa organik olduğundan mı çok lezzetli gelir. bir çok kelimesini anlamasam da sohbetleri süper.
bir gün elinizi yumruk yaparda baş parmağınızı kaldırırsanız ve sizi ben görürsem kesin dururum. ama gözünüzü seveyim susmayın, sohbet edin.
şu yaz günlerinin açık havasına kendince hava katmak isteyen sis farı sahipli şoförlere verilen isimdir. muhtemelen hesapsızca açtıkları sis farlarını hiç kapatmayan bu bünyeler, karşıdan gelen sürücüleri hatta ve hatta kendi yolcularını bile düşünmemektedir.
