4 yıl askeri okul ve ardından 7 yıl görev, ardından kendi isteğimle askeriyeden ayrıldım. ayrılmak başka bir süreç sancılı evet ama 7 yıl boyunca yaptığım deniz astsubaylığı için de pişman değilim. çoğu kimsenin göremeyeceği yerleri görüp, birçok imkana sahip oluyorsun. ailemi hiçbir zaman bu oyunun içine dahil etmedim, erkek olmayanlar bilmez ailemde subay, astsubay ne demek farkı ne diye. ordu mensubu olmak zor iş gerçekten ancak, aldığınız eğitimler hiç de azınsancak gibi değil.
sevgilisi subay olan dişi insan acaba nasıl bir sistemin parçası olmaya çalışıyor, kendi kariyeri veya öğrenimi dururken neden insan bir başkasınınkiyle övünür.
bence kesinlikle teknoloji insanlardan güven ve itimat duygularını yok etti.
zamanında şu saatte şurada buluşalım, bir daha aramak, sormak, teyit etmek zorunda kalmadan, insanlar sözlerini tutar ve söz verdikleri saatte söz verilen yerde olunurdu.
kadıöy'ün boğası, bakırköy'ün meydanı, marmarisin tansaşı, atatürk heykeli vardı.
daha çok güven vardı, yalansızdı hayat sanki.
şimdi yatalak nine sizde niye kalıyor?
madem kalıyor sana mı kalıyor, kim getirdi?
anan baban yokmu senin, kim baksın diye getirdiler?
sen bodruma kapa diye mi geldi?
hadi herşey tamam da
o nineyi sen tek başına bodrum kata nasıl indirdin?
kafamda deli sorular...
eşimin zoruyla 2 tane aldım, 2şer kereden 4 kere giydim, her defasında ayakkabı çıkarmaya utandım ve çoraplar hep ayağımdan sıyrıldı. sonunda çöpe atarak kendilerinden kurtuldum ve mutluyum.
ineğe tapıp, maynunu ve fareyi kutsal hayvan belleyip, köpekle evlenen bir milletten çok fazla bir şey beklememek lazım.
bu durumu da her hintliye mal etmemeli bence, ülkemizde de az eniştem bana atladı diyen tipler çıkmıyor değil.