sevilen ne varsa bir şekilde içine sıçmaya çalışan trolldür. troll özgün olmalıdır, troll yaratıcı olmalıdır. ama bir bakıyorsun herif gelmiş konunun orta yerine sıçmış gitmiş. sözlüğe yaş sınırı getirilmedikçe bu tür trollerle karşılaşacağız maalesef. tekrar ediyorum, troll dediğin yaratıcı ve özgün olmalıdır. özel mesaj yoluyla küfür edip trollük yapılmaz. biz ona yavşak deriz.
herkesin hayatında en az 1 kez yapmış olduğu eğlencedir. geçersiniz çaydanlığın karşısına, yansımadaki suratınızı şekilden şekle sokup bundan zevk alırsınız. ne tür bir psikopatlıktır, nasıl bir ruh halinin ürünüdür bilemem. ama şu yaşıma geldim, hala yapıyorum. yapıyorum yani durduramıyorlar.
direk dine bağlanıp hakkında demagoji yapılan önermedir. orada olmayan bir masaya inanıyorum, oraya koymak için bir bardağım var. inandığım için gereğini yapıyorum. o halde o masa oradadır. hegel'in varlık felsefesi ile marx'ın materyalizmi bu önermenin doğru olduğunu kanıtlamaktadır.
küçükken çoğunluğun başına gelen olaydır. hep seni en son 2-3 sene önce görmüş akrabalar yollar veya getirir bu montu. ya seni hala küçük sandıkları için getirdikleri mont kolundan geçmez, yada büyümüşsündür diye aldıkları montun içinde kaybolursun. birinde büyük, birinde küçük geldiği için iyi biliyorum ikisini de. içinde kaybolurdum montun. ilkokulda kafamı sıraya koyup uyuduğumda nöbetçi öğretmen dışarı bile çıkarmazdı. çünkü beni mont sanırdı. sırf bu yüzden uykumu aldım da hızlı büyüdüm neyse ki...
ağrı dağı'nın tepesinden yurda karşı bir sigara yakmak eylemidir. ve hayatın getirdiklerine bir, götürdüklerine iki kere küfredersin tam o anda. tabi soğuktur oralar, ama sıcaktır ölümden. ee siktir et madem, çek bir nefes daha. hiçlik desen değil, piçlik desen en alası karşında. ne yanına söveyim de kime ulaşsın lan sesim dersin. ama boşuna dersin. keser geçer ayaz yüzünü. bir soğuktur keser elinin ayasını. sikeyim dağını taşını hatta kayasını. bu nasıl kafiye, bu nasıl yazı lan. dertlendim gece gece. yok bir şey devam edin.
gayet normaldir. çünkü kendi görüşleri dışında hiçbir görüşe saygıları yoktur. konuşurken salyalar saçarlar. ağzınızı açmaya fırsat vermeden allah kitap din iman diye başlayıp "amına koduğumun çocuğu sen kime karşı çıkıyorsun lan" diyerek devam ederler. gezi direnişinde katledilmiş ülke gençleri arkasından eleştiri yerine hakarette bulunup mısır'da katledilenler için tekbir naraları atarlar. milliyetçiye saygısı yoktur, ulusalcıya saygısı yoktur, farklı mezheplere, farklı dinlere, farklı görüşlere saygısı yoktur. yoktan da azdır. şuan bunu okuyup küplere binerek bunun örneğini en iyi şekilde göstermeleri muhtemeldir. fikirleri yok, bilgileri çoktur. her şeyi hak din islama, kutsal kitapları kuran'a göre yorumlarlar. islam eleştirilse, islam sorgulansa yine kanıt olarak islamın kendisini sunacak kadar sığ beyinlilerdir. sonra dinden soğutmak şeklinde başlıklar açıp kendileri yapmıyormuş gibi davranırlar. milliyetçide insanlık vardır, komünistinde insanlık vardır, anarşistinde vardır, ulusalcısında vardır vs. vs. ama bunlarda sıfırdır. hoşgörü, barış, cennet diyerek ortalığın ağzına sıçıp bırakırlar. işin kötüsü cahil olduklarını da bilmemeleridir. anlatmak gibi bir şansınız yoktur. sizi sadece duyarlar, okurlar. ama dinlemez ve duymazlar. her yerde sözleri geçsin isterler ama her yerde hor görülürler. bundan dolayı asla kendilerini suçlamazlar. sözlükteki kadın yazarlara da en çok onlar askıntı olur, haklarında en fazla başlığı onlar açarlar. bekaret hakkında kadınlardan daha fazla konuşma hakkını kendilerinde görürler. her boka cüret ederler kısacası. fakat kendilerine göre haklılardır sadece.
dipgöt: eksiliyor olman bu gerçeği değiştirmeyecektir. eksiliyor olmana da sevinirim, en azından okumuşsundur herhalde...
kendini alışveriş merkezlerine, mutfağa ve güzellik salonlarına kapatıp özgür olduğunu iddia eden kadındır. özgür kadını kendisi ile eşdeğer tutup tanımı bozan insandır. kendini kapitalizme bir meta haline getirmiştir ve bizleri obje olarak görmeyin diye çığırtkanlık yapıyordur, iplenmemesi gerekir. kadın dediğin üretmeli, kadın dediğin düşünmeli, özgürlüğü istediğini giymek istediğini yapmak olarak algılamamalı, toplumun lehine bir şeyler yapmalıdır. yalnız ve istediğini yapıyor olmak özgürlük değildir birileri bu tür kadınlara bunu anlatmalı. sizler alışveriş merkezlerinin kukla müdavimleri değilsiniz, yemek yapma makinesi değilsiniz ve en önemlisi birileri için güzel olup kendinizi beğendirmek zorunda değilsiniz.
en fazla ırkçılık yapanların kendi ırkından olmadığı gerçeğini de yüzümüze vurur. almanların hepsi sarışın ve birbirine benzer, japonlar, çinliler, araplar vs. hepsi birbirine benzer bir de türkiye'ye bakın. karma bir toplumdur. herkes öz türk olduğunu savunur ve hiçbir benzerlik göstermezler. çoğu kişi osmanlıcı ve ümmetçi tavır takınır ve kendini hanedan soyundan sanır. padişahlar hanginizin dedesiyse çıksın ortaya biz de bilelim. içlerinde en fazla 2 tanedir türk eşi olan. bu arkadaşlardan kürtlerde de mevcuttur. en bariz örneği verdim de onlar da sevinmesin hemen. neye dayanarak bu ülkede milliyetçilik yapılır merak konusu. bir savaş olacaksa ırklar, milletler arasında değil sınıflar arasında olmalıdır. zengin ile fakir arasında olmalıdır.
kafatasçı zihniyetin yakında söylemesi muhtemel olan önerme. hz. muhammed türktü önermesinde bulunan mantık yakında bunu da diyecektir. hatta zemzemin ezan sesinde berraklaştığını kanıtlamaya çalıştıkları gibi buna da somut kanıtlar ararken yalan yanlış yollara gireceklerdir. farklılıklara, dillere, milletlere saygısı olmayan bu mantık başlı başına mizah malzemesidir. keza övüne övüne kendi ırkını anlatan herkese antipati duyarım. komünist, anarşist, kürt vs. yaftalamalarını şimdiden hissediyorum bu entryde. marx sonumuzu hayır etsin (!)
ıslak ve kısa saçlarını öne doğru yapıştırıp, mont niyetine giydiği eşofman üstünü de ümüğüne kadar çeker. arkasından bir adet kot pantolon ve bir çift beyaz sivri burun spor ayakkabı giyinip tespihini de eline alır. dayı dayı yürüyerek kendince yarattığı şekli ile etrafa ahkâm keser. böyle adamlara eşofman üstünü mont diye giyen adam veya kısaca "keko" denir.
şimdi efendim olaya geçeyim. bugün arkadaşımla konuşurken bunun bir kız arkadaşı geldi ve saçlarım uzun olduğundan mütevellit "ya sen kız mısın erkek misin merak ettim" dedi. sonra erkeğim dedim ve arkasından bin bir türlü özür ve gülüşmeyle beraber ayrıldık. yaşımı göstermediğimi söyledi. kaldı ki cinsiyetimi bile gösteremiyorum. biraz üzüldüm çokça da güldüm. aslında başıma sıkça gelmiyor değil ama bu biraz hayal kırıklığına uğrattı.
pokemon gibi orijinal ve bir o kadar marjinal, günden güne değişkenlik gösteren insanlar için kullanılan söz grubudur. "evlat olsa sevilmez" sözünün yerini de alabilecek potansiyele sahiptir.