ne kadarda saçma bir soru hayatı akışına bırakmış ordan oraya savrulan insancıklar için. her yeni gün başka bir rezaleti vuruyorken yüzümüze ve her yeni gün etrafında okuduğun haberlerde konuştuğun insanların gözlerinde bakabildiğin anlayıp yorumlaya bildiğin herşey de bir kötülük varken, beni yağmuru ve gri yi seven herkes herşeye duygulanır arkadaş. hele birde bu kadar bokluk içinde dipsiz bir özlemin içindeysen benim gibi, duygular şelale olur akar gözlerinden.
kemalistlere laf atmışsın ya hani MUSTAFA KEMAL ATATÜRK dediğin adam olmasaydı su anda ananın adı elizabeth babanın adı yorgo seninde olsa olsa pipis olurdu benim müslümanlık adı altında yaşayan amip kardeşim.
kafasına siyah tekel poşeti giyip "hepimiz zokorayız" diyen bir ilin insanının rte yi havaalanında kefenle karşılaması ne kadar doğalsa , senin gibi beyinsizlerinde rte yi yedirtmiyeceğiz demesi bir okadar doğaldır. dikkate almayın eğer seçim zamanı kömür ve makarna dağıtmazsa bu rte, bu andavallar kendiliğinden yok olur zaten fikrini zikrini siktiklerim.
vah vah vah diyecegim, seni doğuran anne böyle olacağını bilseydi heryerine dövme yaptırırdı diye düşüneceğim, saçma yazar başlığı deyip siktiredeceğim, insansı yazar başlığı.
2 aydır burda yaşıyorum ve sanırım burda ölmek istiyorum. bir insanın hayatında görebileceği en güzel şehirlerden biri hatta ilki.
mimarisi, sokakları, caddeleri, parkları, müzeleri, barları, gece hayatı, gündüzü, gecesi herşeyi bir farklı. soğuguna bile alışıyor seviyor insan.
bir müzisyen olarak müziğin ve müüzisyenin değerini veren bir halkı görünce hayatımdaki en doğru kararı verdiğimi bir daha anlıyorum.
vay benim beyinsiz kardeşim bir işletmecinin yaptığı suçu izmire bağlayıp gavur ilan etmekte sana yakışır ancak. anlamadım küçükken izmirde topun inşaatamı kaçtı senin ne alığ veremediğin var izmirle.
bulutlardan beyaz, gökyüzünden manvi aldım. denizlerden sonsuzluk, gözlerinden umut aldım. yıldızlardan işık, kuşlardan haber aldım. ahiretten ölüm, tandırdan inanç aldım.
ben bu şarkıyı sana yazdım.
gecelerden yalnızlık,sabahlardan ümit aldım. sesleri dinledim dinledim durmadan dinledim cesaret aldım. gözyaşlarından söz, karanlıktan korku aldım. içine birazda hüzün kattım.
ben bu şarkıyı sana yazdım.
'vay arkadaş vay' başka ne denirki buna.
bide emek verdik falan yazmışlar ulan hangi emek hangi fedakarlıktan bahsediyosun, duyanda sanırki karda kışta oranın yapılmasında emek veren insanlarla yanyana çalışmış ultravestiler. r.t.e. nin götünü yalayarak stad sahibi olanar şimdi kimin malını kimden saklıyorlar.
üzüldüğüm kısım sadece beşiktaşa ve taraftarına bu gerizekalı taraftar topluluğunun ağzına düştükleri için. alsınlarNER r.t.e. ile birkilte götlerine soksunlar bi gram emek vermeden elde etikkleri stadlarını sen çarşısın heryerde desteklersin takımın.
edit : FENERBAHÇE liyim.
Bu adam benim babam
Derdi dağlardan büyük
Çaresiz (biçare) , beli bükük hey!
Bir gün olsun gülmemiş
Rahat nedir bilmemiş
Gözyaşını silmemiş
Bir lokma ekmek için
Kimseye eğilmemiş
Bu adam benim babam hey!
Benim babam mert adamdı
Mangal gibi yüreği
Yufka gibi kalbi vardı
Hayatım boyunca o'na özendim
Fedakardı
Bir dikili ağacı olmadı belki
Ama kendisi
Onuruyla yaşayan koskoca bir çınardı
Üstümdeki kol kanat
Sırtımı yasladığım dağ gibiydi
Ben babamın oğluyum
Tepeden tırnağa Anadolu'yum...
haberin varmı ey yar hergece bu inançsız beden senin için dua ediyor. her gece her geçen gün yokluğunda biraz daha yok oluyor. yok tabi nerden olacakki sen hergün o çok sevdiğim koklamaya kıyamadığım saçlarını tarayıp giyinip kuşanıp yeni ufuklara doğru yol alıyorsun, ben ise her yeni gün o çok sevdiğini söylediğin gözlerimdeki yaşları siliyorum ama hep dediğim gibi varsın olsun sevdim ya seni miladım o gündür.
ne olur bir sabah kapım çalınsa,
açınca gülüşün içime dolsa.
belki bir meyhane biraz da rakı
sen türkü söylesen ben eşlik etsem.
bakmayın çekilen perdelerine aydınlık oluşuna bu şehirde, renk renk desenlerine kanmayın. saklısında kimbilir kaç yüreği bu ayrılıklar boğar, kimbilir ardına kadar susmuş ömürleri paslanmış ne çok kapı bekler.
hasretin gibi çarpıyorum kapıları, soluk soluğa atıyorum kendimi sokağa, taşlarında izmaritlerimi ezdiğim kaldırımlar sicim bir yağmur altında, bir yanıtım yoktur seni soran açelyalara.
bir meyhane bulur beni beyaz kefeni kirlenmiş masalar, yorulmuş bir rakı alır beni kalbime seni sorar. o an duracak zannederim bu gevezeyi, sol kolumda bu aşkın uyuşmuş ağrısı.
otuzbeşlik ne ki meyhaneci yetmişlik getir !!!
tek başına gitmiyor bu zıkkım.
kavunun tadı zehir sen yoksun boynu bükük saatlerin.
bu akşam "dürüyemin güğümleri kalaylı" gitmiyor be abla, değiştir şu bantı.
"bu ne sevgi ah bu ne ızdırap zavallı kalbim ne kadar harap" çalmıyor artık öyle ya çoktan göçmüş abdullah yüce.
geceye su gibi dökülse sesin,
bizimle hüzünlü şarkılar gülse.
ellerin elimi bulsa ansızın,
kalbimden kalbine çiçekler koşsa.
ne olur bir sabah kapım çalınsa,
açınca gülüşün içime dolsa.
belki bir meyhane biraz da rakı,
sen türkü söylesen ben eşlik etsem.
ben senden önce ölmek istiyorum...
gidenin arkasından gelen, gideni bulacakmı zannediyorsun, ben zannetmiyorum.
iyisimi beni yaktırırsın, odanda masanın üstüne koyarsın içinde bir kavanozda.
kavanoz camdan olsun şeffaf, beyaz camdan olsunki içinde beni görebilesin.
fedakarlığımı anlıyorsun dimi vazgeçtim toprak olmaktan, vazgeçtim çiçek olmaktan senin yanında kalabilmek için ve toz oluyorum yaşıyorum yanımda seni.
sonra sende ölünce kavanozuma gelirsin, orda beraber yaşarız külümün içinde külün; taki savrulup gidene yahut vefazıs bir torun bizi ordan atana kadar.
ama biz o zamana kadar okadar karışıcağızki birbirimize atıldığımız çöplükte bile zerrelerimiz yanyana düşücek, toprağa beraber dönücez.
ve bir gün yabani bir çiçek bu toprak parçasından nemlenip filizlenirse, sapında mutlaka iki çiçek açıcak.
biri sen.
diğeride ben.
karşılıklı rakı içmenin vermiş olduğu samimeyete dayanarak söylüyorum, müziği bırakmanı anlıyorum fakat beni, benim gibi olan bir çok arkadaşını hayranlarını sesinden ruhundan şarkılarından yoksun bırakmak olmadı sanki be teo. özlüyor insan yeni albümün çıktığında heyecanla dnr yolunu tutmayı. özlüyor insan şarkılarını can kulağıyla dinlemeyi ilk kezken. neyse uzun lafın kısası ben seni çok özledim.
ama ya yetmedimi hayatıma bukadar etki etmen arkadaş bi siktirgit demezlermi adama, sen nasıl bir şarkısın her anıma yakışan, sen nasıl bir şarkısın her dinlediğimde acıtan. ama yinede still loving you baby.