son 18 günde "sol" kolumu kaldıracak derman bırakmayan direniş. tam küsüp çekiliyorken "kavga"dan taksim gezi parkı direnişi çıktı karşıma. " hadi ulan bir kez daha " dedim ve 18 gün boyunca hiç susmadım, hiç'e yakın uyudum, hiç'e yakın yemek yedim. hiç olmadığım kadar mutlu olduğum bir ortamda hiç tanımadığım insanlarla omuz omuza direndim sırt sırta uyudum. bir kitapla başladığım direnişi sırt çantamda profesyonel gaz maskesi ile bitirdim. üzerime kurşun yağmasına alıştırılmıştım daha önceden, yangını söndürürken şaşırsam da üzerime plastik mermi yağdırmalarına hiç korkmadım baretimi kaybedene kadar. .
hiç görmediğim kadar cesur kızlar gördüm
hiç görmediğim kadar hain üniformalılar.
3 gündür uyumaktan uyuştum, öksürüyorum sürekli, sigaradan zevk alamıyorum, belki gezi'den ayrıldım diye psikolojik bir durum da olabilir yediğimiz o gazların etikisi de.
yoruldum gerçkten yoruldum ama çok mutluyum çünkü biz kazandık, birilerinin uykusu kaçtı birilerinin paçası tutuştu birileri elinde sopasıyla sokağa çıktı,
2. dünya savaşında müttefik kuvvetlerce kullanılan hafif makinalı tüfek, bir şarjöründe 30 adet 10mm lik mermi bulunur, bir sürede türk ordusunda kullanılmıştır.
anlamsız serzeniş. gerçek fotoğrafçıların umursamayacağına ınandığım bir durumdur herkesin eline nikon makıne alması.
nasıl ki her ayağına nike top alan "futbolcu" olmuyorsa nikon alanda "fotoğrafçı" olmuyor kişisel isteğini yerine getiriyordur.kaldı ki "fotoğrafçı" olabilir de "kendince" kimi neden bağlar ? ( ne nikonum var ne de fotoğrafçıyım )
son zamanlarda "nikon" ve "fotoğrafçılık" korumacıları neden bu kadar çoğaldı anlamış değilim ama her ikisininde korunmaya ihtiyacı yok rahat olun.
olay zamanında tsk emrinde olan biri olarak "ktm" de ( kabul toplanma merkezi) karşılaştığım "aktütün karakolu" askerlerine durumu sorduğumda "bayrak tepe düştükten sonra tepdede kendi arkadaşlarımız olduğu halde bölükten ateş etmemizi istediler biz de ettik muhtemelen bizimkileri biz vurduk" diyince devamını dinlemeden uzaklaştığım olaydır.
ben tuşuna bastım bılerek çok sık bakmam artı- eksi oylarına ki değişiklikler olunca hoşuma gider eskı entrylere oy gelir yenıden okurum falan diye.
az önce baktım adam ( cins manasında değil) "acil kan" başlığındaki kan arama haberimi eksilemiş. gerçekten ama gerçekten kişiyi ve sebebini çok merak ettim. hani neyi beğenmedi kan arama haberinde. aranmasını istediği grubu beğenmedi de o yüzden mi eksiledi.
ab rh (-) kan aranıyor.....
- hadı lan ben b rh hayal etmiştim hıyar al sana eksi. şeklinde mi oldu olay acaba ?
doktor olursa olayda birinin hasta olmasını beklemek var
hakim olursa suçlu bekleyecek ki ceza versin
polis olursa biri asayişi bozsun diye bekleyecek
hep bir negatif hep bir yıkım söz konusu..
o da inşaat yapıp yapıcılığını pozitiflğini göstermek istiyor.
zekalımıyım neyim bu nasıl bir açıklama oldu anlamadım.
s serisinden hs 20 exr modelini aldığım japon makine üreticisi.
şu anlık bir sorun yok başta yazılım hatasından dolayı bir sorun oldu ama 2 günde hallettiler. full hd video kaydı mevcut 16 mp çözünürlük 30 x zoom.. mutluyuz
k: merhaba.
e: merhaba.
k: gorusmeyeli uzun zaman oldu..
e: evet.
k: neler yaptin?
e: sensizlige alistim.
k: ciddi misin?
e: tika basa.
k: niye ki?
e: cunku sen, beni ve hayatimi evvela kendinle doldurdun, sonra da cekip gittin..
k: bilmiyordum.
e: hicbir sey bilmiyorsun sen zaten. kirginim bu yuzden sana ben cok.
k: neden kirginsin?
e: cunku sen, bana evvela kaybetmeyi ve mutsuzlugu sevdirdin, sonra da gittin. bir basina cok mutlu oldun.
k: sikildim ama ben kaybetmekten ve cok mutsuz olmaktan.. sonra baktim, meger cocuk oyuncagiymis kazanmak ve mutlu olmak. hem benim kazandigim, hayatimin geri kalanini korumak oldu sadece. yine de ozur dilerim.
e: bir sey degistirmez ki bu..
k: bilmiyordum.
e: ikinci kez diyorsun bunu.
k: ozur dilerim.
e: bunu da ikinci kez diyorsun.
k: ne yapabilirim?
e: hicbir sey... gecilmis zamanin davasi olmaz.
k: tamam, ben bir hayvanim.
e: estagfirullah.
k: yo.. esta, esta.. anlamaliydim, hissetmeliydim..
e: ama o vakitler senin kalbin cok kalabalikti.
k: olsun, seni farketmeliydim ben yine de.
e: belki benim de sucum var.
k: senin ne sucun olabilir ki?
e: sadece seni sevdim. seni sevmekten baska birsey yapmadim.
k: ama ben onu da yapmadim.
e: seni herkes seviyordu zaten.
k: bilmiyordum.
e: ucuncu kez siginiyorsun bu kelimeye.
k: ne yapabilirim ki?
e: bu da ikinci oluyor.
k: haklisin.
e: haklilik, haksizlik meselesi degil ki bu...
k: ne istiyorsun benden? elimi, kolumu mu keseyim? ne yapayim, kirik kalbini onarmak ve affettirmek icin kendimi?
e: hicbir sey istemiyorum senden. yalnizca kritik yapiyoruz, 'oynat hayatcigim' oynuyoruz iste, tek kale yasanmis ve bitmemis bir sevginin ardindan.
k: devam et, itiraf et. icinde biriktirdigin beni kus suratima. suc kalbime, haydi...
e: artik pek fazla gorusmesek de haberlerini aliyordum ordan burdan. yani ne yalan soyleyeyim, hayatta tokezledigini, dustugunu duydugumda, hakkinda nahos seyler anlatildiginda, aninda anlatilanlara yalan da olsa, yuzde bin bes yuz de ben katiyor, inaniyor ve buyuk keyif aliyordum bundan.
k: inanmiyorum.
e: inanabilirsin.
k: peki nicin?
e: acik acik ve uluorta, kucak dolusu yasayamadigim sevgim, ayni derecede nefrete donusmustu cunku. sevgilisinden intikam almak icin meshur sarkici olmak isteyen tiplerin oldugu o eski yerli filmleri anliyordum artik. senin mutluluk haberlerin geldikce, kalbime kramplar giriyordu. bir canli bomba olup elinde, yaninda, yorende patlamak istiyordum. sirf parcalarimi gorup omur boyu dinmeyen bir vicdan azabi cekesin diye.
k: sana karsi bilmeden takindigim ilgisizligimin seni bu derece derinlestirmesi ilginc degil mi?
e: entel entel konusma. derinlesmek degildi ki benim muradim. mutlu olmak istiyordum sadece. evet, mutsuz oldukca derinlestim, derinlestikce de boyumu gecti umutsuzlugum ve nihayet gecmisle boguldum... sen ise hem kendi, hem de benim gecmisim uzerinden atladin, attaya gittin.
k: sana sarilabilir miyim?
e: sefkat dilenmiyorum senden.
k: ne yapmami istiyorsun?
e: hicbir sey. yalnizca beni mutlu kilacak organlarimi kerpetenle soktun, his uclarimi acimasizca zimparaladin, bunu bilmeni istiyorum. bunu bil ve zibar git!
k: bilerek yapmadim ki...
e: bilerek yapsaydin cok uzulmezdim zaten. bilmeden yaptigin icin kalbim portledi.
k: konustukca kaniyor kelimeler.
e: evet.
k: keske.. keske, keske dye baslamasaydim bunca yil sonra seninle tekrar konusmaya.
e: keske.
k: beni affedebilecek misin?
e: affedersem, olursun icimde. oysa ben seni yuregimde cengelli bir igne gibi tasimak ve arada bir kanirtmak istiyorum. yasadigimi hissetmek icin..
k: beni hala seviyorsun demek ki.
e: seni degil, seni seven o eski pervasiz halimi seviyorum ben.
k: tekrar ozur dilerim.
e: tekrar hic onemi yok.
k: seey.. beni dovebilirsin istersen.
e: sacmalama.
k: ne yapayim?
e: dur biraz.
k: ve fakat ozne tikandi, yuklem ilerlemiyor. en iyisi paragraf paragraf uzaklasmak buradan. kendine ve kendindeki kendime iyi bak.
e: peki, zeki.
ne kadar uzak geldi değil mi bu slogan size. çünkü eskiden böyle baskı yoktu halkın,askerin medyanın özgürlüğün üzerinde. ve herkes görüşünü söyleyebilirdi herkes yanlış yoldaki yönetime bu sloganı söyleyebilirdi. şimdi ne oldu "dikta" dikta varken bunu söyleyemezsiniz.
7 şehit daha var ne bekliyorlar bu emri yerine getirmek için. ?
rengi ne olursa olsun görüşü ne olursa olsun (asla terör yanlısı yada şiddet yanlısı olan görüşler değil) her grup her topluluk şehrinin istediği yerlerinde yürüyüş, gösteri vs yapabilir.
fenerbahçelilerin bu haklarını savunarak kalkıştığı organizasyondur. garip olan bir şey var ki o da galatasaray taraftarının anlamsızca beyoğlunu sahiplenmesi. kardeş size ne oluyor beyoğlu-taksim yıllarca ne yürüyüşlere sahne oldu ne görüşler savunuldu orada.
he diyosanız ki beyoğlunun gerçek sahibi travestilerdir eyvallah kabul ederiz. ama nedir bu özenti holiganzm oturun oturduğunuz yere bir yerden "somalide insan ölüyor lan" geyiği yaparken bir yerden "beyoğlu bizimdir" diye insan harcamak ne perhiz ne lahana turşusu.
peşin edit: sakın galatasaray taraftarı ile somali durumu ne alaka diye sormayın zaten anlaşılmadıysa sözüm yok. geyiğe devam