iki gündür konakladigim ve uc gun daha konaklayacagim, ayvalik sarimsaklida rezalet bir oteldir.
birincisi otelin mimarisi, esyalari 80lerden mi desem 90lardan mi desem nereden kalma bilemedim. resepsiyondaki koltuklarda artik bok lekesi mi sidik lekesi midir nedir yer yer lekeler var allah affetsin. otele girdigimiz ilk gun merdivende bir adet fıstık duruyodu hala duruyor esimle bakacağız biz gidene kadar bu merdivenler temizlenip de o fistik oradan kaybolacak mi.
odalarin cok eski oldugunu soylemistim. duşun içinde oyle sampuan dus jeli falan aramayin. 3 tane minicik sabun var sadece. dusakabin diye bi sey yok. 60x60 buyuklugunde bir dus yeri, naylon bir dus perdesi (islakta adamin götüne yapisip korkutan cinsten) dus başlığı gun gectikce bozuluyo etrafa su fışkırıyor butun su ziyan oluyor. su demisken sicak su sistemi elektrikliymis de borularin isinmasi zaman aliyomus da tam 15-20 dk boyunca suyu acik tutuyorsunuz oyle sicak su akmaya başlıyor. bir de burada genel olarak su sıkıntısı varmis kesildigi oluyormuş yazik yani o kadar su akitmaya insanin ici el vermiyor ama buz gibi suyla da yaz bile olsa dus alınmıyor.
yemekleri berbat. allah affetsin nimete saygısızlık yaptiklari. haslanmis patates yiyeyim dedim hani ne kadar kötü olabilir, zehir gibi tadi vardi kusacaktim. sabahtan kalma şeyleri kizartip yogurtlayip buzdolabinda bekletip sunuyolar aksam yemegi diye. kofte servis ettiler bimdeki 5 liralik hazir kofte bile daha guzeldir ki bu nerenin hazir koftesiydi dusunmek istemiyorum.
ya kısacasi berbat otedi berbat bir yer. ha fiyat olarak da 5 geceligine 700 tl verdik. biz zaten bu kadar az paraya aman aman bir hizmet de beklemiyorduk ama burasinin isletmecileri gercekten vicdansiz vicdansiz vicdansiiz!!!
su an bu yaziyi da otelin minicik havuzunun yaninda wifi sinyalinin en güçlü cektigi (iki tık) yerden yaziyorum.
ne kadar büyük bir avantaj kadın olmak değil mi? biz istemiyoruz bize farklı davranmanızı, otobüste yer vermenizi, tüm nazımızı çekmenizi, böyle olacaksa avantaj falan değil sadece eşit olmak istiyoruz, rahat yaşamak nefes almak istiyoruz. birazcık saygı istiyoruz çok mu?
hani insanlara 'hayvan' diye hakaret ediyoruz ya, insanın insana yaptığını hayvan yapmaz.
çocuk sahibi olduğumda onlara güzel bir hayat verememek, daha da kötüsü elimden gelen her seyi yaptigim halde karaktersiz ve kötü insanlar olurlarsa kahrolurum.
bir de acılar icinde ölmekten korkuyorum sigara ictigim icin o basima gelecek kesin.
ilkokul, lise ve üniversitede severek ve isteyerek yaptığım eylemdir.
lise balo masraflarimin parasini babamdan alip kendime cillop gibi bir tane ipod nano almistim hala kullaniyorum.
universitede de eşimin mezun olduğu sene cok sevdiğim arkadas grubumuzla gittim. (ben hazirlik okumadim onlar okudu benden 1 sene sonra mezun oldular)
yani kendi senemde kendi sinif arkadaslarimla gitmedim. iyi de oldu oh iyi yaptım.
genel olarak yapili, kasli erkektir.
bazen giyecek kiyafet bulamayan erkektir.
gomleklerini utulemesi uc saat suren erkektir. (sigmiyor utu masasina tek seferde)
böyle ama sarilinca minyon miniş karısını kollarinda hapseden erkektir.
evin bütün camlarina sineklik yaptirip her yeri kapatmamiza rağmen bir yolunu bulup evimize girip, gece tam uykuya dalmak üzereyken, o uykunun en tatli yerinde gelip burnuma kulagima giren hayvandir.
belki daha önce yazmisimdir ama yine yazmakta sakinca görmüyorum;
scrubs, kendine has değişik bir komedi tarzi olan eski bir dizi, alışınca birakamiyorsunuz.
house md, sherlock holmesdan esinlenilerek olusturulan bir hastane drami diyebiliriz. bir doktor var baska doktorlarin cozemedigi vakalari çözüyor ekibiyle. tabii bu sirada olaylar olaylar. her bölümü ayri bir guzel. son 2 sezonu izleyince gelmis gecmis en guzel dizilerden biridir dedim.
bu iki dizi zaten benim bugune dek en cok sevdigim diziler.
yaşamadığım ve yaşamayı da istemediğim en yaygın alerji çeşitlerinden biri.
eşim son 6 senedir 1 kere hasta oldu, boğazları şişti ve sadece konuşup yemek yiyemedi, onun dışında kalktı okula geldi falan (üniversitedeydik o zaman) kışın cam açık yatar, bir gömlekle dışarı çıkar üşümez, burnu akmaz, boğazı şişmez, görüp görebileceğiniz en sağlam insanlardan biridir. (sülalelerinde var baya insan üstü bir bünyeleri var yani)
neyse bir tek bahar aylarında alerjisi oluyor aman allahım böyle bir alerji yok. 1.85 boyunda 100 kiloluk adam salya sümük oluyor. burnu gözleri her yeri akıyor. havlu peçetelerle uyuyup uyanıyor.
allah vermesin diyorum, bende güneş alerjisi var, haziran aylarında falan güneşin yakmaya başladığı zamanlar ellerimin üzeri kaşınıyor deli gibi, bir de kışa girerken gözlerim sulanıyor. onlar bile çok kötü. böyle küçük şeyler ama bunaltıyor insanı.
ben nasıl bir yere geldim şimdi böyle????? bunlar sadece bugün açılan/tartışılan saçma sapan başlıklar.
özellikle siyasi tarafların birbirine salak salak bok atmasından yıldım. tarafı ne olursa olsun. emin olun siyasi bir kimliğim yok, çünkü hepsinden midem bulanıyor. insani değerleri siyasete alet etme işini herkes yapıyor ve aynı anda ilginçtir ki herkes de buna karşı çıkıyor.
insanların dindar ve dinsiz, sağcı ve solcu, türbanlı ve türbansız, kevaşe ve namuslu, türk ve kürt, erkek ve kadın, fakir ve zengin olarak ayrılıp bunlara göre değerlendirilmesinden bıktım bıktım bıktım.
bu 6 ayı dolu dolu geçirmek mi, yoksa ne gerek var zaten ölüp gideceğim demek mi, oturup ağlamak mı, pozitif kalabilmek mi.
bu ne biçim soru ya yemin ederim içim şişti şu an düşüncesi bile kötü.
ama sanırım yapılabilecek en güzel şey sevdiğiniz insanlarla dolu dolu vakit geçirip hepsini ne kadar sevdiğinizi sürekli olarak söylemek ve sürekli gülmek, neşeli şeylerle uğraşmak, biraz kafa dinlemek ve ara sıra ağlamak olacaktır.
bir de hatırlarsanız bir gencin kitap okurken fotoğrafı çekilip, sosyal medyada 'bu da kitap okuyarak metroda kızları etkilemeye çalışıyor' falan gibi bir yorum yapılmıştı. gencin kendisi ekonomik durumunun pek iyi olmadığını fakat fırsat buldukça kitap alıp okuduğunu, kimseyi etkilemeye çalışmadığını, kitap okumayı çok sevdiğini belirtmişti.
ve biz milletçe bu fotoğrafı paylaşan gence üzülmüştük, çünkü hangi zihniyet metroda kitap okuyarak kız tavlayacağına inanır? hangi zihniyet metroda kitap okuyarak kızların üzerine atlayacağını sanabilir? hangi zihniyet kitap gibi bir şeyi böyle bir konuyla bağdaştırabilir?
öteki genci ise takdir etmiştik. ve diyecek bir söz bulamadık.
şu an nereye varmaya çalıştığımı fark ettiniz diye umuyorum.
tekstilde çalıştığım süre boyunca beni deliye döndüren, 'ne listeymiş a*ına kodumun şeyi' dedirten ürün listesi.
müşteri çeki listesinin son halini görmeden koliler nakliyeye verilmez, ütü pakette çalışan andaval herifler yanlış sayar, yanlış paketler, yanlış koliler, örneğin 300 tane olan sağlam malın en az 10 tanesini sakata çıkartırlar vs vs.
sen müşteri temsilcisi olarak müşteriye bu lanet listeyi doğru vermek zorundasındır ve son dakikaya kadar sürekli değişen bu o*spu liste seni maymuna çevirir.
'memeli' olarak tanımlanabilecek tüm canlıların memesi bulunduğuna göre, her canlının haklı olduğunu belirtmeye çalışan bir ifadedir diye düşünüyorum. (?)
27 yaşındayım, 22 yaşında üniversiteden mezun oldum, lise 2'den beri her yaz çalıştım, üniversitenin yaz tatillerinde çalıştıklarımı da sayarsan mesleki olarak toplam 5 yıllık iş tecrübem var, 1 senedir iş bulamıyorum çünkü malım ben.
ailemin 3 tane, eşimin ailesinin belki de 33 tane evi var ama benim bir tane bile yok çünkü ben malım.
kayınpederimin eşime verdiği evde yaşıyoruz çünkü malız, ikimiz de salak gibi gittik üniversite okuduk.
mal gibi üniversite okudum, iş aradım, arıyorum, mal gibi 1500 lira maaşa kafa sallıyorum, eee ne yapayım mallık da ekstra çaba gerektiriyor efendim öyle herkes mal olamaz.
şimdiki aklım olsaydı (akıllı olsaydım yani mal olmasaydım) lise bile okumazdım, girerdim önüme gelen işe, alırdım maaşımı, yemez içmez biriktirir ev araba alırdım. oohh hayata bak yaa mis, şimdiye belki de 3 tane evim olurdu. ama dedim ya ben malım kardeşim gelmez bana öyle şeyler. böyle mal geldim mal giderim ben.