Dünya nimetlerinden faydalanan, edebini adabını bilerek içenlerin zarardan çok fayda gördüğü, belli bir yaşa gelince yaşlılar yurdunda altları temizlensin diye sıra beklemek zorunda kalmayacak, içinde benim de bulunduğum insan topluluğudur.
Televizyonlarda yasak olmasına rağmen her gün dakikalarca sigara hakkında konuşulmasına sebep olmuş, sigara satışlarının artmasına sebep olmuş, kişinin kendi vücudu üzerindeki hak sahipliğine devletin el koyarak "sen sigara içme kaka, cıss, hasta olursun" demesine sebep olmuş fakat mersin'de nükleer santral açılırken, karbon manyağı haline gelen gökova'yı solurken "kapalı yerde sigara yasak ne güzel herkes sağlıklı" diye sevinen insanları ortaya çıkarmış, eşeğin aklına karpuz kabuğundan başka birşey sokmayan yasaktır.
(bkz: Sigara yasağına karşı bir sigara da sen yak.)
Metroda pogo yapacakları için biliclerini evde bırakmış, olur da başına bir iş gelir, kırılır, dökülür şeklinde duruma el koymuş bilinçli gençler topluluğu.
Anlayana yarayan, anlamayana ise ters tepen 3 kelimeden oluşan bir betimlemedir.
(bkz: Mevlana Celaleddin Rumi)
(edit: eksi veren zihniyete)
"dünyada sevgiye dair ne varsa ben orada varım,
savaşa dair ne varsa ben orada yokum."
hz. mevlana
şeklinde birbirinden özel müzisyenler tarafından albümü çıkarılmış, canlı izlenesi, izlerken bir of çekilmesi, efkar yaparken eğlenilmesi şart olan nadide izmir'li gruptur.
(bkz: Soluduğumuz havayı karbon manyağı yapmak için araba kullanmak)
içki kültürü edinememiş, ağzıyla içmek yerine içene küfretmeyi benimsemiş, içki içmeyenin sağlıklı olacağını varsayarak termik santralleri görememiş, çernobil sonrası radyasyonlu çayı güzelim ege'nin üzüm suyuna tercih etmiş kişinin serzenişi.
dünyada akla değer veren yok madem,
aklı az olanın parası çok madem,
getir şu şarabı, alsın aklımızı:
belki böyle beğenir bizi el alem!
yüreğinde sıkıntı varsa esrar iç,
ya da birkaç kadeh gül renkli şarap iç.
onu içmem, bunu içmem der durursun:
ahmak herif, git zıkkımın pekini iç.
şarabın adı kötüye çıkmış, kendi hoş,
hele bir güzelle içersen daha bir hoş;
harammış şarap, olsun, bana göre hava hoş:
hem, bana sorarsan, haram olan herşey hoş.
önce kendine gel, sonra meyhaneye;
kalender ol da gir kalenderhaneye.
bu yol kendini yenmişlerin yoludur:
çiğsen başka bir yere git eğlenmeye.
ferman sende, ama güzel yaşamak bizde:
senden ayığız bu sarhoş halimizde.
sen insan kanı içersin, biz üzüm kanı:
insaf be sultanım, kötülük hangimizde
yetmiş iki ayrı millet, bir o kadar da din!
tek kaygısı seni sevmek benim milletimin;
kafirlik müslümanlık neymiş, sevap günah ne?
maksat sensin, araya dolambaçlar girmesin.
kendisini hep 22 yaşında sanan kişiliğinden dolayı karması da 17 yaşında kalmış bir yaşıt kardeşten ilk yorumunu almış, sözlük ortamlarına karşı fakat paylaşmak istedikleri çok olan, dert yanmaktansa eyleme geçmeyi tercih eden, bozuldu ortamlar yerine düzeltiriz kafasında, profesyonel öğrenci, amatör gezgin, ne zaman nerede olacağını kestiremeyen kişilik 6. nesil yeni yazar...
1996-1998 yılları arasında en tepe noktada eğlencelerin yaşandığı, en derin sohbetlerin yapıldığı, metalci, rocker, dilenci, tinerci, şarapçı ayrımının hiç olmadığı, anlatacak birşeyleri olanlar ile dinleyecek yüreği olan insanların bir araya geldiği, şarap eşliğinde Dionysos'un, Hayyam'ın anıldığı, deliler gibi kitapların okunduğu, okumayanlara anlatıldığı, en güzel ve en çılgın aşkların yaşandığı, Dünya görüşü kazanıldığı, başkasının özgürlüğünün bitti yerde kendi özgürlüklerini başlatanlarla dolup taşan bir sokaktır izmirKıbrıs Şehitleri Cad. üzerinde Alsancak iskelesine çıkan sokak.
Zamanın Emniyet Müdürü'nün gözetiminde ve zamanının sevgili polis abilerimizce kontrolün elden bırakılmadığı, içene saygı içmeyene eyvallah denildiği dönemlerdi. O zamanlar son otobüs diye birşey vardı eğer kaçarsa polis abilerden nazikçe eve bizi bırakabilirler mi diye sorabildiğimiz zamanlardı izmir'de...
Ebeveynler sokaktan geçerken bize iyi eğlenceler dilerlerdi...
Sokakları evi yapmış Ahmet abi vardı şarapçılardan, ufak not defteri ile sekreterliğimizi yapardı, kim hangi mekanda kimi sormuş o bilirdi...
Bir de sokağın efsane isimlerinden Punk Ahmet vardı. Deliydi ama kabul görüyordu her türlü deliliği ile...
Menüde %90 ihtimalle pizza pizza'dan alınmış pizza arası patates olurdu çoğunlukla...
Ve hiçbir an geçmezdi müziksiz, şiirsiz, sohbetsiz...
Ne güzel sokaktı oysa ki... Şimdi yapayalnız...
Şirince köyünde üretilen piyasada Vincent markası ile satılan, içimi hoş, tatlı aroması ve hoş kokusu ile gönüllerde hoşluk yaratan, kolay içimi sayesinde şişe hesabı ile içilebilen, sayesinde neşeli gecelere sebep, an itibariyle içilmekte olan favori Şirince şarapları arasında hak ettiği yeri bulmuştur.
80 sonrası nesli bozmak için eğitimler görmüş, kafa patlatmış, uğraşmış, didinmiş 70 civarı gençlerinin başyapıtıdır. 80 sonrası doğan çocuklarına türlü travmalar yaşatan, dünya'dan, ülkeden, tarihten, felsefeden bihaber büyüten sevgili ebeveynlerin "aman tanrım bir canavar yarattım" diyecek cesareti olmamasından ötürü yapıştırmak zorunda kaldığı safsatadır. tam gençlik çağında "aman yavrum boşver felsefe falan okumayı biz okudukta ne oldu" "aman sakın ha politika falan konuşma okulda biz konuştukta ne oldu" "otur sen ödevlerini yap biz sinemalara, pastanelere, tiyatroya gittikte ne oldu" şeklindeki yaklaşımları aile büyüklerinden özümsemiş her kişi apolitik olur, bilinçsiz olur, türlü sapkınlığa açık olur bunda şaşıracak bir yön de yoktur.*
- bir tane eş fikri bile yeterince iç daraltıcı, korkutucu ve intihar sebebi olabilirken uygulamaya konmamasını can-ı gönülden desteklediğim bir kuraldır.
- öğrenciler arasında yaygın olarak kullanılan, özellikle işkence seviyesindeki ödevler için biçilmiş kaftan olarak karşımıza çıkan "seve seve ya da *ike *ike" kuralının genel tanıtım cümlesidir.
tbmm icinde yer alan 550 milletvekili arasında tek anarşist* kişidir. saygı duyulması gereken, konuştuklarını matrak birşey olarak algılamak yerine dikkatle dinlemek gereken bir hatta tek milletvekilidir. her daim inandığı gerçekleri açıkça dile getirdiği içindir ki diğer bütün mebuslar, bakanlar dalga geçmeye, ciddiye almamaya çalışsalar bile kendisi bağımsız bir milletvekili olarak saygınlığını korumayı bilmiştir.
Slovenya'nın adriyatik kıyısında bulunan şirin balıkçı kasabası. kocaman bir marinası vardır. lakin almanya'da yapılan tekneler burada denize indirilir ve iç döşemeleri de burada tamamlanır. bir tür tekne teslimat merkezidir. tepelik bir alana çıkınca bütün kasabayı görmek ve her yere yürüyerek gidebilmek gibi hoş halleri vardır. dar sokaklarındaki pastel renklerle bezenmiş evleri, güzel denemeyecek kadar güzel kızları, güleryüzlü insanları ile mutlaka görülmesi gereken yerler arasındadır.
öğrenim hayatı boyunca eğitimden yoksun kalmış, kendisine ve hayata dair konuları düşünmeyi hep ertelemiş, felsefeden bihaber büyümüş, gelişmiş ve mezun olmuş yurdum öğrencisinin yaşadığı mezuniyet sendromudur. çok takmaya gelmez, 3 ay izne çıkıp dağ, taş, dere, tepe gezerek kafayı dinlendirmek en iyi ilaçtır. bir yerden hayata nasılsa başlanır acele etmeye gerek yoktur.