"Andolsun, size içinizden öyle bir peygamber gelmiştir ki, sizin sıkıntıya düşmeniz ona çok ağır gelir. O, size düşkün, Müminlere karşıda çok şefkatli ve merhametlidir." (Tevbe Suresi 128. Ayet)
besleme ayarından sonra türkiye büyükelçisi görevden alındı. besleme ayarı aşağıda alıntı yapmış olduğum, güney kıbrıs sevdalısı nankör kıbrıs'lılar için söylenmiştir. işte o pankartlar:
--spoiler--
Kıbrıs Barış Harekâtı'na gönderme yapmışlar, Türkiye'den tatil için adaya gelen Türkiye vatandaşlarına ise "hırsız" damgası vurmuşlardır. işte görenin canını acıtan pankart rezilliği:
"Göç yasasını getireni de, geçireni de götüreceğiz"
"Kurtarıldık mı...küfür"
"Çiçekçiğim şimdi kime benzerik",
"Kral çıplak",
"Ankara ne paranı, ne paketini, ne de memurunu istiyoruz"
"Sayın Elçi vatandaşına sahip çık"
"Ayşe'nin parası bitti, tatilde hırsız oldu"
"Herkesin malına kondu, tatil bitti"
"Ayşe evine dön, bilet bizden"
"One way ticket"
--spoiler--
kendini fasulye gibi nimetten sanan, sonradan görme, sahte, itici bir sunucu.
her programdan önce, dev aynasına bakıp öyle çıkıyordur bu. başka türlü bir insan nasıl bulunduğu konumu sindiremez anlamak güç. her şeyi ben bilirim havasında edaları yok mu bir de...
sevmiyorum kendisini. ne ağlasın! ne gülsün! her durumda sahte zaten.
iran'da yaşayan kadınların üniversite okuma oranı oldukça yüksektir. türkiye ile kıyaslanamaz bile. ayrıca kadınlar hemen her alanda çalışabilmektedirler, belirli şartlar sağlandığında.
bildikleri yabancı dil sayısı gene bizlerden üstündür. kadınlar özel günlerinde izinli sayılmaktadırlar. buradan ben 2. sınıf olduklarını çıkartamadım. elbette baskı altında yaşadıkları aşikar ama bazı gerçekleri de kabul etmek gerekir. maalesef bizim kızlarımız daha ilkokulu bitiremiyor. kampanyalar yapılıyor bunun için. avrupa'da bu farklı algılanıyor. "kız çocuklarının okuması için kampanyalar yapılan ülke" diyorlar bizim için. buyrun değerlendirin. okuma yazma oranı yüksek iran mı? okula gidemeyen türk kızları mı? hangimiz daha ilerideyiz?
ben sadece eğitim açısından değerlendirdim. aslında bir çok boyutu var medeni olmanın.
tecavüzcünün bu suçu bir daha işlememesi için gereken yaptırımdır. sözü geçen cezayı vermenin amacı, o suçu bir daha işlemesini önlemektir zaten.
bildiğim kadarıyla abd'nin 13 eyaletinde uygulanan bir ceza yöntemi. avrupa'da da üzerinde düşünülmekteymiş. önceden laiklik elden gidiyor diye korku siyaseti yapanlar buna da bir kulp bulmuşlar. evet evet bu ceza ile şeriat geliyor muş! bu sefer haklısınız. hatta abd tümden, avrupa'nın bir kısmı da müslüman olacakmış. siz devam edin böyle korkmaya, kimseyi değil kendinizi huzursuz edersiniz.
bir kere de sırf akp'yi eleştirmiş olmak için açmayın şu mubarek ağzınızı. bir kere de diyin ki; toplumumuz için güzel ve yerinde bir hareket olmuş. zamanında mağdur olanları kurtaramadık ama gelecekteki mağdurların sayısını en aza indirgeyebiliriz. zaten, bu yasayı eleştirenlerin asıl amacı; " üzümü yemek değil, bağcıyı dövmektir."
tasarı daha çok çocuklara yapılan cinsel istismarı kapsamaktadır. tecavüz eden suçluları, sadece erkeklerle sınırlamamışlar, kadınları da bu yasaya dahil etmişlerdir. açıp detaylı olarak okumanızı tavsiye ederim.
bütün yazarlara aynı anda şu mesajı yollardım:
"çaylaksınız" bıdı bıdı yaptığınızdan dolayı, kaşınızın üstünde göz olmasından dolayı ve benim de bilmediğim bir sürü nedenden dolayı "çaylaksınız" derdim. sonra şaka yaptım derdim. 1 nisan'da yapardım taş ve sopa yağmuruna tutulmamak için.
bu akla bir fıkrayı getirir:
adamın biri bir gün doktora gitmiş. doktor şikayetini sormuş; "doktor bey ne yersem yiyeyim çıkartıyorum * ." doktor cevap vermiş; "bok ye ."
an itibariyle ulaşamayanların şikayet ettiği, kavgaların barındığı oluşum. bakıyorumda içimizde hatırı sayılır sayıda inci yazarı varmış, hatta bayağı da seviliyormuş. gözlerim doldu fena oldum.
ha bu arada kimse müdahele etmeden kendi kendilerinin başını yemişlerdir. son 1-2 aydır sürekli sarsıntı yaşıyor, gerçi bunlar temizlik operasyonuymuş. peki, inciyi inci yapan zaten bu temizlenenler değil miydi? niye kızalım ki aksi halde? inci bu kadar temizliği kaldırmaz benden söylemesi. bir an önce temizlediklerini geri almaları lazım.
"af çıktı beyler! koşun."
kılıyorsanız, reklamını yapmayın. riyakarlık sınırlarında gezinmek bütün sevabını götürür. riyakarlık burada "başkaları hakkımda iyi düşünsün" anlamında kullanılmıştır. samimiyetsizlik ifade eder.
14 şubat aynı zamanda mevlid kandilidir. madem saplar olarak yalnızız diyorsunuz, toplaşıp bi camiye gidin de dua edin. bir sene sonraki 14 şubat'ta yalnız olmayım diye.
kumar ve boş bir uğraş olması yeterli sebeplerdir.
bünyeyi oyalayan gereksiz bir şey bence. onun yerine oturun kitap okuyun, bulmaca çözün. size bir faydası olur en azından.
George W. Bush ölüyor ve hemen cehenneme gidiyor. Orada kendisini şeytan karşılıyor ve
- "Hoşgeldin, ancak burada yer sıkıntısı çekiyoruz, cehennem tamamen dolu. Bu nedenle bir kural koyduk. Yeni birisi geldiği zaman eskilerden bir kişiyi cennete gönderiyoruz. Kimin cennete gideceğine sen karar vereceksin. Ancak seçimini yaparken dikkatli ol, çünkü seçeceğin kişinin cezasını sonsuza kadar çekeceksin." diyor. Yürümeye başlıyorlar. Şeytan ilk kapıyı açıyor: Usame Bin Ladin. Bir direğe bağlanmış ve sürekli işkence ediliyor. G.W.Bush:
- "Bu olmaz diyor. Sadece cezanın çok ağır olduğunu düşündüğümden değil, bu adam çektiği cezanın çok daha fazlasını haketmişti. O nedenle burada kalmalı."
ikinci kapı açılıyor: Saddam Hüseyin. Aşırı sıcak bir yerde gardiyan tarafından kırbaçlanırken taş kırıyor. Bush'tan yine aynı yanıt geliyor. Üçüncü kapı açıldığında Bill Clinton görülüyor. Son derece rahat bir koltuğa oturmuş,bir elinde büyük bir kanyak kadehi, diğer elinde puro ve önünde diz çökmüş bir şekilde Monica Lewinski. George W. Bush mutlu bir şekilde gülümseyerek dönüyor şeytan'a:
- "Bence bu çok uygun. Gerçi kendisi politik arenada düşmanım, ama çektiği ceza gayet makul".
içimizdeki ahlak bekçilerinin gün yüzüne çıkması, acı bir şekilde hemde. hıncal uluç gibi biri ahlak dersi vermek istemiş. aferin iyi demiş, "ben dobrayım arkadaş" demiş.
öyle durumlar vardır ki, doğruları söylemeniz veya yazmanız etik değildir. misalen, çirkin bir insana "çirkinsin" demek, doğru bir hareket değildir. demekki göte göt demek yerine, götü görmemek daha doğrudur bazı durumlarda.
bana göre, ölü birini çekiştirmenin bir kaç boyutu vardır. ilki, ölen kişidir. öldüğü için söz hakkı düşse bile, bunu yapamayacak durumdadır. kendini savunamaz.
ikincisi, yakınlarıdır. yakınları, çocukları ve eşi. bu insanların acısını kat be kar artırır, ölünün ardından konuşmak.
üçüncüsü, kötü örnek olmaktır. yapılan hataları anlatarak, etrafta konuşmaktır. kötü bir örnek teşkil eder, o kişiyi sevenler açısından bakarsak.
dördüncü ve sonuncusu, içimizdeki günahsız kimse ilk taşı o atsındır. sırf ünlü ve göz önünde olduğu için, defne'yi gereksiz yere eleştirdik. halbuki ünlü olmadığı halde, türlü işler karıştıran onca insan var. herkes önce biraz kendine baksın, sonra başkalarını eleştirsin. kimse masum değildir ve lüzumsuz ahlak bekçilerine ihtiyaç yoktur.
bu toplumda doğruyu söyleyebilen dobra yazarlara ve aydınlara elbette ihtiyaç var ama bu gerektiği yerde ve zamanda olursa takdir edilir.
bence en nitelikli moderatördür.
bir aralar evlendi diye bir söylenti çıkmıştı. ben de sazan gibi mutluluklar dilemiştim. tabi sazan olduğum ortaya çıktı. kim çıkarıyor bu söylentileri falan filan... baya komik bir durum yaşandı.
neyse efendim, iyi biri işte. bir derdiniz varsa, olumlu yada olumsuz size geri dönüyor. başkaları gibi geyik yapmıyor, alaycı takılmıyor.
bakıyorumda, beni karşılayalı bir yıl olmuş. o gün ne düşünüyorsam şimdi de aynı şeyleri düşünüyorum kendisiyle ilgili. bir değişiklik olmadı fikrimde. bir sene daha burada kalırsam tekrar yazacağım jüli. *