öğrenilecek şeylerden birisi de, ateist olup hayatı kendine zindan etmenin anlamsız olacağıdır. zira bir yaratıcıya inanmamak, açıklamasını yapmadan düz söyleyeyim, misafirliğe gelip ev sahibini görmemezlikten gelmedir. tanıdığım çoğu ateist, malesef depresyonlar içindedir. bir çok şeyden keyif alamazlar, cidden bunalımdadırlar. yalan yok. ilaveten bir istatistik; isveç ve norveç gibi ateist popülasyonun yüksek oranlı olduğu köylerde intiharlar çok daha fazladır, diğer köylere nazaran.
açıkçası, dini açıdan nasıl karşılanacağını kestiremediğim durumdur. kime göre, neye göredir. zira "çok para" kavramı göreceli bir kavramdır. mesela bir fakirin arzuladığı aylık 4000 tl maaş, bir orta halli için arzulanacak şey değildir. bu bağlamda fakire, "kardeşim, sen çok paragözsün. yaptığın caiz değil." denmesi ne kadar doğru olabilir?
''bir ârifin hanesinde, üç tane zevcesi var idi.
birincisi:
- ne de çirkinim, dedi. beni kim sever ki! kapkara bir yüzüm var. üstelik yaşlıyım. hem, burnum da kocaman.
ikinci zevce:
- âh, seninki de dert mi, dedi. doğru dürüst ne etim var ne budum. kimse bakmıyor bana, sıskanın tekiyim.
üçüncü hanım ise:
-şükür, dedi. yüzüm de özüm de güzel. tadım âlâ, yaratılışım özel. hem lezizim, hem ilâcım, biiznillah. kendime saygım da tamdır, çünkü yaratanım allah! niye öyle baktınız ki, maşallah deyin maşallah!
o esnâda ârif geldi, hanımlara hikmet nazarıyla şöyle bir göz gezdirdi. tebessüm ederek üçüncü zevcesine uzandı. bismillah, dedi. ve sikti."
bir ırkla aynı ortamda bulunmama isteğidir. ben de malesef buna bazen katılıyorum. zira hakikaten çingenelerden farkları kalmıyor bazen. biraz çeki düzen vermeliler kendilerine.
bir yanılgı türü olup, evrensel boyutlara varmıştır. benim de zamanında bir ingiliz hocam var idi. bursa deyince, "city which is famous for gays?" demiş idi. "yuh amk sen nerden duydun bu muhabbeti?" diye şok olmuş idim.