gerçek tesettüre harcanan para yazık değil, cihattır. lakin amaç tesettür de demiyorum kapalılık üzerinden dikkatleri üzerine çekmek ise yahut tesettür moda dergilerinden öğrenilmişse, nefsin tesettürün gereklerini sana unutturmuşsa evet çok yazık o paralara. Bir başörtüye 300 lira vermen yazık.
Sözlükte, entrylerimin neredeyse hepsini silmiştim bir daha geri dönmek istemediğimden. Şu an o kadar kimsesiz hissediyorum ki kendimi buraya da uğradım sonunda.
iri yarı bir adama aynı muhabbeti yapabilecekler miydi acaba saldırısıdır.
ulan sigara içiyorsa sana ne üstünde mi söndürüyor ?
edit: bunun erzurum'la bir alakası yok.
her seferinde ayrı mağduriyetler yaşatmasına rağmen bir türlü vazgeçemediğim firma.
nedendir bilmiyorum, bolu'da inecek olmamıza rağmen ankara'ya kadar götürmüş olmasını sevdim sanırım.
güzel bir davranış örneği. inancının derecesi ölçüsünde uyarsın, bütün dini vecibeleri yerine getirmiyorsun diye getirebildiklerini kısıtlamak niye? namaz kılmasan da kıs o müziği kardeşim, bir yerinden tut inancının. hafife alma hiçbir ameli. yapmasan dahi niyetine bile sevap yazan melekler var daima yanında.
edit:ezan okunurken edilen dualar daha makbul olur ve ezan okunurken müezzin ile beraber tekrar etmek her harfine karşılık bin günahı yok eder, bin sevap yazılır. hadis-i şerif bu şekilde. sen hala namaz kılmıyorum müziği de kısmayacağım de.
nicki bayan yazım hatası diye değiştirilsin. en azından entry nick uyumunu bolca yakalarız.
edit:eleştiriye kesinlikle kapalı yazar, hemen nick altı saldırısına girişmiştir kendileri. eleştiri yapmak için de tanışıklığımız olması gerektiği kanaatinde. okuduklarım imla hatasından geçilmiyordu kısa, öz.
dünyanın en talihsiz insanı olduğuma kanaat getirdiğim anlardan biridir.
henüz okula bile başlamamış, küçük bir çocuktum. taa karşıdan evimize bir yakınımızın cenazesi getirilmiş vasiyeti üzerine evimize yakın bulunan mezarlıktaki dedemin yanına gömülecekti. başıma geleceklerden habersiz evde oturuyordum. cenazeyi getirenlerden bir teyze benden bir bez istedi ve ben de almak üzere kilere yönelmiştim. cenazenin arabanın içinde olduğunu zannediyordum, kilere vardığımda bezlerin yukarıda olduğunu gördüm ve uzanmak için karyolaya elimi dayarken birden şimşek hızıyla jeton düşüverdi akıl köşemin üstüne, acaba elimi dayadığım şey merhumun kafası olabilir miydi ? salak kafam cenazenin arabada olacağını da nereden uydurmuştum. üstü örtülüydü ve ben anlamamıştım. aylarca da oraya tek başıma giremedim.
asıl tvde absürd dizileri izleyenlerin yaş belirtmesi gereken durumdur. ben yaşlanıncaya kadar çizgi film izleyebilirim. misal şirinlerin nette izlemediğim bölümü kalmadı.
4. sezonunun sabırsızlıkla beklendiği dizi. Benimse 3. sezonu arama çalışmalarım başarısızlıkla sonuçlanmış durumda, yok millet nereden izlemiş bulamadım ben.
yazılanlara bakılırsa yazarlar tarafından -ben de dahil- hala unutulmayan cümlelerdir.
sana karşı ilk günkü gibi bir şey hissetmiyorum demişti.
tabi bunu ilişkimizin dördüncü günü söylemesi de ayrı trajedi. **
instagram hesabı olmayan insandır.
sırf resim çekilmek için içiliyor o kahveler.
'görüyorsun beni tadan çok marjinal' diyecek zıkkımlandığı kahve dile gelip.
ilkokul 4. sınıftaydım, öğle araları uzun olurdu, biz de 3 arkadaş o öğle arası bi arkadaşımızın evine gitmeye karar vermiştik.
fatma diye bir arkadaşımız vardı, pek sevmezdik, özellikle de ben hiç sevmezdim. o da geleceğim diye tutturmuş, peşimize takılmıştı. kimse gelmesini istemiyordu fakat ben ona açıkça kızmış gelmeyeceksin diye bağırmıştım. fatma da bu kadar laftan sonra peşimizi bırakmıştı ve biz 3 arkadaş yola devam ettik etmesine de bir de baktık az yukarıdan bir koç, üzerimize doğru koşarak geliyor. biz koşmaya başladık, iki arkadaşım okulun bahçesine koştu, ben de o panikle onlardan ayrılıp bakkala koştum. koç da onları bırakıp benim peşimden gelmez mi, ölecek gibi olmuştum neyse ki bakkalcı koçu durdurdu. biz de fatmadan özür dileyip hep beraber arkadaşımızın evine gittik.