Spotlight, herhangi bir politik veya dini oluşuma verilen sınırsız otoritenin ne kadar yokedici olabildiğini sabırlı bir yaklaşımla inceleyerek yılın en etkileyici filmlerinden biriydi. Akademi bunu gözardı etmedi ve sosyal bir mesaj vererek yılın en iyi film ödülünü spotlight filmine verdi.
Mustang, César Sinema Ödülleri'nde 4 ödül birden aldıTürk yönetmen Deniz Gamze Ergüven'in Mustang filmi, "Fransa'nın Oscar'ı" olarak bilinen César Sinema Ödülleri'nde 4 ödül birden aldı. César Sinema Ödülleri'nde Türk yönetmen Deniz Gamze Ergüven'in Mustang filmi 'en iyi senaryo', 'en iyi ilk film', 'en iyi müzik' ve 'en iyi kurgu' ödüllerini aldı.
Mustang, Bu gece Oscar Sinema Ödülleri'nde de Fransa adına Yabancı Dilde En iyi Film kategorisinde yarışacak...Heyecanla bekliyorum sonucu.
Yazın Fransa’da vizyona giren ve “en iyi yabancı film” dalında Oscar’a aday gösterilen Mustang filmi, Ekim’de Türkiye izleyicileriyle buluşmuştu. Deniz Gamze Ergüven’in yönettiği ve senaryosunu Alice Winocour ile ortak yazdığı filmin kahramanları Karadeniz’in küçük bir sahil kasabasında eve hapsedilmiş beş kız kardeşten oluşuyor.
Mustang filmi, Türkiye kadınının maruz kaldığı vahşeti ortaya seriyor: buna çocuk gelinler, namus adına yapılan bakirelik testleri, şiddet ve ensest ilişkiler de dahil.
Daha çocuk vücutları kadın olmadan evlendirilmeye zorlanan kızlar, her şeye rağmen ellerinden vahşice alınan çocukluklarını inatla yaşamakta direniyorlar.
Hala ikna olmayanlar Türkiye’de çocuk gelin yahut ensest var mı yok mu diye bu konuda ülke çapında araştırma yapmış olan Türkiye Kadınlar Federasyonu Derneği‘ne sorabilirler.(bkz: http://www.tkdf.org.tr)
--spoiler--
Ben eyvah bilmezdim, eyvahım oldun. Ben Allah bilmezdim, dergâhım oldun. Nasıl cehennemsin, yanmaya geldim. Sizde bulunmaz mı derdime deva, zalime mi kalsın şu yalan dünya? Gönül yarası bu, sözün neresi bu? Yıkıldım eşiğine susmaya geldim. Gönül yarası bu, hadi sırası bu. Hazırım canımdan geçmeye geldim.
--spoiler--
Kırk hava albümünden.
Piyano denince akla ilk gelen bestecilerdendir. Adı Fryderyk Chopin diye yazılır. Roman Polanski, kendi yaşamının aynası olduğunu söylediği, 55. Cannes Film Festivali Altın Palmiye Ödülü, Piyanist filiminde bir çok bestesini kullanarak, filmin vazgeçilmezler arasına girmesine katkı sağlamıştır.
Birçok dilde çevirisi olan, dünyada en çok satılan kitaplar arasında yer alan Saint-Exupéry eseri Küçük Prens.
--spoiler--
“Yaşam, bize bütün kitapların öğrettiğinden daha çoğunu öğretir. Çünkü yaşam, bize karşı direnir. insan, ancak engellerle karşılaşıp onları aşmaya çalıştıkça kendini tanıyabilir.” Saint-Exupéry
--spoiler--
“Anı ve Süreklilik: Huma Kabakcı Koleksiyonu’ndan Bir Seçki” sergisine ev sahipliği yapıyor. Küratörler Huma Kabakcı ve Esra Aliçavuşoğlu. Türkiye’den ve dünyadan 45 sanatçının 70’e yakın yapıtını bir arada görebilirsiniz. Bu sanatçılar arasında Aliye Berger, Sabri Berkel, Mübin Orhon, Sarkis, Canan Tolon, Fahrelnissa Zeid, Ferruh Başağa, Canan Dağdelen, Joseph Beuys, Damien Hirst, David Hockney, Max Ernst gibi çağdaş sanatın önde gelen imzaları var.
"Bir sandala oturmuşuz, geceymiş. Zaman tutuşmuş mekan yanıyor. Bir salkım üzüm akıyor damarlarımdan. Bahçeler, bağlar harman yanıyor. Bir salkım üzüm akıyor damarlarımdan, sen gidiyorsun imkan yanıyor.
Bir dağ yıkılıyor ah içerimizde. Bir çiçek büyütmüşüz saksıya sığmaz. Ne sevmekten korkmak, ne zulümden korkmak bize yakışmaz.
Söyle bir kırık hava, döneyim. Turna uçsun içimde. Ben seni nasıl sarıp nasıl seveyim. Hayalimde, düşümde.
Bir kumsala çıkmışız, sehermiş. Alaca dağlarda üç yavru keçi. Kuytuda bir kadın ağlar, kimin annesi? Cihan tutuşmuş umman yanıyor.
Bir dağ yıkılıyor ah içerimizde. Bir çiçek büyütmüşüz saksıya sığmaz. Ne sevmekten korkmak, ne zulümden korkmak bize yakışmaz.
Söyle bir kırık hava, döneyim. Turna uçsun içimde. Ben seni nasıl sarıp nasıl seveyim. Hayalimde, düşümde."
ilk sosyalist ilk sosyolog....Saint Simon toplumu çalışanlar ve çalışmayanlar olarak ikiye ayırır. Çalışanları bal arılarına çalışmayanları ise eşek arılarına benzetir.
Sosyoloji toplum bilimidir. Toplumu oluşturan bireyleri tümüyle ele alır. Toplumlararası karşılaştırma çalışmaları yapar. Toplumun din ile ilişkisini ekonomi ile ilişkisini eğitim ile ilişkisini; aynı zamanda toplumun kültürünü, aile yapısını, yaşam tarzlarını ve bunun gibi bir çok konuyu bilimsel teknikler kullanarak ele alır. Sosyolog çalışma yaptığı konu için önce kendi değer yargılarından kendini arındır. Sosyoloji ne kafir bilimidir ne de ahmak bilimi. (Zaten böyle bir bilim de yoktur) Sosyoloji, bir doğa bilimidir; doğa yasalarını toplum yasaları ile özdeşleştirir. 1300 lü yıllarda yaşamış olan ibn i Haldun dan günümüze kadar uzanan sosyoloji tarihini görmezden gelmek hiç bir bilgiye dayanmadan bu bilimi kafir bilimi gibi sığ düşüncelerle ifade etmek ahmaklıktır.
Sir Thomas Beecham tarafından 1946 yılında kurulan The Royal Philharmonic Orchestra, ingiliz Kraliyet Ailesi tarafından desteklenen bir orkestradır.
Pink Floyd, Oasis, Queen, George Michael, Sting, ABBA gibi ünlü isimlerin albümlerinde de yer aldıktan sonra Sezen Aksu'nun parçalarınıda yorumlayan orkestranın istanbul'daki konserine gidemeyenler artık "THE ROYAL PHILHARMONIC ORCHESTRA PLAYS SEZEN AKSU" albümünü dinleyebilirler.
Albüm Sezen Aksu'nun 'Masum Değiliz, istanbul istanbul Olalı, ikinci Bahar, Kaybolan Yıllar, Çakkıdı, Onursuz Olmasın Aşk, Kaçın Kurası, Kahpe Kader, Seni Kimler Aldı, Sorma, Şıkıdım, Ben Sende Tutuklu Kaldım, Küçüğüm, Keskin Bıçak, Hayat Sana Teşekkür Ederim' adlı eserlerini yorumlan konser kayıtlarından oluşmakta.
"Öylesine Bir Aşk (Un Amore)" kitabının italyan yazarı. Yazar olmanın yanı sıra ressam olmasının etkisi mi bilmiyorum ama büyülü gerçeklik (magic realism) sanatını edebiyatta konuşturan kişilerdendir. Tatar Çölü gibi efsane kitabı ile gizli Franz Kafka çizgisini yakaladığını söylenebilir. Sanayi toplumunun günümüz insanın üstünde artan baskısını, gerçeküstücü, soyut bir yaklaşımla işleyen kitaplarını gizli kaymış raflarda keşfedebilirsiniz.
Sabahattin Ali, Kürk Mantolu Madonna'sında; insan ruhunun derinliklerine inerek insan psikolojisinin geçişlerini büyük ustalıkla anlatır. Herkes bir roman der aslında Sabahattin Ali Kürk Mantolu Madonna'sında. Hergün binlerce umursamazlığımız, dikkate almadığımız, önyargılarla karakterize ettiğimiz, muhattap almadığımız insanların birer hikayesi olduğunu olduğunu kolay yetişmediğini hem kendi hayallerinin, hem de onları yetiştiren ebeveynlerinin onlar üzerindeki hayalleri olduğunu bir kez daha bize hatırlatır.
Teşekkürler Sabahattin Ali... Biz okuyucularını arkasına saklandığımız sığ ve bayağı düşüncelerimizden ve önyargılarımızdan kısmen de olsa kopardığın için. Teşekkürler Sabahattin Ali...Bize insan psikolojisinde farkındalık yarattığın için.