Futbol menajerliğinde iyi bir kariyeri olan, güvenlik firması sahibi ve şimdilerde medya ajansı yönetim kurulu başkanlığı yapan iş insanıdır. Bugün gündemde görünce entry girmek geldi içimden.
Alper Potuk’un menajeridir.
Aynı zamanda Wilfried Bony’nin Türk resmî temsilcisiydi.
Dediği gibi 76,000 saat ders vermesi için hergün en az 12 ila 15 saat ders vermesi gereken kadındır. Verdiyse 10,000 saat uçuş kuralına göre 7 kere uzman pilot olabilirdi. Bu arada nasıl 40 yaşında ya? En fazla 25 gösteriyor.
bugünlerde sıkça dinlediğim şarkısıyla aklımı başımdan alan sanatçı. hayır aldatılmadım da ama yine de anlamıyorum bu şarkıda beni çeken şeyin ne olduğunu: http://www.youtube.com/watch?v=zcXKcU5LZV0
aynı zamanda iyi bir radyo programcısıydı. di'li geçmiş zaman kullanıyorum; çünkü artık aramızda değil. bugün canlı yayın sırasında geçirdiği kalp krizi sonucu hayata gözlerini yumdu. allah rahmet eylesin.
"Bir yalnızlık koleksiyoncusuyum ben; herkesin her şeyi olan ama kimsenin hiçbir şeyi olamayan Ve bilirim; yalnızlık ağırdır. Yalnızlık ağrıdır." bana 'işte böyle bir şeymiş yalnızlık biriktirmek' dedirten yazı. meraklısına tamamı burada. http://www.yurtgazetesi.c...siyoncusu-makale,733.html
adam, "Annen ve baban çok ucuz bir hediye verdi sana, adı 'hayat' olan! O yüzden sevdiğin hiç kimseye 'Hayatım' demedin, diyemedin " diyor kaybedenlere, var mı daha ötesi?
insana özgü olan ve biten her şeyin, tüm bitmişliği kapsadığını sanmanın insanoğlunu düşürdüğü yanılgıyı anlatan gerçek.
"Hayatı anlamak, geriye doğru bakmak kadar kolay, onu yaşamak geriye bakarken ileriye gitmek kadar zordur." diyor ve ekliyor yazar. "Bir gün hayat ikiye ayırırsa bizi, dilerim benden kopan sen, kalan benden daha mutlu olursun."
rematonia-kıyamet adlı kitabın yazarı. aynı zamanda arkeolog ve akdeniz üniversitesinde öğretim görevlisi. dan brown tarzının türkiye'deki en güçlü kalemi. çok da karizmatik.
kahraman tazeoğlu'nun başka adlı kitabının alt başlığı. filozof ve aşık insanlar için...
kitaptan bir örnek:
Sizin hiç, varlığı yokluğunuz olan bir aşkınız oldu mu? Ve içinde "kal" saklayan bir "git"iniz? Benim oldu. Kaybettiğinize üzülürsünüz böylesi bir aşkta; tıpkı kazandığınıza sevinmeyeceğiniz gibi... ne yapsanız olmaz işte... ya sizin hayalleriniz sevdiğinize bir beden büyük gelir, yada sevdiğinizin aşkı size dar... sıkar... boğar...vazgeçmezsiniz.
Vazgeçmedikçe de boğulmaya devam edersiniz.
Varlığı, sizi yok edecekmiş gibi yaşatır, yokluğu ölür gibi...
her "git"in içinde bir "kal", her "kal"ın içinde bir "git" saklıdır. Dedim ya işte... ne yapsanız olmaz. Donarak ölmek üzere olan iki kirpi gibisinizdir. Isınmak için ne kadar birbirinize yaklaşırsanız, o kadar birbirinizi yaralayacaksınızdır; uzaklaşsanız soğuktan öleceksinizdir.
Tıpkı, Sezen'in o şarkısındaki gibi,
"Ne böyle senle ne de sensiz / yazık yaşanmıyor çaresiz..."
Sancıyan gecelerin ağırlığınca girdim hastalıklı uykularıma.
Başucumda acabalarla beynime inen saat tik takları,
Kalk git ona der gibiydi.
Dokunsan kar gibiydim parmaklarında.
Kopsan, buzul…
Acının negatifi basıyor sözlerimi.
Öldüm ulan üşümekten! Kapat/sana gözlerimi.
Vapursuz bir iskele gibi kaldım.
Mutedil dalgalı yorgunluğum.
Soysuzlaşan bir yanılgı gibi kıvrandım deliliğin biz, aşkın; sen halinde.
Meğer uçuruma yaslanmışım.
Düşünce anladım.
Girdabının burgusunda söndürmüşüm közlerimi.
Öldüm ulan düşmekten! Kapat/sana gözlerimi.
Gittin; sanki Annem öldü.
Gittin ve beni kendime uğurladın.
Kimse kendine benim kadar yoksul değildir.
insan kendini kendisizlikte nasıl bulur?
Bir haciz gibi girdiysen içime,
Bu benim kendime olan borcumdandır.
Sanki bir kuş gagalıyor beynimi.
Öldüm ulan düşünmekten! Kapat/sana gözlerimi.
Yaşamla aramı açacak yaralara göz yumuyorum.
Sana ağır yaralanmayı seviyorum.
Kan kaybından gülüyorum.
Dramlardan çalınmış bir ölüm gelir şimdi suzinak makamında.
Aşk yapışmıştı o gece boğazıma.
Kurtulsam ölecektim.
O yüzden aram açık aramla…
Nicedir oyunbozanım; susuyorum sözlerimi.
Öldüm ulan küsmekten! Kapat/sana gözlerimi
Her gemide bir fırtına izi saklıdır.
Bundandır kendi gözyaşlarımızda boğulmalarımız.
Saçların ağlıyor mu hala bilmiyorum ama kayboluyorsan dallarında,
Bu senin kendine sarmaşıklığındandır.
Bir kişinin yalnızlığının kaçla çarpımıdır iki kişinin yalnızlığı?
Ve kaç yalnızlık çıkar bir kişinin yalnızlığından?
Sus! Biliyorum.
Yalnızlık yokluğun avuntusudur.
Binlerce gündür boğazıma usturayım.
Özgürlükte çürüyor uçurtmamın çıtaları.
Dua et de ölümün farkına varmadan ölelim.
Öldüm ulan ölmekten! Kapat/sana gözlerimi.
sentetik olanına karşı üretilmiş alternatif kriko. son zamanlarda bazı eczanelerin vitrinlerinde "bitkisel viagra bulunur" başlığı altında sergilenmektetir. "biz devamlı olaraktan organik ürünler tüketiyoruz janımmm" diyenlerin ilgisini çekeceğini düşünüyorum.
sevgiliydi ve gidecekti diye başlayan ve iç burkan satırlar bir genç kızın, bir vazgeçişe nasıl boyun eğdiğini anlatır. çünkü sevdiğinin parmağında "doğrusunun izi" vardır.
gidene, geride kalan için "birşey" olduğunu anlatan sesleniş.
o "birşey"in bazen herşey, bezen de hiç bir şey olduğunu bilmeyenlerin asla anlamlandıramadığına ve anlamlandıranların da yanlış anladığına eminim.
Mutlu yalnızlıkları vardır ömrün.
Bu iki ters kavram birbirini öldürmeden yaşatır sizi.
Günler daha uzun sürer, an'lar daha kalıcı...
Yalnızlıktasınızdır!
Ama ne bir gidenin ardında bıraktığı kadar ağlamaklı
ne de bir gelenin, gelirken getirdiği kadar eğreti...
Yalnızlığınız size aittir.
içinizden gelen ve içine sığamayacağınız yalnızlık, sizi sizle barıştırır.
Küs yanlarınıza tebessümle dokunursunuz.
Yaralarınızı, canınızı yakmadan anarsınız.
Ve içten bir "eyvallah" dersiniz yaratanınıza.
Her şey geçmiştir ve geçmişte kalmıştır.
Mutlu yalnızlığınız size iyi gelir.
içinizden gelen yalnızlık, sizi dışarılara salar.
kentin durağan devinimlerinden sevinçli ayrıntılar bulup çıkarırsınız. Bir fark etme evresi içinde, bildiklerinizi tanımaya başlarsınız.
"bu da buradaymış" dediğiniz nesneler sarar etrafınızı.
Aynı evde, aynı insanlarda, aynı kentte yenilerinizin ve unuttuklarınızın olduğunu anlarsınız.
Erteledikleriniz gelir aklınıza. Uzun süredir görmediğiniz bir yakınınız, çokçadır yemediğiniz bir yemek,
sayfalarını karıştırmadığınız bir kitap aklınızın dip köşesinden çıkar gelir ve sizi bulur.
Çerçeve içinde, duvarda asılı kalmış çocukluk gülüşünüz, baktığınız olmaktan kurtulur ve gördüğünüz olur.
Sizin olur, sizin olanlar...
Mutlu bir yalnızlıkta, bir zamanlar kaçtıklarınızı kendi ellerinizle ararsınız.
Korktuklarınıza, hesap sorarsınız; hesap verirsiniz...
Kendi yalnızlığınız size güç verir.
Daha çok konuşursunuz, daha çok susarsınız.
Eski bir şarkı dilinize pelesenk olur, giymediğiniz bir kazak üniformanız...
Sevmediklerinize bir ermiş olgunluğu gösterirsiniz;bsevdiklerinize, bir çocuk şımarıklığı...
Mutlu yalnızlığınız; size, herkesinize, her şeyinize iyi gelir!
Ne biçim bir yalnızlık olduğunu bilmediğiniz mutluluğunuz ya da nedensiz bir mutlulukla yaşadığınız yalnızlığınız; yani içinizden gelen ve içine sığmadığınız mutlu yalnızlığınız, yine içinizden gelen bir aşkla biter!
Ne mutlu yalnızlığınızın farkına varırsınız ne yaşadıklarınızın ne de bunları bitirenin bir aşk olduğunun...
Birinin gelirken getirdiği, giderken bıraktığı ve farkında olduğunuz bir yalnızlık başlar ömrünüzde.
Sizin olmayan yalnızlığı yaşatacak yer ararsınız.
Eviniz, çok odalı bir yalnızlıkla dolar.
Kentiniz, çıkmaz yalnızlıklı sokaklara açılır.
Arkadaşlarınız, çok yüzlü bir yalnızlıkla bakar...
Aşk, tanıdığınız bir yalnızlık verir ve karşılığında bildiğiniz her şeyi alır!
Tanıdığınız aşkı, tanıdığınız yalnızlığı bir yabancı gibi yaşarsınız.
Mutlu yalnızlığınız, yalnız bir yalnızlıkla biter... *
dünyaca ünlü voice over. bir çok hollywood filminin reklamlarında sinemayı inleten ses. etkileyici sesi ile dünyanın en pahallı fragman eslendirmeni olmu yaşlı kurt.