günümüz türkiye'sinde artık tartışılmaya açılması gereken konudur.
işim dolayısıyla sık seyahat eden bir insanım. bunun sonucu olarak da otellerde kalıyorum. otel ücretini iş yerim karşılıyor tabiki.
neyse. gene bir gün seyahat için bir şehire gittim. işimin o günlük kısmını hallettikten sonra yorgun argın vaziyette kalacağım otele gittim. resepsiyonda giriş işlemlerimi yaparken sarmaş dolaş şekilde bir çift çıkageldi.
o an yorgun bedenime bir irkilme geldi. ama belki bu çift evliydi günahlarını almamalıydım derken, resepsiyon görevlisi sarmaş dolaş olan çiftin nüfus cüzdanlarını istedi.
nüfus cüzdanlarına göz ucuyla baktim ve manzara beni yanıltmadı. soyadları farklıydı. medeni durumları bekardı.
işte artık benim sıram gelmişti. resepsiyon görevlisinin gözlerine bakarak, gözlerimle: "bu kepazeliğin parçası olmamalısın, bu ahlaksızlığa engel olmalısın, kendini düşünmüyorsan beni düşün, bu yorgunluğun üstüne böyle bir olayı bünyem kaldıramazdı. nasıl uyuyacaktım? bütün gece o gayrimeşru çiftin zina yaptıklarını düşünecektim." dedim
ama resepsiyon görevlisi hiç oralı olmadan bu rezilliği bile bile kayıt işlerini tamamladı. bu esnada dişlerimi sıkmakla meşguldüm. çok sinirlenmiştim. yanı başımda biraz sonra zina edecek bir çift vardı ve ben hiçbir müdahalede bulunamıyordum. böyle bir özgürlük anlayışını kabullenmem mümkün değildi.
yorgunluk ve sinir katsayım tavan yaptığından bir an önce odaya çıkıp uyumak istiyordum. odanın önüne geldim ve kapıyı açmak için anahtarı yerine yerleştirdim.
o an kafamdan geçen düşünce hiçbir anlam veremesem de şöyle bir şeydi: "kapı aralandı, inşallah bu kapı ardına kadar açılacak."
doğrusunun; "üniversiteye gidecek genç kızlarımızın ailenin bulunduğu yerde okutulması zorunluluğu" olan önermedir.
pek muhterem sözlük takipkileri; bu konuyu düşündüğümde inanın kendimden geçiyorum. sinirden ellerim ayaklarım titriyor.
hepimizin ablası, bacısı var. şu yaşadığımız ahlaksızlık deryasında ne idüğü belli olmayan insanlar da peydalanmış durumda.
bacınız, ablanız, kızınız gelmiş 18 yaşına. daha ömrünün baharında. vücudu olgunlaşma döneminin başında. hormonal seviyeleri değişken. cildi adeta bebek kıvamında. tazecik bedeni aşkını bulmak için beyne sürekli uyarılar göndermekte.
işte böyle bir ortamda bacınızı, ablanızı, kızınızı kendi ellerinizle bir başka şehire üniversite okumaya gönderiyorsunuz. üniversiteye kızların gönderilmesi bile kimi ulema tarafından hoş karşılanmazken, kızların bir başka şehirde okutulması hepten karşı çıkılmassı gereken bir konudur. neyse bu konu ayrı bir başlık altında, ciddi şekilde irdelenmesi gerekir.
peki gönderdiğiniz ablanızı, bacınızı, kızınızı ne ahlaksızlıklar bekliyor bunları hiç mi düşünmüyorsunuz? hiç mi ahlak sahibi değilsiniz ey müslüman kardeşlerim?
o tazecik bedenler alkolle tanışıyor. o bebek kıvamındaki cild kozmetik ile harmanlanıyor. hormonel düzensizlik beyni zaafiyete uğratıyor ve karşısına çıkan erkeklerle seks alemlerine dalıyor.
bunları düşününce kendimden geçiyorum. nasıl bir düzende yaşıyoruz ki, insanlar "özgürlük" adına kendilerini tehlikeye atabiliyorlar? yetkili birileri çıkıp; bundan sonra kız öğrenciler ailesinin yanında üniversiteye gidecek, diyemiyor. seçim meydanlarında bunu dile getiremiyor.
acaba, hedefi 2023 olan türkiye buna ne zaman hazır olacak?
pek muhterem sözlük takipçileri en iyi siz anlarsınız beni. insan yaradılış itibariyle (yüce rabbimizin bir lütfudur) sosyal bir varlıktır. bu sosyalliğin getirdiği sonuç ise diğer insanlarla etkileşim halinde olmasıdır.
bu sosyal temas çeşitli vesile ile hiç tanımadğınız insanlarla gerçekleşir. mesela bir bankaya fatura yatırmak için gidersiniz. mesela postaneye mektup atmak için gidersiniz. mesela yoldan birisine ateşin var mı diye sorarsınız. mesela alışveriş yapmak için mağazaya girersiniz. bu örnekleri çoğaltmak mümkündür.
işte gelelim başlıkla alakalı noktaya.
maalesef kadınlar yaz ayları geldiğinde giyim konusunda fukaralaşıyorlar. bir karış etekle, askılı tişörtle ortalıklarda cirit atıyorlar. ben insanların giyimine karşılımasına karşı bir insanım. ama kamusal alan tabir edilebilecek yerlerde bankada, postanede, avmlerde çalışan hanım kardeşlerimizin orasını burasını açmasına karşıyım arkadaş. benim gibi namazında niyazında olan inançlı insanların da bulunduğu herkese açık mekanlarda bu tip çalışanların derhal işten çıkartılması icap eder. kendinize saygınız yoksa bile bizim inancımıza saygınız gereği bunu yapnız.
gitsin o hanım kardeşimiz evinde neresini açmak isterse açsın arkadaş.
şu hayattaki en çok sıkıntı yaşadığım konulardan birisidir. haremlik selamlık uygulamanın gerekliliğini başımdan geçen kısacık bir olayla anlatmak isterim sevgili sözlük takipçileri.
çok sık sinemaya gittiğim söylenemez. sinemaya gitmeme sebebim ise orada cereyan eden edep dışı durumlardır. kızlı erkekli grupların yanyana oturduğu, karanlık ortamda kimin elinin kimin cebinde olduğunun belirsiz olduğu ortmalardır. siz oraya film izlemek için gidersiniz ama yanı başınızda oturan sözde sevgililer çatır çatır yiyişir. ne siz izlediğiniz filmden bir şey anlarsınız ne de yanıbaşınızda oturan ahlaksızlar...
o gün büyk bir heyecan içinde Hür Adam - Bediüzzaman Said Nursi filmine gitmek için bilet aldım. said nursi hazretleri benim tüm islam alemi için öğretileri takip edilen yüzyılın liderlerindendir. fethullah gülen hocaefendimiz de said nursi'nin ışığı ile hak yolunda emin adımlarla ilerlemektedir. neyse bu konu şu an konumuz dışındadır.
film biletimi aldım ve yerime oturdum. film pek kalabalık değildi açıkça söylemek gerekirse. içeride birkaçtane türbanlı hanım kardeşlerim vardı. yanı başıma da kendini bilmez sevgililer(!) oturuverdi. amaçlarının film izlemek olmadığı her hallerinden belliydi.
işte ışıklar sönüp tam kendimi sinemanın büyüsüne kaptırmak üzereydim ki; yanıbaşımdaki ahlak fukarası sözde sevgililer o büyünün içine etmeye başladılar. erkek olan ani bir hamle ile kızın omzuna elini attı ve yanağına bir öpücük kondurdu. o an içimde aniden bir tiksinti doğdu. bir erkek hemen yanıbaşımda kızın yanağına bir buse konduruveriyordu fakat ben bir şey yapamıyordum. filmin daha ilk yarısı bile olmamıştı ki; neredeyse yarısından önce sinemadan çıkacağim film kategorisine dahil olacaktı.
yanağa kondurulan öpücük son değil sadece bir başlangıçtı. erkek olan bir hamle ile kızın elini tutmaya başladı. kendi kendime acaba bu ahlaksızlar evli mi diye düşünmeye başladım. ama cevabımı hemen aldım. ellerinde evli olduklarını gösteren alyans yoktu maalesef. yanı başımda gayri meşru bir ilişki vardı ve resman zina yapılıyordu. filme olan bütün konsantrasyonum maalesef burada bitmişti. filmi izlemek yerine yanımdaki rezilliğe istemeden de olsa şahit oluyordum.
zaman geçtikçe ahlaksızlığın boyutları da artıyordu. erkek kızın kulağına eğilerek bir şeyler fısıldıyordu ama filmin sesinden maalesef duyamıyorudum. muhtemelen kızı yatağa atmak için, "buradan çıkınca bir şeyler içmeye bize gidelim" falan demiştir. kız da kafasını öne sallayarak bu teklifi kabul etti.
rezillik diz boyuydu. çiftlerin ne dediklerini duymasam da, birbirlerinin kulağına ahlaksızca şeyler fısıldadıkarına dair hiçbir şüphem yoktu. kafamda ne fısıldamış olacaklarına dair bir tahminler uçuşuyordu.
bunlar;
"hadi sevgilim eve gidelim ağzıma almak istiyorum."
"kocaman erkekliğimi, senin sıcacık kadınlığına sokmak istiyorum."
"erkekliğini arkamdan sok."
"arkamı parmaka."
"yanda oturanı da çağıralım grup yapalım." ( beni işaret ediyor.)
gibi.
işte bu düşüncelerle film sona erdi. filmden hiçbir şey anlamamıştım. şu rezil ortamdan derhal çıkmak istiyorudum. yanımda oturan ahlaksızlarla birlikte sinemanın çıkış yolunu tuttum. kendi aralarında film hakkında yorumlar yapmaya başladılar. sinemanın çıkış kapısına geldiğimizde kız, erkeğe dönüp: "beni sinemaya getirdiğin için teşekkür ederim abi." diyerek bir öpücük daha kondurdu. daha fazla bu rezilliğe katlanamadğımdan olay yerinden hızla uzaklaşarak kayboldum.
bilindiği gibi dün regaip kandiliydi. bu vesile sözlükçü kardeşlerimin, tüm Türkiye'nin, islam Aleminin mübarek Regaip Kandilini kutluyor, barışa, kardeşliğe, huzura vesile olmasını Allah'tan temenni ediyorum.
işte bu kutlu günde ibadetimi yerine getirmek maksatlı evime yakın olan camiye, mevlid dinlemek için gittim. huşu içerisinde zamanın nasıl geçtiğini anlayamadım. saat oldukça geç olmuştu. yatsı namazımı da kılıp evimin yolunu tuttum.
bu esnada yolumun üzeri olduğundan gençlerin ve barların (adı batasıca zındık mekanları) yoğun olduğu bölgeden geçmek istedim. gençlerimizin bugün bari allah yolunda olduklarını görmek istedim. ayrıca bu kutlu günde hangi işletmelerin açık, hangilerinin kapalı olduğunu bilmek istedim. bu düşüncelerle zındıkların olduğu coğrafyaya giriş yaptım. o an abdestimin kaçabileceği endişesi beni sardı. bu kafir yuvasına girmemeliydim, benim burada ne işim var diye kendi kendime söylendim. ama biraz da mecburdum. çünkü evime bu yoldan giderken çocukluk yaşlarından beri tanıştığım ramazan abinin mekanının önünden geçiyordum. her ne kadar ramazan abi desemde yaşı 45 civarında, yani beninle aynı yaştaydı. ama mahallede herkes ramazan abi dediği için ben de ramazan abi diyordum.
etrafıma kinle bakarken ramazan abinin barının önüne geldim. keşke gelmez olaydım. bir de ne göreyim? gençler içeride alkol sınırlarını çoktan aşmılardı. üstelik ramazan abi servis ediyordu. bu kafir ortamı hazırlayan ramazan abi kendi elleriyle alkolü servis ediyordu. o an bir hışımla içeri girip gençlere; bugün regaip kandili, bari bugün bize saygı gösterin, bugün zındık olmayın, allah yolunda gidin evlerinizde ibadetinizi yerine getirin, hem sizin ananız babanız yok mu? sizden bir telefon bekler. gidin onların böyle bir günde regaip kandillerini kutlayın. demek istedim ama abdestimin kaçacağı endişesinden olsa gerek yüzümde acı bir tebessümle merhaba dedim. aslında selamın aleyküm demem gerekiyordu. ama allahın adını bu kafirlerle anmak istemedim.
kafir yuvasının işletmecisi ramazan abi mekanına geldiği görerek; senin ne işin var burada git evinde otur, hayat bizim için var, sizin gibi yobaz insanların burada yeri yok şeklinde bir yüz ifadesiyle beni karşılayacağını düşünerek ve tam kendimi buna hazırlamışken, ramazan abi tok ve sıcak bir ses tonuyla drzokkk hoşgeldin canım kardeşim diyerek boynuma sarıldı. o an nasıl bir tiksinme geldi anlatamam sevgili sözlük takipçileri. oracıkta onu linç edesim geldi. içki kasaların bulunduğu şişelere gözüm ilişti. o şişelerden bir tanesini alıp kafasına geçirmemek için kendimi zor tutuyordum. hem bu dinimizce günah sayılmamalıydı. üştelik onu kendi silahıyla vuracaktım. allah yolunda büyük bir zafer kazanacaktım. ama hala türk ceza kanununun işlediği ülkemizde bu kafir adam yerine konulup, mapuslarda çürüyeceğimden bu düşünceden şimdilik vaz geçtim.
mekanında yer göstererek oturmamı söyledi. ben de ayıp olmasın diyerekten oturdum. elemanına eli ile iki işareti yaptı. o an kafamda bir şimşek çaktı. acaba iki işaretyle neyi ifade etmişti. iki bira mı, rakı mı, votca mı, cin mi? yoksa cin tonik mi? redbull votka da olabilirdi. ani bir hareketle yerimden kalkıp iki işareti yaptığı elini kopartmak geldi içimden. kendi günahı yetmiyormuş gibi, allah yoluna adamış bendenizi de bu günahına ortak etmeye çalışıyordu. bu düşünceler içinde eleman elinde iki çay ile belirti. içimi nasıl bir mutluluk kapladı anlatamam.
çayımı bir an evvel içip o kafir yuvasından ayrılmak istiyorudum. ramazan abi içeride oturan gençleri göstererek bunlar benim himayemdeki öğrenciler dedi.onların her türlü ihtiyaçlarından ben sorumluyum dedi. gerçi o sırada ramazan abiyi pek dinlemiyordum. bu kafir yuvasının günü geldiğinde benzin dökülerek yanacağı günü düşünüyordum. elimde benzin bidonu ile en önde ben yer alacaktım. o sırada telefon çaldığı için ramazan abi yanımdan kalktı. ben de bu durumu fırsat bilip yan tarafta oturan kafir gençlerin kafirliklerini yüzlerine vurmak üzereydim ki; gençlerden bir tanesi drzokkk merhaba dedi. ramazan abi sürekli benden bahsettiğini, benim ne kadar inançlı bir insan olduğumu, bu yönüyle hep beni örnek aldığını falan söyledi. ramazan abinin onlara burs verdiğinden falan bahsetti.
o an içimdeki kin daha da katlandı. sen benim adımı o pis, sarhoş ağzına nasıl alırsın? demek istedim ama o esnada ramazan abi tekrar yanıma geldi. ben de ortam gerilmemesi adına teşekkür ederim dedim. artık bu kafir mekanında daha fazla duramazdım dişlerimi sıkarak ramazan abiden müsade istedim.
dışarı çıktım ve o iğrenç batakhaneye uzaktan tekrar bakmak istedim. o rezilliğe göz ucuyla dönüp bir daha baktım. bir yazı dikkatimi çekti. gözlerim dört buçuk numara miyop olduğundan pek seçemedim yazılanları ve eve gittim. biraz düşününce yazılanın şöyle bir şey olduğunu farkettim: " kandil dolayısıyla bugün kapalıyız. tüm islam aleminin regaip kandili kutlu olsun."
eh be ramazan abi islam dininin adını o pis ağzına aldığın yetmiyormuş gibi, bir de yazıya dökmüşsün.
üst katımda yaşayan kız öğrencilerden oldukça muzdaripim. bu konuda apartman sakinlerini yapılacak ilk yönetim toplantısında dile getireceğim. ama o daha öncesinde başıma gelen bir durumu anlatmak isterim.
bizim apartman kendi halinde insanların yaşadığı bir yerdir. ama ne var ki üst kata taşınan kız öğrenci gurubu bu sakinliği maalesef bitirdi.
akşamları çöplerimizi kapının önüne koyduğumuz bir saat dilimi vardır. işte o saat diliminde her zaman olduğu gibi çöplerimi dış kapının önüne bırakırım. ama ne gariptir ki; üst katta yaşayan kız öğrenci grubu hiç bir zaman bu saat dilimi içerisinde çöplerini dış kapıya çıkartmazlar.
işte gene bir gün, çöplerimi kapının önüne çıkarırken kız öğrencilerden bir tanesi ile kapıda karşılaştık. beni görmesiyle birlikte halimi hatırımı sorup kendi çöplerinin de çok biriktiğini ama bir türlü çıkaramadığından yakındı.
ben de içimden; yahu bir insan tanımadığın bir adamla bu kadar samimi nasıl olabilir diye düşünürken, insanlık damarım tutmuş olacak ki, yardım edeyim deyiverdim. keşke demez olaymışım.
yukarıya çıktık ben beklemeye başladım. beklerken kapının aralığından baktığımda içerideki manzara beni dehşete düşürdü. içeriden iki erkek sesi ve iki kız sesi geliyordu. işsizlikle ilgili hararetli bir tartışma vardı. tam içeriye girip ulan siz nasıl insanlarsınız? ananız babanız sizi buraya okumaya gönderdi, siz burada kızlı erkekli seks partileri düzenliyorsunuz? yetmezmiş gibi bir de namazında niyazında olan beni aranıza davet ediyorsunuz! diyecekken, kız ellerinde çöp poşetleriyle kapıda belirdi.
o an sinirden kendimi sikecektim neredeyse. hanım kıza yardım etmek maksatlı elimi uzattım o da benim gözlerimin içine bakarak ve elleriyle elime temas ederek poşetleri bana verdi. yatsı namazı için abdest almıştım ama artık abdestimin kaçıp kaçmadığından emin değildim. poşetleri elime aldıktan sonra hanım kızımız, poşetlerin ağır olacağını götürmekte zorlanabileceğimi söyleyerek erkekliğime resmen laf attı. o an poşetleri bırakıp içerideki erkeklerden iki kat daha fazla erkek olduğumu haykırmak istedim ama abdestimin kaçacağından endişelendiğimden kendimi tuttum.
ve gelelim finale sevgili sözlük takipçileri. elimde poşetlerle inerken içimde bir merak oluştu. acaba bu kadar çöpün içinde ne vardı? bu merakla çöp poşetlerini karıştırmaya başladım. keşke başlamaz olaydım. bir de ne göreyim?
prezervatif kutusu.
o an elimdeki poşetleri nasıl bıraktığımı hatırlamıyorum. ellerim pis olduğu halde iki elimi başımın arasına koyarak yere oturdum. aklıma o hanım kızların ak saçlı anaları babaları aklıma geldi. acaba şimdi ne yapıyorlardı? belki kızlarıyla gurur duyuyorlardı. onlar için para biriktirip saçlarını süpürge ediyorlardı. ama bunu anlayacak ahlak maalesef hanım kardeşlerimiz de yoktu. hanım kardeşlerimiz evde seks partileri düzenleyip, hamile kalmamak için prezervatif kullanıyorlardı. üstelik babası yaşında olmama rağmen bana sarkıp, çöp verme bahanesiyle evlerine davet edip beni de bu günaha davet ediyorlardı. bu düşüncelerle çöpleri bırakarak olay yerinden ayrıldım. elimi yıkayıp abdestimi yeniden aldım ve ibadetimi yerine getirdikten sonra günün muhasebesini yaparak yatağa girdim. tam dalmak üzereyken prezervatifin markası aklıma geldi. siyah bir kutuydu ve üzerinde first sensations yazıyordu. bu esnada o günkü sinir harbinden sonra içim geçmiş olacak ki uyumuşum.
sevgili sözlük ahalisi çok muzdaripim bu konuda. geçenlerde gecenin ilerleyen saatlerinde bir akrabamın düğününden dönerken gördüğüm bir manzarayı anlatmak istiyorum.
saat takriben gece 1 civarıydı ve akrabamın mürüvetini görmüş şekilde düğünden huşu içerisinde eve dönerken yolda 5-6 kişilik kızlı erkekli gencin sarhoş şekilde yürüdüğüne şahit oldum. keşke olmaz olaydım. o an içimden o gençlerin ailelerinin durumları aklıma geldi. onlar çocuklarını binbir güçlükle okutmak için dişlerinden tırnaklarından artırdıkları parayı eğitim için harcadıklarını zannederken aslında çocukları içki alemlerinde paraları çatır çatır yiyorlardı. gecenin kör vaktinde kızlar kendilerinden geçmiş amiyane tabirle "yatağa atılmalık kıvama" gelmişlerdi. kimbilir belki birkaç saat önce annesini arayıp "anneciğim ayşelerdeyim ders çalışıyorum." şeklinde diyaloğa girmişlerdir. ama durum pek ders çalışılmışa benzemiyordu. kafalar bir güzel çekilmişti. kızlı erkekli grup gayet yavşak bir şekilde birbirlerine sarkıyordu. o an kendimden utandım. nasıl bir ülkede yaşıyoruz ki; buna müdahale etme hakkını kendimde bulamıyorum? bu kepazeliğe bir son veremiyorum! bir an kendi gençliğim aklıma geldi. biz gençliğimizde hamdolsun dersimizi çalışır ibadetimizi allah yolunda yapardık. kimsenin karısına kızına kötü gözle bakmazdık. işte bu düşünceler içinde şarhoş grubun yanından içimde fırtınalar kopmasına rağmen tebessüm ederek geçtim.
doğrusu; üst katta yaşayan kız öğrencilerin iç çamaşırlarının alt kattaki komşunun balkonuna düşmesi şeklinde olan başlıktır.
kepazeliğin neresinden başlasam bilemiyorum sevgili sözlük okur ve yazarları. takriben iki üç ay kadar önce evimde gayet mütevazi şekilde yaşayan bendenizin başına gelen bir olaydır.
kısaca sizlerle bu utanç verici olayı paylaşmak isterim. dediğim gibi iki üç ay kadar önce evde abdestimi alırken kapının zili çaldı. abdestimi alelacele alarak kapıyı açtım. üst katta yaşayan kız öğrencilerden bir tanesi olduğunu söyleyen hanım kızımız üst kattaki balkona astıkları iç çamaşırının benim evimin balkonuna düştüğünü söyledi. sevgili sözlük sakinleri kızın o utanmaz aymaz tavrı beni çok etkiledi. o hanım kızımızın ailesi aklıma geldi. kim bilir ne zorlukarla onu okutuyordu. ama o hanım kardeşim gayet gevşek ve laubali bir üslupla iç çamaşırlarının benim balkonuma düştüğünü ve gidip getirmemi istiyordu. daha fazla kızla diyolağa girmemek adına bir an önce gidip iç çamaşırını sahibine teslim edip, ibadetimi huşu içinde yapmam gerekiyordu. gittim balkona baktım bir de ne göreyim? iç çamaşırı dediği şey ipe benzeyen kırmızı üçgen bir şey. binbir emekle kızlarını okutan yurdum ailesi acaba biliyorlar mıydı? kızları tanga giyiyordu ve o tanga hiç tanımadığı birinin elindeydi. acaba o tagayı kıza kim hediye etmişti? bu düşüncelerle tangayı aldım ve kapıda bekleyen kıza doğru götürdüm. hanım kızımız hiç istifini bozmayarak iç çamaşırının düşmesini tanışmamıza vesile olduğunu söyledi. inanın ben o esnada utancımdan yerin dibine geçtim. bu nasıl bir pişkinliktir! kimbilir hangi adam için giydin o tangayı ve şimdi tanışmamıza vesile olduğunu söylüyorsun. devamında diğer arkadaşıyla birlikte bir akşam kahve içmeye gelmek istediğini söyledi. ben tam ağzımı açıp hayır diyecekken, yanlarında erkek arkadaşlarının da olacağını sıkıştırıverdi. işte o an gözümün önüne hanım kızımızın üst katta hiç de masum bir öğrencilik geçirmediği geldi. yukarıda seks partileri veriliyormuş da haberimiz yokmuş. o an o kızın ailesini bulup telefon açmak geldi içimden. onlara kızlarının evde erkeklerle seks alemleri düzenleyip, tanga partileri yaptığını, alt kat komşusu olan bana sarktığını, erkek arkadaşıyla birlikte benimle grup seks yapmak istediğini haykırmak istedim. ama gene de ayıp olmasın diye olur gelebilirsiniz dedim ve kapıyı kapattım. ezan çoktan okunmuştu ama benim abdestim kaçmış olacağından bir daha abdest alarak ibadetimi yerine getirdim.
ey cemaati müslim sözlük yazarları sormak isterim. bu kız ne ister? içinizden yarak afedersin dediğinizi düşünüyorum. ne yapmak lazım o pankartı taşıyan kıza? kızın yarak özlemi içinde olduğunu rüyasında 30 cm damarlı zenci siki gördüğünü tasavvur edemiyorum maalesef. çocuğum o pankartı usulca yere bırak ve domal demek istiyorum. müslümanlığın yüzde 99 olduğu ülkmemizde böyle pankart taşınır mı hiç çocuğum. yatırıp bir güzel sikerler. pornoyu görürsün o zaman.