neden ben 20li yaşlarla part-time pizzacıda çalıştığım para ile 3bin$ 2005 model chevrolet alamıyorum da abd'denin bilmemne eyaletinde yaşıyan yaşıtım alabiliyor.
neden benim ailem abd'li bir aile gibi her hafta barbekü yapamıyor
neden ben leş gibi bir nargile cafede bile 3in1 araya 5-6 lira verirken abd'deki yaşıtım orta kalite yemeğe ve orta kalite filitre kahveye toplam 12 dolar ödeyip çıkabiliyor.
amerika'da partilerde cok kullanilan kirmizi plastik bardak.
now a red solo cup is the best receptacle
for barbecues tailgates fairs and festivals
and you sir do not have a pair of testicles
if you prefer drinking from glass
a red solo cup is cheap and disposable
and in 14 years they are decomposable
and unlike my home they are not foreclosable
freddie-mac can kiss my ass woo
red solo cup i fill you up
lets have a party lets have a party
i love you red solo cup i lift you up
proceed to party proceed to party
now i really love how you're easy to stack
but i really hate how you're easy to crack
cuz when beer runs down the front of my back
well that my friends is quite yucky
but i have to admit the ladies get smitten
admiring how sharply my first name is written
on you with a sharpie when i get to hittin'
on them to help me get lucky
red solo cup i fill you up
lets have a party lets have a party
i love you red solo cup i lift you up
proceed to party proceed to party
now i've seen you in blue and i've seen you in yellow
but only you in red will do for this fellow
cuz you are the abbot to my costello
and you are the fruit to my loom
red solo cup your more than just plastic
you're more than amazing you're more than fantastic
and believe me when i'm not the least bit sarcastic
when i look at you and say:
"red solo cup, your not just a cup. you're my, you're my friend. (life long) thank you, for being my friend.
hele bide taşrada yaşıyorsanız bariz olan olaydir.
sen bilecik üniversitesi 2. ögretim işletme okurken o akpli yöneticinin çocugu istanbulda bilgi,yeditepede ortamlardan ortamlara akar.Bide belediye başkaniysa direk avrupa yada amerikaya gönderir.
Sizede vatan,millet,sakarya yerli ve milli doye nutuk atarlar.
cumhurbaşkanı erdoğan siirt'te, bu terör örgütü bizi böldü parçaladı. artık bizi bölemeyecekler, parçalayamayacaklar dedi. erdoğan, siirt'e tıp fakültesi kurulacağını da söyledi.inşaallah Siirt Üniversitesi'ne tıp fakültesini kuruyoruz. YÖK'ten geçti artık Sağlık Bakanlığımızın Eğitim Araştırma hastanesi üniversitemizin fakültesi olacak. " açıklamasını yaptı.
son 10 yıldır olan olay.
Eskiden kalmış zengin kız-fakir oğlan yada fakir kız-zengin oğlan olayları.
Artık hem zengin kızları daha güzel hemde (paranın verdigi) daha bakımlı zengin erkekler içinde durum böyle giyim kuşam pahalı saatler ve arabalarla onlarda durumu toparladı.
Takıldıkları ortamlar aynı clubler,barlar,üniversiteler,tatile gittikleri yerler aynı durum böyle olunca birbirleri ile anlaşıp evleniyorlar.
haaa arada çıkmaz mı zengin erkekle evlenen fakir kız?Çıkar ama eskisi kadar olmuyor artık binde bir ihtimalle kapaklayabiliyorsa kapatliyor. Gerçi artik zengin erkeklerde cok akilli kizla takiliyor takiliyor is ciddiye binince birakiyor.
sanırım 2005-2006 yılları,bu şarkı okul servisinde, telefondan dinlenirdi. kızın sevgilisi intihar etmiş ona yazmış diyen, kız hayalet görmüş diyen, kızı hayalet sikmiş diyeni bile vardı o yıllarda.
bazen çocukluğunun geçtiği mahalleden geçerken 2-3 saniye duraklayıp yıllar gözlerinin önünden akarken tatlı bir gülümsemeyle vay be dersin sonra geçer gidersin ama biri dokunsa ağlayacak gibi olursun güzel his vesselam.
Ben vedaları sevmem albayım. Hiç gitmesin insanlar. Hele gelmemek üzere giderlerse, çok üzülürüm albayım, dayanamam.
Gelmemek üzere gidenler çok sevdiklerim olur genelde. Bi de bir hikaye bırakır ki geride, noksanlığın daniskası içinde. Ölse, öldü dersin, ama ölmez onlar. Ölmesinler de. Ölürlerse bi kere daha üzülürüm. Çünkü koklayamazlar bir daha çiçek. Yazık olur.
Gönlüm geniş ama odalara yerleşecek insanlar yok ki albayım. Ben, bi şey yapmadım. Şimdi diyeceksin, yapmadın tabi ulan gül cemaline mi gelsinler, sanki cemalim çok gül de. Ne yapmalıydım albayım. Sevgi, yetmiyormuş her şeye. Hikmet'le çok konuştuk. Bilge'ydi, Sevgi'ydi çok anlattı bana da, tek sen misin sanki albayım iki kelam edilecek. Çok ileri gittim albayım, affet beni. Hikmet'e benziyorum gittikçe, ruhu şad olsun. Sevgi’yi her anlatışında Hikmet, sevgilerimi düşündüm albayım. -Düşün düşün bi bok olduğu yok bırak gitsin. Sağol, teşekkürler. Sevgiler, peyda olacak enkazlardan kurtulmak için mi var, yoksa enkazın müsebbibi mi onlar, tavuk mu yumurtadan çıktı yumurta mı tavuktan albayım.
Konumuza dönecek olursak albayım, konunun ne kadar sıradan olduğunu görürüz. Bi Umut Sarıkaya var albayım, hepimiz aynı insanız ve o kadar çoğuz ki diyor. Konu sıradan olduğu için bu kadar konuşuyoruz. Hepimiz aynı insanız ve aynı şeyi yaşıyoruz. Belki de sıradan olmasına rağmen bu kadar acıtmasına içerliyoruz, bi de olağanüstü bi olay olsa, sıçtın diyor beynimiz. Beynimizin işi gücü yok bize laf yetiştiriyor albayım. Hayallerden uyandırıyor. Gerçekler var! Başkalarının uygulamaya çalıştığı tatsız ölçütler, gerçekler... Gerçekle her karşı karşıya gelişimde, onu ilk defa görmüş gibi yapıyorum albayım, tanımazlıktan geliyorum. Tanımamazlıktan gelirsem tanırım çünkü. Bugün yakama yapıştı, gerizekalı dedi, anla artık. Bi gün bulutlara sen de bakmaz olacaksın, umrunda olmayacak hiçbir renk. Yürü git pis mahluk dedim- aslında daha fazlasını da söyledim albayım, şimdi dilim varmıyor-bulutlara hep bakıcam ben, E. Serbes küser yoksa. Renklerden de renk beğenicem her gün. Yutmak istiyorsun ama lokman olmiycam. Ağlarım zırlarım yeri gelirse, ama ben Hikmet değilim, Gökçeyim ben. Kazanmak da var, kaybetmek de… Olsun;
Âvâzeyi bu âleme dâvûd gibi sal Bâki kalan bu kubbede bir hoş sadâ imiş.
Bâki kalan… Kaybetmedik bi şeyi albayım. Kazanmadık da. Hayatımdan süresiz izin isteyen çok sevgili arkadaşıma, yaşanamayacak olanların, yaşananlardan hep daha fazla olacak olmasının ağırlığıyla… Belki bir gün adliyede karşılaşırız. Belki de bir parkta, çocuk severken. Başkalarının çocukları, ya da kendi çocuklarımız olabilir. Çocuk demişken, evlendiğimi görmiyceksin kötü oldu bak, çok eğlenicektim o gün, görmeliydin. Kesin kızardın yine hukukçuya bak hey Allah'ım diye. Öyle çıkmışım oğlum annemden. Seni bilmiyoruz sanki, güldürme şimdi. Ha unutmadan, saçı sakalı uzatma sakın, olmuyor öyle. Velhasıl … Napalım...Kimliklerimizden sıyrılıp, arkadaş kalamadık biz. insan çok aciz, miş ya hani. Yeterince isteseydik, kendi devrimimizi yapamaz mıydık sanki. Sevmiyorum gerçeği. Küçük hanım yine hayaller peşinde.. Küçük bir hanım olamayan küçük hanım. --- Hoşça kalın albayım. Sakızım düştü, onu alayım.
....Çanlar sustu ve fakat
binlerce yılın yabancısı bir ses
değdi minarelere:Tanrı uludur Tanrı uludur
polistir babam
Cumhuriyetin bir kuludur
bense
anlamış değilim böyle maceralardan
ne Godiva geçer yoldan, ne bir kimse kör olur
yalnız
coşkunluğu karşısında içlendiğim şadırvan
nüfus cüzdanımda tuhaf
ekmek damgası durur
benim işim bulutlar arşınlamak gün boyu
etin ıslak tadına doğru
yavaş yavaş uyanmak
çocuk kemiklerinden yelkenler yapıp
hırsız cenazelerine bine bine
temiz döşeklerin ürpertisinden çeşme
korkak dualarından cibinlikler kurarak
dokunduğum banknotlardan tiksinmeyi itiraz
nakışsız yaşamakları
silâhlanmak sanarak
çıkardım
boğaza tıkanan lokmanın hartasını
çıkınımda güneşler halka dağıtmak için
halkı suvarmak bin saçlarımda bin ırmak
ıhtırdım caddeleri meğer ki mezarlarmış
hazırmış zaten duvar sıkılmış bir yumruğa
fly Pan-Am
drink Coca-Cola .....
Termodinamiğin sıkıltırılmış sıvı,doymuş su buharundan sonra ki bölgesidir.
Tablolarında bi şey keşfettim Mpa olan basıncı bar a çevirince çıkan bar basıncının iki kez kare kökünü alıp 100 ile çarpınca sıcaklığı veriyor ve sapma 1-2 derece oluyo.
Bunu üniversitede ki hocama söyleyince aynen şunu dedi "ne işine yarayacak bu?" şaka gibi aq o saaten sonra bölümden meslekten soğudum.Sadece annen için bitireceğim okulu onun hatrına.
“Olur ki siz bir şeyden hoşlanmazsınız, hâlbuki hakkınızda o bir hayırdır. Ve olur ki bir şeyi seversiniz, hâlbuki hakkınızda o bir şerdir. Allah bilir, siz bilmezsiniz.” (Bakara, 2/216).
Osmanlı Devleti 9.padişahı Yavuz Sultan Selim han döneminde yaşanan bir hadise… Borçlarından bir türlü kurtulamayan bir ihtiyar yatsı namazı sonrası ALLAH a dua ve niyazda bulunur.Borçlarını ödeye bilme gücü ister,korkusu kul hakkını ödeyemeden ölmek.ihtiyar gece bir rüya görür.Sabah kalkar kalkmaz rüyanın da etkisi ile gider padişahın huzuruna çünkü rüyasında peygamber efendimiz (s.a.v) görmüş ,Yavuzun yanına gitmesini ve ona bir mesajının olduğunu,gidip bizzat söylemesini istemişti.Eşinin bile inanmadığı bu durumu saray kapısındaki askerlere nasıl açıklayacaktı.Askerleri ikna edemeyen ihtiyar tam vazgeçecekti ki yakından geçen padişahın sağ kolu olan Hasan Can sesleri işitir ve ihtiyarın yanına gelir ne istediğini sorar,anlatır durumu ihtiyar ama asıl mesajı söylemez.peki der Hasan Can gel benimle.Padişahın huzuruna çıkılır ve ihtiyara sorar Padişih Yavuz ne olduğunu ve ihtiyar anlatır.Padişahım bana borçlarıma karşılık bir kese altın vereceğiniz var der padişah şaşırır ama kızmaz nedenini sorar.ihtiyar gece rüyamda peygamber efendimiz (s.a.v) gördüm ve dediki **Bizim Yavuz a söyle her gece bana getirdiği salavat-ı şerifi dün gece unuttu ve ona karşılık sana bir kese altın versin**der.Yavuz un gözleri dolar üzülür bir kese altını ihtiyara verir.çünkü bu doğrudur.Yavuz ihtiyara tekrar sorar ne gördüğünü ihtiyar tekrar anlatır.bir kese altın daha verir.tekrar sorar tekrar verir tekrar sorar tekrar verir.Hasan Can durumu anlar ve araya girer ihtiyarı gönderir.Yavuz kendine gelir ve Hasan Can a duydun mu Hasan benim için ne demiş.Bizim Yavuz demiş Hasan Bizim Yavuz...Eğer sen araya girmeseydin bütün servetimi verirdim o sözleri bir daha duymak için der...işte peygamber aşığı atalarımız.