karşılık bulmuş yaşanmış ve bitmiş bir ilişkiden çok daha fazla yorar sizi çünkü bitmemiştir, başlamadan bitmemiş, başlamadan yarım kalmış, eksik.. sanki yarısında çıkmak zorunda kalıp hep bir ara evde oturup izleyeyim diyeceğiniz bir film, zevkle okurken bir şekilde kaybedip bir yerlerden tekrar elime geçince okuyayım diyeceğiniz bir roman gibi.. yarım ve aklınızın bir köşesinde kalmış, olmamış olamamış bir şey işte..
yanınızdayken elinizi kolunuzu nereye koyacağınızı bilemez, dalıp gider içinde kaybolurum, söylememem gereken şeyler söylerim korkusundan gözlerine bakamazsınız konuşurken.. hüzünle karışık başka bir duygu daha yaşarsınız, tıpkı radyonuzu açtığınızda çok sevdiğiniz bir şarkının sonuna denk gelmeniz gibi..
tamburun dönüş frekansı ile, makinenin doğal frekansının aynı olması sonucu rezonansa girmesinin ardından oluşan titreşimler sebebiyle meydana gelen hareketlenme.
bir şarkısının arasına another brick in the wall şarkısından sözler döşeyerek sahneye çıkmadan önce ne kullanıyor acaba diye düşünmeme sebep olmuş şarkıcı. zira biz o kafaya hiç ulaşamıyoruz. neyin kafası ki o öyle?
yaz aylarında satışa çıkacak iphone 5ın ardından pabucu dama atılacak olan cep telefonu. apple fan boyları ve gösteriş meraklıları tarafından sıklıkla tercih edilir. gerçek teknoloji düşkünleri android işletim sistemli telefondan başkasını kullanmaz, kullanamaz.
itü sözlüğün kurucusu wondrous tarafından kullanmasının ardından itüsözlük bünyesinde özellikle "... kızlar" formatındaki her başlığın altında karşılaşabileceğiniz bakınız.
hayır ben insanın doğduğu 30 günlük dilime göre belirli özellikleri olacağını kabullenemiyorum.. sen kalkmış saat saat ayırıyorsun.. üşenmedim okudum arkadaş, iki saat önce doğsam ne olacakmışım iki saat sonra doğsam ne olurmuşum diye baktım.. ulan anne rahmindeki 2 saat nelere kadirmiş meğer.. şimdi bu saçmalıklara inanan bir anne adayı çıkar da normal doğum yapabilecekken "yok hayır ben saat 3-5 arası sezaryen ile doğum yapacam, yoksa çocuk hayatı boyunca içine kapanık olacak.. 3-5 arası doğrumam gerek neşeli olması için" derse hiç şaşırmam..
"laan bunları kim uyduruyor yea!!" diye düşünüyordum ki sorumlusunun yine bayanlar olduğuna karar verdim:
- merhaba pelin ne burcusun sen?
* yay burcuyum berk. ya sen?
- akrep burcuyum ben de.
* aaa akreple yay hiç anlaşamaz, yaylar en iyi teraziyle anlaşır..
- yaa ama işte ilk günü yani bi gün önce doğsam terazi olacaktım..
* ama şu an diilsin yani berk..
işte burada tıkanmış muhabbet.. çocuk yanlış gün doğduğundan hayatının aşkını kaçıracak göz göre göre..
- yaa şey benim de yükselenim terazi aslında..
işte berk pelini kaçırmamak için uydurmuş bunu.. sonrada böyle gitmiş.. doğum saatimiz kimlikte yazmıyor ya anasını satayım.. kız hangi burç insanıyla anlaşabileceğine inanıyorsa yapıştırıyorsun benim yükselenim o diye.. güzel iş.. napacan hacı şartlar böyle.. bizi bu hale getirenler utansın..
bir hikayesi varmış gibi yazılmış bir emre aydın şarkısı.
"tam dört yıl olmuş dün
az önce farkettim
bir şeyler bıraktım"
elimizde bir gün var.. muhtemelen ilişkinin bitiş günü.. ama olaya bak, adam ayrılığın 4 yıl sonrasında bile hatırlıyor ama, bir gün geçtikten sonra farkediyor durmu.. ya bırak allasen..
"tam dört yıl olmuş bugün
az önce farkettim
bir şeyler bıraktım"
yazarsa oldu mu bak, olmadı işte taştı, fazla geldi bir hece.. dur lan en iyisi ben bunu dün yapim hem daha cool olur demiş değiştirmiş herif resmen.. biz de yedik sanki..