rakı üzerine menemen, üzerine yine rakı. aşık mahsuni, neşet baba, halının üzerinde o kafayla oynamak. nasıl bir içmektir bu. ayrıca hayalet menemenin bile yanında oralet içtin ya. ne kadar şahane bir insansın.
kendisi dahil, tüm camianın içinden sadece bir kişi çıkıp, 'biz adamların kafasına taş, çakmak vs atıp, isabet ettirdik, sonra da bir sonraki maçta hepimiz alnımıza mavra atmak için bant yapıştırdık, abarttık olayı twittera taşıdık, şimdi aynı şey bizim oyuncumuza yapılınca bas bas bağırırsak ayıp olur' diyebilirse, büyük camialarına yakışan bir şekilde davranmış olacaklardır.
tigana, bu adamı sürekli oynatırken, ne işi var bunun beşiktaş'ta diye söylenip durdum. fenerbahçe'de de yeterli şans bulduğunda, şimdi siz çekin bu azabı dedim hep. aralarda manisa'da, eskişehir'de parladı, ufak takım topçusu diye hafife aldım. trabzon'a gitti, karambol topçusu dedim küçümsedim. bomba misali patlayarak stoperlerin arasına koşup goller attı; başka türlü atamaz teknik yok, anca koşar koşar abanır dedim. adam durmadı, bana inat 30 metreden frikikler sallamaya başladı. burak yılmaz, ben senden çok özür diliyorum. sana ettiğim lafları birer birer yedirdin bana. hala daha içimdeki yaratık seni beğenmiyorsa da, en azından attığın o kadar gole istinaden şapkamı çıkarıp saygılarımı sunuyorum.
kurallarda yazıyor vucuttan seken top ele çarparsa penaltı değildir; bitti demek, ben bu işten anlamıyorum demektir. hakemlik bir yorum işidir. bazı pozisyonların yorumu olur bazılarının ise olmaz. bu pozisyonda top ayaktan sekiyor sonra ele temas var derseniz, önümüzdeki hafta serkan balcı'nın yaptığı sert orta caza sahası içinde bomboş pozisyonda bekleyen burak yılmaz'ın ayağından sekip, top seker sekmez sağ kolunu hafifçe öne uzatan burak koluyla topu kaleye sokarsa, buna da gol demeniz gerekir. bu nedenle, at gözlüğü takmış gibi kitap yazıyor, seken topa penaltı olmaz demek, futbolda yoruma yer yoktur demektir. hocanın kararı tartışmaya açık olmakla birlikte, giray'ın necati'yi boynundan çekip indirdiği pozisyonda ise hoca yine yoruma açık bir karar vermiştir. yine de güreş kuralları kitabına bakmak lazım, elense ve boyunduruk ile ilgili bir güncelleme olmuş mu diye.
kendisinin pozisyonunda olan insanlarla dalga geçerken şakanın terbiyesizliğe dönüştüğü bir nokta olduğuna inanıyorum. şahıs olarak kendisinden hazetmesem de, futbol adamlığına saygı duyarım. aksi takdirde, hırvatistan maçında uzatmanın uzatmasında semih o golü attığında ayağa fırlayamam. ayrıca kaşının açılması ile dalga geçen insanlar tek başlarına karşısına geçip, hoca bak ben alnıma bant taktım hahaha diyebilir mi? bence zor.
milwall vs leeds united maçında türk ve galatasaray bayraklarının yasaklanması olayıdır. geçen sene manyak rıfat kafalı milwall taraftarlarının bu bayrakları açması sonucunda, leeds taraftarı tahrik olmuş ve çıkışta bir hayli büyük bir arbede yaşanmıştır. zaten bu milwall'lular özünde psikopat olup, westham, chelsea, ve cyrstal palace'dan sonra en çok leeds united'tan nefret ederler (halbuki iki takımın firm'ü de aşırı sağ görüşe sahiptir ama sanırım leeds çok zengindir şehir olduğundan ondan sevmiyorlar.) arkadan da forest'i hiç sevmezler. bu milwall'luların en meşhur tezahüretı bile; 'noone likes us'.
fenerbahçe'nin kötü oynadığını düşünerek, bursaspor'un kadıköyden puan alacağını düşünen arkadaşlar yanılabilirler. zira bursapor'da son üç maçında yenilmemesine rağmen kötü top oynadı. yine de kaybetmeme alışkanlığı kazanmak önemli bir özgüven sağlayacaktır takıma. öte yandan aynı özgüvenin daniskası kadıköyde iki senedir maç kaybetmeyen fenerbahçe'de daha fazlasıyla mevcut.
nihat özdemir nezninde futbol takımlarında yönetici olan bazı insaların demeçlerine bakınca, bu adamlar, iki kelimeyi bir araya getirmekten bu kadar acizken, kendileri ile bu denli çelişirken nasıl iş hayatında bu kadar başarılı olabiliyorlar diye gerçekten kahroluyorum. ya dedeleri, babaları filan derebeyiydi bu insanların veya zamanında doğru ata oynayıp ahbap çavuş ilişkileri ile ihale kapatıyorlar. yoksa bu seviyeyle hakkaten olmaması lazım. neyse biz kendimizi kültürel birikimimizi, 60 yaşından sonra kendimizle başbaşa kalınca kullanacağız diye avutmaya devam edelim.
ankara aşklarının sahici olması. öyle ki, kışın ankara soğuğunda sevgilinize ağzınızda atkı bağlıyken onu sevdiğinizi söylemeniz, soğuktan ve atkıdan sesinizin tam çıkmaması, fakat ağzınızdan çıkan buhardan sevgilinizin sizin ne demek istediğinizi anlaması.
iyi olanın kazandığı bir maç oldu. fatih hocanın tercihlerinden başlarsak, aydın yılmaz bence de doğru bir tercihti, ki iyi de oynadı diyebilirim. riera ise çok çok kötü bir maç çıkardı. sanırım devrede aydın sakatlanmasaydı, ikinci devreye riera ile başlamazdı hoca. net olarak sabri'nin yedirdiği golden sonra, maçı rahatlıkla çevirebilecek zamanı vardı galatasaray'ın. fakat, top sürekli kendilerinde olmasına rağmen, süper verimsiz bir al gülüm ver gülüm futbolu oynadılar. bunun tek nedeni ise felipe melo gibi topu dikine oynayan bir adamın olmaması idi. yine melo'nun yokluğundan kaynaklı beş tane net pozisyon verdiler. engin'in sürekli orta sahayı harmanlayıp, takımı da yorması hoş değil. göze hoş gelen çalım atıyorum diye takımı bu kadar boşa koşturamazsın. bence takımın en kötüsüydü engin dün. selçuk'u da bozdu. emre çolak girdikten sonra orta sahada hemen bir toparlanma hissedilemesi, kendisinin top kapıp ayağa oynamasından kaynaklandı. yigidolara gelirsek, murat akça başta olmak üzere hepsi çok çok iyi oynadılar. rıza hocamız da her zaman olduğu gibi bu tür maçlara çok iyi hazırlandığını gösterdi. ayrıca çok sinirlendiği pozisyonda da haklıydı. hakem art niyetli bir hakem değil ama hakemlik tarzı hatayı hata ile örtmek üzerine kurulu. iki ofsayt kesildi, o zaman penaltıyı da vermeyeyim hak geçmesin gibi bir kafa yapısı var ki eyyamcılık deniyor buna. sivassporda, murat akça dışında, kadir, eneramo ve erman da çok iyi oynadılar. bir gün gelir, anadolu takımlarındaki topçular iyi performans verdikleri sezonların sonunda kapağı istanbula atma fikrini akıllarından çıkarıp, taş yerinde ağırdır düşüncesine ulaştıklarsa, türk futbolu büyük efsaneler kazanacaktır. umarım murat akça, bir gün galatasaray'a geri dönmek yerine sivasspor'un efsane kaptanı olmayı düşünüyordur. genç arkadaşlarımıza efsane bursaspor'lu sedat 3'ün futbol hayatına bir göz atmalarını tavsiye ederiz.
92 senesinde çıkmış bir albümdür. albüme ismini veren bu parçanın yanı sıra albümde yer alan weela weela da çok güzel bir parçadır. albüm ülkemizde zor bulunan bir çalışmadır.
bu şarkıyı dinlerken manhattan'da bir rezidansın 25. katında dairesi olan, zengin ama süper yalnız adam olası geliyor insanın. kırmızı şarap da şart tabi.
şu saha kapatmaların yerine başka bir çözüm bulunması gerekiyor artık. mesela iki maç saha kapatma yerine, beş maçın hasılatı diğer süper lig kulüpleri arasında eşit olarak paylaştırılacaktır dense. ayrıca üç beş kişinin yaptığını koca camialara maledemeyiz safsatası var. tam olarak üç beş kişinin yaptığını koca camialara maddi açıdan maletsek, külüpler para kaybedecekleri için o üç beş kişiyi kendi elleri ile öyle bir bulurlar ki.
sahada iyi bir insan olup olmadığı ne kadar önemli bilemiyorum. hakemlerin çirkefliklerine sessiz kalmaları ise kendisinin sorunu değil bence, sen adama ses çıkarmazsan sahadaki adam da kazanmak için her yola başvurur. kaldı ki, maç esnasında nabızlar çılgın atar. emre çok iyi bir orta saha oyuncusudur. hatta şu anda ligimizde kendi mevkisinin en iyi üç oyuncusundan biridir. her hoca da emreyi takımında görmek ister.
yalnız kaldığında kendi kendine, neden ben bu kadar saçma sapan bir adamım diye mutlaka soruyordur. yani bir insan, tüm sosyal medyada hakkında tek bir olumlu ibare göremediğinde, herhalde kendinde bir aksilik olduğunu düşünür.hadi ercan saatçi bildiğimiz suntalem diyelim, koskaca fenerbahçe camiasından bir kişi bu adama, abi hırs yapıyorsun sen yazacam edecem diye ama koca camiayı rezil ediyorsun demiyor mu?
her maçtan önce bir favori mutlaka olacaktır. ancak bü tür maçların, maç öncesinden bağımsız kendi içinde gelişen bir hikayesi olacaktır. bu nedenle, fatih terim hocanın taraftar kadar rahat olmadığına eminim. futbolcularına da eminim işin ciddiyetini anlatacaktır yarından itibaren. benim şenol hocadan beklentim alanzinho ve volkan şen'li kadrosuyla başlayacağı yönünde. yani pek bir değişiklik yapmaz sistemde. ancak fatih hocadan kanatlarda bir sürpriz bekliyorum açıkcası. fenerbahçe maçında ilerleyen dakikalarda sabri'yi alacağını düşünüyordum ama o aydın'ı aldı, fakat yine de orta sahadan bozma bir oyuncu yerine gerçek bir kanat koydu oraya. bu maçta ise direkt gerçek kanat oyuncuları ile başlayabilir. en azından sağ kanatta.
sigara gibi bırakılması zor bir bağımlılıktır amatör. her amatör takım hocası, hala daha liberolu oynamayı sever zira amatör seyircisi hala beckenbauer'e, baresi'ye hastadır. genelde orta sahalar, haf mantığı vazgeçilmez olduğundan, üçlü olur. leblebici bir santrafor her takımda bulunsa da, yanına bulduğumuz nefesi kuvvetli bir ikinci forvet sayesinde bir süredir ortayı dötlü yapıp, üçlü oynayanları ikinci devre bayıltan hocalar olarak cemiyet kurabiliriz yakında.(fatih hocam saolsun amatörü bile değiştirdi) amatör seyircisi bir teknik orta saha oyuncusundan, bir teknik liberodan, bir pırpır açıktan bir de maç içinde hocaya saydırmaktan asla vazgeçemez. amatörde resmi içecek çay, resmi yiyecek stadın içinde satılan tükürük köftesidir. soyunma odaları şugün itibarı ile dahi çok kötüdür. sene 2012 olmuş olmasına rağmen, amatörde hala daha, sakatlanan oyuncuya elinde bir bidon su ve sarı bir süngerle koşarak gelen adama sağlık görevlisi denir.
okie albümündeki i got the same old blues adlı parçası net olarak blues tarihinin en iyi beş parçasından biridir, ki lynyrd skynyrd de bu parçayı güzelce coverlamıştır, lakin kendisinden dinlemek çok ayrı bir zevktir.
bu efsanevi sınav sorusunun odtü işletme'de muhan soysal tarafından sorulduğuna dair dedikodular vardı zamanında. kendisi bizzat bunun çok saçma olduğunu ancak kendisinin daha saçma olan why? şeklinde bir soru sorduğunu söylemişti. odtü'de böyle garip sorular soran çok hoca olmakla beraber, bunlar içinde efsane olarak tanımlayabileceğimiz soru, felsefe bölümünden sabri büyükdüvenci tarafından, sınıfın ortasına bir sandalye konularak bu sandalyenin burada olmadığını ispat ediniz olarak sorulmuştur.
en büyük özelliği ayak bileklerinin çok kuvvetli olmasıdır. bu nedenle, kaç kişi arasına girerse girsin topla çıkabiliyor. buna ilaveten, orta mesafeli arapasları tertemiz ve çok nettir. demek ki saha görüşü de çok iyi. ayrıca futbolda en temel ögelerden biri olan terse uzun topları da muhteşem isabetli atar. yani, sağ açık yerinde diyelim ki ekrem dağ topu aldı, sıfıra doğru iniyor, müdafi takımdan üç kişi kendisine basınca, on beş metre arkasındaki fernandes'e topu atarsa, bu arkadaş sol açıktan ismail bindirmişse, öyle bir top atarki 50 metreye, armut gibi bütün müdafa kalırsınız sağ tarafta. süper duran top kullanması da ayrı bir artısıdır, bunun için sadece gecen seneki kupa finalinde attığı penaltı bile yeterli bir örnektir. adamı steven gerrard gibi anlattık ama kendisi ligimizin tam olarak steven gerrard'ıdır bana göre.
yöneticisi olsun, tribündeki müşterisi olsun, tribündeki cefakar taraftarı olsun, elinde basın, sosyal paylaşım sitesi gibi olanakları olan her kesiminin cumartesi günkü maçta fatih terim ve hasan şaş'ın kafalarının ve gözlerinin yarılması sonrasında, direkt ünal aysal'ın açıklamalarına cevap - ayar niteleğinde beyanlarda bulunmaları, on sene öncesinden başlayarak rakip sahadaki maçların olaylarını analiz etmeleri iyi güzel de, keşke sözlerinize ilk önce fatih ve hasan hocalardan özür dileriz diye başlasaydınız. anladınız mı şimdi adam ne demek istiyor arada kültür farkı var derken. bence anlayamadınız.
pek nefis bir the divine comedy şarkısı. sözleri aşağıdaki gibidir:
please don't look at me that way
you'll only make me want to say
something i will regret
you are april you are may
what a stupid thing to say
just forgive me and forget
that i ever opened my mouth
and let it all come out
let it all flood out
i am worried for your health
put something warm around yourself
don't let your feet get wet
i'm in love and i'm in pain
if i say something stupid again
oh just forgive me and forget
that i ever opened my mouth
and let it all come out
let it all flood out
queen of the south
she has opened my mouth
and let it all come out
let it all flood out
something is getting in the way
what it is i cannot say
i wish we had never met