Yazarların sön söylevleri doğrultusunda giderek olmaya başladığı durumdur efendim.
Hele üç beş kuruş para kazanacağım diye millete akşama kadar anamıza sövme hakkı veren ve bunu yaparken de denetleme ihtiyacı hissetmeyen zall kansızından bahsetmek bile istemiyorum. Kansız diyorum çünkü bu düpedüz kansızlıktır.
türk kızı-türk erkeği
Galatasaray - Fenerbahçe
Kürt - Türk
Ak partlili - diğerleri
Sağcı - solcu
Orospu - namuslu gibi birçok konuda zıtlaşmalara götüren bu durum gerçekten sözlüğe her girildiğinde vicdanları yaralamaktadır.
Ben şahsen bu ülkenin bi kürt vatandaşı olarak , kaçak elektrik kullanmadığım ve vergimi ödediğim halde şu sözlüğe her girdiğimde birilerinin anama sövüp saymasından ve bu duruma itiraz etmem durumunda 2 katı daha fazla hakaret görmekten gerçekten sıkıldım ve utanç duyuyorum. "Beğenmiyorsan girme amk!" diyenleriniz vardır tabi. Onlarada şunu söylemeliyim ki insan bi düzgün şey görürüm ümidiyle giriyor her seferinde hüsranla çıkıyor. Benim şahsen üzüldüğüm ve endişelendiğim bir diğer nokta ; buraya yazılan şeylerin birçok kişi tarafından okunuyor ve doğru kabul ediliyor olmasına rağmen bunların doğruluğunu - yanlışlığını sorgulayan denetleyen kimsenin olmaması. Gidip zall gel sözlüğün tapusunu üzerimize yap demiyoruz ama kardeşim ayıptır yani. Şuraya girip çıkanlar sayesinde para kazanıyorsun. Bunlar sayesinde eşine , çocuğuna bakıyorsun en azından bi parça saygı duy şu insanlara. Şimdiye kadar oldu mu bilmiyorum ama yarın öbür gün - ki böyle giderse olacağından eminim - insanlar burada bir birlerine yazdıkları şeyler yüzünden çekip birini vurdukları zaman sen gerçekten buradan kazandığın parayı götürüp çocuğuna çoluğuna , ailene rahat rahat yedirebilecek misin ?
En basitinden 2 gündür birçok başlıkta izmirli kızların orospu , izmirli insanların orospu çocuğu ilan edilmesine şahit oluyorum. Ben şahsen bi izmirli olsam bunu kabul etmem. Gerçi değilim yine kabul etmiyorum da neyse.
Son olara şunu söyleyeyim arkadaşlar ben kimseye sansür uygulansın , biri birine çıtını etti mi tak uçurulsun demiyorum. Sadece bi parça allah rızası için saygı göstersek birbirimize birbirimizin atalarına , anasına babasına.. bu problemlerin hiçbiri olmayacak. Monitörümüzün arkasına saklanarak kendimizi buraya yazıp yaydığımız kötülüklerden arındırabileceğinizi sanmıyorum.
Son zamanlarda yutubun reklam olayının bokunu çıkarması durumudur efendim. Tıkladığınız her videodan önce 2 tane reklam izletmesi gerçekten bıktırmıştır. 2 günde izlediğim - daha doğrusu maruz kaldığım- reklam sayısı 200'ü geçmiştir. yazıktır , ayıptır lan.
Evet saygı değer sözlükçü kardeşlerim; muteber yalnızlığıma bir son verip , kendime bir kız bulmaya karar verdim şu yakın zamanda. Kendime dedim ki : ambalaj önemli değil olum.Önemli olan manevi güzelliği. Aradım taradım yıllardır görüşmediğimiz , çirkin fakat kafa yapısı olarak uyuştuğumuzu düşündüğüm bir kız buldum. Birkaç hafta konuştuk. ilk başlarda kızı biraz dinledikten sonra kıza biraz özgüven aşıladım. Sende güzelsin , kendini aşşağılama dedim ve sonrada kız bana gerçekten inandı. Bunu nasıl başardım bilmiyorum ama , kız şimdilerde " ben zaten güzelim lang gala gala buna mı galdım" çekiyor. Vay amk diyorum başka bişey demiyorum.
Hakim Türkmen nam-ı diğer Beyinsiz adamın ilk uzun soluklu kitabı.Komik samimi düşündüren bir anlatımı var fakat sonlara doğru -ki galiba bu durum benle ilgili- içiniz sızlamaya başlar. Çok büyük bir sistem eleştirisi içerir.
Franz Kafka'ya bir selam çakarak başlar. Daha sonra işin içine bir babaanne ve babaannenin iş-eş-dost istemi üzerine kendinize hakim türkmen'de recep ivedik'e özendi dersiniz. Fakat hiç öyle değilmiş diye bitirirsiniz. Tavsiye ederim.
düşündürmüştür efendim. insanların ceplerinde 3 - 5 lira olmadığı için evine ekmek götüremediği bir ülkede aklımızda , hayalimizde bile kuramayacağımız büyüklükte bir para hırsızlığına imza atmış bir başbakan'a karşı adam akıllı hiçbir tepkinin çıkmaması düşündürmüştür.
Sebebini şahsen 2 şeye bağlamaktayım .
1- Aktrolllerin 6bin kişilik internet ordusu ve yazarkasa medyaları ile yaptıkları algı operasyonları.
2- Ülkedeki vatandaşlarının büyük bir kısmınının ben de olsam ben de çalardım amk demesi.
Hiç öyle bakmayın ahali. Çalıyor da , çalışıyor da diyen bir millettin bunu demesi hiçte gerçeklikten uzak değil.
Evet bugün tayyibin yerinde kim olsa oda çalardı. Haldun Taner'in 1964 yılında yazdığı 2 Meşrutiyetten 1960lara kadar uzanan bir süreci anlattığı Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım isminde bir oyunu vardır. Tevafuk bundan 2 ay önce muhsin ertuğrul sahnesinde gösterilmişti. izleyenler bilir , şuan ki gündemde cereyan eden olayların -neredeyse eksiksiz bir biçimde- aynısı tekerrür etmekte. Bu durum da gösteriyor ki bu olaylar 10 - 20 sene değil çok çok daha eskilere bu milletin köklerine kadar uzanmış birşey. Diğer yandan bu duruma mukabil nasreddin hoca'nın " hırsızın hiç mi suçu yok ? " diye bir fıkrası vardır. Ben tayyip erdoğan'ı günahım kadar sevmem. Ama alıp bu kadar sıkıntının tahtına doğrudan tayyip'i oturtmakta bence kolaya kaçmaktan başka birşey değil. Bence milletimizin hırsızlardan önce kendini sorgulaması , ahlak anlayışına bir göz atması gerekiyor. Hırsızlık , rüşvet bu ülkedeki bireylerin % 90'nın zor durumda başvurmaktan çekinmeyeceği birşey. Ben şahsen bir esnaf çocuğu olarak en küçük ticaret piyasasında bile , Tedaş'tan Bayındırlık müdürlüğüne kadar bütün kamu personelinin , müdürlerin nasıl küçük şeylere tenezzül ettiğine şahit oldum. Oğlunun dershane parasını karşılaması durumunda işlerine zorluk çıkarmayacağını söyleyen mühendisten , düşük bütçe ile aldığı ihaleye ek iş çıkarmak için rüşvet isteyen tedaş müdürüne kadar yüzlerce şeye şahit oldum.
işin aslı , rüşvet , hırsızlık bizde neredeyse bir gelenek haline geldi. Akşama kadar ağzından Allah lafzını düşürmeyen bir hükümetin bile bunu yaparken hiç gocunmaması , hiç utanmaması bundandır.
Murathan Mungan'ın dediği gibi : " Bu ülkenin resmi dini : iki yüzlülüktür. "
Kaç perdeliktir bilinmez ama komedi olduğu kesindir. Başbakan burayada mı el attı sorusunu akıllara getirmiştir.
-Alo Fatih?
- Buyrun efendim.
- Bizim gençlerin entrylerine ilginç şeyler yazılıyormuş.
- Hemen kaldırıyorum efendim.
Mevcut sistem üzerinde güzide hükümetimizin işine yarasa bile kesinlikle düşünen , radikal ve vicdan sahibi kimselerin (şahsen) yapması gerektiğini düşündüğüm olayın nedenleridir.
Malumunuz mevcut politik partiler arasında ülkemizde yaşayan birçok insanın isteklerini tam olarak karşılayabilen siyasi bir oluşum, bir parti bulunmamaktadır.
"Yetmez ama evet" yalanı da bilindiği üzre hiçbir şeye yaramamıştır.
"Çalıyor ama çalışıyorda" çöktü madem.
Siyasi arena politik zeminden çıkıp, daha çok kimin daha iyi reklam yaptığı bir meydan haline gelmiş durumda malum.
Sevdiğimiz , yakın bulduğumuz adaylar bile yeteri kadar maddi duruma sahip olmadıkları için seslerini yeterince duyuramamaktadır.
Meclisimizdeki millet vekillilerinin % 75'i iş adamıdır. Ve bu da bu insanların birikimleri ile değil , ceplerinin şişkinlikleri ile bir yerlere geldiğini gösteriyor.
Malum 'sol' da bir türlü sol olamamıştır.
Sağ'ımızında geçmişi pek karanlık ne yalan söyleyeyim.
Soğan gibi bir milletiz vesselam. Temelimiz çok sağlam , çok büyük fakat dallarımız uzadıkça çöküyor.
Emperyalizm'in silahlardan ziyade mc donalds , nike , adidas , apple ile sömürdüğü bir çağda yaşıyoruz. Attığımız her adım , yaptığımız her hamle bataklık misali bizi daha çok batırıyor derinlere.
Neyse uzatmayayım dostlar. Koyun olmaya çok alışmış sevgili milletimizin biraz bireyselciliğe ihtiyacı olduğunu düşünüyorum.
Siz ne dersiniz?
Yaptığı vecihi illüstrasyonu ile kalplerde yer edinmiş güzide çizerimiz. https://www.behance.net/ayknroses Adresinde çeşitli çalışmaları bulunur. Çizerliğinin yanında çok babacan, yakışıklı ve sevimli bir adamdır.
gündelik hayatta ortalama kullandığı kelime sayısını otomatik olarak 300'den 20 - 30 lara düşüren tiptir.bir tek bende mi oluyor bilmiyorum ama facebook'ta twitter'da bu tür mesaj atan kimseler tamamen popülerlik kaygısı güderek yapıyor bunu. bu durumdan mütevellit bu kelimeyi her gördüğümde bana doğrudan bir samimiyetsizlik çağrışımı yaratmaktadır.
Kola içer misin?
- Kola candır abi yia ..
- Onu sormadım gerizekalı içicen mi içmeyecen mi ?
-Kafkanın bir k....(laf 2. şahıs tarafından kesilir)
- Kafka candır abi yia ..
iç ses ( şunu şurda kafkaya siktirip milenaya izletmek lazım )
ülkemiz geri zekalılarının yapmaktan bir an bile çekinmedikleri eylem.
Dünyanın neresinde bir cenaze olsa orada sessizlik hakimdir.
Dünyanın en azılı düşmanları bile birbirlerinin cenazelerine saygı duymalıdır.
Gezi parkında ölene şehit roboskide ölene leş muamelesi yapmak doğru mudur?
Bu çifte standardı yaparken hiç mi vicdanınız sızlamıyor?
Acıyı siyasallaştırmayalım beyler.
Bir tabutun üstüne ister türk bayrağı , ister pkk bayrağı bağlayın , ister üç hilal dikin ister çekiç orakla selamlayın hiçbir şey o tabutun içindeki insanı geri getirmez. ve hiçbir şey 34 insanın hiç yoktan sebepten öldürülmesini meşru kılmaz.
Velev ki o tabutun üstüne pkk bayrağı değil de türk bayrağı asılsaydı o zaman meşrulaşacakmıydı durum sizler için?
Yapmayın dostlar.
Hayatın anlamı sayılır mı bilmiyorum ama sevgili dostlar ; bence hayatın temelinde yatan şey can sıkıntısı. Bütün insanlık bugüne kadar ne halt ettiyse can sıkıntısından etti. Savaşlar , devrimler , teknoloji , kitaplar, bilim aklınıza gelebilecek herşeyin temelinde gözle görülür bir can sıkıntısı mevcut.
Düşünsenize çayı bulan adam...
Yani sen o otu alacanda suya koyacanda içecende. Yani belli canı sıkılmış adamın..
Bütün teknoloji dünyası insanın can sıkıntısını gidermek için veya insanları oyalamak için seferber olmuş durumda.
Dünyanın en çok para kazanan sektörü eğlence sektörü. Neden mi ? çünkü insanların can sıkıntısını unutturuyor.
iç mimar Ceyhun arslan ve ressam hilmi tunahan korkmaz 'ın kurduğu , Kadıköy Evlendirme Dairesi karışısında sadıkoğlu 1 iş merkezinde ders veren enfes eğitim kurumu.
Verilen ödevleri yapmamanız durumunda kovulabilme olasılığınız yüksektir.
Devletimizin hizmet adı altında biz değerli işsizlere attığı mükemmel kazıktır efem.
Nasıl mı ? Anlatıyorum o halde ;
Ben bu yasa çıkmadan tam 1 hafta önce yeşil kart'a başvurdum.
18 yaşını geçmiş ve öğrenci olmadığımdan artık sevgili pederimin sağlık sigortasından yararlanamayacağımı söyedikleri için yeşil kart'a başvurdum.
Yeşil kart'ı aldım 1 hafta sonra yasa çıkınca iptal olduğunu ve bize otomatik olarak yeni sisteme geçirileceğimizi söylediler.
Geçen ay kalp sıkışması vesaire problemlerden dolayı bir sefer telefonla bir sefer de internet üzerinden randevu aldım.
Fakat hastahaneye her gittiğimde sıra alamadım.
Bir problem olduğunu ve halledilemediğini söylediler.
Daha sonra SGK'yı arayınca 980 TL borcumun olduğunu ve genel sağlık sigortası için yapılan gelir testine göre babamın adına bir ev ve bir araba olması sebebi ile aylık 40 TL bir ödeme çıkartılmış. 2 ay ödenmemesi durumunda Sağlık hizmetlerinden yararlanma hakkım durdurulmuş ve 1 yıl boyunca borç birikmiş.
Borcu ödemediğim sürece üzerine her ay 40 TL daha ekleniyor ve ben tüm borcu ödemeyene kadar sağlık hizmetinden yararlanamıyorum.
Babam arabasını alalı 2 yıl oluyor ve ben henüz yan koltuğuna binmiş değilim.
Ulen pezevenk madem öyle git çalış diyebilirsiniz ama şuanda üniversiteye hazırlanıyorum.
Şimdi benim anlamadığım kısım şu : babamın arabası ve evi varsa bu benim suçum mu ?
Hadi benim suçum olsun.
Peki ben hiç yararlanamayacağım ve 2 tane ödemesini yapmayınca kapanan bir sağlık sigortası için neden her ay üzerine 40 TL eklenen bir borcu ödemek zorundayım ?
bugün msgsü bomanti kampüsünde yapılmış olan yetenek sınavıdır.
O çizimlere göre o tipler biraz abartılı duruyor be hocam.. Tiplere bakarsan herkeş bi picasso , herkeş bi rembrant ama çizime gelince dürümcü ibrahim..
Gizlendiği monitörün arkasından , belki hayatı boyunca gerçek anlamda yazdığı - karaladığı konu üzerine elle tutulur tek bir eylemde bulunmamış sözüm ona yazarlardır. Şu sözlükte görebileceğiniz " kezban " entrylerinin 3/2'sini , hayatı boyunca anasının elinden başka kadın eli tutmamış yazarlar yazıyor. Kürt - Türk , müslüman - ateist başlıklarının da keza.
Klavyene bu kadar güvenme koç .
Bir derdin mi var ?
O zaman bunun için elle tutulur birşeyler yap. Ya da neyse..
Vurgun yemekle eşdeğer durumdur.
21 yaşındayım ve hayatımda ilk defa sakin bir kasabadan büyük bir şehre gelmişim. Bu zamana kadar hep bir heyecan olmasını bekledim. Ne bileyim kalbim hızlı çarpsın , mutlu olayım falan istedim ama olmadı.
Onun yerine bencil oldum. Metrobüste 2 durak sonra inecek olsam bile bir koltuk kapabilmek için koşa koşa binmeyi öğrendim. Anlayamadım da şu gereksiz aceleyi.
insanlar sürekli çalışıyor. Hep çalışıyor. Binalar yükseldikçe insanlar alaşşağılaşıyor , şehirler büyüdükçe insanların kendi küçük cehennemi de büyüyor. Arabalar sayıca çok fazla ama insanlık için aynı şeyi söyleyemeyeceğim.
Bizim yaşadığımız yerlerde bir dostunuzla , akranınızla gidip bir yerlerde bir çay içtiğiniz zaman cebinde kimin parası varsa o öder. Ve bu gerçekten hiç problem olmaz.
Burada oluyor.
Bizim yaşadığımız yerlerde sabah kahvaltılarına ekmek ve kahvaltılık fazladan alınır. 3. Bir kişi her zaman çağırılır. Yoldan geçen birini davet edersiniz , o da sizi kırmaz gelir. Bu durum gerçekten hem misafir tarafından hem de ev sahibi tarafından hiç problem edilmez.
Burada ediliyor.
Birine uzattığınız bisküviyi almadan önce 40 tane tilki dolandırıyor insanlar kafalarında.
En kötüsü ne biliyor musunuz ?
insanlar her sabah işe gidip , her öğlen yemek yiyerek kendilerini modern , daha fazla hesap ödeyerek zengin , eve daha geç dönerek kendilerini sosyete zannediyorlar. insanlar kendilerini çok güvende hissediyorlar ama insanın en tehlikede olduğu an kendini en güvende hissettiği andır.
Anlattığım iyi şeylerin hiçbiri olmadı .
Ne oldu anlatayım.
Zincirlikuyu'dan abimin etilerdeki evine gidebileceğimi öğrendim.
Bi metrobüs gördüm ve şöföre ;
- Güvercin durağından geçer mi ? Dedim.
- Bilmiyorum ki . Dedi.
- Kime sorsak acaba..
Dünyanın en iyi konsept tasarımcılarından biri. illüstrasyon ve konsept tasarımı üzerine dünyanın sayılı birkaç ismi arasında gösterilmektedir. Video oyun ve film konseptleri üzerine çalışmaktadır. Joe Johnston'dan sonra Star Wars filminin konsept tasarım işini üstlenmiştir.
7 şubat 1975 doğumlu güney koreli yardırmış çizer. türkiyedekilerin aksine memleket kadar takipçisi olmasına rağmen attığınız mesaja elinden geldiğince cevap yazan , derdinize derman olmaya çalışan bi adam.
2011 Sketchbook ve 2007 sketchbook adında eskizlerini topladığı 2 kitabı vardır.
Taşrada küçük bi memlekette esnaf dükkanımız var.
Yılda rahat 350 - 400 kişi " falanca memleketteki camimiz için yardım topluyoruz" ya da " falanca şehirdeki kuran kursumuz için yardım topluyoruz " diye geliyor. Tabi saygı duyarım herkes dinini yaşamalı neticede ama 3 yıldır burdayım ve bu güne kadar " falanca şehirde okul yapıyoruz " diye yardım toplayan kimse olmadı. Anadolunun birçok beldesinde hala harap durumda yüzlerce okul var ama tabiri caizse " lüx " düzeyde camisi olmayan çok az yer var.
Çok kötü bi durum aslında.
Trt'nin vesile olduğu durumdur hocam. Açık ve net. Onlarla yatıp onlarla kalkarlar.
Öyle facebook'ta dolanırken fark ettim ki bi tane kız sürekli bi tane çekik gözlü adamın fotoğrafını paylaşıp üstüne "kim bu ?"
yazıyor. Birkaç kez görünce merak ettim bende sonra şöyle oldu ;
Kim bu merve ?
- Kim bu
Tamam bende onu soruyorum kim bu ?
- dedim işte kim bu
Sende bilmiyosun anladım.
- Kim bu kim bu
Tabi ben sonradan anlıyorum ki adamın adıymış kim bu hatta kim bummuş. Böyle isim mi olur lan ? Bu ney lan ?
Fatih Altaylı'nın nasıl bir gazeteci olduğunun kanıtıdır.
recep tayip erdoğan , levent kırça , rasim ozan kütahyalı , sırrı süreyya önder , ekşi sözlük , ali ağaoğlu , altan tan ve daha nicelerinden canlı yayında ayar yemiştir.. Gelen vurmuş giden vurmuş hasret kalbine dolmuştur kendilerinin. https://galeri.uludagsozluk.com/r/253530/+
incisözlükteki abazan ruhunun giderek yayılmaya başladığı gerçeğidir.
Her 5 entryden 2'sinde kız , kadın , kezban geçmesi bunun en büyük örneğidir. Yapmayın beyler kezban kezban dediğiniz kızlar için ölüyorsunuz. Bilinç altınızda muazzam bir yer kaplıyorlar. Erişememeniz onları daha çekici kılıyor. Bu yersiz eleştrileriniz onlara gizli hayranlık duyduğunuzun en büyük ıspatı. https://galeri.uludagsozluk.com/r/415354/+
yazar açısından çok boktan bi durum be babacım. itiraf edeyim bunu her yazar gibi bende yapıyorum. bazen kızıyorum da kendime fırçada atıyorum ama yinede yapıyorum. işte bunlar hep ego.