Başlık aklıma geldi ilginç buldum açmak istedim ama ünlü gelmedi aklıma * ama muhtemelen Donald Trump olurdur herhalde. Bir hayli sevimsiz etrafına kötülük yayan ve dünya tarafından sevilmeyen.
Tarih boyunca eşi benzeri görülmüş müdür bilinmez ama böyle bir ihtimalin var olması bile kulağa hoş geliyor. Sağlam oyunculuklar ve güzel bir prodiksüyonla yıllarca unutulmayacak bir film ortaya çıkabilir.Tabi tam tersi ihtimalle içine edilecek oyuncular da bir araya gelirse komedi dalında bir filme dönüşebilir.
Seçmek oldukça zor olmakla birlikte detaylı olarak düşününce seçeceğim insan tabiki dünyanın yaratılma nedeni olan peygamber efendimiz(sav) olurdu. bizim dünyayı kurtaracak nasihate değil ahiretimizi kurtaracak fikirlere ihtiyacımız var.
Dünyaca meşhur olan the simpson dizini bilmeyen neredeyse yoktur. hatta gelecekle ilgili tahminleri konusunda bir çok habere konu olmuştur. bahsi geçen bölümde adeta türkiye'yi savaş alanına çeviren tarikat denen içi boş olan ve ülkeyi mahveden tuzaklar anlatılmış. izleyin izlettirin yıllar önce nasıl dizilere konu olduğumuzu.
Bir çok örneği olmakla beraber aralarında en çok dikkat çekeni denge bileklikleri. piyasaya bomba gibi düşen ve herkesin çılgın gibi aldığı gerçekten işe yaradığını düşünenlerin olduğu ve yeni bir trendi başlatan esrarengiz ürün. öyle bir çılgınlık haline geldi ki bir zamanlar lc waikiki'den alışveriş yapmak neyse bu bilekliği takmak aynı anlama geliyordu. Fakat bir süre sonra ürünü çıkaran firmanın gerçek bir dolandırıcılık örneği sergilediği ve insanları kandırdığı ortaya çıktı.Firma iddialara sessiz kalamadı ve sonunda kendisi de ürünün gerçeği yansıtmadığını itiraf etti.
Tarih boyunca süregelmiş bu anlayış özellikle son yaşadığımız olaylarla birlikte zirve yaptı ne yazık ki.Ortaçağda kilisenin cennetten köşk satması yahudi din adamı hahamların dini emirleri eğip bükmeleri de bunlara dahildir.Bu materyalist çıkarcı yaklaşıma özellikle ölüm yıldönümü olduğu için Mehmet Akif Ersoy'un dizelerinin anlam katacağını düşündüğüm için o dizelerle sonlandırmak istiyorum. postu sermekse meramın yola, serdirmezler;
beş günlüğüne yoktu annem bir olaydan dolayı ve yalnız kalmam gerekiyordu belirli bir süre evde. sonra evin içine baktım bir detay dikkatimi çekti. takvim yaprakları annemin seyahate çıktığı günde kalmıştı ve adeta kaç gündür olmadığını bana haber veriyordu. o takvim yaprakları sanki başka bir insanın yırtamayacağı sadece onun görevi gibiydi ve bulunduğum günden beş gün öncesine aitti. evde anne yoksa daha da yırtılmayacaktı belki.
yoğun gözlemler ve bilimsel araştırmalar sonucu elde ettiğim bir kaç pahalı gösteren detay fark ettim. bu araştırma fazla parası olmayan ya da olmasına rağmen kazıklanmak istemeyen veya parası az olup bir mekana girince yemeğin tadını çıkaramayıp hesaba odaklanan kardeşlerime gelsin.öncelikle kendi çapınızda pazar araştırması yapmanız hayrınıza olur aynı semtteki aynı ürünleri satan başka bir mekana daha önce gitmişseniz şu an bulunduğunuz mekanın fiyatları hakkında az çok fikir sahibi olabilirsiniz.o gittiğiniz mekanda gelen menüde ürünlerin fiyatları yanında yazmıyorsa oradan uzaklaşın.çünkü bu fiyat yazmamanın türkçesi biz sizi kerteceğiz ne kadar olacağını görüp kalp krizi geçirmeyin demektir .kalma şansınız yoksa görece en ucuz olduğunu düşündüğünüz şeyi sipariş edin ama emin olun onun fiyatı bile sizi şoka uğratacak.mekanda sizi kapıda yaşını almış bir bey amca karşılıyorsa bir bahane bulup kapıdan dışarı koşar adım çıkın çünkü o adam da daha yeni olduğu gibi sizi gelecek hesabın etkisini azaltmak için var.menüdeki yemek isimleri abartılı olarak saçma ingilizce italyanca fransızca isimler barındırıyorsa muhtemelen maaşınızı orada bırakacaksınız.ne olursa olsun insanların zoruna giden şey bir yemeğe gereğinden fazlasını ödemek beklediğini bulamamaktır.sattığı şey bir salata bile olsa sırf konsept için uçuk rakamlar isteyen mekanlar insanları asıl çileden çıkartan ama neredeyse hiç bir mekanda bunun için mekan sahibiyle tartışan birisini göremezsiniz çünkü insanlar eşiyle sevgilisiyle yakınıyla gittiği o yerde bu çıkışı yapmaz yapamaz bu gibi şeyler hep arkadaş çevresinde konuşulur kişi yakınlarının yanında bunu kendine yediremez.kısacası kardeşlerim dikkatli olun hak edilen şeye hak ettiği kadarını ödeyin ne zorlukla kazandığınız paraları 'kert'melerine izin vermeyin.
sadece kendi düşünceleri vardır öğrencisinin söz söyleme hakkı yoktur ve insan ruhiyatına saygı duymayı öğrenememiş öğretmen tipidir. öğretmenlere saygım sonsuzdur fakat çürük elmaları söyleyip eleştirmek her öğrencinin hakkıdır kanımca.
ilgilenenlerin bileceği üzere her sezonu çok az bölümler içeren ve her bölümün konusunun da farklı olduğu toplumun aksayan ve yanlış olan davranışlarına mizahi açıdan bakan güzel bir dizidir kendileri . her hafta 3 saatlik dizinin 1 saatinde gerçekten olayların geliştiği saçma kurgusu olan türk dizilerini izleyen kardeşlerim için güzel bir kaçış yolu olabilir. özellikle yeni sezonun birinci bölümü sosyal medyanın ne kadar aşağılaşabileceğini göz önüne sermiştir bana göre ve işin en korkunç yanı konunun işleniş tarzı günümüz yapısından pek de farklı değil. yabancı dizi konusunun piri sayılmam ama beğeniniz ne olursa olsun pişman kalmayacağınızdan eminim . iyi seyirler dilerim herkese
başlığı kendim açmış olmakla birlikte bizzat Kılıçdaroğlu'na yapılmış bir saldırı değildir konvoyun geçişi sırasında zaten olan bir çatışmanın ortasında kalındığı ifade edildi. görüşünüz fikrinin ne olursa olsun halkın belirli bir kesiminin düşüncelerini ifade eden partinin liderine yapılan bu saldırı kabul edilemez .
tabi ada olmasına rağmen hangi coğrafyada bulunduğu önemli olmakla birlikte ülkemizin şu anki bulunduğu Ortadoğu çevresi Ateş çemberi olan bir yarım ada olması ülke insanına nefes aldırmıyor. şayet ada devleti olsaydık dış saldırı ve tehditlere daha az maruz kalır ve diğer medeniyetlerden daha az etkilenir ve etkilerdik. aklıma hemen ingiltere ve Japonya geliyor nedense belki bu iki devlet gibi olamasaydık bile en azından karanlık ellerin cetvelle çizdiği ülke sınırlarının getirdiği baskı ve zulümden uzak kalırdık.
genelde israil ve amerika'ya olan nefret ve öfke artınca sıradan halkın bu ülkelere para kazandırmak istememesi sonucu yapılan eylemdir . halbuki bilinmez ki ikisi de amerika'nın ve israil'in malıdır o masum kardeşimin yaptığı sadece parayı yabancının sağ cebi yerine sol cebine koymaktır ama dinimiz islam da başta olmak üzere niyettir önemli olan.
özellikle oyunun hikaye modunu bitirmişseniz ve o kadar oynadığınız oyunda farklı şeyler yapmak istemişseniz yapacağınız durumdur.gta oyununda amaçsızca arabayla gezmek call of duty'de görev yerinin dışına çıkmaya çalışmak ya da arkadaşını öldürmeye çalışmak pes veya fifa'da kendince saçma kurallar belirlemek(topu % şu kadar tutacağım mümkün olduğunca kart yiyeceğim) veya sim city oyununda adamlara oruç tutturmak gibi .
açmış olduğum bu başlığı başka bir yerde görmüş olmakla beraber görünce 'ulan bunu duyan başkaları da varmış demek' dedim ve sizlerin görüşlerini almak için paylaşma ihtiyacı hissettim. gecenin bir yarısı beklenmedik bir anda üst kattan sesler duyarsınız adeta küçük çocuklar kendi aralarında misket oynuyormuş gibi bir ses işitirsiniz ve anlam veremezsiniz bu duruma .ulan zaten üstte oturanların çocuğu yok bir şey yok hem olsa bile gecenin o saatinde ne işleri olur misketle dersiniz anlam veremeyip unutur gidersiniz. bunun sebebinin normalde çimento konulması gereken yerlere miskete benzer maddelerin konulması olduğunu işittim ama ne kadar doğru bilmiyorum. bu paylaşımı duyunca da hafiften korkmadım değil.
genel kültürü artırıcı entry'ler ve başlıkları bir kenara bırakırsak genellikle gereksiz ve ülkenin geleceği için faydası olmayan hatta genç kardeşlerimin düşünce tarzını olumsuz etkileyen açıklamalara şahit olunca bu 'darbe' denen olaylar bütününün de burayla ilişkisi olan insanlarla ilgili olabileceğini düşündüm. biraz ütopik gibi görünse de insanların düşünce yapılarını fikirlerini olumsuza iten her davranışı da bir darbe olarak görürsek söylediğimin doğruluk payına katılacağınızı düşünüyorum.
darbe yanlısı olduğu twiter hesabının hacklenmesiyle ortaya çıkan atalay denen 'adam'ın evine röportaja giden fakat ülkenin yaşadığı durumları hazmedemeyen bunları yapanların yanında olan bir 'adam'ı görünce spiker abimiz daha fazla dayanamıyor çoğumuzun içimden geçeni yaparak 'satılmış köpek' diyerek yüzüne tükürüyor . bu güzel ülkeye bunu yapanları , teşebbüs dahi edenlerin başına gelenler söylenen ve yapılanlar şehit ve gazilerin başına gelenler yanında devede kulak kalır malesef. helal olsun sana spiker abim .
sloganları doğru habercilik olan medya sektörünün bir organı olan ATV'de canlı yayında haber spikerinin eline aldığı bir kağıdın üzerindeki gta 4 hilelerini 'darbenin şifresi' diye vermesi bu işi yapanların aslında bizden daha az şey bildiğini bizlere göstermiştir. insanlık hali kameraman,reji,spiker bunu farketmemiş olabilir fakat sonrasında olayın yanlışlığı farkedilince açıklama yapılmaması asıl garipliğin başladığı yer. tabi bu malzemeyi kaçırmayan kardeşlerim bu cahillik karşısında mizahın dibine vurmuşlar. darbeye karşı los Santos halkının yanındayız her türlü darbeye hayır.
bir muhabbet ortamında konu dallanır budaklanmıştır enine boyuna konuşulmuştur ve sonunda ortamdaki bir kardeşimiz öyle bir söz söyler öyle bir aforizma patlatır ki içinizden: -lafı gediğine ne güzel oturttu o kadar konuştuk şu adamın bıraktığı etkiyi bırakamadık dersiniz ve bunu derken söylenen sözün aşina olmadığını derin anlam içerdiğini düşünürsünüz.'ilk gün bitmeyen kola şişenin dibinde kalan içecek gibiydin ne içebildim seni doya doya ne de atmaya kıyabildim ' 'satın aldığınız her kitapla onu okuyacak zamanı da satın almalısınız ' bunlardan bir kaçı sevgili yazarlar. not:ilk yazdığım biraz garip de olsa kendi mahsülümdür.
ülke gündemi almış başını gitmiş terör ,yolsuzluk ,anarşi tavan yapmışken haber bültenlerinin sırf bülteni doldurmak için son beş dakikaya sıkıştırdığı bilim adamlarına sesleniyorum: - sevgili isviçreli bilim adamları bırakın artık kansere tedavi yöntemi bulamadınız , yaşlanmayı engelleyen ilaç diye bir şey yok ,ölümü engelleyemediniz ve bizi sürekli kandırdınız sizin asıl amacınız üçüncü dünya ülkelerinin haber kanallarında haber olup o ülkelerin insanlarının hayatlarını sorgulamasını boşa yaşadıklarını düşünmelerini istiyorsunuz ama bu kardeşleriniz buna kanmayacak. neyse kardeşlerim sakinim .
sorun yüce allah'ı uzakta aramaktan ibaret.tüm alemden atomaltı parÇacıklara kadar ona ibadet ederken yarattıklarından en az zikir edeni bile günde 20.000 defa allah allah alemlerin rabbidir allah derken uzakta arama seni sen yapanı .insanoğlunun sorunu alemi anlamlandırması gerekmezken anlamlandırma Çabasına girmesi ve her sırra ulaşabileceğine sanması ne yazık.
Eduardo galeano'nun düzen adlı kitabından alıntıdır. Tamamı ise şöyledir: Görevliler görevini yapmaz, Politikacılar konuşur ama bir şey söylemez, seçmenler oy kullanır ama seçmezler, bilgilendirme medyası bilgilendirmez, okullar cahillik öğretir, yargıçlar kurbanları cezalandırır, ordular kendi vatandaşlarıyla savaşır, polisler suç işlemekten suçla savaşmaya zaman bulamaz, karlar özelleştirilirken iflaslar kamulaştırılır, para insanlardan özgürdür, insanlar nesnelerin hizmetindedir.
En iyi haberleri ortaya koyan teknoloji sitelerinin bile X markasının yeni modeli daha çıkmadan yeni ürününün sızdırıldığını öne sürerek gündemini doldurmaya çalışması artık gülünç geliyor. Teknoloji devleri sırf bedava reklam yapmak için hava zerrelerinin bile izinsiz çıkamadığı yerlerden yeni ürünlerinin sızdırıldığına bizi inandırıyor ve zaten her şeyi sorgusuz kabul eden tüketiciyi aldatıyorlar. Viral reklamın bilinçsiz kalabalık için en iyi ve ücretsiz reklam türü olduğu da göz önüne getirilirse bunu bize sununları değil onu sorgusuz kabul edenleri yargılamak gerek.
Günlük hayatta bir çok insan görüyoruz.herkes çok meşgul ve çoğu 24 saatin onlara yetmediğini söylüyor. Allah onlara yardım etse de meşguliyetleri devam ederken başlarına bir şey gelmese. Bense gününün en az 4-5 saati boş olan bir insanım ve hayatımı mutlu ve yaşanabilir kılan detaylar sakladım kendime. Sokakta bir kadının arkasından yürürken rahatsız olmasın diye önüne geçmek veya sosyal alanlarda kapılardan geçerken bana yakın olan insana kapıyı tutmam gibi. Bunları yaparken egoist olarak bir teşekkür beklemek için değil sadece onu ve kendimi mutlu etmek için yapıyorum.
8 ocakta vizyona girecek olan christian bale, steve carell, ryan gosling ve brad pitt'in oynadığı günümüz kapitalist sistemini kendi farklı bakış açısıyla işleyen heyecan verici filmin ismi. Biraz komplo teorileri ve uçuk fikirlerle daha da ilgi çekici kılınıp günümüz ekonomisinin kırılganlığına ince nükteler yapılması güzel olan ayrı bir detay.
Son yıllardaki çıkan albümlerde ve içindeki hemen hemen bütün şarkılarda sırf kafiyeyi tutturup kulağa kısa süreli de olsa hoş gelen şarkılara mağruz kalıyoruz.belirli bir süre (taş çatlasa 1-2 ay) ağzımızdan düşmeyen o şarkıları ileride tekrar duyunca belki sözlerini bile hatırlayamıyoruz.bunlardan dikkatimi en çok çeken ve saçma gelense "kış masalı" şarkısındaki "kışın masal dinlemek zor yarim" cümlesi.kendi kendime: -ulan masal asıl kışın dinlenmez mi neden zor olsun ki? Aceba anlamadığım bir nükte mi var? Diyesim geliyor.
Annelik içgüdüsü ve kendi kanından olan bir varlığın nitelikli olduğu inancı sonucu yapılan ve bir yere kadar hoş görülebilecek eylemdir.fakat bazı değerli annelerin en alakasız konuda bile atıyorum memleket meselesi konuşulurken bile "benim oğlum memleketi kurtarır" havasındaki konuşmaları hem o kadından her ne kadar doğru olmasa da oğlundan da iyice soğutur sizi.
Gizliliğin daha makbul olduğu ve insanın sadece kendisi için yaptığı ibadette bile sırf başkasının takdirini kazanmak ve statü elde etmek için bu kadar güzel ve manevi bir şeyi basit insani heveslerine alet edenleri görünce acıma duygum kabarıyor bu tip insanlara.sadece ibadet açısından değindiğim konuya daha geniş bakarsak yaptığı her şeyi anlatan ve takdir edilmeyi bekleyenleri görünce de aynı duyguları hissediyorum.
Sanıldığı gibi 12 ada olarak bilinen yer 12 adet adadan oluştuğu için bu ismi almamıştır.gerçekte 17 adadan oluşan bu adalar her adanın yönetiminden 12 kişi sorumlu olduğu için böyle isimlendirilmiştir.
Üretici firmalar tarafından yüzyılın ürünü diye lanse edilen fakat istenilen başarıyı yakalayamamış teknolojilerdir.harflerin alfabetik sıraya göre sıralandığı klavye buna sadece bir örnektir.düzenle giden harflerin yazım açısından daha zor olması ürünün piyasaya çıktığı gibi yok olmasına sebep olmuştur.
