Tübitak popüler bilim kitapları serisinden çıkmış Anadolu Kültür Tarihi isimli kitabını okurken bir kez daha takdir ettiğim bilim insanı, büyük arkeolog. Kitabın ilk sayfalarından birinde de çok şirin bir fotoğrafı vardır.
Bu sene yabancı uyruklu öğrencilerinden birine yurt çıkmamış üniversite. işin komik yanı 'nasıl olsa sen Türkiye'ye gelirken kendine kalacak yer ayarlamışsındır' şeklinde komik açıklamalar yapmışlardır.
Burak Bora Anadolu Lisesi'nin sağlam matematik öğretmenlerinden Yavuz Engin'in ağzından hemen her sınav öncesi duyulan ifade. Sınav nasıl, çok mu zor şeklindeki tipik sınav öncesi öğrenci sorularını suratında kocaman bir sırıtmayla 'kime göre zor neye göre zor? ben mat. öğretmeniyim, bence sınav çok kolay' şeklinde cevaplayıp, ardından da bir Fred Çakmaktaş kahkahası atar yavuz hocamız. Böyle de şirin bir insandır. Okul bittikten sonra özlenecek yegane insanlardandır. Özlenmeyecekler için (bkz: Binali Kayacan)
Ayrıca Sayın Kayacan hayal dünyasında yeni yerler inşa etmekten hiç çekinmez. Bunlardan en önemlisi de 'Sevr Barış Kasabası' adındaki yerdir. inkılap tarihi dersi anlatırken inşa ettiği bu kasabada tahminimizce kuşlar şarkılar söyler, çocuk büyük herkes el ele şarkılar söyler, dans eder. Böyle de iyi niyetli, hayalgücü geniş biridir.
köy siteleri arasına yeni katılmış, girilip göz atılabilecek, eğitimciliğe soyunmuş kaliteli görünen site. Ayrıca Necati Doğru, Güngör Uras, Oktay Ekşi gibi köşe yazarlarının yazılarını günlük olarak yayınlamaktalar. Resimler hoş, insan eski albümlere bakıyor gibi oluyor. (bkz: http://bastoklukoyu.net/)
son yayınlanan bölümünde subay dayı'nın oğlu deniz olarak berk hakman'ı görmekten mutluluk duyduğumuz, gerek oyuncuları, gerek konusu, gerekse detaylarla bu kadar titiz bir şekilde ilgileniliyor olması sebebiyle pek çok insanın beğenisini kazanmış güzel dizi. dizide olmamış dedirten tek şey ise defne rolünde izlediğimiz belçim bilgin'in başarısız oyunculuğudur.
Amin Maalouf'un etkileyici eseri. Okurken kendinizi çok rahat karakterleriyle özdeşleştirebildiğiniz kitap. bir anda ömer hayyam olup daha sonra kendinizi hasan sabbah olarak bulabiliyorsunuz.
akp hükümetinin, özellikle de tayyip erdoğan'ın, cumhurbaşkanımız Ahmet Necdet Sezer'in görev süresi bittiği zaman yapacaklarını tahmin ettiğim eylem. bir diğeri için (bkz: kına yakmak)
olayın sorumlusu görevden alınmış, devenin faturasının da thy'ye kesildiği ortaya çıkmıştır. olay ulaştırma bakanı tarafından bir aklı evvelin yaptığı densizlik olarak nitelendirilmiştir. (gerçi ben kendilerinde mecliste deve kesme potansiyeli görüyorum ama..) (bkz: mecliste deve kesmek)
mecbur kalınmadıkça hiçbir şekilde uğranmaması gereken yer. ben bugün bunu gördüm. teknik servisin bir mp3 çalar kulaklığını değiştirmesi 3 hafta sürmez, sürmemeli. hem de sadece kulaklığı değiştirmek için kulaklığı mp3 çaların kendisiyle birlikte istiyor teknik servis. (bkz: başka sorum yok hakim bey)
george orwell'ın en iyi romanlarından biri. ikinci dünya savaşı döneminde yaşayan kırbeş yaşındaki sigortacı ve son derece sıkıcı bir hayatı olan george bowling'i anlatır. kitapta bol bol kullandığı 'savaşı yöneten güçler' lafıyla yine kendi romanı olan 1984'e atıfta bulunur bana göre
the x files'ın jeneriğinde oyuncuların isimleri geçerken arka fonda belli belirsiz yazan, dizinin anlattıkları hakkında büyük ölçüde ipucu veren cümle.
mulder'ın ofisinde asılı olan, üzerinde i want to believe yazan postere her bölümde hayran kalınır, her yerde aranır, bulunamaz. sonunda uyduruk bir resmi print alınarak bu istek giderilmeye çalışılır. (bkz: bu da böyle bir anımdı aktarmak istedim)
içinde mulder ve scully'nin hatta sigara içen adamın da bulunduğu the x files formatında bir simpsons bölümü. mulder'ın marge'a gösterdiği fbi kimliğindeki yarı çıplak fotoğrafı görülmeye değerdir. homer ve yalan makinesi sahnesi ise süperdir.