Mide asidinin yemek borusuna geri kaçması. Yemek borusunun alt ucunda, sadece gıdalar geçtiğinde açılan, normal zamanda kapalı duran bir kapakçık vardır. Bu kapakçık mide asidinin ve mideye giren gıdaların yemek borusuna kaçmasını önler. bu kapakçık gevşediği anda reflü olursunuz. nikotin, kafein, kızarmış ve yağlı yiyecekler, asitli meyveler ve meyve suları gibi besinler sebebiyle olabilir. Kilo ile de doğrudan ilgisi vardır.
vücuttaki şekeri kontrol etmek için salgılanan insülin’in etkisini göstermesindeki zorluk. insülin’in vücutta depolanmasına neden olduğu için kilo alımına, karaciğer yağlanmasına, kalp ve damar hastalıklarına neden olabilir.
Sigarayı bırakma evresinde vücutta meydana gelen değişiklikler;
20 dakika sonra, kan basıncı ve nabız normale döner, el ve ayak dolaşımı düzelir.
8 saat sonra, kan oksijen düzeyi normale döner, kalp krizi geçirme riski azalır.
24 saat sonra, vücut karbonmonksitten arınır.
48 saat sonra, kandaki nikotin düzeyi azalır, tat ve koku duyusu artar, peptik ülserli hastaların tedaviye verdikleri cevap artar.
72 saat sonra, hava yollarının gevşemesi sonucu nefes alıp verme rahatlar, solunum yolları fonksiyon görmeye başladığı için sekresyon miktarı artar, hava yolları kendi kendini temizlemeye çalışır. Enerji düzeyi artar.
2-12 hafta sonra, tüm vücuttaki dolaşım düzelir, solunum yolu enfeksiyonlarına yakalanma riski azalır, yürürken yorulma ve tıkanma daha az görülür.
3-9 ay sonra, öksürük, kısa aralıklarla nefes alıp verme ve wheezing yani hırıltılı ya da ıslık sesli soluk alıp verme gibi solunum yolu problemleri düzelir, akciğer fonksiyonları yüzde 5-10 oranında artar.
12 ay sonra, koroner kalp hastalığı riski yarı yarıya azalır.
12-36 ay sonra, mesane kanseri riski yüzde 50 azalır.
5 yıl sonra, kalp krizi geçirme riski, yemek borusu ve ağız boşluğu kanserleri riski yüzde 50 azalır.
10-15 yıl sonra, kalp krizi geçirme riski hiç içmeyenlerle aynı seviyeye iner, akciğer kanseri riski sigara içenlere göre yüzde 50 azalır.
Sıklıkla abdominal aort anevrizmaları şikayete yol açmaz ve sessiz seyreder. Bu tip hastalar sıklıkla başka nedenlerden dolayı yapılan tetkiklerde hastalık saptanır. Hastaların yaklaşık yüzde 25’inde devamlı veya geçici karın ağrısı görülebilmekte. Ağrı hafif veya şiddetli olabilir. Bazen ağrı bel bölgesinde de hissedilebilir. Şiddetli ağrılar veya ilerleyen ağrılar, özellikle de bel bölgesinde lokalize olanlarda aort damarının yırtılması (rüptür) söz konusu olabileceği için acilen tetkik yapılması gerekir.
Aort koarktasyonunda (darlığı) aorta belli bir seviyede daralır. Darlık, genellikle aortadan kafa ve kollara giden damarlar çıktıktan hemen sonra oluşur. Bu durumda kan akımı, kalpten vücuda gönderilirken dar bir yerden geçmek zorunda kalır. Aort koarktasyonunda darlığın bulunduğu yerden kalbe kadar olan bölümdeki kan basıncı yükselir.
Darlık herhangi bir şikayet yaratmayabilir ve tesadüfen doktor kontrollerinde üfürüm duyulması veya tansiyon yüksekliği tespit edilmesi ile ortaya çıkabilir. Aort koarktasyonunda normalde tersi doğru olduğu halde, kollardan ölçülen kan basıncı (tansiyon), bacaklardan ölçülen kan basıncından yüksek olur.
Bir kişiye kalp yetmezliği teşhisi konulması, o kalbin artık çalışmadığı anlamına gelmez; bu durum, kalbin zayıfladığı ve buna bağlı olarak vücut hücrelerine oksijen ve besin bakımından zengin kanı yeterli ölçüde pompalayamadığı anlamına gelir. Yorgunluk ve nefes darlığı, kalp yetmezliğinin yaygın semptomları arasındadır. Yürümek, merdiven çıkmak veya market poşetleri taşımak gibi günlük aktivitelerde bulunmak çok zor hale gelebilir. Tüm dünyada kalp yetmezliği yaşayan 23 milyon insan olduğu tahmin ediliyor1 ve her yıl 670.000’in üzerinde insana kalp yetmezliği teşhisi konuluyor. Basit halsizlikler, El ve ayaklarda soğuma, Karında şişlik, Hırıltılı öksürükler, Gece uykusundan nefes darlığı ile uyanma gibi belirtileri vardır.