göçmenin olduğu yer güzeldir, güvenlidir, medenidir. içki su gibi giderken içkiden kaynaklı olaylar da minimumdur... kültür vardır birkere sonradan değil aileden görmedir insanlar... tek bir problem vardır o yörelerde ki içimi acıtır. o güzelim, medeni kızçeler gider anadolunun barolarına gönüllerini kaptırırlar, sonra bu barolar da hayatlarında göremeyecekleri pasaportları görüp anadoludan sonra sınır ötesinde de görgüsüzlüklerine devam ederler...
vala bir insanın ihtiyaçlarını gidermek için kültürleri doğrultusunda dana, domuz, köpek, fare, kuş kurban etmesi ya da kesmesi akabinde de bunu yemesi çok problem olarak görülmemeli diye düşünüyorum bugün aç bir aslanın, kaplanın önüne gidin bakalım neler olacak... yani tabiki elimizdeki teknolojiyi kullanıp canlılara eziyet çektirmeden bunu yapmak en mantıklısı ve güzeli ama bana örümceği, sineği kendisinin binlerce ton ağırlığını uygulayıp öldüren kimse burada duyar kasmasın... kurban hakkında atıp tutan avrupalılara da domuzun ağzına soktukları portakallari, doldurdukları hindileri hatırlatınız efendim... ihtiyaçsa en güzel bitkileri de en güzel etleri de yiyiniz diyorum... afiyet olsun iyi bayramlar...
öte yandan bakın ne düşündüm: insanız biz hayvandan farkımız var diyenin hayvanlarla aynı olan ihtiyaçlarını giderirken hayvandan geldik diyenlerin ise biz niye hayvanlar gibi davranıyoruz demesi olayı resmen bu olay... insanın da bir hayvan olduğunu düşünen bana, iki tarafın da kafalar karışık geldi...
en son hızlı tren vs dolayısıyla cam mam, x ray vs koymuşlardı umarım diğer peronlara taşımışlardır ve o ilk saatin büfelerin vs olduğu girişi eski haline çevirmişlerdir... lise zamanı trenlerin zamanında gelmeyeceğini bildiğim halde erkenden gidip orada beklemeye bayılırdım...
2012 de iran da bulunduğum tarihten beri iran a döneceğiz diyen kişilere dediğim şeydi bizim iran gibi olmamız zor ancak mısır gibi oluruz çünkü iran a ambargo uygunlandıkça üretiyorlar bize uygulansa ne taviz versekte ambargo yemesek deriz diye... samsung olayı ile de bunu görmüş olduk(üretelimden daha çok yüzümüzü dönelim muhabbetine)... neyse potansiyel var umarım iyi mühendisler ve sağlam iş adamları birleşip birşeyler ortaya koyarlar ne diyelim....
almanlar her zamanki gibi kendi halkı ve şirketleri için en doğrusunu yapmaya devam ediyor mesele türkiye değil yani merak etmeyin mesele euro, refah, büyük alman ırkı dedi yazar bir alman şirketinden... adamlar büyük millet aga...
kabul etmesekte özünde şebnem ferah ın dediği gibi "Ne ahlak ne de sevgi gökten dünyaya indi, insanlık istedi keşfetti hepsini" ama tabiki 21.yy insanı olarak biraz etik değerler katma çabamızdan kaynaklı duygu muygu vs diyoruz... özünde beğenilen kişilerle gayette güzel olandır çok anlam yüklemeyin derim...
araplaşmak ve cahilleşmek için çok bir çaba gerekmemesi ve bizim de kolay olanı almayı sevmemizden kaynaklı birşey tamamen. örneğin avrupaya gidip amsterdam da deliler gibi eğlenen ama biraz ötedeki kütüphaneden bir haber olan yurdum insanı gibi. yani zor olanı almak pek huyumuz değil...
modern köleliktir hem de öyle böyle değil... her yıl belli bir süreyi çin de geçiren biri olarak demeliyim ki müthiş bir gelişimleri var ve artık kalite konusunda da kendilerini geliştiriyorlar kendi ülkeleri için de en iyisini yapıyorlar ama gel gelelim bu arkadaşlarla ortak olanlara ne oluyor? bu arkadaşlar önce parası neyse verirler madenleri vs alırlar, güzel de paralar verirler(bildiğim kadarıyla devletleri de destekler), sonra bu madenleri işletmeye başlarlar ve çıkan madenleri haldır haldır deli gibi büyümekte olan kendi ülkelerine taşırlar. başlarda işler güzeldir, yönetim kadrosu dışında yereller de vardır vs. sonra zaman içerisinde bir şekilde bağlantılar kurarak (bkz: money talks) , (bkz: china town) oluştururlar ve kendi işçilerini getirir yerelleri minimuma indirirler ve işte ozaman yereller ağlamaya başlar fakat artık bütün anlaşmalar imzalanmış madenleriniz harıl harıl gitmekle kalmayıp başka iş kollarına da hakim çekik arkadaşları şehrin 4 bir yanında göremeye başlamışsınızdız (bkz: endonezya) . geçmiş olsun.
ha demeyi unuttum gerçek manada (bkz: allahsız)dırlar. :)
bir kez daha geçtik an itibari ile... lokomotifler çok orjinal geliyor bana ya...
büyük bir takım oyunudur aslında geçiş. havuzlara girişte 22 kanal personeli(bence okadara gerek yok ama neyse :)) 2-3 römorkör, 6 lokomotif, 2 kanal pilotu, ve tabiki gemi personeli ile bir ahenk içerisinde gerçekleşir bu geçiş.
vidyoyu izlemedim fakat şu aylarda doğudan gelen rüzgarlar dolayısıyla gemiler baş kıç yaparak seyrediyor olmalı zaman zaman güney doğudan gelen rüzgarlar da hafif yalpalara sebep oluyor olabilir. şundan 2 ay once cayır cayır sert güney güneydoğu(kıblekeşişleme) rüzgarlarıyla fena sallamıştı...
yapılan işi anlatabilecek terim bilgisine, derdini güzelce anlatacak, sevgiliniz var ise tartışma esnasında o gergin ortamda kendinizi ifade edebilecek kelime hazinesine sahip olunmasının yeterli olduğunu düşünüyorum yoksa burada aksan filan kasmayın efendim, bakınız ruslara! üstüne basa basa rus olduğunu belli ede ede konuşuyor ya da bir amerikali, avustralyali ya da hintli ingiliz aksanına kasıyor mu aksanınız sizsiniz "go ahead lan"... bizim ülke aksanını da seviyorum zaten *