aramızda sadece 1 yaş bulunan kız kardeşime fiziksel olarak gücüm yetmediği durumlarda, acısını gece çıkarma gibi girişimlerim olurdu. malumunuz kız kardeş benim uysal, naif kişiliğime nazaran; biraz da küçük olmanın verdiği şımarıklıkla pek bir cazgırdı efendim. üstümde gerçekleştirdiği kedivari tırmıklama, saç çekme denemeleri yetmiyormuş gibi; "anneeaaaaa, ablam beni dövüyoğğğ." diye bağırır ve annemin asla eyleme geçirmediği; "oklavayı alıyorum haa!" repliğini tekrarlatırdı. ben de, uslu ve ezik abla hıncımı kız kardeş uyurken alırdım. ranzanın üst katında yatan kardeşin yanına çıkar, tokatlar da tokatlardım. bazen saçını işaret parmağıma dolar çekerdim hunharca. uykusu çok ağırdı neyse ki cadalozun.
-abi 5 yıl öncesine gidip şule'yle konuşacağım, onu terk etmeyecek, sevdiğimi söyleyeceğim. bugün o denyonun karısı değil, benim karım olacak.
-olmaz, zamanın akışına ve olayların gidişatına engel olamazsın.
-götüne sok o zaman o makineyi!
"biliyor musun?bugün seni hatırlayıp ağladım. öyle bir film sahnesinde duygulanıp iki damla göz yaşı dökmek gibi değil ha! hüngür hüngür ağladım, dudağımı ısırarak daha büyük bir acıyla içimdeki acıyı bastırmak isteyerek... bu şaşırtıcı; oysa seni unuttuğumdan o kadar emindim ki..." demektir.
güzelliğin göreceli olduğunu bilmeyen, erkek söylemi. her sözlükte bulunur böyle bir başlık, altında onlarca onaylayan entry ve üstüne alınan kompleksli kızların girdiği yalanlayan entryle. bırakın ispat etme çabalarını yahu. yoksa yok bulunması gerekmez ki. sonuçta facebook değil ki bu fotoğraf ekleyip beğenelim, photoshoplayıp beğendirelim. fikir güzelliği esas burda, üstelik süper bir gizem var. nasıl biri bunu yazan diye düşündüren. gizem iyidir iyidir. yok illa güzellik arayanlar; üzgünüm yanlış adres.
yaşamak için arzu duyulmasından daha mantıklı gelendir. istekle yaşamak mümkün mü? yaratıldık bari hakkını verelim, bizimkisi. (bkz: bindik bir alamete, gidiyoz kıyamete).
o kafayı al, potaya on kez turnike atışıyla basket at, sonra mahalledeki çocukların patlayan topuyla değiş-tokuş et biraz da onlar folloş etsin. ardından dünya maketi platformuna yerleştir, çevir çevirebildiğin kadar... hah şimdi al o kafayı tak gene yerine.
hala bilmiyor musun kime oy vereceğini, geç aynaya tükür o kafaya. üzülme, zaten kimi seçersen seç sonunda vuracaksın o kafayı ordan oraya, sonunda gene tüküreyim bu kafaya diyeceksin.
ifade edilişi yanlış olan önermedir; zira gerçek değil, ifade edenin fikridir. Ayrıca bütün genellemeler gibi yanlış olandır. Subjektif bir düşünce; "bütün kadınlar" şeklinde genelleme yapılarak belirtilemez.
Kadın-erkek diye ayırmak alakasızdır kanımca, o yüzden iki cinsi içine alarak yorum yapmak gerekirse, gene de yanlış olan önermedir.
insandan, öznel fikir olduğu belirtilmediği sürece çirkin olarak bahsedilemez.
Malumunuz görecelidir, her insan güzeldir "birine" göre.
Derdini, sürekli el kol hareketleri yaparak anlatmaya çalışan insandır. Vücut diliyle ilgili her şeyi bildiğini sanır. Hıncal Uluç gibi boynunda fular, sırtında kollarını omuzundan sarkıttığı kazak ve gözlükleriyle dolaşır.
Devrik cümleler kurar, siyaset bir numaralı sohbet konusudur.
Her daim yanında bulundurduğu bir kitap vardır, istisna durumlarda ise gazete.
Kurduğu cümleler hep soruyla başlar: "ne olacak bu memleketin hali?"
Hep mütevazı olmaya çalışır, gereğinden fazla kibardır.
Bu böyle sürer gider... Esasında süpersonik özellikler olan bu davranış biçimleri taklit olduğundan hemen anlaşılır, entellektüel olmayan ama öyle görünmeye çalışan insanın antipatikliğinden öteye gidemez. Böyle absürd, gülünesi bir durum doğurur.
Yaşadığım şehirde sürekli rastladığımdır. Bunlar; kar yağmadığı halde atkı-bere takar, askılı body üstüne mont yelek giyerler ayrıca. Hasret kalmış adamlar, hor görmeyin. Az bulut gördümü hemen çizmeleri, kaşkolları giyinir burda insanlar. burası neresi mi? tabii ki; antalya.
(bkz: bakan kör)
Gözleri körelmiş olduğundan doğru bakanmamış o. Öyle ki; terbiyesizlik ettiği kişiler iş vermiştir ona terbiyesizliğini göremeyecek kadar kör olmasına rağmen...
ilkokuldayken karşılaştığımız, hata yapan bir öğrenciye ceza vermek için tüm sınıfı sıra dayağından geçiren öğretmen zihniyetindedir.
bu kişi lisede önünde on kişi, 1 kişiye dalsa sesini çıkarmadan sıvışandır aynı zamanda.
Hayatta ucu kendine dokunmayan hiçbir şeyi savunmayandır.
(bkz: bana dokunmayan yılan bin yaşasın).
zavallıdır kısaca.
(bkz: Cesur yürek) filminde özgürlük diye bağırmak kadar yiğitlik gerektiren, destan yazdırası eylem; yalnız unutmayın kızlar, mel gibson bunu dedikten sonra ölüyor.*
