Ege Üniversitesinde 7.si gerçekleştirilen Canan Kulaksız festivalinde kürt milliyetçi hareketi sahnede şarkılarını söyleyen yoruma saldırdı. Konserin başında Abdullah Öcalan lehine slogan atan grup gençlik federasyonu üyelerine sözlü tacizde bulunmuş,federasyon üyelerinden karşılık bulamayınca işi ilerletip saldırıya geçmişlerdir.Sahnede bulunan mikrofon ve amfi kullanılmaz hale getirildi. Devrimci hareket eskiden olduğu gibi bu tip saldırılara karşılık vermeyecektir. Sorunları hiç bir zaman kavgayla çözmeye çalışmadı,çalışmayacaktır da. Kürt milliyetçi hareket bu yaptıklarıyla kendilerine yapılan eleştirileri ispatlamaktadır. Devrimci Hareket dün olduğu gibi ezilmiş,asimilasyona uğratılmış,katledilmiş kürt halkının yanında olacaktır.
1 Mayıs 2011 Türkiye halkları açısından bir tarihe tanıklık etmiştir. 1977 1 Mayıs'ından bu yana ilk defa böylesine fazla kişi bir araya gelmiş,coşkularını da alana yetesiye yansıtmışlardır. Politikleştirilemeyen işçi sınıfı ise az da olsa son iki senedir kıpırdanmaya başlamıştır. Ancak bunlardan da öte meydan cephenin ayak sesleriyle inlemiştir. Binlerce kişi cephe korteji yanında tek tipleri izlemek için yürümüş, sloganlara alkışlarla karşılık vermiştir. Ayaklar her yere vuruşta halkın tüyleri diken diken oldu,gözleri doldu. O gün cephe on binler olmuş akıyordu kızıl meydana. En önde dayının askerleri dizilmişti kızıl sancaklarıyla,arkalarından tutsak yakınları geliyordu beyaz eşarplarıyla ve ardından sonu görülmez bir halk kitlesi. Cepheydi işte bu, halkın denizi meydana akıyordu kızıl bir nehir edasıyla. Sloganların ardı arkası kesilmiyordu, titre oligarşi,umudun adı,kurtuluş kavgada...
Normalde üşengeçlikten veya soğuktan dolayı yüzünü yıkamaya üşenen erkeğin durumudur. Özellikle üniversite öğrencilerinde yaygındır. Marjinal olunacak ya tam olsun.
2007 yılından itibaren devletle girilen irade savaşını geçen sene devrimciler kazanmış ve Taksim kızıl meydana dönüşmüştü. Verilen mücadelenin sadece bir kerelik olmadığı ve süreklileştirilmek istenildiğinin kanıtıdır 1 mayıs 2011'de taksim'de olma kararlılığı.
1 Mayıs'ı AKP vermedi biz direnerek kazandık.
Bundan önce yapılan seçimlerde olduğu gibi bu seçimde de değişen bir şey olmayacaktır. Kaybeden yine halk olacaktır. Düzenin ne sağı ne de solu sorunlara çare olamaz. Oligarşik düzenin piyonları yer değiştirir sadece. Ülkemizin bağımsızlığı ancak sosyalizmle gelir.
Bir şeyler yazarken en azından biraz araştırma yapılırsa,o eylemi dhkp-c'nin yapmadığı anlaşılır. Ancak yazılacak şeyleri doğruluktan ziyade karalamak amacıyla yazanlar için bu durum söz konusu değil. Onlar için bilgi,kültür önemli değildir. Tek düşündükleri karalamak ve çamur atmaktır.
Not:Lütfen yazacağımız konuyla ilgili bilgiye sahip olmadan yazmayalım. Zira insanlara yanlış veye eksik bilgi vermiş oluruz.
Sözlük yazarlarının geceleri sıkıntıdan bilgisayar başında entry girmeleri.
Gündüzleri kültür depoluyor olacaklar,geceleri bilgilerini aktarıyorlar.
Not: Gece 12'den sonra Trabzonluların girmemesi önemle rica olunur.
Grup Yorum 17 Nisan'da sevenleriyle ücretsiz halk konserinde buluşuyor. Bu ülkenin vatanseverleri,bağımsızlık düşünü gerçeğe çevirmek o gün konserde olacaklar. Tüm halkımızın yoğun katılımıyla geçmesi temennisiyle...
Yorumun konsere ilişkin açıklaması;
'bağımsızlık, her vatanseverin ortak düşüdür. bunun için seve seve verir canını. anadolu toprakları üzerinde, her ulustan, her inançtan insan, tarihin en onurlu bağımsızlık savaşlarından birini vermiş, tüm vatanseverlerin kanı birbirine karışmıştır. türk, kürt, arap, ermeni, çerkez, laz, alevi, sünni
bu onurlu topraklarda, vatanımız bağımsız olsun, hiçbir emperyalist güç bu ülkenin zenginliklerini sömürmesin, alınterimiz sömürülmesin, özgür-eşit-bağımsız bir türkiye kurulsun diye düştük toprağa o günden bugüne... ortak düşümüzü gerçeğe çevirmek için yazıldı kızıldereler... anti emperyalist mücadelede bu düş için ödendi bedeller...
düşü gerçeğe çevirmenin kavgasını hala veriyoruz. çünkü vatanımız hala işgal altında. emperyalistler gizli-açık hala sömürüyorlar ülkemizi. kavgayı sürdürüyoruz; vatanımızı ölesiye seviyoruz çünkü. türkülerimiz hala o sevdaya, hala o kavgaya dair bu yüzden...
bu kez büyük bir halk konserinde, ücretsiz olarak düzenleyeceğimiz bağımsız türkiye konserinde haykıracağız o düşümüzü. büyük bir sahne üzerinde, konuk sanatçı dostlarımızla birlikte bağımsızlık marşları, türküleri söyleyecek, şiirler okuyacak, gösteriler sunacağız.
bağımsız türkiye konseri, bakırköy incirlide e-5 karayolu yanında her hafta cumartesi pazarının kurulduğu alanda yapılacak. 17 nisan pazar günü, saat 15.00te başlayacak konserimiz. on binlerce dinleyicimiz dolduracak o alanı biliyoruz. belki de dünyanın en büyük korolarından biri olacak o gün orada. yüreği türkiyenin elbet bir gün bağımsız olacağı inancıyla dolu kocaman bir koro...
halk müziğinden rock müziğe, etnik müzikten protest müziğe kadar, kendi alanlarında söz sahibi olan sanatçı dostlarımız, kendi şarkıları yanında yorum şarkıları da seslendirecekler konserde. mor ve ötesi, kubat, leman sam, tuncel kurtiz ve diğer konuk dostlarımız bizimle birlikte aynı sahneden seslenecek o gün
dans gösterileri de olacak programımızda.
konser alanının değişik yerlerine kurulacak barkovizyonlarla herkesin konseri rahatlıkla izleyebilmesi sağlanacak
o gün orada yeni bir coşkuyla söyleyeceğiz türkülerimizi, şarkılarımızı, marşlarımızı... yeni bir coşkuyla okunacak bağımsızlık şiirleri... yürekler bağımsızlık düşüyle bir kez daha yanacak. o inanç bir kez daha çelikleşecek gözlerimizde... aynı duyguları yaşayan herkesi 17 nisanda, saat 15.00te bakırköye çağırıyoruz...'
iletişim:
0212 238 81 46
0538 587 59 08 http://www.halkkonseri.com
biri bitti derken öbürünün baş göstermesi. dert ve tasa getirir. tam geldik diyoruz arkada bir sıradağ daha. yol hiç bitmeyecek kadar uzun ve zor. hepimize kolay gelsin.
son maçın ardından yer yerinden oynayacak, trabzon başta olmak üzere tüm metropollerde onca kişinin maganda kurşunlarına hedef olacağı çiğırtkanlık ve çıldırmışlık hali. doğaldır; adamlar en son 1984 de şampiyon olmuşlar. bir de trabzon kentinin kronik özelliklerini ortaya koyduğumuzda şampiyon olsa mı olmasa mı dedirten olay.
Yaşamında böyle bir sözü kullanmayanın olmadığı,aşk acısının tavan yaptığı durumlarda ortaya çıkan yaşamsal boşluk.
Not 1:Usta sanatçı Zülfü Livaneli'nin mükemmel yorumladığı bir şarkısında geçen söz öbeği.
Not 2:Bu sevdalı baş inan ben nere gidem(Ahmet Kaya).
Bu referandum diğer seçimler gibi milletimizi kandırmanın bir yoludur. Sözde insanlara fikirleri sorularak onların yönetimde katkı sahibi oldukları hissi verilmektedir. Oysaki bu düzen sağıyla soluyla aynı yolda gitmektedir. Değişen hiçbir şey yoktur. Haklarında onlarca soruşturma açılmış bakanlar, milletvekilleri dokunulmazlığı kaldıran bir yasa hazırlasınlar da görelim. 12 Eylül'ün ardından bakanlardan biri Cemil Çiçek idi. Şimdi birden darbe karşıtı oluverdi herkes. Düzenin evetine de hayırına da hayır. Sandığa gitme, referandumu boykot et.
Kalabalıklar boğuyor insanı bazen. Sıkılgan,çevresindeki insanları görmezden gelen bir yaşam. Sanki izmir Kordon'da yürüyoruz ve sadece biz varız o kalabalığın ortasında. Sürekli bir yalnızlık isteği olşuyor bedende.
Sözlük yazarları, yani bizlerin hayatında yaptığı puştluklar,ibnelikler,yavşaklıklar gibi hoş karşılanmayan, 'haytalık' olarak tarif edebileceğimiz götlükler.
Şimdi dökülme zamanı ulusözlük yazarları.
hidro elektrik santrallerin Türkiye de 1500 farklı noktada yapılması için planlamalar yapılmıştır. fizibilite çalışmaları birçok yerde tamamlanmış olan hes lerin yarıya yakınında çalışmalar başlamış olup doğa katliamına ilk adım atılmıştır. Çed raporları olumsuz olmasına karşın katliama devam edilmektedir. Özellikle kırsal bölgelerde yapılan santrallerin doğa katliamının yanında tarımı da bitirmeye ve böylelikle insanları köylerinden uzaklaştırmaya yönelik bir kapitalist plan olduğu anlaşılmıştır. Derelerimiz üzerinde oynanan oyunlara müsade etmeyeceğiz. Köylerimizde yaşamaya devam edecek ve derelerimizi kapitalizme peşkeş çekmeyeceğiz.
