Zeki, genel kültürü yüksek, sağduyu sahibi insanların çocuk yapmaması ya da bir tane yapmaları, diğer yandan cahil, aptal ve boş insanların fazla çocuk yapması durumu ile ortaya çıkan durumdur.
Her gün karşılaştığım varlıktır. Üstelik benim deneyimimdeki varlığı ısrarla ikaz etmeme rağmen park etmeye devam etmiştir. ilk entrydeki fotoğrafa bakınca da şaşırmadım. Her tofaş sürücüsü gibi bu embesil de kuralları hiçe saymış. Bir hafta boyunca garaj kapısının önüne ısrarla park eden bir jip'in camına şöyle bir not yazdım: "Benim motorum 6 bin, senin sol kapın. Matematiği sen yap." O günden sonra o jip oraya park etmedi ama bu sefer de bir şahinci çıkageldi, ardından volvocu. Ben artık bir baştan bir başa kadar anahtarımla çiziyorum. En az 10 kere sözlü uyarıda bulundum, polisi aradım ama hiçbiri sonuç vermedi. Hoş, bu da vermiyor ama en azından bana çektirdiği cefayı ona da çektiriyorum.
Çukurambar Adliye-Şentepe Teleferik arasını motosiklet ile Anadolu bulvarı üzerinden 15 dakikada alabildiğim yolu, 1 saat 15 dakikada almama neden olmuş olaydır. Ankara'nın altyapı yetersizliğini her geçen dakikada bir kez daha görmemi sağlamıştır.
Tarihi bir kişilik özel sektörde iş başvurusu yapsaydı, cvsine yazacağı özellikleri ne olurdu sorusunun kısaltılmışıdır. Başlığa sığmadığı için böyle oldu.
(bkz: Adolf Hitler) "etkili hitabet yeteneğine sahibim"
An itibari ile yapılan açıklama şu şekildedir:
Nüfus ve Vatandaşlık işleri Genel Müdürlüğü tarafından yapılan açıklamaya göre:
08.02.2018 tarihinde saat 14:00’da E-Devlet üzerinden hizmete açılmış olan Alt-Üst Soy Raporu 09.02.2017 tarihi saat 02:00’e kadar yaklaşık olarak 200.000 adet üretilmiştir. Vatandaşlarımızın yoğun ilgi gösterdiği hizmette asıl yoğunluk ise gece 02:00- 04:00 arasında (yaklaşık 110.000 Alt-Üst Soy Raporu) yaşanmıştır. Saat 04:00 dan itibaren ise aşırı talep olmasından dolayı verilen hizmette gecikmelerin oluşmasına ve vatandaşların bekleme sürelerinde artış yaşanmaya başlamasından dolayı Alt-Üst Soy Raporunun E-Devlet üzerinden paylaşımı geçici olarak durdurulmuştur. Nüfus ve Vatandaşlık işleri Genel Müdürlüğü tarafından E-Devlet üzerinden sunulmakta olan Nüfus Kayıt Örneği ve Yerleşim Yeri ve Diğer Adres Belgesi hizmeti sunulmaya devam etmekte olup, yoğunluğun azalmasından sonra Alt-Üst Soy Raporu hizmeti en kısa sürede vatandaşların kullanımına açılacaktır. Ancak vatandaşların yoğun talebi ile orantılı olarak Alt-Üst Soy Raporunun gecikmeli veya kesintili hizmet vermesi ihtimali bulunmaktadır.
Kamuoyuna saygıyla arz ederiz.
Motosiklet kullanan birisi olarak, kaskı taktıktan sonra cebelleşerek gözlüğü de takmaya çalışmam buna bir örnektir. Özellikle kış günlerinde o kaskın içinde buğulanan gözlükler yüzünden hafif aralıklı vizörle gitmeye çalışmak eziyettir. Diğerleri zaten daha önce belirtilmiş.
Bir motosiklet sürücüsü olarak, konforuna daha düşkün kişinin yaptığını düşündüğüm eylem. Temel sebep olarak en azından ben bu nedenle otomobil tercih ederdim. Çünkü yayıla yayıla yazın serin kışın sıcak bir araç içerisinde yolculuk daha konforlu.
Sevgili uludağ sözlük moderatörleri ve yönetimi; yaklaşık bir yıldır sözlükte yazarım ve ne zaman sözlüğe girsem, açılan başlık ve içeriklerinin ve dahi diğer entrylerin büyük çoğunluğunun sözlük formatına uyumsuzluğu, beni sözlükten soğutuyor. Göreceli olan eleştirilerimi (saçma, aptalca... gibi) bir kenara bırakıp, objektif olarak ve verileri kullanarak bunları yazdım. Örnek vermem gerekirse saat 12:45 itibariyle sol frameden rastgele aldığım başlıklar şöyledir:
hiçbir öğreti taşımayan, forum mantığına dayanan ve sözlük formatına uymayan bu ve bunun gibi başlıklara bir çok yazar prim vermemek adına yazmamak gibi kampanyalar düzenlediler, düzenliyorlar ancak bu sorunu çözmenin daha uygun ve hızlı yolu sizlersiniz.
şurada göt sikilir, buradaki kızlar orospudur, falancadaki amcanın amına koyim gibi başlıklar ne sözlüğe, ne yazarlara, ne okurlara herhangi bir şey katmıyor, tam tersine insanları sözlükten soğutuyorlar.
yukarıda belirttiğim gibi yazarların, entrylerin ve başlıkların kontrolünü sağlamanız durumunda sözlüğe daha kaliteli içerikler üretebileceğiz, sırf bu nedenlerle sözlüğe küsen yazarları geri kazanacağız ve dahası mutlu olacağız.
Vaktiniz mi yok, eleman açığınız mı var, muhtemelen bu gönderi altına da yazacak arkadaşlar olacaktır. Bakın şimdiye kadarki entrylerine, katkılarına, alın ekibe.
Ayrımcılık ve aşağılama taşıyan başlıktır. insanları dinledikleri müziğe göre sınıflandırıp, hiçbir veriye dayanmaksızın subjektif yargılarla yermenin nahoş bir durum olduğu aşikardır.
Tam olarak diyalog şöyledir:
-Dostoyevski diyor ki...
+o kimdir? (Kısa sessizlik) beyaz gecelerin yazarı mı? (Akabinde bir espri denemesi geliyor) amerikan ajanı olmasın da...
Mehmet metiner'i tanımam ancak lafları cımbızlamanın âlemi yoktur. Adam gayet tanıyor.
Tanım: bir tv programında yaşanan diyaloğun eksik yansıtılması.
(bkz: jumper) isimli filmi getirmiştir aklıma. içinde kuytu bir yerde de geçebilir o gece, tepesinde bir şezlongda da. Benim aklıma ikincisi gelmişti. Ha tabi memurun biri gelip "kalk siktir burdan" diyebilir de ama madem ki hayal, alın ulan zamanı da geriye. Firavun yapın bi geceliğine beni.
Eğer uçağa biniyorsanız kesin zenginsinizdir diye mi düşünüldü de fiyatlar bu kadar yüksek yapıldı? Bir lahmacun ne zaman 14 lira etti? Bir elma ne ara 6 lira oldu? Düzeltilmesi gereken fiyatlardır.
1 saat önce başıma gelmiş olaydır. Motoru yeni aldım, ben de yeni sürücüyüm ve trafiğin minimum olduğu geç saatlerde pratik yaparak kendimi geliştirmeye çalışıyordum. En Sol şeritte 50km civarı hızla giderken tabelaya baktım, en sağa geçmem gerekiyordu. Aynalardan arkaya kontrol ettim, sinyal verdim, hızımı azalttım. Kör noktadan biri çıkar mı diye kafamla geri baktım. Bu sırada da soldaki kaldırımlara sürtünmeye başlayan motorumun kontrolünü kaybettim. Motor altımdan kaydı, ben de ufak bir kayma ve ardından bir iki ufak takla ile durdum. Full ekipmanla olduğumdan dolayı hiçbir hasarım yoktu. Ekipmanlar sağolsun görevlerini layıkıyla yerine getirdi. Kalktım motorun yanına gittim. Kontağı kapadım ama alet kalkmıyor tabi. Hemen yardımsever bir vatandaş geldi ve yardımcı oldu. Trafikteki herkes durup bişiyin var mı diye sordu. insanların yardımseverliği mutlu etti beni bir yandan. Motoru en sağa çekip baktım, sadece ön ve arka sol sinyal camları kırılmış. Tuhaf bi histi. Bakkala gidecek olsam, ekipmansız çıkmam diyordum, teyit etmiş oldum.
Muhtemelen ilkel bir dönem olacaktır. Bi virüs salgını ile insanlar yok olacaktır çoğunlukla. Kalan insanlara mesaj göndermek amaçlı birkaç dilde yazardım, bulunduğum bölgeye yakın bir yerin koordinatını verir ve çağırırdım. Hâkim bir tepeye geçer, gelen giden var mı diye kontrol ederdim. Bildiğin survival.
yaklaşık 1 sene önce şirkete bir laptop aldırdım. Bahsi geçen Laptop lenovo y700 i7 128gb ssd, 16gb ram, 4gb ekran kartı. Dileyenler inceleyebilir. altın petek yarışmasının miksajlarını bu bilgisayardan yapmaya başladım. almadan önce de epey geniş çaplı bir araştırma yaptım ve lenovo'da karar kıldım. dedim iyidir, candır. indirim ürünüydü ve canavar gibi özellikleri vardı. 1 sene boyunca tıkır tıkır götürdü bu makina beni ancak 1 senenin sonunda anakartı yandı. ben de servise verdim. lenovo servisi ürünün tamir edildiğini söyleyip gönderdi. aldım, baktım, 7 saniyede açılan bilgisayar 3 dakkada açılıyor, ekran 5 dakka sonra geliyor, subwoofer çalışmıyor, teknik servisi 20 defa arıyorum, adamlar bana subwoofer ne? diyor falan rezillik. dahası, jak girişi ile kulaklık takınca da bas sesleri alamıyorum. yani her şeyi geçtim, alış sebebim olan ses özelliklerini kullanamıyorum. burada parantez açayım, yaklaşık 20 yıldır bilgisayar kullanıyorum. yani bilgisayarının açma düğmesine basmadan bu açılmıyo diyen bi adam değilim. neyse, tekrar gönderdim servise uzunca ve detaylı bir de not ekledim ekranla klavyenin arasına, sorunu anlattım. düzelecekse düzeltin, yoksa değiştirin dedim. şirket bilgisayarı nihayetinde. her gün anakart mı yanacak, açılacak mı bu sefer derdinde olamazdım. ve nihayet bugün değişim belgesi geldi. aradım teknosayı. dedim sizden aldım, durum bu, değiştirin. aynı cihazdan kalmadı dediler. ee dedim napcaz? paranızı iade edelim dediler. dedim bir üst modeli var stoğunuzda ve tek farkı benimki 128gb ssdye sahipken, o 256gb ssdye sahip. o zaman aradaki farkı verirsiniz dediler. fark dediği de 2000 lira. yani sadece 128gb fazladan ssdye sahip cihaz için 2000 lira istediler. benim bilgisayarın şu anki piyasa değeri 6200 lira ama benim satın aldığım fiyatı iade edebiliyorlarmış sadece. lenovo zaten ayrı bi dünyada. bizden çıktı ne yaparsanız yapın diyor. ya dedim lanet olsun bilgisayarımı geri verin bari teşhir ürününe kalacağım yoksa, çıktı bizden gitti yurtdışına dediler. en son ya 2000 lira fark verecektim, ya da teşhirdeki ürünü alacaktım. şu an teşhir ürününü kullanıyorum. koskoca teknosa'ya mı hayıflanayım 128gb ek ssd'si olan bilgisayarı vermediği için, dünya devlerinden lenovo'ya mı? bir ürün ya, bir ürün bu kadar zor olmamalıydı. ayıp ettiniz bana, yazık ettiniz bize.
an itibariyle gerçekleştirmiş olduğum eylemdir. uykusuz geceler, çılgın ağrılar nedeni ile artık daha fazla dayanamayıp çekin bunu dedim ve işte buradayım.
doktor önce metal bir aletle bu dişi çekiyoruz değil mi? diye sordu. bir an tereddüte düştüm. elimle gösterdim aha bu diye. yanlış dişin çekilme riskini alamazdım. bir yandan da kıllandım. ulan deli gibi çürük diş var. başka neyi çekebilirsin diye ama birazdan uyuşturacağı ağzımı emanet edeceğim hanımla iyi geçinmenin yararıma olacağını düşündüm. bir adet iğneyi, kardeş payı bölüştürdü malum dişin iki yanına. sonra etkisinin devreye girmesi için beni dinlenmeye aldı. sanki lisede disiplin kurulu birazdan beni çağıracak gibi bir duyguyla bekledim. bir de hastası ile hiçbir duygusal bağ kurmayan bir doktorun elinde olduğum için tuhaf hissettim. hani, bi mahalle bakkalı değil abi. oo doktor hanım naber? türevi bir muhabbete giremiyorsunuz. bu da kurban olayım nazik davran deme hakkınıza mal oluyor. velhasıl, uyuşma faslı güzel geçti. ağzım mal oldu. tuhaf bi duygu yani. kolunuzun üstüne yattıktan sonra salak salak hareket ettirebilirsiniz ya, heh. aynı olay. ardından tekrar aldı içeriye ve operasyon başladı. önce uyuşturucunun etkisini gösterdiğinden emin olmak için kocaman bi demir soktu. acımadığını görünce de başladı işleme. kapattım gözümü buradaki tavsiyeleri dinleyip ve 45 saniyede bitti.
Edit: sol azı dişimi çektirdim. Ona rağmen bu kadar kısa sürdü.
