bugün olan trafik kazası. özel halk otobüsu numune hastanesi durağında bekleyenlere çarpmış ve 3 kişinin ölmesine neden olmuştur. Sabah 10.00 gibi yaşanan üzücü durum. bu otobüsleri nasıl yetersiz insanlar kullanıyor gerçekten merak ediyorum.
milliyet gazetesinin önemsiz ıvır zıvır haberleri veya yazıları, durmaksızın hayat memat meselesi haline getirme çabasıdır. internet sitesinde ota boka sürekli yok ona bakın, yok şuna bakın diye diye bol ünlemli başlıklarla insanda asap masap bırakmaması bir yana, bir de başlığa aldanıp yanlışlıkla tıkladığında insana kendini gerizekalı gibi hissettirmesi de cabasıdır. bu başlıkları yazan arkadaşla bu ısrarının nedeni hakkında oturup konuşmak istiyorum ciddi ciddi.
bir zamanlar ilhami ahmed örnekal ilköğretim Okulu'nda görev yapmış, muhteşem bir tarza ve kişiliğe sahip olan ve bir çok öğrencide iz bırakmış sınıf öğretmeni.
öğretmenler Günü'nde çiçek dışında hiçbir pahalı hediyeyi asla kabul etmez, gelenleri de her zaman geri çevirirdi. aynı okuldaki öğretmenlerin birçoğu son model arabalarına binerken, o serçe model eski bir araba kullanırdı.
hala hayatta mıdır ya da hayattaysa bile nerededir, ne yapar bilinmez. akşam akşam akla düşmüştür.
tedavi olmadığı takdirde 6 aylık ömrünün kaldığı söylenmekte olup, tedavisi için de tam 1 milyon dolar gerekmekteymiş. ancak yapılan yardım kampanyasında sadece 300 lira toplanabilmiş. sadece ve sadece 300 lira!
genellikle finans sektöründe çalışan ve plaza-servis-ev üçgeninde yaşamını sürdürme gayretinde olan, kah ağlayan, kah gülen, kah somurtan, kah çok konuşan, kah ağzını bıçak açmayan, bazen sevilesi, bazen de nefret edilesi yarı nevrotik kadındır. tanımımızı da yaptığımıza göre, taşıdığı başlıca özelliklere kısaca bir göz gezdirelim:
- kesonundan saç düzleştiricisi asla eksik olmaz. yoksa bile acil durumlarda kimden temin edebileceğini bilir.
- dolabında her zaman bir çift yedek ayakkabı bulundurur (hatta bazen iki ya da üç çift).
- gelip gelip sizden ince uçlu şarj isteyen de genellikle bu kadındır.
- tuvaletten çıkarken dış kapıyı kağıt havlu ile tutmasından da kendisini ayrıca çok kolay bir şekilde tanıyabilirsiniz.
- yine tuvalet denilen ortak kullanım alanında birbirinin kaşını, bıyığını alan cinsine de sıkça rastlanmaktadır (kullanılan ip, plazanın temizlikçi ablasından temin edilmektedir).
- öğle tatilleri dönüşünde ellerinde illa ki bir zara ya da mango torbası olur.
- artık bir klişe olduğundan tam zamanlı fönlü ve makyajlı dolaşabilme konusuna ise hiç girmek istemiyorum.
- güneş gözlüğü genellikle iş yerinden faydanılan özel sağlık sigortası üzerinden alınmıştır.
- yarı ingilizce, yarı türkçe'den oluşan değişik bir iş dili kullanmaktadır. tatil günlerine off, servise shuttle, toplantıya meeting denmektedir.
- cumartesi, pazar günleri asla boş geçilmez, hep dibine kadar en iyi şekilde değerlendirilir.
her iş değişikliğinde yeni bir plazaya geçiş yapıldığından hayat bir süre daha böyle sürüp gider. genellikle de bu hayat, evlendikten sonra 1 yıl içinde kıdem tazminatını da alarak işten ayrılmayla bir süreliğine geçici olarak son bulur. ancak bir süre sonra yeni bir iş başlangıcıyla plaza kadını kaldığı yerden aynen devam eder.
Samsun Devlet Opera ve Balesi tarafından sahneye konan müzikal. dünyanın en çok sahnelen müzikal komedilerinden biriymiş ayrıca.
ama daha da komik olanı..
--spoiler--
Samsun Operası, Trabzon'da 'Bir Tenor Aranıyor'u sahnelemiş.
Şehrin görünür yerlerinde afişler asılmış.
12 kişi iş için başvurmuş, demişler ki, 'Tenor nedir bilmiyorum ama elimden her iş gelir.'
--spoiler--
yalan dünya dizisinde deniz ve bora'nın anneannesidir. oldukça absürd bir karakter olup, gönül ülkü tarafından gayet başarılı bir şekilde canlandırılmaktadır.
kimi insanlardaki, yılların değiştiremediği, hatta değiştirilmesi ihtimalinin bile asla düşünülemediği saç modelleridir. peki bu durumunun kökeninde nasıl bir ruh hali yatmaktadır? kararlılık? sıkıcılık? üşengeçlik? bulan beri gelsin.
genellikle bir hafta boyunca üst üste gece geç yatıp sabahın köründe, erkenden kalkma durumunda oluşan durumdur. bu durumu en güzel anlatan da bu ifadedir. çünkü aşırı uykusuz kalmış olan beyin, bu cümleyi gayet mantıklı bulmaktadır.
milliyet cadde'de ülke sorunları ile ilgili önemli ve çok ciddi ama bir o kadar da kolay okunan yazılar kaleme alan şahsiyet olup, kanayan yaralara parmak basmaktadır.
--spoiler--
Geçtiğimiz günlerde arkadaşlarım Atiye Sokak'taki Hardal'ın sokak tarafında oturuyorlar. Hava sıcak değil ama alttan alta sıcak hava geliyor. 'Yahu piştik' derken, Hardal'ın mutfak havalandırmasının sokağa verildiğini anlıyorlar. Yemek kokusu da cabası. Genç işletmeci Uğur Karabayır hemen konuyla ilgilenir diye tahmin ediyorum. Neyse sıcak ve yemek kokusunu sineye çektikten sonra mojito istiyorlar. Garson; "Çok yoğun mojito'yu iyi yapamazlar. Başka bir şey içer misiniz? diye soruyor. Ne diyeyim ki, iyi ki çok kalabalık kalkın gidin dememişler.
--spoiler--
--spoiler--
Geçen hafta Grey Gouse ve Şeyla Bodiva'nın ortaklaşa düzenlediği parti, Billionarie'de yapıldı. Partiye geç saatlerde dahil oldum. Yahu havalar ne kadar soğuk olursa olsun, kapalı mekanda eğlenmek keyifsiz oluyor. Billionarie'e giriyorum, içerisi hınca hınç dolu. Ama bir o kadar da havasız. Parti çok keyifliydi ama sigara dumanı yüzünden kaçarcasına çıktım. Havalandırmaya dikkat!
--spoiler--
--spoiler--
içecek bir şey sipariş etmenin bu kadar zor olduğunu hiç bilmezdim. Taş çatlasa en fazla 200 kişi aynı anda eğleniyor. Yalvar yakar gelen siparişlerin ardından, "mevye filan yesek" dedim. Garson lafı "Meyve servisini iptal ettik" diyerek ağzıma tıkadı. Kadehi 40 TL'den votka servis edilen bir yerde mevye nasıl olmaz? Allah'tan görevli bir kadın imdadımıza yetişti. Mevye servisimizi yaptı. Aksilik diye düşünürken "Oturduğunuz yerin sahibi geldi, kalkmanız gerekiyor" denildi. Yıllardır bu sektörü takip ediyorum. ilk kez bir işletmede müşterinin yerinden kaldırıldığına şahit oldum. Rezervasyonu yapılan bir yere asla başka bir müşteri için servis açılmaz.
Maça Kızı'nın sahibi Sahir Erozan dikkat diyorum! Ya bildiğiniz iş otelciliği yapın ya da beach partilerini ehli işletmeciler yapsın.
--spoiler--
- insan daha önce hiç alakası olmadığı halde birkaç günde bir enstrümanı çalmayı çok iyi öğrenebilir, grup kurup müzik yarışması kazanabilir ve hatta beste bile yapabilir.
- bir hukuk fakültesi öğrencisi kitabın defterin kapağını bir kez bile açmadan güzel güzel okuluna devam edebilir.
- bir şekilde hapse giren herkesin suçsuz olduğu tez zamanda anlaşılır. insanlar sık sık hapse girip çıkabilirler.
- o yıllarda istanbul'da hizmet veren tek hastane haydarpaşa numune hastanesi'dir. kimin ne rahatsızlığı olursa olsun herkes orada tedavi edilir.
- ve son olarak da süleyman gibi adamlar, en asil duyguların insanıdırlar.