eminim dünyanın her yerinde türevleri görülebilen insancıklardır bunlar. her konuda söyleyecek bir çift sözleri vardır. x durumu eleştirirsin, beğenmiyorsan yapma arkadaşım der bi tanesi, y televizyon kanalını eleştirirsin, beğenmiyorsan izleme arkadaşım der, z sosyal çarpıklığı eleştirirsin, beğenmiyorsan başka ülkede yaşa der. eleştiriye tahammül edemez. o eleştiriyi hazmedip yanıt verebilecek çap yoktur bu adamda.
ancak küçük beyniyle aynı algoritmadan çıktığı çok belli cevapları tekrar eder. "beğenmiyorsan ... " diye başlayan bir dolu zırva yani. beğenmiyorsan başka ülkede yaşa ne demek beyinsiz? bu ülke sen ve senin gibilerin eline bırakılacak kadar değersiz mi sanıyorsun? aç olduğun için kendini darı ambarında görüyorsun heralde. asıl beğenmiyorsan başka ülkede yaşa diyenler siktirsin gitsin başka ülkede yaşasın arkadaşım. bu faşist zihniyete laf anlatmak mümkün değil nasıl olsa.
babanızın malı ülke çünkü, beğenmeyen başka ülkede yaşayacak. televizyon kanalları, gazeteler ne varsa babanızın malı, istediğiniz gibi at koşturacaksınız bu ülkede. ondan sonra akl-ı selim sahibi biri çıkıp eleştirmeye çalıştığında "beğenmiyorsan takip etme" diye zırvalamaya başlayacaksınız.
eleştiri olmadan ilerleme olmaz. sizin istediğiniz de bu biliyorum. azıcık bi ilerleme olsaydı bu ülkede siz ve sizin gibilerin esamesi okunmazdı zaten. bundan da hiç şüphem yok.
tek umudum bir gün muhafazakarlığınız içinde boğulup ölmeniz. bir allahın kulu da çıkıp burda insan ölüyor derse, hoşuna gitmediyse başka tarafa bak diyeceğim.
hatta öyle ki, ölen kişi gösterici bile değil. olsun o da masum. herkes her şey masum bu ülkede.
vay anasına arkadaş ya.
p.s. haberi okuyan anlamıştır gerçi de yine de belirteyim. ölen kişi gösterici değil! gerçi olsa ne fark eder? gösterici olsa haklı mı olacaktı bu çavuş. hayır yine olmayacaktı. bu ülkede eylem ve gösteri yapma özgürlüğü var, ifade özgürlüğü var. güya ab yolundayız. insan hakları var. işkence yok.
lan oha be.
tepkilere bak ya.
insan mısınız siz arkadaş? yok tc değil türkiye cumhuriyetiymiş de komşunun elektriği suyu muhabbeti.
lan o toprak üzerinde 2000 yıldır o adam yaşıyor sen orta asyada kendi bokunda boncuk ararken orada kürtler vardı be.
genelde yazarlardan biri hastalandığında, vefat ettiğinde ya da bir yakınını kaybettiğinde sözlüğün alakalı başlıklarında mitozla bölünür gibi çoğalır bu tarz entryler. biri bir taş atar kuyuya ve ardından gelen bir milyon kişi de onu taklit eder. ta ki taşlar kuyuyu doldurana artık ortada ne kuyu, ne de suyu kalana kadar.
sanki birkaç defa üst üste dinleyince dinlemeyi hiç bırakamayacakmışsınız gibi.
ayrıca in the name of the father filminin müzikleri de kendisine aittir. 89'da each man kills the thing he loves isimli albümüyle piyasaya girmiş, hatırlayabildiğim kadarıyla da en son 2001 veya 2002 de albüm çıkarmıştır.
freud'a göre insan üstbilincinin*, vücut üzerinde denetimi ve baskınlığı azaldığı anlarda ağızdan kaçırılan, bilinçaltını gözler önüne seren, genellikle cinsel alt metinli dil sürçmeleridir. yorgun ya da uykuluyken, vidanjör yerine vibratör demek buna örnek olarak gösterilebilir.
-ahmet abi şurdan vibratörü verir misin?
-ney ney?
-eehm, şey.. vidanjörü diyorum.
-ha şöyle adam ol.
ulan bana de böyle amele bir başlık açtırdınız ya, helal olsun size hakkaten.
ne özenti, ne gereksiz, ne şahsiyetsiz insanlarsınız siz ya. bir giriyorum facebook'a anasayfam şöyle şeylerle dolu:
-mahmut jones is so sadd :((..
-marlyn kerimcan manson is hayat çok acımazsızzzz
-sweeney todd** istanbulda, tatili çok güzel geçioooooooooooooooooooo
muhittin hasan sinatra, dominic adıgüzel'in fotoğrafına yorum yaptı.
marshall doğukan mathers artık ayşecan winehouse'la evli olarak kayıtlı.
ben her facebook'u açtığımda gene ne olmuş lan burada diye sizin profillerinizi incelemek zorunda mıyım? adınızla ilgili sapıkça fantezilerinizi okuyup kim olduğunuzu çıkarmaya çalışmak zorunda mıyım? adam gibi adınızı soyadınızı yazsanıza. bu kadar özenti, kişiliksiz, benliğinden utanan insanlar mısınız siz?
kullanım şartları diye bir şey var değil mi facebookta. açın okuyun bakalım ne yazıyor orada?
"Siteyi kullanmakla, (a) Sitedeki herhangi bir kayıt formunda senden istenmiş olabilecek bilgileri ("Kayıt Bilgileri") doğru, güncel ve tam olarak vermeyi; (b) şifrenin ve kimliğinin güvenliğini sağlamayı; (c) Kayıt Bilgilerini ve Şirkete verdiğin diğer bilgileri zamanında güncelleyerek, doğru, güncel ve eksiksiz olmalarını sağlamayı ve (d) hesabının her türlü kullanımı ve kullanımı sırasında olan her türlü olay ile ilgili tüm sorumluluğun kendine ait olduğunu kabul etmiş sayılırsın."
anladın mı güzel kardeşim?
düzelt şimdi o ismini. nick mi lan bu, her allahın günü başka şekilde çıkıyorsunuz karşıma. benim hayatımın 10 dakkası kimin kim olduğunu ayıklamakla mı geçecek?
arkadaş çevremden şüpheye mi düşmeliyim, gençlik mi böyle sapkın takıntılar içerisinde bilemiyorum.
dini siyasete alet etmesi, en azından meclis açılışında mümkün değildir.
zira 1923 yılında siyasetten bahsedilecek bir ortam henüz mevcut değildir.
ne ortada demokrasi vardır, ne cumhuriyet, ne laiklik ne kuvvetler ayrılığı.
kurtuluş savaşını başlattığı için militarist, savaş esnasında kuvvetler birliğini ve orduyu tek elinde tuttuğu için diktatör falan demeye kadar gider bu tarz bir değerlendirme.
ki o da ortamı ve zamanı algılamaktan ne derece uzak olduğunuzu göstermekten öte bir işlev ifa etmez.
eğer kendisinin konuyla ilişkisi ilginizi çekerse kendisinin şu tarz vecizeleri de mevcut:
"hz. muhammed allah'ın birinci ve en büyük kuludur. Onun izinde bugün milyonlarca insan yürüyor. benim, senin adın silinir. fakat sonsuza kadar O ölümsüzdür."
"insanların mücadelesinde en kuvvetli istihkam, iman dolu göğüsleridir."
"ey millet, allah birdir. şanı büyüktür. allah'ın esenliği, sevgisi ve iyiliği üzerinize olsun. peygamberimiz efendimiz hazretleri, cenabı hak tarafından isanlara dini gerçekleri duyurmaya memur ve elçi seçilmiştir. temel kanunu hepimizce bilinmektedir ki, yüce kur'an'daki manası açık olan ayetlerdir. insanlara feyz ruhu vermiş olan dinimiz son dindir. en mükemmel dindir. çünkü dinimiz akla, mantığa, gerçeğe tamame uyuyor ve uygun düşüyor. eğer akla, mantığa, gerçeğe uymamış olsaydı, bununla diğer ilahi tabiat kanunları arasında çelişki olması gerekirdi. çünkü tüm evren kanunlarını yapan cenabı hak'tır."
(atatürk'ün s.d.v. cilt 1-3-2 s. 58-98-102-103)
"hz. muhammed'i bana, cezbeye tutulmuş sönük bir derviş gibi tanıttırmak gayretine kapılan bu gibi cahil adamlar, o'nun yüksek şahsiyetini ve başarılarını asla kavrayamamışlardır...cezbeye tutulmuş bir derviş, uhud muharebesinde en büyük bir komutanın yapabileceği bir planı nasıl düşünür ve tatbik edebilir? tarih, hakikatleri tahrif eden bir sanat değil, belirten bir ilim olmalıdır. Bu küçük harpte bile askeri dehası kadar siyasal görüşü ile de yükselen bir insanı, cezbeli bir derviş gibi tasvire yeltenen cahil serseriler, bizim tarih çalışmalarımıza katılamazlar."
(Kemal Arıburnu, Atatürk'ten Hatıralar)
"Dinle hilafeti birbirinden ayırt etmek lazımdır. Birincisi ne kadar faydalı ise ikincisi o kadar lüzumsuz bir hal almıştır. Hilafeti kaldırdığımız günden bu güne kadar kimsenin buna sahip çıkmaması, Müslüman dünyasının Halifesiz de yürüyeceğine ve yürümekte olduğuna en güzel misal değil midir?"
(1932, Kılıç Ali, Atatürk'ün Hususiyetleri)
"Ezan ve Kur'an'ı Türklerden başka hiçbir müslüman milleti bu kadar güzel okuyamaz. Bunlara muhteşem müzik ahengini veren Türk sanatkarlarıdır."
(1933)
"Müslümanlık da Türk'ün milli dinidir. Müslümanlığı Türkler yaymışlar ve Türkler kendilerine göre en geniş manasıyla anlamışlar ve benimsemişlerdir."
(Münir Hayri Egeli, Bilimeyen Yönleriyle Atatürk)
"Milletimiz din ve dil gibi kuvvetli iki fazilete maliktir. Bu faziletleri hiçbir kuvvet, milletimizin kalp ve vicdanından çekip alamamıştır ve alamaz."
(Atatürk'ün S.D.V. Cilt II, s. 66-67
"Türk milleti daha dindar olmalıdır; yani bütün sadeliği ile dindar olmalıdır demek istiyorum. Dinime, bizzat hakikate nasıl inanıyorsam, buna da öyle inanıyorum."
(Atatürk'ün S.D.V. Cilt III, s. 70)
"Bizim dinimiz en makul ve tabi bir dindir. Ve ancak bundan dolayıdır ki son din olmuştur."
"Din adamlarımızın şeceresi belli olacak, yedi kat müslüman olacak. Tamü sıhha olacak, ilahiyat fakültesi mezunu olacak, derecelerine göre layık oldukları yerlere verilecek."
(Nazmi Kal, Atatürkle Yaşadıklarını Anlattılar)
"Din insanların gıdasıdır. Dinsiz bir adam boş bir eve benzer. insana huzur verir. Mutlaka bir şeye inanacağız. Bu dinleri en sonuncusu elbette e mükemmelidir. islam dini hepsinden üstündür."
(N. Ahmet Banoğlu, Nükte ve Fıkralarla Atatürk)
"Hepiniz Allah'ı ayrı ayrı görüyor ve büyütüyorsunuz. Anlaşılan Allah herkesin kafası kadar büyüktür."
(Cemal Granda, Atatürk'ü Uşağı idim)
"...nasıl ki her hususta yüksek meslek ve ihtisas sahipleri yetiştirmek gerekli ise, dinimizin gerçek felsefesini inceleyecek, araştıracak bilimsel ve teknik olarak telkin kudretine sahip olacak seçkin ve gerçek din ilim adamlarımızı da yetiştirecek yüksek öğretim kurumlarına sahip olmalıyız."
If you feel real sad somtimes
Caught in bad vibrations
And it seems you've lost your drive
And your destination
If you feel that life's passing by, passing by
Catch the train of better times
Rock tonight
Hard times go
As soon as the good times roll
Hard times go
As soon as the good times roll
If you feel that all your life
Is packed with complications
And almost everything you try
Ends up in new frustrations
If you feel that life's passing by, passing by
Catch the train of better times
Rock tonight
Hard times go
As soon as the good times roll
Hard times go
As soon as the good times roll
genel kurmay başkanını koruyan, bordo bereli bir yüz başıdır kendisi.
o kıyafet o ayakkabıyla acil bir durumda nasıl bir koruma performansı göstereceği merak konusudur. olay sadece imajsa tamam, ama orada bulunmanın bir anlamı da olmalı değil mi? aldığın eğitimin, rütbenin, koruduğun insanın bir değeri varsa, mesleğine saygıdan, ona uygun giyinmen gerekir.
sen tut bungee jumping eğitmeni ol, ama ayağında topuklu ayakkabı, altında dar pantalon derse git. insana gülerler yahu.
tabi burada şunu da es geçmemek gerekir ki, aynı saçma durumlara ayağındaki kösele ayakkabısıyla düşen korumalar da yok değil. amaç burada cinsiyetçilik değil tabi ki, ama bu kadarı da hakikatan karikatür misali oluyor.
-tanrıya inanmayanları esefle kınıyorum!
-esefle derken?
-kınıyorum işte! nasıl bir terbiyesizlik, nasıl bir kendini bilmezlik içindesiniz siz?!
-kötü bir niyetimiz yoktu.
-bundan sonra inanacaksınız. adam olacaksınız, dininizi öğreneceksiniz!
-gachayım.
son trende kapılıp giden insan güruhu. ironi yapınca, ortaya bir tez sunduklarını, derin anlamlı büyük laflar ettiklerini mi düşünüyorlar nedir? bir hezeyan, bir galeyan içinde "yaşayan türbanlı", "nefes alan türbanlı" gibi başlıklar açıyorlar, her "türbanlı" başlığı gördüklerinde.
tariz sadece edebi bir sanattır arkadaşım.
arkasında bir fikir varsa o zaman değer kazanır. yoksa laf kalabalığı yapmanın bir anlamı yok.
şimdi bu başlıktan "islamcı gençliğin tamamı ironinin bokunu çıkarır" gibi anlamlar çıkaranlar olacak.
yazın yazın, komik oluyor.