efendiler, yazarlar! ben hala anlayamadım. her hafta bir iki tane dünyanın en yaşlı insanı çıkıyor piyasaya. kimi 115 yaşında, kimi 136 yaşında, kimi 125 yaşında, kimi japonya'da, kimi gürcistan'da, kimi amerika'da.
ne kadar tutarsız veriler bunlar. anlayan varsa anlatsın lütfen.
(bkz: salihli) tedaş'ta endeks okuma ve fatura verme bölümünde çalışıyordum. şehir çöplüğünün yanında bir kenar mahalle benim sahamdı. ayda bir hiç istemeden gittiğim bir yer...
o gün sabah kahvaltısında bir şeyler bulamamanın verdiği sinirle işe başlıyorum. yine sıradan bir gün. yanıma ömer geldi. yaşı 10. bir ayakkabısı başka, diğeri başka. üst baş perişan. çok da meraklı bir çocuk. elimdeki (bkz: endeksör) e bakıyor. ne olduğunu anlamaya çalışıyor, sürekli sorular soruyor.
mahallenin diğer çocukları ömer'i rahatsız ediyor, ben kovalıyorum onları. ''tutuklarım sizi'' diyorum ve dağılıyorlar. ömer zevkten dört köşe. bana yardım teklif ediyor, mahalledeki evleri gösterecek...
büyük bir iş yapmanın mağrurluğu var üzerinde.
sohbetimiz koyulaşıyor.
ömer: amca! bizim mahalle mi büyük, salihli mi?
ben : salihli.
ömer: amca! istanbul mu büyük salihli mi?
ben: tabi ki istanbul. orası türkiyenin en büyük şehri.
ömer'in gözleri parlıyor. hayallere dalıyor. düşünüyor...
ömer: amca istanbul'un çöplüğü amma büyüktür ha! bizim çöplüğün on mislisidir deme? amma çok oyuncak, giyecek vardır orda...
cevap veremiyorum. boğazımda canımı yakan bir düğüm. o sabah kahvaltıdaki ekmeği, zeytini, peyniri, kaynamış yumurtayı, yağı, balı beğenmiyorum, çayımı içip çıkıyor, yolda bir snikers yiyorum.
ömer'in dünyası o çöplük. 600-700 metre uzaklıktaki salihli'ye belki yılda bir gidiyor belki gitmiyor. oyuncağı, giyeceği, geleceği çöplükte. utanıyorum.
bayramların dünyadaki en güzel günler olması, bayramlara annenizin ''bugün bayram erken kalkın çocuklar'' şarkısıyla uyanmak.
barış manço'nun ''arkadaşım eşek'' şarkısı televizyonda veya radyoda çaldığında annenizin sizi çağırması ve şarkıyı duyduğunuzda çok sevinçli olmanız. (bugün dinlesem hala ağlarım)
yer sofrasında bazısı bugün yaşamayan aile fertleriyle bir çanaktan çorba kaşıklamak,
ayran veya hoşafın yine kaşıkla bir kaptan içilmesi,
babanın soğanı yumruğuyla kırması ve cücüğünü anneye vermesi,
cayır cayır yanan sobanın geceleyin tavanda ışıklardan şekiller yapması.
o sobanın üzerinde kızaran köy ekmeği ve üzerine sürülen tereyağı.
sobanın üzerindeki güğümün sızım sızım sızlaması.
(ııııyyy iğreeeenç diyenler için, sevgilinizin ağzı, anne-babanızın, kardeşinizin ağzından temiz değil. ayrıca aynı kaptan yemek yemek öpüşmek kadar tüprüklü değil.)
araf, dünyayı kurtaran adamın oğlu, dabbe, hababam sınıfı üçbuçuk, hababam sınıfı askerde, bilmem ne sınıfı tatilde gibi sinema shiteserlerini görünce türk halkını bütün dünyaya gerizekalı gibi tanıtmak amacını güden bir terör örgütü olduğu kanısına vardım. adamlar ermeni locasından daha fazla karalıyorlar türkiye'yi.
kara kaşlı, kara gözlü abazan türk gençlerine uyarı. zlatiborrecnik'e (sırpların uludağ sözlüğü) göre dünyanın en yakışıklı erkekleri türkler.
(bkz: yersen)
bana göre sırbistan'dır. ne ruslar gibi çiğ ve soğuk, ne ukraynalılar gibi tek tip ve sıradan, ne de türkler gibi...
neyse, yüce allah sırp kızlarını erkek milletine bir armağan olarak yaratmıştır. zira padişahlarımızın karılarının sırp olması rastgele değildir.
ezikliktir en kısa ifadeyle.
türkler sokağa tükürür, türkler okumaz, uzun kıllı kollu, göbeklidirler...
yurt dışına çıkan türkler, aslında türkler'in ne kadar kibar, medeni, empati sahibi ve ''insan'' olduklarını görürler.
yine yurt dışındaki türkler ''biz türkler şöyle, biz türkler böyle ama ben değilim, çünkü ben bunları yazarak komiklik yapıyorum'' gibi şeyleri görünce esefle gülerler.
sadece türklerin hobisi değil. ayakta işeyebilen her canlıdın değişmez hobisi sidiğiyle bir şeyler yapmaktır. bu kah bir sineği vurup kanalizasyonun karanlık dehlizlerine göndermek olur, kah (afedersin) kurumuş bir b.k parçasını temizlemek olur.
tecavüzcüyü adam edemezsiniz. içlerinde azıcık adamlık olsa tecavüzcü olmaz zaten. bu yaratıkların beyinlerinde bir şeyler çürümüş. bence en iyi ceza tecavüzcülerin hepsini aynı hapishanede ömür boyu tutmak. zira diğer mahkumlar tecavüzcülerin nefes almalarından pek hoşnut değiller.
kuzey batı anadolu çamlıklarında yetişen bir tür lezzetli mantar. kırmızı espit ve beyaz espit olarak ikiye ayrılır. diğer adları da çintar, melki, kanlıcadır.