mimarlığın yetenek değil, sorumluluk ve disiplin olduğunu savunan hoca. bu yüzden adalet sorunu sık görülür. siz yığınca maket ödev verip mükemmel işler çıkarırken cc anca alırsınız. sınıfın en mal en beceriksiz en vasat öğrencisi iki karton kesip biçer yapıştırır bb ba'yı alır. irdelediğinizde de eee hocam o öğrenci çok azmetti gibi bi cevap verir. birde derdiniz not olmasın öğrenmek olsun der. herhalde özel üniversitede okuduğumuzu unutuyor ara ara. 5 yada 10 bin vermek varken hangi gerizekalı 20 bin vermek isterki. herkes sizin gibi belediye reisi çocuğu değil hocam. sonuç, 3. sınıf derslerine de girerse vay halimize.
nerde boş akademisyen varsa bu fakültede toplanmıştır. bu nasıl bir ayrımcılıktır arkadaş, saçınızdaki aklardan utanın. geçecek öğrenciyi bırakmak, kalmaya gönüllü öğrenciyi geçirtmek için elinden geleni yaparlar.
başkent ve atılım üniversitelerinde mimarlık derslerine giren babacan hoca. ama 2 yıldır bir soyutlamadır almış başına gidiyor. sevgilime bile bakış açım soyutlandı artık.
atılım üniversitesi'nde genellikle iç mimarlık bölümünde ders veren akademisyen. mimarlık bölümünde de temel tasarım 1-2 gibi devasa derslere girip, iç mimarlara ders anlatır gibi ders işleyip ödev vererek mimarlıktaki ilk yılımızı bize zehir eden bir hocaydı. o dersten kalan psikolojik hasarlardan halen kurtulmuş değiliz. şikayetlerimiz üzerine sanırım bu yılki 1. sınıf öğrencilerine yumuşak davranıyor. yata yata ödev yapıp geçiyorlarmış. olan bizim sırma gibi saçlara oldu. her sabah saçlardaki akları gizleyerek ayna başından ayrılıyoruz.
yapılarını modern gecekondu diye nitelendirmek gayet yerinde olan kurum. maalesef gecekondu yapılarının üst üste istiflenmiş hallidir. estetikten yoksun beton yığmasıdır.
akademisyenler arasından özel yerleri olan hanım kızlardır. bizim gibi sınavdan 1 saat önce gelip kopya için yer aramazlar. beş dakika önce gelip en önde otururlar. rahat rahat kopya çekip, yakalandıklarında da "ay hojcaaam n'apim çok zor sormuşsunuz ekhiekhi" diye vasat bir espiri ile geçiştirirler.
toz, beton, kar ve ayazdan ibaret olan, yozgat'ın alan olarak büyütülmüş versiyonu olan şehirdir. sizi bol bol platonik aşklara itip depresif yapar, mecbur kalındmadığı sürece koşarak uzak durulmalıdır.
saçları ağarmış, göz çukurları kararmış öğrencilerle yığılı olduğunu tahmin ettiğim fakülte. güzel sanatlar, tasarım ve mimarlık fakültesi çatısı altında mimarlık eğitim veren bir özel üniversite amacı, ne mükemmeliye ne de yaratıcılıktır. tamamen ticarettir.
yalnızlığın kişiye ne tür şeyler yazdırdığını bize en iyi gösteren; psikolojik tespitleri, ince mizah ve akıcılığılya kendine hayra bıraktıran bir kitaptır.
akılda kalan bazı kısımları;
--spoiler--
...takım elbisemi giyeyim de beni vatandaş sanmasınlar.
--spoiler--
metallica'nın kült, metal camiasında ise milat sayılan bir 1984 ürünü bir albümdür. james hetfield, kirk hammet, lars ulrich ve tabiki de cliff burton'ın solo, riff ve söz olarak maharetlerinin sınırlarını zorlayarak bizlere bıraktığı bir şahaserdir.