ne zaman ortadan tam anlamıyla kaybolacağı merak konusu olan sözlüktür. bir anda yok olur, bir gün açamazsınız sözlüğü, sözlük kapanmış! dedikoduları yayılır, temelli de kapanmıştır, bir daha açılmayacaktır. ama ne olur? net sözlük yönetimi "süperiz, şakacıktan kapadık ki biz orayı, bakın gene birlikteyiz, ahey ahey" diye sözlüğü yeniden açarlar. *
garip bir sözlük cidden. ama hatalarını anlamış olmaları da iyi bir şey sonuçta. fikir özgürlüğünü, herkesin düşündüğünü açıkça dile getirme özgürlüğünü geç de olsa fark edebilmeleri de hoş bir şey.
sözlükler dünyasına bir süre önce merhaba demiş olan, daha çok hit yerine daha çok kaliteli yazar düşüncesini benimsemiş insanlar tarafından kurulmuş, emin adımlarla yoluna devam eden ve umut veren yeni bir interaktif sözlük. daha yeni açılmış olmasına rağmen organize olduklarının göstergesi olarak ilk zirvelerini bile * yapmışlar izmirli yazarlar olarak.
gerçek dışı bir şarkı kesinlikle. yok böyle şeylere şarkı denmemeli, bir şarkı insanı bu kadar mahvetmemeli. i was hoping derken o kadar içten söylememelisin alanisciğim. kendine de bize de yazık etmemelisin.
yapma etme, olur mu...
insanı vurmasını bir yana koyarsak sözlerinden bile alanis şarkısı olduğu anlaşılan şarkıdır. **
neden olduğu ses değişikliği sayesinde kendinizi bir iki gün bile olsa başka biri gibi hissettiren bir garip ağrı. aslında ağrı da değil, acı.
yutkunurken çok rahatsızlık verir, ardından hapşırmalar da başlarsa vay halinize.
bugünden sonra yayın hayatına devam edebilirse ayakta alkışlanacak sözlük. bu kadar tepkiye yer verildiğine göre yanlış giden bir şeyler var demektir.
ve bir sözlük daha hayatının sonuna gelir...
acının farkında olmakla bire bir alakalı olan acılardır. içinize attığınız ya da beyninizde 'unutmak' maksatlı olarak derin bir temizliğe giriştiğiniz günlerden aylardan sonra ufacık bir detayın silmek için helak olduğunuz o anıyı geri getirmesiyle hortlayan acılardır. sonra unut unutabilirsen. ne yaparsan yap, ne kadar düşünmek istemesen de tam bir baş belası olan küçük detaylar sayesinde elinden hiçbir şey gelmez.
işte bu noktada devreye giren zaman faktörü, her ne kadar klişe bir söz gibi görünse de, aslında her şeyin ilacıdır. hayatınızda geçmişte yaşananları unutturmasa bile aklınıza getirmenize engel olan yeni güzellikler işte bu zaman diliminde gerçekleşir. size de hayatı kaldığı yerden yaşamak kalır.
iki vagon ya da iki kapı arasında, ortada bir yerde kalakalmak anlamına gelir çoğu zaman. akıldan küçücük ufacık zaman dilimi içerisinde geçen "hangi kapıya yönelsem, sağdaki mi soldaki mi? sağdakinde çok insan var en iyisi sola gideyim. lan yok orada da yaşlı teyzeler amcalar çok oturacak yer varsa bile oturamam. en iyisi sağdakinden binmek." şeklinde düşüncelerle kısa zamanda etkili düşünme pratiği yapılır. farkında olmasanız bile aslında iki kapı arasında kararsız kalmış herkesin aklında bunlar vardır, ilginçtir.
her ders arasında küçük topkektir, paykektir, yeni çıkan bi' doludur yemeden edemeyen, midesinde kurt olma ihtimali yüksek yazarlardır. vardır böyleleri ve genellikle haklarında "onun böyle durduğuna bakmayın, benden fazla yer o" şeklinde açıklamalar yapılır ve kötü gösterilmeye çalışılırlar. halbuki hepimiz insanız, acıkmak kadar doğal bir şey de yok. neden bu kadar abartılır anlamak için kafa patlatmak gerekiyor.
ayrıca aç yazarları gaza getirme amaçlı olarak:
(bkz: yiyin gari)
biraz melankoli merakı olan her insanın yapmak istediği eylemdir. böyle yağmur yağsın, ama kar tanesi gibi ince ince... sonra tek başına dolaşmak ister caddelerde sokaklarda hiçbir amacı olmadan. ama hava soğuk olmasın, ıslandıktan sonra hasta olmasın da ister. çoğu zaman da ne istediğini bilmeyecek kadar çok şey ister.
ama güzeldir yağmurda sırılsıklam ıslanmak. sanki yağmurun doğayı yıkayıcı, temizleyici etkisi size de bulaşır ucundan, huzur dolarsınız.
en bi' duygusal dipnot: aslında yağmur, sevgiliyle ıslanıldığında güzeldir.
ders kodlarında bulunduğunda o dersin bilgisayar bilimleriyle alakalı olduğunu gösteren kısaltma. cs100 bilgisayara giriş dersidir, en kolayıdır. yanındaki 100'ün değeri arttıkça sizin de notlarınız düşer.
disturbed versiyonunu dinledikçe ve sözlerini kendinize göre yorumlayınca daha da anlamlanan şarkı. böyle bir değişik havası var, insanı fark edemediği yerden vurup kendini sevdiriyor.
ayrıca;
-must we hide from everyone? *
ingilizce'de kompozisyon, makale, deneme türlerinin olmayasıca ortak adı. nasıl yazılacağı belirli kalıplara oturtulmuştur ve bunun dışına çıkmak sınavlarda puan kaybettirir. bazı üniversitelerde birinci sınıfta görülen akademik yazma dersinde thesis statement'ıydı, topic sentence'ıydı, conclusion'ıydı derken insana kafayı yedirtir. tek paragraf yazdığınız günleri özlersiniz.
aşağıdaki gibi sözlere sahip the dears şarkısı. no cities left albümünden. noktalama işaretleriyle birlikte yazıldığında şu hali alıyor: "who are you, defenders of the universe?"
we want your information
we will do what we must
but not here or in front of people or
on the phone
we're not all blood-sucking leeches
for we all have families too
but that don't mean that we really
love them or that we don't
'cos i can't love you
and you can't love me
but i can love you
and you can love me
love me
it's not a confrontation
(all across the world open your mouth)
we are here because we are broke
(give us what we want, we've had enough)
but we don't expect a hand out of anything
(soul! soul! soul! soul! soul!)
'cos i can't help you
and you can't help me
oh i can help you
and you can help me
i can help you
you can help me
i can help you
you can help me
help me
help you
(it's not an impossible situation)
help me
(it's not an impossible situation)
help you
(it's not an impossible situation)
help me
(it's not an impossible situation)
i know there is doubt we can do this
but
i can help you
komşuluk ilişkilerinin her halükarda dezavantaja dönüşeceği eylemdir. işte burada komşunuzla aranızın "merhaba, merhaba" boyutunda olması büyük önem taşır. şöyle ki; kokudan iştahı kabaran ve çok yakın, adeta teletabiler gibi sıkı fıkı olduğunuz komşunuz, elinde evde yaptığı bir tabak tatlıyla çıkagelir. komşu tabağı boş döndürülmez inancıyla dolu yüreği, mangalın üzerindeki etlerden bir parça bekler. diğer yönden bakıldığında da komşunuzla hiçbir muhabbetiniz yoksa ve karnı tok komşunuzun açık penceresinden içeri duman girerse, bu da sizin o komşuyla aşırı samimiyet kurmanıza neden olabilir.
ne demişler, her şeyin azı karar, fazlası zarar.
otobüslerde hayatını geçiren her insanın korkulu rüyası olan koltuklardır. sosyal bilinci gelişmemiş bir diğer yolcunun şemsiyesini oturttuğu ve küçük çaplı bir göl oluşumuna önayak olduğu evre olayın başlangıç evresidir. önemli olan oraya oturmayı planlayan sizin, koltuğun ıslak olup olmadığını fark edip edememenizdir.
oturduktan sonra poponuza geçen ıslaklığı hissedip ayağa da kalkabilir, rezil olmamak için bütün sıvıyı hızlıca pantolonunuza çekip yolculuğunuza devam edebilirsiniz.
her şartta, her durumda ıslaklığa son vermek için şemsiyelerinize insan muamelesi yapmayınız. lütfen.
genelde tam tersini yapması için gerekçeleri olan insan sözüdür. ya doktor aşırı hareketi yasaklamıştır ya da küçükken omzu incinmiştir. kesinlikle bu cümleden sonra "ama" kelimesi gelir ve bir bahane eklenir.
izmir'de olanı yılın her döneminde çalışan, yağmurlu havada bile çıkıp mangal yapması çok zevkli olan yer. ara sıra derslerden fırsat bulup dağ havası almak insana iyi geliyor.
(bkz: kendin pişir kendin ye)
bir firefox eklentisi. sayfanın sağ altına yerleşip bulunduğunuz yerin o anki ve ertesi iki gününün hava durumunu gösteren kullanışlı bir eklenti. hava durumuyla kafayı bozanlar için bire bir.
büyük ihtimalle kendisinin olmayan bir jeep'in önünde kollarını bağlamış şekilde fotoğrafı olan erkektir. modayı biraz geriden takip etmesi muhtemel olup, ilerki 3-5 yıl içerisinde araba içi konseptli fotoğraflara da geçecektir.
bilgisayar derslerinde wireless çekmeyen sınıflara gidilen bir garip okul. madem laptop veriyorsun, süper hızlı internet ağın da var, neden her katta çekmiyor, çekse bile neden bağlanmıyor, anlamak mümkün değil.
normal elmadan tek farkı renginin sarı olmasıdır. * diğer elmalara göre daha tatlımsı bir tadı vardır, yeşil gibi ekşi değildir, kırmızı gibi buruk bir tadı yoktur.
bir pizza pizza ürünü olup, üstündeki ikinci pizza peyniri katmanıyla insanı kendinden geçirir. özellikle ilk ısırığı almak, o güzelim mantarları ve peyniri aynı anda mideye indirmek için eve erken gelinip, pizza ısmarlandığı olmuştur. pizza pizza'dan mahrum olan insanlara anlatılmamalı, canları çektirilmemelidir.