içmediği için önce güne, aya, yıla ve en son bilmem kaç yıla endeksleyince hiç ev sahibi olanı görmedim duymadım da. Zararsa biliyorum, maddiyat zedeleniyorsa onu da biliyorum. Ciğer benim para babamın onu da biliyorum. Pollyanna yuttum bana çok ihtiyacı var içmesem hiç birşeye yaramayacak.
Bu çağdaki çocukların ellerinde tablet tuttukları dönemlerdeyken dağlarda çobanlık, tarlalarda ırgatlık, ambarlarda hamallık yapmamış, atadan verimli arazi kalmadığı için köyden pılı pırtıyı toplayıp bi yatak döşek, varsa bide avratla şehirlere gelmiş. saygıda kusur öğrenmediğinden ciğeri beş para etmez adamların ağız kokusunu çekmek zorunda kalmamış, evden beş kuruş harcırah istemeden ücra yerlerde iki buçuk sene askerlik yapmamış, daha bi de askerdeyken aldığı üç kuruş harçlığı biriktirip biriktirip eve göndermemiş, tırnağıyla kazıyarak sahip olduğu evlatlarını okuyabildikleri yere kadar desteklememiş, okuyamayanların işini kurmayıp everivermemiş, hayatın sillesini de tekme tokadını da hatta küfrünü de yememiş, velhasıl yokluk, dert, tasa görmemiş dedelerdir.
Okuduğum onca kitaptan öğrendiğim sadece olayın kurgusu oluyor.
Entellektüel bir bilgi kazanımım olmuyor.
Eğer işliyorsa hangi toplumsal soruna ışık tutuyor anlamıyorum.
Hangi akımın özelliklerini taşıyor asla farkedemiyorum.
Yabancılaşma mı var sosyalleşme mi o bile oturmuyor kafama.
Sayfalara bakmaktan gözlerim bozuldu ama kendimi bildim bileli hep aynı hızda okuyorum.
Tonla gündelik bilgi görüyorum bir türlü hayatıma uygulayamıyorum.
Okuyorum ama galiba anlamıyorum.
Anlamıyorum ya galiba malım.
Yemekle aramın pek iyi olmadığı hemencecik yiyiversin diyerek yapılmış ekmek aralarını bile bulduğum ilk kovuğun içine tıkıştırtırdığım dönemlerdeyken bir akşam yemeğinde ağzıma aldığım lokmayı sağ damağımda çiğnemeden dakikalardır tuttuğumu farkeden babamın sağ yanağıma kondurduğu hatta indirdiği osmanlı tokadını yediğimden bu yana her lokmamı sol azı dişlerimle çiğnemeyi hiçbir lokmayı ağzımın sağ tarafına yaklaştırmama durumunu bir türlü terkedemedim amk.
Sivrihisardan eskişehire gitmek için E90 karayoluna 5 arkadaş çıktık. Kalabalık olduğumuzdan ve daha önceki otostop tecrübelerine dayanaraktan isot ve imamı geride bırakarak apo ibo ve ben yolun ön kısımlarına geldik. Tevafuk biz daha fazla olmamıza rağmen önce binip eskişehir otogarında indik. Akşam adalarda hep beraber içmenin hesabını yaptığımız için para cebemize kalsın diye bu yöntemi seçtiğimizi bilerek isotla imamı bekliyoruz. ikisi de birbirinden piç ikisi de kestiği ağacın dalına boşadığı karının topuğuna bakmayacak tipler. Vakit geçiyor meraklanıyoruz mesaj üstüne mesaj, aramak yok tabi kontör nerde amk. Neyse bunlar ilerden birbirlerine el kol haraketi yapa yapa hararetli hararetli konuşarak geliyorlar. Noldu lan diyoruz hayırdır isot adam para aldı lan diyor akşamında mis gibi içeceğimiz bira parasının ne bok olduğu belli olmayan bi hıyarın cebine gittiğine inanmak çok zor amk. Niye verdiniz lan diyoruz kamyonda iki tanede üniversiteli vardı garipler ankaradan binmişler onlardan da 20 lira almış ibiş diyor imam vay amk daha neler adam çift anadal yaparak kamyonculuk yanında otobüsçülük mü okuyo diyemiyoruz. Kaçmadınız mı oğlum desek biliyoruz adamda kamyondan indi diyecekler. Sizden kaç para aldı diyoruz imam 10 ar lira verdik diyor o zaman sivrihisar eskişehir arası 8 lira bazen buzluya 5 liram var abi deyince bile bindiğin oluyor. Yolda mandalina vermiş adam bunlara öyle diyor imam ve kapanışı isot yapıyor ne var amk 2 liraya mandalina yeyip gelmiş olduk çok mu?
Kanımca Allaha inanmayacak kadar cesurlukla bunu çoğu yerde dile getiremeyecek korkaklık arasında sıkışıp kalmışlardır. Allahtan korkmayıp kuldan korkar bir görüntü çizerler ki ibretliktir.
Çoğu insanımızın bankaya yatırdığımız anaparanın oluşturulan yüzdeler sebebiyle artması olarak gördüğü aslında çekilen kredilerle, günü geçmiş kredi kartı ekstreleriyle, taksitli alışverişler ve daha görüntüde masum olan birçok yöntemle maruz kalınmaktan çekinilerek gerçekleştirilebilecek zor zanaat. Mümkün olduğunca bankalarla mesafeli olunması gerekmektedir.