Kikare yaptığım bazı istatistiklerde fisher exact kullanmam gereken yerde exact sig(1-sided) ve exact sig(2-sided) alanlarında farklı p değerleri var. Seçmem gereken hangisi?
Bir tablomun altında "the standardize statistic is 0,082" yazıyor. Bu ne işime yarayacak?
Devasa bir mutluluktur. Seven sevdiğine erik versin.
Beni iyi tanıyan herkes bilir erik sevdamı.
Bu yüzdendir ki geçenlerde çok sevdiğim biri kilometrelerce öteden kargoyla göndermek istedi, hayır demedim, o derece severim. Soğuk zincir göndermiş hem de gelir gelmez soğuk ve taze şekilde yiyebileyim diye.
Ankara'nın bozkırında daha mevsimi gelmeden yiyeceğim eriklere mi sevineyim yoksa bu kadar düşünceli bir adamla birlikte oluşuma mı bilemedim...
Bize basit ve önemsiz gelen bazı şeylerin aslında gözümüzde ne kadar değerli olduğunu anladık.
Ama en çok da üretebilmeyi öğrendik. Evde ekmekler yaptık, 3D yazıcılarla ekipmanlar yaptık, mekanik ventilatör bile ürettik. isteyince yapamayacağımız şey yok!
Hastalanmaktan değil, hasta olup eşimi ve ailemi üzmekten korkuyorum. Hastalanmaktan değil bulaştırmaktan korkuyorum. Ailem zaten yanımda olmadığından çalışma arkadaşlarım ve COViD dışı sebeplerle baktığım hastalarıma bulaştırmak korkutuyor en çok. Her gün kaç pozitif vaka gördüğümü saymıyorum artık. Bazen yakınlarının bile kendilerine temas etmekten korktuğu COViD'li hastaları muayene ediyorum. istemeyerek yüzüme öksüren hapşıran da oldu, inadına maskesini çıkaran da. Polislere tüküren hastalardan bahsedilmişti bazı haberlerde, inanasım gelmemişti. O polisler de geldi muayeneye, inanmak istemesem de gerçekmiş, şaşkınlıkla dinledim ilk ağızdan. insanların nasıl bu denli acımasız ve bencil olabildiğini aklıma sigdirmaya çalışıyorum. Yine de vazgeçemiyorum hastalarıma bulaştırma korkumdan.
Çok hasta bakıyorum. Aralıksız hasta bakıyorum. Çok konuşmak zorunda kalıyorum. Ama su içmeye ortam, yoğunluk ve üzerimizdeki ekipmanlar bazen müsaade etmediginden dilim damağım kuruyor. Nöbetimin 21.saatindeyim. Öğlen yemeği ve akşam yemeğimi 20 dk sürecek şekilde yedim. Gün boyu yarım litre civarı su içebildim. Akşam eşimle telefonla konuşmak istedim, 2 dk 48.saniyede hasta için arandığımdan kapatıp tekrar hastaların yanına döndüm.
Yarına oruç tutmak için sahur yapmak istedim, hasta bakmaktan ona da uygun fırsat olmadı, yine su içemedim.
Her ne kadar önlem alsak da birer birer hastalanıyoruz. iyileşip görevine dönemlerimiz bile var. Bir gün ben de hastalanıcam, biliyorum.
Bu arada şikayetlerim başladı birkaç gündür, sadece çalışma arkadaşlarıma ve eşime söyledim. Test sonucum negatif olduğu için maskeli şekilde çalışmaya devam ediyorum. Kimseye temas etmemeye çalışıyorum. 14 gün boyunca arayıp şikayetimi soracaklar, iyiyim diyeceğim umarım.
Sadece yoruldum. Eşimi özledim. Ailemi özledim. Bu psikoloji beni alt üst ediyor.
Başka sözüm yok.
"Sizin hastaneye teslimat yapamadık, karantina varmış bizi güvenlik içeri almadı, gelip şubeden alın kargonuzu. Hem yurtiçi ve sürat kargo da girememiş" diye yalan söyleyen firma.
1. Hastanemizde karantina yok.
2. Güvenliklerle konuştum gelen ve içeri alınmayan kargo firması yok.
3. Yarım saat önce Yurtiçi kargo kargomu teslim etti.
Bu gerçekleri yüzlerine vurduğumda, aaa bugün değil dün yaşanmıştı bu olaylar diye tekrar yalan söylemeleri...
Dün de kargolar geliyordu, yalan söylemeyi bırakın, kargomu hiç çıkarmadınız bile şubeden di mi dediğimde, evet haklısınız çıkarmadık diye kabullenmeleri...
E o zaman çıkarın getirin dediğimde, başhekimlikten yazı aldık içeri giremiyoruz demeleri...
Gönderin yazıyı bakayım dediğimde, daha yazı gelmedi ama gelecekmiş demeleri...
En son biz hastaneye girmeye korkuyoruz, genel merkezimiz de hastanelere kargo götürmeyin dedi diye itiraf etmeleri...
Hastanenin içine girmeden bahçe kapısında teslim aldık en son. Tatlıya bağlandı. (!)
Yalancı firma. Yazdım seni.
Ben de evimde dursam kargom gelecekse evime gelir ama nöbetli ve yoğun çalışıyorum kusura bakma.
Ben de şu salgın günlerinde alışveriş yapmak istemem ama önlük ve maske sipariş etmem gerekiyor kusura bakma.
Şubeye gelemem kusura bakma. Yine seni düşünüyorum çünkü. Bir sağlıkçı olarak sürekli hastanede olmam sebebiyle virüs kapma olasılığım çok yüksek ve ben çalışma saatlerimin dışında sadece evde duruyorum ki bende varsa bulaştırmayayım sana da.
Yazın öleceğinin düşünülmesinin en önemli sebebi, virüs salgınlarının genellikle kış aylarında pik yapması.
Yani tecrübelere dayanılarak yapılan bir öngörü.
Gerçeği bekleyip zamanla göreceğiz.
Ben kendimi ve ailemi riske ata ata çalışıyorken, gerçekten gerekmediği halde dışarılarda gezip tozan, acil servisleri gereksiz yere meşgul eden ve bu vesilelerle virüsün yayılmasına olanak sağlayan tek bir kişiye bile hakkımı helal etmiyorum.
Evet bu benim işim, bazen zorlansak da seve seve yaptığım ve yapacağım mesleğim. Bugünlerde de çalışmayacaksak ne zaman çalışacağız...
Ama yine de büyük risk altında çalıştığımız gerçeğini ve içinde bulunduğumuz psikolojiyi hiçbir şey değiştirmiyor.
Evde oturmaktan psikolojim bozuldu deme lüksünüz yok! Virüsten dolayı kendiniz veya bir yakınınız hastaneye yatacak olursa psikolojiniz daha kötü olacak.
Evde sıkıldım bunaldım demeye hakkınız yok! Kendiniz veya bir yakınınız solunum yetmezliği tablosuna girip de boş yoğun bakım yeri kalmadığı için yatamazsa daha çok bunalacaksınız.
4-5 aydır olan basit bir şikayetiniz nedeniyle acil servise gitmeye hakkınız yok! Siz bununla acil servisi meşgul ederken virüsün yol açtığı ciddi bir durumla sırada bekleyen kişi hem daha da kötüleşecek hem daha da yayacak etrafa.
Lütfen önerilere uyun.
Birilerinin hastalığına ve ölümüne sebep olma vebaline girmeyin.
Keşke gördüklerimizin duyduklarımızın ve yaşadıklarımızın onda birine şahit olsanız, o zaman üzerine basa basa bu uyarıları yapmak zorunda kalmazdık belki...
Kardeşimin kedisi beni düşman belledi.
(Çünkü üzerimde kendi kedimin kokusu var.)
Ve evde beni kovalıyor, bulduğu yerde saldırıp çizecek yine her yerimi. Şu an tuvaletim geldi ama kapıda bekliyor diye çıkamıyorum odadan. *